ÖHD üyesi Yaman: Tecrit içinde yeni bir tecrit yaratıldı

ÖHD üyesi Yaman: Tecrit içinde yeni bir tecrit yaratıldı
Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerinin pandemi sürecinde daha da arttığını belirten ÖHD üyesi Ferdi Yaman, “Tecrit içinde yeni bir tecrit yaratıldı” dedi.

Halkların Demokratik Kongresi (HDK) Sağlık Meclisi’nin, İstanbul Kadıköy'de bulunan Barış Manço Kültür ve Sanat Merkezi'nde gerçekleştirdiği, "Pandemiler Yeni Yaşama Çağırıyor" adlı sempozyumu ikinci oturumuyla devam etti.

"Pandemi-Emek" başlıklı ikinci oturumda, HDK Sağlık Meclisi üyesi Cevher Kahraman, HDK Emek Meclisi üyesi Özgür Karabulut, Sendika.org yazarı Menderes Tutuş ve Sosyolog Azize Aslan konuşmacı olarak yer aldı.

HDK Emek Meclisi üyesi Özgür Karabulut, emekçilerin mücadelelerinin olmasına rağmen pandemiye karşı emekçileri savunacak mekanizmaları hayata geçiremediklerini söyledi. İşçilere yönelik ciddi saldırıların olduğunu vurgulayan Karabulut, "Mevcut kurumlarımız bunu karşılayacak düzeyde değil. Şu an oturduğumuz masanın bile ciddi eksiklikleri var. Kadının, gencin olmadığı bir emek cephesi bu sürece cevap olamaz. Geçmiş mücadele deneyimleri ile süreci karşılamaya çalışıyoruz ama bu yetmiyor" dedi.

HAK MÜCADELESİ GELİŞİYOR

Emek cephesinde var olan olumsuz tabloya rağmen emekçilerin durumun kötü olmadığını vurgulayan Karabulut, "Özellikle örgütsüz ve güvencesiz olan işyerlerinde ciddi bir hak mücadelesi gelişiyor. HDK Emek Meclisi olarak belli yetersizliklerimiz var. Ama bu süreci aşacağımızı düşünüyorum. Sendikaları aşan, işçilerin emekçilerin bütününü kapsayacak mücadeleyi birlikte geliştireceğimizi umuyorum" diye belirtti.

EMEKÇİLER SÖMÜRÜYÜ KABUL ETMİYOR

Ardından HDK Sağlık Meclisi üyesi Cevher Kahraman sözü alarak, sempozyumu gerçekleştirme motivasyonlarından bahsetti. Sempozyumdan çıkan sonuçların mücadelelerine yol göstereceğini söyleyen Kahraman, "Sermayenin doğaya olduğu gibi insanlara da sınırsız bir sömürü alanı olarak bakıyor. Aşı tartışmalarında sistemin her yerde sorgulandığını gördük. Sermaye buradan çıkışı daha fazla sömürü, talan olarak görüyor. Biz emekçiler cephesinde ise bu sömürüyü kabul etmeyeceğimizi zaten geçmişteki mücadele deneyimimizle gösterdik" ifadelerini kullandı.

SAĞLIKLI YAŞAM TALEBİ

Sağlığın toplumsallaşması ve sağlık hizmetlerinin demokratikleşmesi gibi iki önemli temellerinin olduğunun altını çizen Kahraman, "Sağlığımızın bozulmadığı koşulları talep etme yeni yaşam mücadele alanımıza uygun olacaktır" diye konuştu.

İŞÇİ SINIFI ÇÖZÜMLER ÜRETEBİLİR

Sendika.org yazarı Menderes Tutuş ise "Salgın proletaryası işçi sınıfının içindeki en güzel formulü. Bu açıdan çok umutluyum, çok cesaret verici bir durum içerisinde olduğunu düşünüyorum. Çünkü tarihin gördüğü en devrimci sınıf şuan içinde bulunduğumuz yeni proletarya. Böyle bir sınıf kovid-19 krizini sorunlarına ilerletici ve kurucu yanıtlar üretebilir" şeklinde konuştu.

ROJAVA İLE YENİ YAŞAM VURGUSU

Sosyolog Azize Aslan ise oturuma online olarak katıldı. Türkiye’de yeni yaşamın konuşulmasının kendisi için önemli olduğunu söyleyen Aslan, "Böylesi bir süreçte yeni yaşam ihtiyacımızın olduğunu hatırlamak bence devrimci bir an" dedi. Kendisinin Rojava örneği üzerinden konuşma yapacağını belirten Aslan, "Yeni yaşam dediğimiz şey benim anladığım biçimiyle toplumsal ilişkilerin başka bir formda örgütlenmesidir. Kadın özgürlükçü, ekoloji en önemlisi ise komünal bir perspektif ile örgütlenmesi. Rojava’da pandemi olağanüstü bir durum olsa da 7 yıllık bir devrim sürecinde, devrim başladığı günden bu yana aslında bir şekilde olağanüstü koşullarda yaşıyor" diye belirtti.

DEMOKRATİK ÖZERKLİK

Aslan, şöyle devam etti: "Rojava’da demokratik özerklik örgütleniyor. Bu sadece Kürtler özelinde örgütlenmiyor. Demokratik ulus perspektifi içerisinde bütün Kuzey Suriye’yi kapsayan bir alanda örgütleniyor. Komün örgütlenmesi, meclis örgütlenmesi, kooperatifler ve akademi örgütlenmesi var. Bunlara böyle yaklaştığımızda çok kurumsal yapılar olarak anlaşılıyor.  Benim gördüğüm kurumsal taraflarının yanı sıra aslında kurumsal olmayan yanları da var. Bu anlamıyla yeni yaşamın yeni bir sosyal ilişkisi olarak kuruluyor."

KENDİ KADERLERİNİ TAYİN EDİYORLAR

Rojava’da iktidar yaratımının söz konusu olmadığının altını çizen Aslan, "İnsanlar her şeyi kendileri yapıyorlar. Kendi yaşamları üzerinde kendileri karar veriyorlar. Kendi kaderlerini tayin ediyorlar. Sizin gördüğünüz eşbaşkanlar, eşsözcüler aslında tabandan örgütlenen bu hareketin sözcüleridir" diye konuştu.

KENDİ ÜLKESİNDE AÇLIK SINIRINDA

Günün son oturumu olan "Pandemi sürecinde hak ihlalleri ve ayrımcılık" başlıklı oturumda konuşan sosyolog Özgür Başpınar Aktütün  "Türkiye’de mülteci sayısını biliyor musunuz" diye soru sorarak konuşmasına başladı. Aktütün, "Mültecilik hukuki bir statüdür. Mültecilik tanımı sıcak savaş ve çatışma düzeyine indirgenmiştir. Bir çatışma ortamından çıkmadıysanız hiçbir ülke kendi mevzuatı dâhilinde mültecilik statüsü vermez. Oysa biz ekolojik yıkımı tartışıyoruz. Artık öyle bir noktaya geldik ki herkes kendi ülkesinde yaşarken bile açlıkla sınanıyor" diye belirtti.

MÜLTECİ YERİNE KOYMUYOR

Göçmenler için Türkiye’de 182 sağlık merkezinin olduğunu ifade eden Aktütün, bu merkezlerin tek dilli olduğunu vurguladı. Aktütün, "Pandemi konusunda bilgilendirmeler çok geç farklı dillere çevrildi. Yazılı olarak çevrildi. Kendi anadillerinde bile okuma yazması olmayan milyonlarca kadın var. Afgan kadınların durumu çok daha kötü. STK’ların çoğu Suriyelilere hizmet veriyor. Afgan nüfus kendi içinde kendi sorununu çözen bir nüfus. Afrikalılar çok başka bir şeye maruz kalıyorlar. Onlara hizmet veren STK bazında hiçbir kurum neredeyse yok. Çünkü kapitalim siz kendi ülkenizde açsanız sizi mülteci yerine koymuyor" ifadelerini kullandı.

TECRİT İÇİNDE TECRİT

ÖHD üyesi Ferdi Yaman cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerine değindi. Cezaevlerindeki hak ihlallerinin pandemi süreciyle başlamadığını ifade eden Yaman, "Pandemi sürecini en çok lehine uygulayan ülkelerden birisi Türkiye’dir. Pandemi bahane edilerek hak aramanın nasıl engellendiğine hepimiz şahit olduk. Biz bunları dışarıda yaşarken bir de bunun cezaevi boyutu var. Cezaevi içinde cezaevi yaratılmaya çalışıldı. Tecrit içinde yeni bir tecrit yaratıldı" diye belirtti.

HEPİMİZ CEZAEVİNDE YAŞIYORUZ

Tecridin sadece cezaevlerinde yaşanmadığını ve tüm toplumun sorunu olduğunu ifade eden Yaman, "Tecrit cezaevinde sadece bir tutsak üzerinde değil. Dışarıdaki bir ağaç üzerinde, kalemimiz üzerinde de uygulanıyor. Hepimiz aslında açık cezaevinde yaşıyoruz" dedi.

‘YENİ BİR TECRİT UYGULANIYOR’

HDK Yaşlılar ve Emekliler Meclisi üyesi Turgut Bayır ise yaşlılar üzerindeki toplumsal sorunlardan bahsetti. İktidarların yaşlıları krizlerin sorumlusu olarak göstermeye çalıştığını söyleyen Bayır, "Pandemi dönemiyle birlikte yeni bir tecrit uygulanmıştır. Yaşlılar evlerine tıkanmıştır. Ölümün yolu gösterilmiştir" dedi.

AYRIMCILIĞA UĞRUYORUZ

 HDK Yaşlılar ve Emekliler Meclisi üyesi Meryem Güneş de, yaşlılara kaşı takınılan tavrı anlatarak, "Kadınlar olarak ölene kadar çalışmak zorunda kalıyoruz. Yaşlı kadınlar yaşlı olmalarına rağmen çalışmaya devam ediyor. Eskiden yaşlılar sevecen ve bilge olarak tarif edilirdi. Fakat yaşlıların daha çok çalışmak zorunda kalması nedeniyle yaş ayrımcılığına maruz kalıyorlar" dedi.

Sempozyum yarın "Pandemi-Kadın" ve "Yeni Yaşam" oturumlarıyla devam edecek. (MA)

Öne Çıkanlar