Tarım işçileri insanca koşullarda çalışmak ve yaşamak istiyor: Yoksulluk, güvencesizlik, umutsuzluk...

Urfa'dan çalışmak için Amasya'ya gelen mevsimlik tarım işçileri elektrik, su, tuvalet ve banyo olmayan çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Artı Gerçek'e konuşan tarım işçileri insanca koşullarda çalışmak ve yaşamak istediklerini belirtiyor.

Mehmet MENEKŞE


AMASYA - Urfa'dan yüzbinlerce tarım işçisi her yıl mart- nisan aylarında çalışmak için Türkiye'nin dört bir yanına gidiyor, kasım-aralık aylarında memleketlerine dönüyor. Güvencesiz şartlarda çalışan tarım işçileri iş cinayetlerinde ölüyor. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG Meclisi) verilerine göre son 10 yılda en az 1803 tarım işçisi çalışırken iş cinayetlerinde öldü. Tarım işçileri elektrik, su, tuvalet ve banyosu olmayan çadırlarda yaşam mücadelesi veriyor. Çocuklar ise eğitimden mahrum kalıyor.

whatsapp-image-2024-06-08-at-11-26-22.jpeg

Amasya'nın Oluz Köyü'nde soğan hasadı yapan Urfalı tarım işçileriyle sorunlarını ve taleplerini konuştuk.

'GELECEKTEN HİÇ UMUDUM YOK'

Urfa'nın Kısas Köyü'nden gelen 35 yaşındaki Rabia Metin, 14 yaşında ailesi tarafından evlendirilmiş. En büyüğü 18, en küçüğü beş aylık 10 çocuğu olan Rabia Metin, gelecekten umutsuz, bulundukları zorlu koşullara dikkat çeken Metin, şunları ifade etti:

"Halimizi görüyorsunuz işte; çadır, sinek, sıcak, çocuklar ortada. Yaban hayvanları, böceklerden çocuklar korkuyorlar. Elektrik yok, doğru dürüst su yok, temizlik yapamıyoruz, banyo yapamıyoruz. Ben elim işe yettiğinden beri çalışıyorum. Babamdan da aynıydı; evlendim, kocamdan da aynısı. Bunca sefaleti ekmek parası için çekiyoruz. Kim keyiften gelmiştir buralara. Kazancımız yetmiyor. Memlekette kazancımız, toprağımız, işimiz gücümüz olsa bu tarlalarda niçin sürünelim.

rabia-metin.jpg
Rabia Metin

Devlet yol yapıyor, köprü yapıyor ama dışarıdakilere de baksın biraz, iş versin bize. Köyde bir evimiz var, onu da evlenecek çocuğa vereceğiz. Biz yine kaldık evsiz. Bu yılki kazandığımızla gidip bir göz ev yapacağız. Gelecekten hiç umudum yok. Halimizi, durumumuzu görseler ne olacak. Böyle gelmiş böyle gidiyor. Bizler çile çekmeye devam ediyoruz."

'BEN HİÇ KARNE ALAMADIM'

Sekizinci sınıf öğrencisi Abdulsamed Arslan da ailesiyle birlikte çalışıyor. Abdulsamed, “Mart ayının sonunda okuldan ayrılıp, ailemle buraya geldim. Tarlada birlikte çalışıyoruz. Kardeşim de beşinci sınıf öğrencisi o da burada. İş sezonu okullar açıldıktan sonra bitiyor ve biz kasım ayının sonunda okula gidebiliyoruz. Okulun açılışında da orada olamıyoruz. Okullar tatil olunca da okulda olmuyoruz. Yılda dört ay anca okula devam edebiliyoruz. Ailemiz okuldan izin alıyor, öyle tarlaya gidiyoruz. Ben hiç karne alamadım, karne zamanı tarlada oluyoruz" dedi.

'ELEKTRİK, SU, KONTEYNER OLMALI'

Urfa'nın Siverek ilçesine bağlı Bakmaç Köyü'nden Ahmet İpeksatan ise tuvaleti ve banyosu olan barınacak güvenli bir yer istediklerini söyledi. İpeksatan, şunları söyledi:

"Mart ayının sonunda Hatay-Reyhanlı’ya gittik. Orada bir süre çalıştıktan sonra da Amasya’ya geldik. Burada soğan sezonu bittikten sonra da Konya’ya, oradan Ankara’ya gideceğiz. Bizim memlekete dönmemiz kasım-aralık ayını bulur. Çocukları okuldan almak zorundayız, maddi durumlar iyi değil, aile boyu tarladayız. Şartlar çok zor, sıcaktan yanıyoruz. Bazen yevmiyeyi çıkartamıyoruz, bazen çıkarıyoruz. Ekmek parası için buradayız, kazandığımız da yetmiyor.

ahmet-ipeksatan.jpg
Ahmet İpeksatan

Beş çocuğum ve eşimle hep birlikte çalışıyoruz, kendi masraflarımızı biz karşılıyoruz. Çadırda yaşıyoruz, banyo yapamıyoruz, tuvalet yok. Çadırlar ırmağın kenarında, orada kalan çocuklar var, boğulma tehlikesi var. Tanıdıklarımızın 14 yaşındaki bir çocuğu 15 gün önce ırmakta boğuldu. Çadır yerleri belli olmalı, elektrik, su, tuvalet olmalı, konteyer olmalı. En azından güvenli bir yer olmalı.”

'BEŞ AYLIK ÇOCUKLA SOĞAN TARLASINDAYIM'

Eşi ve altı çocuğuyla birlikte soğan tarlasında çalışan Menduh Kılıç da "Siverek’ten Reyhanlıya gittik, oradaki iş bittikten sonra da Amasya’ya geldik. Altı çocuk ile birlikte soğan tarlasındayız. En küçüğü beş aylık, Ali Can, o da tarlada. Çocukları bırakacak bir yerimiz yok. Çocukların üçü ilkokula ve ortaokula gidiyor ama maddi sıkıntıdan dolayı soğana gitmemiz gerekiyor. Bizim toprağımız yok, başka bir gelir kaynağımız da yok. Biz okuyamadık, çocuklarımız da okuyamıyor. Maddi durumlarımız yok, onun için buralara geliyoruz. Herhangi bir gelirimiz olsaydı buralara gelmezdik. Yılın sekiz, dokuz ayı tarladayız, evimizde dört ay kalamıyoruz. Okullar kapanmadan iki ay önce çalışmaya çıkıyoruz. Okullar açılıyor, biz yine iki ay sonra memlekete gidiyoruz. Çocuklarımız dört ay okula gidiyor. Toprak yok, iş yok, çalışacak bir yer yok, mecburuz" dedi.

menduh-kilic.jpg
Menduh Kılıç

‘AKP İL BAŞKANI GELSİN BERABER TATİL YAPALIM'

“Tarım işçileri tatile gidiyor" diyen AKP Urfa İl Başkanı Ali İhsan Delioğlu'na tepki gösteren Kılıç, "Başkan bizimle alay edeceğine, bizim iş, ekmek, eğitim sorunumuzu çözsün. Urfa’da iş, toprak, imkan var da biz keyfimizden mi bu rezilliği çekiyoruz. Burası hiç tatile benziyor mu? Sıcağın altındayız, hani deniz nerede? Yeri geldiğinde yağmur, çamur altındayız. Bazen soğuktan donuyoruz, şimdi güneşin altında yanıyoruz. Dışarısı 39 derece olunca çadırın içi 50 dereceyi geçiyor. Bu tatilse o da gelsin beraber tatil yapalım" diye konuştu.

'KAZANDIĞIMIZ YETİYOR, KARNIMIZI DOYURAMIYORUZ'

22 yaşındaki Ahmet Yağmur'da 14 yıldır tarım işçisi olarak çalışıyor. Yağmur, "Yılın sekiz ayı çoluk çocuk tarlada güneşin altında el emeği alın teri ile çalışıyoruz. Kazandığımız para yetmiyor, karnımızı doyuruyoruz. Çalışabileceğim, evimde kalabileceğim normal bir işim olsun yeter. Tarım işçiliği böyle geldi böyle devam edecek. Urfa, Viranşehir, Siverek halkının on binlercesi bizim gibi tarlalarda çalışıyor. Hiçbir güvencemiz yok. Çalışırsak karnımız doyuyor, çalışamazsak ekmek de yok" dedi.

ahmet-yagmur.jpg
Ahmet Yağmur

'MECBUR OLMASAK KİM BURAYA GELİR'

Beş çocuğuyla birlikte soğan tarlasında çalışan Suat Çobanoğlu da " Urfa’da tarlamız, toprağımız yok, mecbur buralara geliyoruz. Gördüğünüz gibi koşullarımız çok zor. Sıcak, tarladayız, yılın 7-8 ayı memleketten uzaktayız. On beş yıldır tarım işçisi olarak çalışıyoruz. Beş çocuğum var, ikisi oğlan üçü kız. İki kızım lisede, biri ilkokulda, oğlanlar ortaokulda okuyor. Ben beşini de alıp soğana geldim çünkü mecburum başka seçeneğim yok. Bizim hayatımız hep sorun. Elektrik yok, su yok, banyo yapamıyoruz, doğru dürüst tuvalet yok. Mecbur olmasak kim buraya gelir? Daha iyi şartlarda çalışabiliriz. Çocuklarımızı okutabilmemiz için devletin önlem alması gerekir. Durumumuzu herkes biliyor" diye konuştu.

'ÇOCUK İŞÇİLİĞİNİN YÜZDE 70'İNİ TARIM İŞÇİSİ ÇOCUKLAR OLUŞTURUYOR'

Eğitim Sen Amasya Şube Başkanı Mustafa Ölgün ise Eğitim Sen'in mevsimlik tarım işçisi çocuklar araştırmasının sonuçlarına dikkat çekti. Ölgün, şunları söyledi:

"Çocuk işçiliğinin yüzde 70’i tarım sektöründe çalışan büyük bir bölümü 5-14 yaş grubundaki çocuklardan oluşuyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre de mevsimlik tarım işçileri tarımda çalışan toplam nüfusun yüzde 12 ila 15’ini oluşturuyor. Her yıl milyonlarca ilköğretim öğrencisi okulların açılmasıyla ders başı yaparken, mevsimlik tarım işçisi çocuklar pamuk, soğan, fındık tarlalarında çalışmaya devam ediyor.

8.jpeg

Uluslararası Çalışma Örgütü'nün (ILO) bu konuda çarpıcı bulguları var. Gezici tarım işçilerinin barınma yerlerinde tuvalet, banyo ve çamaşır yıkama yerlerinin bulunmaması temizlik ve sağlık açısından sakıncalar yaratıyor. Bu işçiler yetersiz besleniyor. Çadır yerleşimleri açık alanda ve uygun alt yapı koşulları olmayan yerlerde kurulduğu için akrep, yılan gibi tehlikelere de korumasız bir ortam oluşturuyor. Devletin, yerel yönetimlerin bu konuda acil önlemler alması gerekiyor.”

Öne Çıkanlar