Malatya’da asgari ücret bahanesiyle işçi kıyımı: Depremzede işçileri tazminatsız çıkardılar
Sinan ŞAHİN
MALATYA - Birçok alanda sorun yaşayan işçiler için mağduriyetin en çok yaşandığı yerler deprem bölgeleri. Malatya’da Organize Sanayi Bölgesi'nde faaliyet gösteren Mil-May Tekstil, depremde yakınlarını kaybeden, evleri yıkılan veya ağır hasar alan işçileri tazminatsız şekilde işten çıkardı.
ASGARİ ÜCRET ZAMMININ FATURASI İŞÇİLERE KESİLDİ
Depremin ardından kalacak yerleri olmadığı için köylerine veya başka şehirlere gitmek zorunda kalan işçileri ücretsiz izinli sayan, kimilerini de işten atmakla tehdit ettiği iddia edilen fabrika yönetimi, bu kez de asgari ücretin arttırılmasını gerekçe gösterip, 'Küçülmeye gidiyoruz' diyerek altı işçinin iş akdini tazminatsız bir şekilde sonlandırdı. Fabrikanın önünde açıklama yapan işçiler, kendi rızalarıyla işten çıkmaları için sürekli mobbinge maruz kaldıklarını ve iş yüklerinin bilinçli bir şekilde arttırıldığını belirttiler. İşçiler, deprem dolayısıyla yaşadıkları mağduriyetin ardından, bu kez de işten çıkarılarak çaresiz bırakıldıklarını söylediler.
“'BİZE, ‘ASGARİ ÜCRET YÜKSELDİ, KÜÇÜLMEYE GİDİYORUZ’ DEDİLER”
13 ay önce fabrikada işe girdiğini anlatan Fadime Çelik, kendisi ile birlikte 20 kişinin makine için eğitim bandına alındığını söyledi. 20 gün boyunca makine eğitimi aldıklarını ancak eğitim alanların çoğunun işten çıkarıldığını ifade eden Çelik, “Şu an sadece üç kişi kaldı makinede. Depremden sonra işe gidemedim. Maaşım yatmadı, parasal olarak sıkıntı yaşadım. Durumumuz iyi değildi. Evimiz hasar aldığı için köye gitmek zorunda kaldık. Evden eşyalarımızı bile çıkaramadık. Şimdi de işten çıkarıldık. Dün çağırdılar beni, 'asgari ücret arttı, küçülmeye gidiyoruz' diyerek işten çıkarıldığımı söylediler. Kimsenin hakkı kimsede kalmasın istiyorum” dedi.
'BANA KÂĞIT İMZALATMAYA ÇALIŞTILAR’
İşten çıkarılan işçilerden biri de Sultan Bulut’tu. Fabrikada üç yıldır çalıştığını anlatan Bulut, “Son iki yıl uzman şef olarak çalışıyordum. Depremden sonra sürekli çalışma yerim değişti. Önce paketleme bölümüne alındım, sonra da banda alındım. Sürekli üzerime yük bindirildi. Bir hafta içinde iki kez fabrikada sabahladık. Bunun üzerine sonraki gün yarım gün çalıştık. Bunları kabul etmediğim için çıkışım verildi. Bana, 'eleman fazlalığı var, yollarımızı ayırıyoruz' denildi. Ben beyaz yakalı olmama rağmen zaten asgari ücretle çalıştırılıyordum. Çıkarken de bana kâğıt imzalatmaya çalıştılar” diye konuştu.
'KALACAK YER YOKTU. PARKLARDA, CAMİLERDE YATTIM'
İşten atılan işçilerden Burhan Elma, depremde evinin hasar aldığını söyledi. Depremin ardından sürekli işe çağırıldığını anlatan Elma, “Fakat burada kalacak yer yoktu. Ailem burada değil. Ben de bir çok arkadaşım gibi parklarda, camilerde yattım. İşe bu şekilde gidip gelebildim. Şimdi de işten çıkarıldım. Benim evim ağır hasarlı. Kalacak yerim de yok. İçerde olan paramızı da 1 ay sonra alacağımızı söylediler. Neden şimdi değil de 1 ay sonra? Ben şimdi mağdur oldum ve sadece hakkımı istiyorum” sözleri ile yaşadığı sorunları aktardı.
'İŞÇİLERİN 18 YAŞINDAN KÜÇÜK ÇOCUKLARINI ÇALIŞTIRDILAR'
Fabrikada iki yıla yakın bir süredir çalıştığını belirten Oğuz Kala, işe başladığı günden beri çok fazla mesai yaptığını söyledi. Bazı günlerde sabahlara kadar çalıştığını anlatan Kala, yaşadıklarını şu sözlere anlattı: “36 saat boyunca çalıştığımız günler oldu. Fakat bu mesai ücretleri maaşlara yansıtmayıp, elden veriliyorlardı. Depremden sonra bazı işçilerin aileleri burada kalıyordu. fabrikada iş yükünün arttığı zamanlarda işçilerin 18 yaşından küçük çocuklarını dahi çalıştırıyorlardı. Fabrikada adam kayırma var. Buna karşı çıktığımızda üzerimize geliyorlardı. Bütün haklarımızın verilmesini istiyoruz."
'BU FABRİKA YÖNETİMİNİN KURSAĞI İŞÇİ HAKLARIYLA DOLU'
Birleşik Dokuma Tekstil ve Deri İşçileri Sendikası (BİRTEK-SEN) Genel Başkanı Mehmet Türkmen, işçilerle birlikte yaptığı açıklamada depremin ilk günlerinden bu yana söz konusu fabrikada yaşanan hak ihlallerinin skandal boyutlara ulaştığını söyledi. İşçilerin sendikaya üye oldukları için bilinçli olarak baskılara maruz bırakıldığını anlatan Türkmen, fabrikanın İstanbul’daki insan kaynakları müdürünün işçilere, 'İmzanızı atın ondan sonra size tazminatlarınız vereceğiz. Bu güne kadar kimsenin parası bu fabrikada kalmadı. Bize güvenmiyor musunuz' dediğini söyleyerek, "Depremden bu yana burada yaşanalar ve işçi arkadaşlarımızın söyledikleri, bu fabrika yönetiminin kursağının işçi haklarıyla dolu olduğunu anlamak için yeterlidir" dedi.
'SENDİKAL TAZMİNAT VE İŞE İADE DAVASI AÇACAĞIZ'
İlk günden bu yana Mil-May Tekstil işçilerinin yanında olduklarını vurgulayan Türkmen, hukuki olarak da bu sürecin takipçisi olacaklarını sözlerine ekleyerek şunları söyledi: "Daha önce yine sendika olarak depremin ardından işten atma tehditlerinin gündeme geldiği bu fabrikaya gelerek yönetimle görüşmüştük. Bu görüşmeden sonra kimseyi işten atmayacaklarını söylemişlerdi. Ama o günden sonra bu fabrikada yaşana hak gaspları son bulmadı. Diyalogla çözmek için bir girişimde bulunduk ama fabrika yetkilisi tarafından bize 'artık muhatabınız avukattır' denildi. Özellikle işten çıkarılan arkadaşlarımızın tamamının sendikalı olması tesadüf olmadığını düşünüyoruz. Anayasal bir hak olan sendikal örgütlülük hakkını tanımayan, ayaklar altına alan bu fabrikaya karşı sonuna kadar mücadele edeceğiz. Bayramdan sonraki ilk iş gününde bütün arkadaşlarımız için sendikal tazminat davası ve işe iade davası açacağız."
Türkmen, ayrıca işçilerle birlikte ayda en az iki kez fabrika önünde eylem yaparak yaşanan haksızlıkları gündeme getirmeye devam edeceklerini ifade ederek sözlerini noktaladı.