Akar'a cevap: Kafa karıştırıcı açıklamalarla gerçeğin eğilip bükülmesine izin vemeyeceğiz

Akar'a cevap: Kafa karıştırıcı açıklamalarla gerçeğin eğilip bükülmesine izin vemeyeceğiz
10 Ekim Katliamı Avukat Komisyonu'ndan yapılan açıklamada, 'Kamuoyunun katliamlarla ve sorumlularıyla ilgili algısı değiştirilmeye çalışılmaktadır' denildi.

ARTI GERÇEK - 10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu, Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar'ın barış sürecinin bitirilmesine IŞİD'in yaptığı katliamları gerekçe göstermesi üzerine açıklama yaptı.

Komisyon, Akar'ın açıklamasının kamuoyunda şaşkınlıkla karşılandığını söyledi. Komisyonın açıklamasında, "Akar’ın her bakımdan açıklanmaya muhtaç son sözleri, katliamlarla ilgili başta Cumhurbaşkanının ortaya attığı "kokteyl terör" iddiasını ispatlamaya çalışan ama başaramayan savcılık makamının çabalarından, 2018 yılında Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in dosyamız sanıkları hakkında verdiği gerçek dışı beyanlardan ve dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun zamanında bu yönde yaptığı açıklamalardan bağımsız düşünülemez." denildi.

Dün, bütçe görüşmelerinde konuşan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, çözüm sürecinin bitirilmesini, DAİŞ’in Suruç, Ankara, Antep ve İstanbul Havalimanı'nda yaptığı katliamlara bağlayatak, "Şurada kartları da çıkarmıştık, sizin bildiğiniz bir şey ama bir daha hatırlatmak istiyorum; 2013-2015 çözüm süreci. Ya, burada çözüm sürecine karşı çıkanlar var, Ak Partililerden, sağ cenahtan diyelim ‘buna ne gerek vardı?’ vesaire gibi. Hayır, bu çözüm süreci gerçekten bizim tarihimize not düşmek bakımından çok önemli olmuştur. Devlet bütün şefkatini göstermiştir, bütün sabrını göstermiştir, demiştir ki, ‘gelin, bu terörü bitirin, hep beraber oturalım, konuşalım, danışalım, bu işi çözelim.’ Fakat ne oldu? Antep, Ankara Gar, İstanbul Havalimanı, Suruç… Yani yüzlerce kişiyi katlettiler, cevap bu oldu. Bunun üzerine ne oldu? 24 Temmuz’daki bu katliamlardan sonra gerçekten çok büyük çaplı, o ana kadar tespit ettiğimiz terör hedeflerinin hepsi vuruldu, 24 saat, 48 saat vuruldu havadan." demişti.

10 Ekim Ankara Katliamı Davası Avukat Komisyonu'nun söz konusu açıklaması şöyle: 

"Milli Savunma Bakanlığı’nın 2021 Yılı Bütçe Teklifi görüşmeleri sırasında Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar, 2013 - 2015 yılları arasındaki çözüm sürecinden bahsederek, "çözüm sürecinin sonlanmasına Antep, Ankara Gar, İstanbul Havalimanı, Suruç katliamlarının neden olduğunu" belirtmiştir.

'HİÇBİR DELİL OLMADIĞI HALDE...'

Ülke kamuoyu tarafından şaşkınlıkla karşılanan bu açıklama, esasen devleti yönetenlerin buna dair hiçbir delil bulunmadığı halde, aradan geçen 5 yılda halen ısrarla "kokteyl terör" kandırmacasıyla kamuoyunu yanlış yönlendirmeye çalıştıklarını gösteren yeni bir örnek olmaktan başka bir anlam taşımamaktadır.

Bilindiği üzere 2015 yılında ülkenin dört bir yanında IŞİD tarafından katliamlar örgütlenmiş, yüzlerce insan hayatını kaybetmiş, binlerce insan yaralanmış, on binlerce insan ise yaşananlara tanıklık etmiştir.

Bu katliamlardan 10 Ekim Ankara Katliamı dava dosyası, katliamın ilk anından bu yana tarafımızca takip edilmektedir. Dosyada yargılanan tüm sanıklar IŞİD’lidir ve katliamı IŞİD’in planladığı konusunda hiçbir tartışma bulunmamaktadır. Yapılan yargılamada, katliamı gerçekleştirenlerden bir kısmı olan tutuklu sanıklar için 3 Ağustos 2018 tarihinde çeşitli cezalar verilmiş, katliamın IŞİD tarafından gerçekleştirildiği gerekçeli kararda da belirtilmiştir. Dosya temyiz aşamasında olup, firari sanıklar bakımından ise yargılama ayrı bir dosyada devam etmektedir. Dosya kapsamında bizim açımızdan bu anlamda tek tartışma konusu, katliam sorumluluğunun sadece IŞİD ve IŞİD’lilerle sınırlı olamayacağı noktasında olup, katliamın her aşamasındaki devlet görevlilerinin sorumluluğunun yargılamaya dahil edilmesi ve katliamın "insanlığa karşı suç" olarak nitelenmesi hakkındadır. Nitekim yargılama süreçleri halen devam etmekte olan diğer katliam dosyalarında da durum aynı olup sadece IŞİD’le sınırlı olmayan, devlet görevlilerini de kapsayan bir sorumluluk silsilesi olduğu her yargılamada apaçık görülmektedir.

Dolayısıyla katliamların üzerinden geçen bunca zamanda yaşananlara ve dava dosyalarına bakıldığında, gerçeğin kokteyl terörle bir ilgisi olmadığı açıkça görüldüğü halde, 5 yıl sonra bile bu kadar dayanaksız bir biçimde ve ısrarla kafa karıştırmaya yönelik açıklamalar yapılmasının tesadüf olmadığı, tam tersine bilinçli olarak kamuoyunun yanlış yönlendirilmeye çalışıldığı anlaşılmaktadır.

Nitekim Hulusi Akar’ın her bakımdan açıklanmaya muhtaç son sözleri, katliamlarla ilgili başta Cumhurbaşkanının ortaya attığı "kokteyl terör" iddiasını ispatlamaya çalışan ama başaramayan savcılık makamının çabalarından, 2018 yılında Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit’in dosyamız sanıkları hakkında verdiği gerçek dışı beyanlardan ve dönemin Başbakanı Ahmet Davutoğlu’nun zamanında bu yönde yaptığı açıklamalardan bağımsız düşünülemez.

'KAMUOYUNUN ALGISI DEĞİŞTİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR'

Her kademeden yetkililer tarafından yapılan bütün bu gerçeğe aykırı açıklamalar, birtakım siyasi hesaplarla zaman zaman gündeme getirilmekte ve kamuoyunun katliamlarla ve sorumlularıyla ilgili algısı değiştirilmeye çalışılmaktadır.

Öte yandan adaletin tesis edilmediği ve sorumlularının yargılanmadığı katliamlardan bu yana geçirdiğimiz 5 yılın toplamında bir başka çarpıtmaya, müvekkillerimize mağdur değil suçlu muamelesi yapıldığı gerçeğine de dikkat çekmek istiyoruz. Katliamın beşinci yıl dönümünde anma yapılmasına Ankara Valiliği tarafından engel olunmuş, Gar Meydanına karanfil bırakılmasına dahi müsamaha gösterilmemiştir. Müvekkillerimiz hemen hemen tüm anmalarda gözaltına alınmış, tutuklanmış ve haklarında davalar açılmıştır. Katliamın hemen arkasından İstanbul Adliyesinde anma düzenleyen meslektaşlarımız terör örgütü propagandası suçlamasıyla yargılanmaktadır. Kısacası katliamlarla ilgili çarpıtmalar her yönden devam etmektedir.

'GERÇEK SORUMLULARIN ORTAYA ÇIKARILMASI İÇİN ÇABAMIZ SÜRECEK'

Katliamın sorumlularını farklı yerlerde göstermeye çalışan ve mağdurları da suçlu olarak gören tüm bu açıklamalar ve uygulamalar aynı zamanda, her kademeden devlet yetkililerinin katliamlara bakış açısının ne kadar çarpık olduğunu da açıkça göstermektedir.

Oysa onlara düşen asıl görev, gerçekleri çarpıtan açıklamalar yapmak yerine katliamların gerçek faillerinin bulunmasını sağlamak olmalıdır.
Bu vesileyle IŞİD terörünün ve diğer gerçek sorumluların ortaya çıkarılmasını engellemeye hizmet edebilecek kafa karıştırıcı açıklamalarla gerçeğin eğilip bükülmesine izin vermeyeceğimizi bir kez daha hatırlatıyor, Türkiye kamuoyunu da yaşanan katliamlarla ilgili bu tür çarpıtmalara itibar etmeden, katliamların gerçek sorumlularını ortaya çıkarma çabamıza her alanda destek olmaya çağırıyoruz." 

Öne Çıkanlar