AKP'nin sokak hayvanları önerisine tepki: ‘Uyutulma’ adı altında katletmek barbarlıktır

AKP'nin sokak hayvanları önerisine tepki: ‘Uyutulma’ adı altında katletmek barbarlıktır
AKP’nin sokak hayvanlarına ilişkin Meclis’e sunmaya hazırlandığı yasa teklifinde ‘köpeklerin uyutulması’ öngörülüyor. ‘Hayırsız ada’ hatırlatması yapan hukukçular ve hayvan hakları savunucuları bu teklifin toplumda infial yaratacağı görüşünde.

Müzeyyen Yüce


İSTANBUL - Türkiye’de hayvan haklarının yanı sıra ‘sokak hayvanları sorunu’ gündemden düşmeyen en sancılı başlıklar arasında yer alıyor. Ülkede yaklaşık 10 milyon hayvanın sokakta yaşadığı tahmin edilirken, sokak hayvanlarının saldırganlığına ilişkin tekil örnekler üzerinden yürütülen tartışmalar kamuoyunda hayvanlara yönelik hem şiddet dilini hem de şiddeti artırıyor. Özellikle son dönemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın sokak hayvanlarının toplatılmasına ilişkin yaptığı açıklamalar, yeni bir yasal düzenlemenin de zeminini hazırladı.

Erdoğan’ın talimatı sonrasında harekete geçen AKP bürokratları, ‘başıboş köpekler’ sorununun çözümü noktasında bir kanun teklifi hazırladı. Kamuoyuna yansıyan ve kulislerde konuşulan teklif, kısırlaştırma ve aşılama işlemlerinin aşamalı olarak yapılması, köpeklerin sahiplendirilmesi için süre verilmesi ve sahiplendirilmeyen hayvanların 'uyutulması' gibi maddeleri öngörüyor. Hazırlıklarının tamamladığı belirtilen teklifin bu hafta Meclis Başkanlığı’na sunulması bekleniyor.

'Başı boş köpek' tartışması ve akabinde AKP’nin yasal düzenleme teklifi tarihte 'Hayırsız Ada' faciası olarak bilinen ve ülkenin gördüğü en insafsız köpek katliamını çağrıştırıyor. Söz konusu yasa teklifinin kamuoyuna yansıdığı şekliyle Meclis’e sunulmasının infial yaratabileceğinin altını çizen hukukçular ve hayvan hakları savunucuları, düzenlemenin ne hukuka ne de hayvan haklarına uygun olmadığı görüşünde.

‘TOPLUMDA İNFİAL YARATAN GÖRÜNTÜLER ORTAYA ÇIKABİLİR’

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Hayvan Hakları Komisyonu’ndan Erdem Koray Toygar’a göre sokak hayvanlarına dönük ‘katletme’ politikası Türkiye tarihinde yeni bir uygulama değil. 1910’da İstanbul’da 80 bin köpeğin açlık ve susuzluğa terk edilerek öldürüldüğü ‘Hayırsızada katliamı’nı hatırlatan Toygar, yine ‘barbarlık’ olarak nitelenebilecek bir uygulama ile karşılaşılabileceğini ifade ediyor. Hayvan Hakları İzleme Komitesi'nden (HâKİM) Fatma Biltekin de Türkiye tarihine bakıldığında sokak hayvanlarının terk edilmesi, uyutulması gibi uygulamaların bir devlet politikası olarak benimsendiğini söylüyor.

Söz konusu yasa teklifinde ‘sokak hayvanlarının uyutulması’ maddesine yer verilmesi durumunda toplumda infial yaratan görüntülere tanıklık edilebileceğini belirten Biltekin, “Bizler hayvan hakları savunucuları olarak böyle bir uygulamayı asla kabul etmiyoruz. Eğer yasa endişe ettiğimiz şekilde geçerse bizler bir masada damarlarına enjekte edilen ilaçlar ile öldürülen hayvanlar görmeyeceğiz. Toplumda infial yaratan görüntüler ortaya çıkacak ve hayvanların uyutulmasına destek verenlerin de sessiz kaldığı bir sürecin yaşandığını göreceğiz” diyor.

whatsapp-gorsel-2024-05-21-saat-18-03-51-4a3516bc.jpg
Fatma Biltekin

‘HAYVANLARIN CANAVARLAŞTIRILMASI SORUNU ÇÖZMEZ’

Uzmanlar sokak hayvanları konusunda yerel ve merkezi yönetimlerin görev ve sorumluluklarına dikkat çekiyor:

Her seçim dönemi vaatte bulunulan sokak hayvanları konusunda yerel yönetimlerin yetersiz kaldığına işaret eden Erdem Koray Toygar, “Hayvanların toplanması, tedavi edilmesi ve yerlerine yeniden bırakılması hususundaki madde bugüne kadar uygulansaydı sorunlar bu kadar büyümeyecek, popülasyon da bu kadar artmamış olacaktı” değerlendirmesinde bulunuyor. Toygar, bu aşamada faturanın sokak hayvanlarına çıkarılmasını doğru bulmadığı gibi bu çözümü de ‘en kestirme’, ‘en barbar’ yol olarak yorumluyor.

Biltekin de ortada bir sorun varsa bunun merkezi hükümet ve yerel yönetimlerde olduğu görüşünde. Özellikle son yıllarda medyada hayvanların canavarlaştırıldığı, sokakların güvenliğinin sadece hayvanların tehdidi altında olduğu yönünde dezenformasyon yayınlar yapıldığına dikkat çeken Biltekin, bu durumun asıl sorunu ortadan kaldırmadığını şu sözlerle anlatıyor:

“Yerel yönetimler sadece yasadan doğan sorumluluklarını yerine getirip 6’ncı maddeyi (al-tedavi et-yerine bırak) uygulasaydı sokakta yaşayan hayvanların sorunları çözülmüş ve popülasyon da artmamış olacaktı. Hiç harekete geçmeyen devlet kurumları görüyoruz. Bunu sadece yerel yönetimler ile sınırlandırmamak lazım. Yerel yönetimleri denetleyen Tarım ve Orman Bakanlığı da pasif kaldı. Gelinen noktada sorunu hayvanları öldürmekle çözebileceklerini zannediyorlar. Ancak ülke tarihine bakıldığında bu yöntemin işe yaramadığı görülecek. Hayvanların canavarlaştırılması ile bu sorun çözülmez. Etik dışı ve kabul edilebilir bir yöntem değil.”

whatsapp-gorsel-2024-05-21-saat-18-13-51-7d53bbc2-kopya.jpg
Erdem Koray Toygar

‘HAYVANLAR BİR MAL OLARAK GÖRÜLMEKTEN ÇIKIP ‘CAN’ OLDUKLARI KABULLENİLMELİ’

Türkiye Barolar Birliği olarak konuyu yakından takip ettiklerini belirten Toygar, yasa teklifinin Meclis’e gelmesi ve geçmesi durumunda düzenlemenin iptali için yasal yollara başvuracaklarını söylüyor.
Böylesine hassas bir konuda öncelikli olarak sorunun tüm detayları ile ortaya konması ve o yönde çözüm üretilmesi gerektiğine dikkat çeken Toygar, ilk etapta insanlara hayvan sevgisinin aşılanmasıyla işe başlanabileceğini kaydediyor.

Toygar, sokak hayvanları sorununun çözümüne ilişkin de şu önerilerde bulunuyor:

“Türkiye’de tüm belediyeler tarafından 2 yıl ciddi bir kısırlaştırma ve rehabilitasyon çalışması yapılsa sorunun çok büyük bir kısmı çözülmüş olur. Bu öneri kısa vadede yapılacak olan uygulama. Ancak uzun vadede insanlara hayvan sevgisi küçük yaşlardan başlanarak aşılanmalı. Hayvanlar bir mal olarak görülmekten çıkıp ‘can’ oldukları kabullenilmeli. Kanunu hazırlarken Avrupa’daki örneklerden yararlanıldığı ifade ediliyor. Madem öyle Avusturya örnek alınabilirdi. Orada hayvan kişi gibi görülüyor.”

‘EN UYGUN YÖNTEM KISIRLAŞTIRMA’

Türkiye’de sokak hayvanları sorununa ilişkin en önemli çözümün ‘kısırlaştırma’ olduğuna bir kez daha değinen hayvan hakları savunucusu Biltekin, şehrin dışında, büyük bakım evleri yerine mahalle içlerinde küçük bakım evleri önerisinde bulunarak şunları söylüyor:

“Çok hızlı şekilde kısırlaştırma yapılması gerekiyor. Böyle büyük tesisler hayvanların yaşaması için uygun değil. 100 köpek kapasiteli barınakların durumu bile içler acısıyken 25 bin köpek kapasiteli bir tesis hayvanlar için sağlıklı olmayacaktır. Onun yerine daha mahalle içlerinde küçük bakımevleri açmak daha mantıklı bir yaklaşım. Hem gönüllülerin gidebileceği hem denetimin kolay olabileceği alanlarda bakımevlerini artırmak sorunu büyük oranda çözüme kavuşturabilir. Ayrıca bir diğer sorun da internetten hayvan satışının durdurulması olacaktır. Biz bu yasanın geçmemesi için tüm çabayı harcayacağız.”

Öne Çıkanlar