Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nden Kavala kararı: Türkiye'yi AİHM'e havale etti
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, AİHM'in kararına rağmen Osman Kavala'nın tahliye edilmemesi nedeniyle başlattığı ihlal sürecinde ikinci ve kritik oylamayı yaptı. Komite, oy çokluğu ile dosyanın Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi tarafından değerlendirilmesi yönünde karar aldı. Karar sonrası Dışişleri Bakanlığı yayımladığı yazılı açıklamada, "Bu ön yargılı kararın Avrupa İnsan Hakları sisteminin itibarını zedelediği aşikardır. Konsey, devam eden bağımsız yargı sürecine saygı ilkesini ihlal etmiştir" ifadelerine yer verdi.
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi, 1555 gündür Silivri Cezaevi'nde tutuklu bulunan iş insanı Osman Kavala hakkında Strasbourg'da toplanarak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM) Kavala kararıyla ilgili ihlal prosedürü başlatma konusunda yeni bir oylama yaptı. Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi'nde oy çokluğuyla Osman Kavala'nın AİHM'e havale edilmesine karar verildi.
DIŞİŞLERİ'NDEN AVRUPA KONSEYİ KARARINA TEPKİ
Dışişleri Bakanlığı'ndan konuya ilişkin yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi:
"Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi 2 Aralık 2021 tarihinde ülkemizin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Kavala kararını uygulayıp uygulamadığının tespiti hususunu AİHM'e havale etme niyetini içeren bir bildirimde bulunmuş ve konuya ilişkin görüşümüzü iletmemizi talep etmişti.
Hükümet görüşümüz, bugüne kadar gösterdiğimiz işbirliği anlayışıyla uyumlu olarak, 19 Ocak 2022 tarihinde Avrupa Konseyi’yle paylaşılmıştı. Görüşümüzde, ülkemizin AİHM kararının gereğini yerine getirdiği, Kavala’nın tutukluluk durumunun halen devam eden başka bir yargı süreci nedeniyle olduğu ayrıntılarıyla açıklanmış ve konunun hukuk ilkeleri temelinde incelenmesi çağrısında bulunulmuştu.
Buna rağmen Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi bugün (2 Şubat) Kavala davasının AİHM’e havale edilmesine dair bir ara kararı oy çokluğuyla kabul etmiştir. Böylelikle, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi ülkemizde devam eden bağımsız yargı sürecine müdahale niteliği taşıyan yaklaşımını devam ettirmiş ve yargı sürecine saygı ilkesini ihlal etmiştir.
AİHM kararlarının icrasını denetleyen Bakanlar Komitesi’nin gündeminde başka ülkelerle ilgili çok sayıda uygulanmayan karar bulunurken, Kavala kararının sürekli olarak gündemde tutulmasını, iyi niyetten uzak, kasıtlı ve de tutarsız bir yaklaşım olarak görüyoruz.
İç hukukta devam eden dava süreci gözardı edilerek siyasi saiklerle alınan bu önyargılı kararın Avrupa insan hakları sisteminin itibarını zedelediği aşikardır.
Avrupa Konseyi insan hakları sisteminin etkinliğinin sağlanması için, Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin tarafgir ve seçici yaklaşımını bir yana bırakması gerekmektedir. Temennimiz, AİHM’in alınan bu kararı hakkaniyetle değerlendirmesi ve bu konuda iç hukukta devam eden dava sürecini dikkate alarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi uyarınca ilk derece mahkemesi gibi hareket etmeden, içtihat ve ilkeleri doğrultusunda karar almasıdır."
TÜRKİYE'Yİ NE BEKLİYOR?
DW Türkçe'den Kayhan Karaca'nın haberine göre, Bakanlar Komitesinde yeterli çoğunluk sağlanınca Osman Kavala dosyasıyla ilgili ihlal prosedürü resmen başlatılmış olacak. Bu prosedür Türkiye’ye karşı ilk, Avrupa Konseyi tarihinde de ikinci ihlal prosedürü olarak tarihe geçecek. Daha önce benzer bir prosedür sadece Azerbaycan’a karşı bir davada gündeme gelmişti.
Oy çokluğuyla kabul edilen kararın ardından AİHM, Türkiye'nin yükümlülüğünü yerine getirip getirmediğini inceleyecek. AİHM'nin ihlal yapıldığı yönünde görüş bildirmesi durumunda da Komite, Türkiye'ye karşı alınacak önlemleri değerlendirecek. Bu önlemler arasında Türkiye'nin Konsey üyeliğinden çıkarılması veya oy hakkının askıya alınması da bulunuyor.
DAVA ÜSTÜNE DAVA
Kavala, 19 Ekim 2017'de Gaziantep'ten uçağa bindiği sırada gözaltına alındı ve gözaltı sürecinin ardından tutuklandı. Geride kalan 1555 gün, hukuk tarihine geçecek gelişmeler yaşandı.
-Kavala, 15 Temmuz darbe girişimi sırasında ABD’li Henry Barkey ile birlikte hareket ettiği, darbeyi desteklediği ve Gezi olaylarını finanse ettiği iddialarıyla tutuklandı.
-Daha önce Gezi olayları nedeniyle FETÖ dosyalarında ismi geçen firari emniyet mensubu ve savcıların hazırladığı fezleke esas alınarak yeni bir iddianame hazırlandı. Bu iddianamede 15 Temmuz iddiaları yer almadı. Bir süre sonra da Kavala, 15 Temmuz dosyasından tahliye edildi.
-Gezi davasında yargılanan Kavala, hakkında beraat kararı verildiği aşamada, tahliye olacakken, 15 Temmuz dosyası raftan indirildi ve aynı gün bu dosyadan tutuklanmasına karar verildi.
-Ancak bu karar verilmeden aylar önce AİHM, Türkiye’yi, Kavala’yı siyasi nedenlerle tutukladığı gerekçesiyle mahkûm etmişti.
-İstanbul Başsavcılığı, Kavala’nın yeniden tutuklanmasını sağlayan dosyayı açarken AİHM mahkumiyetine dikkat etmemişti. Bunun üzerine savcılık, birkaç gün sonra Kavala’nın aynı kanıtlarla bu kez casusluk suçundan tutuklanmasını talep etti. Kavala, bu suçtan tutuklandı. AİHM kararına konu suçlamadan ise tahliye edildi. Kanıtlar aynı kaldı ama suçlama değişti.
-Bir süre sonra da Kavala hakkında casusluk suçundan dava açıldı. İddianamede, Barkey ile Kavala’nın bağlantısı konusunda telefonlarının aynı baz istasyonundan sinyal vermesi dışında bağlantı kurulamadı. Bu durum, iddianamede, her iki ismin usta casus olmasıyla açıklandı
-Bir süre sonra istinaf mahkemesi, Gezi davasındaki beraat kararlarını bozdu.
-Kavala’nın casusluktan açılan davasıyla, Gezi davası için birleştirme kararı verildi. Bu dosya, Yargıtay’dan dönen, Gezi olayları sırasında yaşananlar nedeniyle Beşiktaş Çarşı grubu aleyhinde açılan dava ile birleştirildi ve torba dava oluşturuldu. Halen bu davanın tek tutuklu sanığı Kavala.