Avukat Yelda Koçak: Teklifin çok eşliliğin önünü açma potansiyeli var

Avukat Yelda Koçak: Teklifin çok eşliliğin önünü açma potansiyeli var
Eşitlik için Kadın Platformu üyesi Avukat Yelda Koçak, AKP'nin başörtüsü teklifinin çok eşliliğin önünü açma ve tek başına yaşayan kadınların yaşamlarını güçleştirme potansiyeli olduğunu söyledi. Koçak, teklifin laikliğe aykırı olduğunu da belirtti.

Yağmur KAYA


Artı Gerçek - AKP'nin 'başörtüsüne anayasal güvence ve ailenin korunması' gerekçesiyle hazırladığı anayasa değişikliği önerisi, ittifak ortakları MHP ve tek milletvekili bulunan BBP ile birlikte 336 milletvekilinin imzasıyla 9 Aralık tarihinde TBMM Başkanlığı’na sunuldu.

Farklı kesimlerin başörtüsü teklifine yönelik bakış ve eleştirilerine yer verdiğimiz yazı dizimizin son konuğu Eşitlik için Kadın Platformu (EŞİK) üyesi Avukat Yelda Koçak oldu.

625 kurumun imzacı olduğu 'Anayasa değişikliği teklifine hayır' kampanyası yürütücülerinden olan Koçak, temel hakların referandum konusu yapılamayacağını vurguladı:

"Din, inanç ve ibadet özgürlüğü, laiklik, eşitlik ve ailede eşitlik kavramları gibi temel haklar referandum ile tartışmaya açılamaz. Kadınların kıyafetine ilişkin düzenlemelerin yeri anayasalar değildir. Anayasalar insanların kılık kıyafeti ile uğraşmazlar"

'DİNİ REFERANSLA KADINLARIN KILIK KIYAFETİNE DAİR DÜZENLEME YAPILAMAZ'

Bu teklife açık ve net biçimde "hayır" denilmesi gerektiğini ifade eden Avukat Koçak, teklifin, kadınların ne giyip ne giyemeyeceği gibi anayasalarda yer alamayacak detaylar içerdiğine dikkat çekti ve "anayasalarda kadınlar inançlı/inançsız, başörtülü/örtüsüz şeklinde tasnif edilemez, herhangi bir dini inanca referansla kadınların kılık kıyafetine dair düzenleme yapılamaz." dedi.

'LAİKLİK VE EŞİTLİK İLKELERİNE TEMELDEN AYKIRI'

Muhalefet partilerine çağrıda bulunan Koçak, Anayasa teklifinin demokratik bir anayasa metninin en temel ilkeleri olan laiklik ve eşitlik ilkelerine temelden aykırı olduğu vurgusu yaptı:

"Toplumsal ve ekonomik krizin giderek derinleştiği, şiddetin yaygınlaştığı bir ortamda, toplumsal meşruluğu azalan bir siyasal iktidarın, seçim yatırımı olarak kullandığı bu Anayasa teklifine destek vermeyin. Çünkü bu teklif, toplumun bir arada özgürce yaşamasının güvencesi olan, ama 20 yıllık AKP iktidarı süresince sistematik olarak zayıflatılan laiklik ilkesini tamamen terk etmenin ön hazırlıklarından biridir. Anayasada belli bir dine atıf yapılması ve bir dini inancın kadınların kıyafeti ile ilgili yorumunu referans alan düzenleme yapılması laiklik ilkesine temelden aykırıdır."

Başörtüsü sorununun toplumsal alanda büyük oranda çözüldüğünü söyleyen Koçak, kadınlarla ilgili eşitlikçi politikaların geliştirilmesi ve şiddete karşı önlemlerin alınmasını öncelik olması gerektiğini vurguladı:

"Bu teklifle, kadın bedeni ve kadın giysileri üzerinden yapılan cinsiyetçi siyasetin kadınlar nezdinde hiçbir karşılığı yoktur. Başını örten ya da örtmeyen milyonlarca kadının acil ihtiyacı; yüzde 83’ü erkeklerden oluşan meclisin ne giyeceği hakkında yapacağı anayasa değişikliği değil, içine itildiği ekonomik çöküş ve yoksullaştırılmadan çıkış için somut ekonomik planlar, şiddetten etkin bir şekilde korunması için acil önlemler, eşitsiz ev içi ve bakım emeğini dengeleyecek bütüncül ve eşitlikçi politikalardır. Yanlış uygulamalarla bir sorun haline getirilmiş olan başörtüsü meselesini kadınlar toplumsal alanda büyük ölçüde çözmüştür. Nitekim, çok yakın tarihli bir araştırmaya göre halkın yüzde 90'ı başörtüsünü bir sorun olarak görmemektedir."

yelda-kocak.jpg
Avukat Yelda Koçak

'PEÇEDEN BURKAYA SERBESTLİĞE YOL AÇABİLİR'

Teklifte, Anayasa'nın 24'üncü maddesinde öngörülen 'hiçbir kadın tercih ettiği kıyafetinden dolayı' ifadesinin muğlak ve riskli olacağını söyleyen Koçak, bunun denetimsizliğe ve karmaşaya da neden olabileceği uyarısında bulundu:

"Başörtüsü serbestliği ötesinde, yetişkin kadınlar için kimlik tespiti sorunları yaratacak, peçeden burkaya her türlü kıyafetin her alanda serbestliği şeklinde uygulanmasına yol açabilir. Ayrıca farklı din ve inançların kıyafete ilişkin uygulamaları veya erkeklerin ve çocukların dini inanca dayandırılan kıyafetleri söz konusu olduğunda bu düzenlemenin neler getireceği veya nasıl yorumlanacağı da belirsizdir."

"Teklif kabul edilirse içerisinde yer alan 'alınan hizmetin gereği olan kıyafet' ibaresi hizmet verirken de, alırken de dini gerekçelerle tamamen keyfi ve denetimsiz bir alan yaratacak, birçok meslekte karmaşaya neden olacaktır."

'HALKIN BİR KESİMİNİ GÖZ GÖRE GÖRE ŞİDDETE MAHKUM ETME GİRİŞİMİDİR'

Başörtüsü düzenlemesi teklifinde tartışma yaratan bir diğer konu da ailenin tanımını düzenleyen Anayasa'nın 41'inci maddesinde yapılmak istenen değişiklik. Yelda Koçak, söz konusu değişiklik teklifi ile hem LGBTİ+ bireylerin yok sayıldığını hem de çok eşliliğin önünü açabileceği uyarısında bulundu:

"Madde 41'de yapılmak istenen değişiklik, LGBTİ+ varoluşu yok sayma, onlara karşı yaratılan ve tırmandırılan düşmanlığı kalıcı hale getirme ve halkın bir kesimini göz göre göre şiddet ve ayrımcılıkla örülü bir hayata mahkum etme girişimidir. Kaldı ki tamamen gereksizdir çünkü Medeni Yasa’nın birçok maddesi Anayasa’da yapılmak istenen değişiklikleri zaten içermektedir.

'KADIN VE ERKEK' TANIMI ÇOK EŞLİLİĞİN ÖNÜNÜ AÇMA POTANSİYELİ TAŞIMAKTA'

"Ayrıca 41’inci maddeye getirilmek istenen 'kadın ve erkek' şeklindeki evlilik tanımı erkek çok eşliliğinin önünü açma potansiyeli taşımaktadır. İzleyen süreçlerde, Medeni Yasa’nın, resmi nikah ile ilgili hükümlerinin lağvedilmesi riskini barındırmakta ve laiklik ilkesine bir aykırılık daha oluşturmaktadır. Ayrıca, çocuğu ile yalnız yaşayan kadın ya da erkeği aile kabul etmeyerek kadınların boşanmasını ya da yetişkin kadınların bekar yaşamasını zorlaştırıcı uygulamalara kapı açması kuvvetle muhtemeldir."

TEKLİFTE NELER VAR?

Teklifte, Anayasa’nın din ve vicdan hürriyetini düzenleyen 24. maddesi ve aile ve çocuğun korunmasına ilişkin 41. maddesinde değişiklik yapması öngörülüyor. Teklifte, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 24'üncü maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir" deniliyor:

"Temel hak ve hürriyetlerin kullanılması ile kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanılması, hiçbir kadının başının örtülü veya açık olması şartına bağlanamaz. Hiçbir kadın; dini inancı sebebiyle başını örtmesi ve tercih ettiği kıyafetinden dolayı eğitim ve öğrenim, çalışma, seçme, seçilme, siyasi faaliyette bulunma, kamu hizmetlerine girme ile diğer herhangi bir temel hak ve hürriyeti kullanmaktan ya da kamu veya özel kesim tarafından sunulan mal ve hizmetlerden yararlanmaktan hiçbir surette yoksun bırakılamaz. Bu nedenle kınanamaz, suçlanamaz ve herhangi bir ayrımcılığa tabi tutulamaz. Alınan veya verilen bir hizmetin gereği olan kıyafet söz konusu olduğunda Devlet, ancak dini inancı sebebiyle kadının başını örtmesini ve tercih ettiği kıyafetini hiçbir surette engellememek şartıyla gerekli tedbirleri alabilir."

Teklifte Anayasa'nın 41'inci maddesinin ise madde başlığında ve birinci fıkrasında değişiklik yapılıyor. Bu değişikliğin gerekçesi şu şekilde açıklanıyor:

"Maddeyle yalnızca kadın ve erkek olmak üzere iki farklı cinsiyetten bireylerin birbiriyle evlenerek evlilik birliğini oluşturabileceği açıkça düzenlenmekle, bunun dışındaki hiçbir birlikteliğin evlilik birliği olarak kabul edilmeyeceği ve evlilik birliğinin eşler arasında yani kadın ve erkek arasında eşitliğe dayandığı kabul edilmiş olmaktadır. Böylece aile ve evlilik kurumunun her türlü tehlike, tehdit ve saldırılar ile sapkın akımların dayatmalarına karşı korunması amaçlanmaktadır."

Buna göre Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 41'inci maddesinin kenar başlığı "I. Ailenin korunması, evlilik birliği ve çocuk hakları" şeklinde ve birinci fıkrasında yer alan "temelidir ve" ibaresi "temelidir. Evlilik birliği, ancak kadın ile erkeğin evlenmesiyle kurulabilir ve" şeklinde değiştiriliyor.

AKP'NİN TEKLİFİ NASIL ORTAYA ÇIKTI?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Ekim’de başörtüsünü gündeme getirerek, "Kadınların giyim kuşamını siyasetin tekelinden çıkartıyoruz. Bu hakkı yasal güvenceye alacağız. Bunu bir tartışma konusu olmaktan tümüyle çıkartacağız" demişti.

Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamasının ardından CHP’li vekiller üç maddelik bir kanun teklifi vermişti.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ise kısa süre sonra "Başörtüsüne yasal güvence" açıklamasını yapmış, Kılıçdaroğlu'na düzenlemeyi anayasal düzeye taşımaya çağırmıştı.

Erdoğan, CHP liderinin bahsettiği tarzda bir sorunun bulunmadığını savunarak, muhalefete, "Gelin çözümü anayasa düzeyinde sağlayalım" diye seslenmişti. Bunun üzerine Kılıçdaroğlu’ndan "Eğer arkasında yine kurnaz bir ajanda çıkmazsa her türlü desteği vermeye hazırız" yanıtı gelmişti. Erdoğan, sonrasında düzenlemeye aile tanımını ve LGBTİ+ bireyleri de ekleyeceklerini söylemişti.

KILIÇDAROĞLU’NDAN ERDOĞAN’A 'ÇAKMA ORBAN' YANITI GELMİŞTİ

Son olarak AKP'nin "Başörtüsüne anayasal güvence ve ailenin korunması” gerekçesiyle hazırladığı anayasa değişikliği önerisi, 9 Aralık tarihinde ittifak ortakları ile birlikte 336 milletvekilinin imzasıyla TBMM Başkanlığı’na sunulmuştu.

Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ise 24 Aralık tarihinde yaptığı açıklamada, 10 Aralık tarihinde Meclis Başkanlığına sunulan başörtüsü anayasa değişikliği teklifine ilişkin, "Çok net söylüyoruz; değişiklik 400 ve üzeri bir oyla kabul edildiği zaman halk oylamasına gitmeyeceğiz" demişti.

Öne Çıkanlar