’27 Mayıs darbe de 12 Mart ve 12 Eylül darbe değil mi?’
‘Darbelerle ayrımsız hesaplaşılmalıdır’ diyen ADAM-DER, kampanyanın startını 12 Eylül askeri darbesinin 40. yılı olan 12 Eylül Cumartesi günü verecek.
ARTI GERÇEK- 27 Mayıs darbesi sonrası kurulan Yüksek Adalet Divanı kararlarını yok sayan kanunun 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinden sonra kurulan sıkıyönetim mahkemeleri kararlarını da kapsamı gerektiğini belirten ADAM-DER bir kampanya başlatıyor. Derneğin Kurucu Başkanı Rahimi Yıldırım, "27 Mayıs darbe de 12 Mart ve 12 Eylül darbe değil mi?" diye soruyor.
27 Mayıs 1960 askeri darbesinin ardından kurulan Yüksek Adalet Divanı, Cumhurbaşkanı Celâl Bayar ile Başbakan Adnan Menderes'in de içinde olduğu Demokrat Parti yöneticilerini hapsedildikleri Yassıada’da yargıladı. Bir dizi davada yargılanan 395 kişi çeşitli cezalara çarptırıldı. Bunlardan 14’ü idam kararı oldu. 14 idam cezasından Celâl Bayar, Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan’ın cezaları onanırken, Celâl Bayar'ın cezası 65 yaşın üstünde olduğu gerekçesiyle müebbet hapis cezasına çevrildi. Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan ise idam edildi.
‘DİĞER DARBELERİN İLK HALKASI’ DENİLSE DE DİĞER DARBELERİ KAPSAMADI
TBMM Başkanı Mustafa Şentop ile AKP ve MHP milletvekilleri, işte bu cezaları yok sayan bir kanun teklifi hazırladı. Teklifin Haziran ayında TBMM’de kabul edilerek yasalaşmasıyla Yüksek Adalet Divanı’nın aldığı kararlar yok sayıldı. Mağdurların ailelerine de tazminat hakkı getirildi.
Kanun teklifinin gerekçesinde, 27 Mayıs askeri darbesinin; 12 Mart 1971, 12 Eylül 1980, 28 Şubat 1997 darbeleri ile 15 Temmuz 2016 darbe girişiminin ilk halkası olduğu belirtilse de, kanun diğer darbeleri kapsamadı. CHP’nin bu yönde verdiği önerge de AKP ve MHP milletvekilleri tarafından reddedildi.
‘DARBELERLE AYRIMSIZ HESAPLAŞILMALIDIR’
12 Mart ve 12 Eylül askeri darbeleri döneminde solcu oldukları gerekçesiyle Türk Silahlı Kuvvetleri’nden atılmış askerlerin kurduğu Askeri Darbelerin Asker Muhalifleri Derneği (ADAM-DER), işte bu ayrımcılığa karşı bir kampanya başlatıyor. "Darbelerle ayrımsız hesaplaşılmalıdır" diyen ADAM-DER, kampanyanın startını 12 Eylül askeri darbesinin 40. yılı olan 12 Eylül Cumartesi (yarın) günü verecek.
Kampanyanın detaylarını Artı Gerçek’e anlatan ADAM-DER Kurucu Başkanı Rahmi Yıldırım, Yassıada mahkemesinin kararlarını yok sayan kanun teklifinin görüşmeleri sırasında 12 Mart ve 12 Eylül darbelerinden sonra kurulan sıkıyönetim mahkemesi kararlarının da yok sayılması için girişimlerde bulunduklarını ancak bu girişimlerinin karşılık bulmadığını söyledi.
‘BU KANUN AHLAKİ DEĞİL’
Yıldırım, şöyle devam etti:
"Bu sıkıyönetim mahkemelerinde yüz binlerce insan yargılandı, onlarca insan idam edildi. Deniz Gezmiş, Hüseyin İnan, Yusuf Aslan… Benim okul arkadaşım Teğmen Ömer Yazgan… Hepsini sevgiyle saygıyla anıyorum.
"Cumhur İttifakı veya iktidar bloku darbelerle hesaplaşma adını verdiği bence çok da ahlaki olmayan bir gerekçe ile Yassıada Mahkemesi kararlarını yok saydı. Türkiye sadece 1960 yılında darbeye maruz kalmadı. 1971, 1980, 1997 yıllarında da fiili darbelere maruz kaldı. 15-16 Temmuz 2016 gecesi de bir darbe girişimi felaketi yaşandı. İktidar bloku sadece 1960 darbesini göz önüne alarak böyle bir düzenleme yaptı. Ahlaki olmayan derken, bu çifte standartı kast ediyorum.
‘HER İKİ MAHKEME DE DARBECİLERİN KARARLARI İLE KURULDU’
"ADAM-DER olarak şuna inanıyoruz; ayrımsız bir şekilde bütün darbelerle yüzleşilmedikçe 15-16 Temmuz gecesi aydınlatılmadıkça, darbe girişimini izleyen 20 Temmuz darbesi ile yüzleşilmeden Türkiye’de demokrasiyi inşa etmek mümkün değildir. Madem darbecilerin emri ile kurulmuş bir mahkeme olduğu için Yüksek Adalet Divanı kararları yok sayılıyor, 1971 ve 1980 darbesi sonrasında kurulan Sıkıyönetim Mahkemeleri de darbecilerin emri ile kararlar oluşturdular. Gerçek amaç darbe ile yüzleşmek, darbe mağdurlarının uğradıkları zararları bir parça olsun telafi etmek ise 12 Mart ve 12 Eylül darbeleriyle de yüzleşilmeli, zararlar telafi edilmelidir. 1971 ve 1980 darbeleri sonrasında görev yapan Sıkıyönetim Mahkemesi kararları yok sayılmalıdır."
‘ZARARLAR MADDİ VE MANEVİ OLARAK TAZMİN EDİLMELİ’
Toplumsal farkındalık yaratmak için bu kampanyayı başlattıklarını söyleyin Yıldırım, "zararların tazmini konusundaki somut taleplerini ise şöyle aktardı:
"Bu mahkemelerde yüz binlerce insan işkence altında yargılandı, çok büyük çoğunluğu hâlâ hayatta. Hiç değilse özür dilemek zorundalar. Sıkıyönetim kararları ile mahpuslukta geçen günlerin maddi olarak tazmini sağlanmalıdır. İdam edilen Adnan Menderes’in ailesine özür, maddi manevi telafi imkânı sunulmuşsa, aynısı 1971 ve 1980 darbeleri sonrasında idam edilen insanlar için de öngörülmediler. Sıkıyönetim Mahkemesi kararları bu insanların adli sicil kayıtlarından silinmelidir. Bunlar hâlâ siyasi hayatta karşısına engel olarak çıkıyor."
İLK EYLEM 12 EYLÜL’ÜN YIL DÖNÜMÜNDE
Yıldırım’ın verdiği bilgiye göre, 4 ay sürecek olan kampanyanın startı 12 Eylül askeri darbesinin 40. yıl dönümü olan 12 Eylül Cumartesi günü İstanbul Kadıköy’de yapılacak basın açıklaması ile verilecek. Kampanyayı darbe karşıtı demokratik kitle örgütleri, sendikalar, siyasi partilerle birlikte yürüteceklerini belirten Yıldırım, sözlerini şöyle tamamladı:
"Bu kampanyanın iktidar blokunda olumlu karşılık bulmasını beklemek eşyanın tabiatına aykırı. Malum iktidar bloku Türkiye’deki bütün demokrasi kanallarını tıkamış durumda. Ama kampanyanın toplumda belli bir karşılık bulacağını, demokratik kitle örgütleri tarafından sahiplenileceğini umuyorum."