Açıklanan miktar, 2002 yılındaki asgari ücretlinin alım gücünden yüzde 30 geride
ARTI GERÇEK- Bugün açıklanan 2021 asgari ücretine ilişkin değerlendirmeler yapılmaya devam ediyor. Sadece işveren ve hükümetin memnun kaldığı rakamlara, yoksulluk ve açlık sınırı üzerinden eleştiri getiriliyor. Artı TV Ekonomi Editörü Nazır Kapusuz, asgari ücrete eklendiği söylenen yüzde 7 oranındaki refah payı oranının AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından bu yana eklenmesi halinde, "Şu an açıklanan miktar 3 bin 650 TL olacaktı" dedi.
'REFA PAYI EKLENSEYDİ ASGARİ ÜCRET YÜZDE 200 ARTACAKTI'
Haber Aktüel’de canlı yayına bağlanan Kapusuz, Petek Türkmen'in asgari ücrete ilişkin sorularını yanıtladı.
Refah payı üzerinden değerlendirme yapan Kapusuz, "TÜİK’in geçtiğimiz günlerde açıkladığı asgari geçim maliyetine benzer açıklamalar yapılıyor son iki üç yıldır. O tutarın yaklaşık 40 TL üzerinde bir açıklama yapıldı. Ancak şimdiki açıklamada ilginç nokta şu: Bakanın, ‘Enflasyonla birlikte yüzde 7 refah payı ekledik, yüzde 21 buçukluk bir artırım yaptık’ dedi. Asgari ücret tartışmalarında, emekli ve memur ücretlerinde de gözden kaçan, yıllardır refah payının bu ücretlere yansıtılmaması. Biliyorsunuz, emekli ve memurların ücretleri neredeyse 11 yıldır sadece enflasyon oranı kadar artırılıyor. Halbuki bir de refah payı var. Bu refah payı nedir? ‘Ülkemiz büyüyor, ülkenin Gayri Safi Milli Hasılası (GSMH) ve enflasyondan da arındırılmış bir şekilde bizler size veriyoruz’ demek. Bakanın bu açıklaması üzerine hemen bir hesap yaptık. 2002’den bu yana AKP iktidarı döneminde yıllık ortalama yüzde 4 büyüme oranı gerçekleşmiş. Bu bazılarına ilginç gelebilir, AKP ülkeyi bu kadar mı büyüttü şeklinde. Zaten 1923’ten bu yana Türkiye’nin büyüme ortalaması yüzde 4 buçuk. Bakan, ‘Enflasyondan arındırılmış olarak yüzde yüz elli artırdık artırdık asgari ücreti’ dedi. Ama refah payını da ekleselerdi yüzde 200 artması gerekirdi. Bu haliyle yüzde 30’luk bir açıklık kalıyor. Asgari ücretliler 2002’den bu yana yüzde 30 refah payından az almış demektir bu. Eğer bu eklenseydi şu an açıklanan miktar 3 bin 650 TL olacaktı. Bu özetle şu anlama geliyor: 2002 yılındaki bir asgari ücretlinin alım gücünden yüzde 30 daha geride şu anki asgari ücret" şeklinde konuştu.
‘ENFLASYONUN YÜZDE 14 DEĞİL YÜZDE YÜZDE 20 ARTTIĞINI RAHATLIKLA SÖYLEYEBİLİRİZ’
Petek Atıcı’nın, "Enflasyon oranı gerçek olarak yansıtıldı mı" sorusunu cevaplayan Kapusuz, "Orada TÜİK adına bir trajedi var. Geçen hafta TÜİK asgari geçinme maliyetini verdi. Geçen yılda geçinme maliyetini açıklamıştı. İkisi arasında yüzde 20 fark var. TÜİK bir yandan diyor ki, ‘Son bir yılda insanların geçinme maliyeti yüzde 20 arttı’ ama kendi açıkladığı enflasyon yüzde 14. Ya enflasyon rakamları yanlış ya geçinme maliyetlerini yanlış hesaplıyorlar ya da enflasyon öyle garip bir sepetten oluşuyor ki geçinmeyi yansıtan bir enflasyon değil. Belki içinde elmas ağırlıklıdır. İnsanların geçinmesini elmas fiyatlarının artması engellemediği için enflasyonun da artmadığını düşünüyorlardır. Burada bir çelişki var. Ama eğer geçinme maliyetlerine de bakarsak enflasyonun yüzde 14 değil yüzde yüzde 20 arttığını rahatlıkla söyleyebiliriz" dedi.
AVRUPA’DA BİR KİŞİ ANCAK 1,5 KİŞİYE BAKIYOR, TÜRKİYE’DE BU 2,5 KİŞİ’
Yoksulluk sınırının 8 bin 500 TL olduğunu hatırlatan Kapusuz, "Asgari ücret açlık sınırında kalıyor, hesaplanan da bu. Çalışanların asgari beslenme, ulaşım, giyinme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayan bir gelir olarak hesaplanıyor. Dikkatinizi çekerse bekar bir erkek tarifi var genelde aslında henüz evlenmemiş, ailesinin yanında yaşadığı için kira ödemeyen bir işçiye göre tespit edilen bir ücret. Gözlerden kaçan bir şey daha var. 2002 yılında her yüz çalışandan sadece 9 tanesi asgari ücret alıyordu. Şu anda 45’e çıktı bu. Yani bu bekar bir kişinin ücreti olmaktan çıkıp artık genel bir ücret haline geldi. Haliyle sadece beslenme sınırlarını belirleyen açlık sınırlarının dışında ailelerinin ve kendilerinin geçimi için gereken birçok parametrenin katılması lazım. Yoksulluk sınırı 8 bin 500 TL civarında. Haliyle dört kişilik bir ailede üç kişi çalışacak ki yoksul olmaktan kurtulabilsinler. Avrupa ortalamasında bir çalışan bir buçuk kişiye bakabiliyor. Ama Türkiye’de bir çalışan iki buçuk kişiye bakıyor" şeklinde konuştu.