Avukatlar, Can Atalay için Çağlayan Adliyesi'nde nöbette
Ezgi YILDIZ
İSTANBUL - Anayasa Mahkemesi'nin (AYM), cezaevindeki Türkiye İşçi Partisi (TİP) Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında ikinci kez hak ihlali kararı vermesinin ardından gözler, daha önce bu kararı uygulamayan İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi'ne çevrildi.
'Can’ın Meslektaşları/ Arkadaşları’nın çağrısıyla birçok hukukçu da Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’nın önüne gelerek, kararın yerel mahkeme tarafından derhal uygulanması talebini yineledi. Çağrıda, tahliye kararı verilene kadar Çağlayan Adliyesi'nde bekleneceği ifade edildi.
Açıklamaya CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ve Gezi Parkı eylemleri sırasında katledilen Berkin Elvan’ın annesi Gülsüm Elvan da katılırken, Cumartesi Anneleri/ İnsanları ve insan hakları savuncuları da ‘Can Atalay’a Özgürlük’ pankartını taşıdı.
‘TÜRKİYE TARİHİNDE GÖRÜLMEMİŞ YARGITAY KARARI ÇIKTI’
Basın açıklamasında ilk olarak Can Atalay’ın avukatı Deniz Özen söz aldı. Özen, 6 ayı aşkın süredir seçilmiş bir milletvekilinin mecliste yerini almasını beklediklerini söyledi. Anayasanın uygulanmasını için mücadele verdiklerini ifade eden Özen, “6 ay aşkın süredir Hatay gibi depremde yıkılmış bir kentin seçmenlerinin milletvekilliğiyle buluşmasını bekliyoruz. Bildiğiniz üzere daha önce verilen bir Anayasa Mahkemesi kararı vardı ve Türkiye tarihinde örneği görülmemiş bir biçimde Yargıtay tarafından Anayasa Mahkemesi kararına uyulmamasına hüküm kurulmuştu. Bunun kabul edilemez olduğunu biliyorduk. Bunun hukukla herhangi bir bağı olmadığını biliyorduk. Dün AYM ikinci bir karar verdi. Verdiği ikinci kararı İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesine gönderdi” dedi.
AYM KARARI ÜÇ AŞAMADAN OLUŞUYOR
Dün verilen AYM kararının üç aşamadan oluştuğunu hatırlatan avukat Özen, ilk kararda muhalefet şerhi düşen mahkeme üyelerinden bazılarının ikinci kararda fikrinin değiştiğine dikkat çekti.
Deniz Özen, sözlerine şöyle devam etti: “Daha önce eleştirdiğimiz ve aleyhte oy kullanan muhalefet şerhi yazan Anayasa Mahkemesi üyeleri bile aslında demiş oldular ki ‘Anayasa Mahkemesi'nin kararları kesin ve bağlayıcıdır ve uygulanmak zorundadır.’ Zaten bir şüphe yoktur, bir kez daha tescillenmiş oldu. Anayasanın 153. maddesi hala yürürlükte ise anayasa hala yürürlükte ise eğer bu ülkede yurttaşların hukuk güvencesi hala varsa Can Atalay’ın hemen bugün vakit kaybetmeden derhal tahliye edilmesi bir anayasal zorunludur. Bunun yapılmaması suçtur. Ortada uygulanması zorunlu kesin bir mahkeme kararı var. Seçilmiş bir milletvekilinin bir dakika daha cezaevinde tutulmaması gerekir. Buna engel olan her kamu görevlisi suç işlemektedir.”
Özen, Can Atalay tahliye edilene kadar cübbeleriyle 13. Ağır Ceza Mahkemesi önünde bekleyeceklerini vurguladı.
‘SİYASİ ESİR OLDUĞU TESCİLLENMİŞTİR’
Özen’in ardından Avukat Özgür Urfa söz aldı. Urfa, Atalay’ın 222 gündür Hatay vekili olduğunu hatırlatarak, “Anayasanın uygulanmayışının 222’nci günündeyiz. Can Atalay 222 gündür Silivri Cezaevi’nde esir tutuluyor. Dünkü AYM kararının esası budur. Atalay’ın tutuklu veya hükümlü olmadığı siyasi bir esir olduğu ikinci kez tescillenmiştir” dedi.
YETKİLİLERE SESLENDİ: KANUN SİZE DE LAZIM OLACAK
Avukat Urfa, Can Atalay’ın ikinci ihlal kararının ardından derhal serbest bırakılması gerektiğini ifade ederek, aksi bir durumun, mahkeme tarafından işlenecek suç olacağına vurgu yaptı. Urfa, sözlerine şöyle devam etti:
“Son süreçte yaşadığımız ilk ihlal kararından sonra tahliye edilmemesinin adı, yargıya darbedir. Buradan 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi heyetine sesleniyoruz; ‘Bu darbenin parçası olmamalılar, Anayasa Mahkemesi kararını yerine getirmek zorundalar.’ Bu kararı beğenmiyor olabilirler. Bu karar hoşlarına gitmiyor olabilir. Elleri bu kararın altına imza atmaya gitmeyebilir. Ama buna uymak zorundalar aksi hali suçtur. Bugün bu kararın uygulamayanlar yarın ‘üzerimizde baskı vardı diyerek’ bundan kurtulamazlar. Son kez uyarıyoruz; AYM kararını yerine getirin. Hatay halkının iradesi her şeyin üstündedir. Buradan, hem siyasileri hem mahkeme üzerinde baskı kurmaya çalışanları hem bir takım koltuklarda oturup beyanatlar verenleri, tweetler atanları, anayasa ihlal edilebilir diyenleri buradan uyarıyoruz; ‘Keser döner sap döner gün gelir hesap döner.’ Bugün uymadığınız kanunlar yarın size lazım olur. Yargı darbesine bugüne kadar direndik direnmeye de devam edeceğiz. Mahkeme kararını verene kadar kitlelerimizle burada direnmeye devam edeceğiz. Tahliye kararıyla Silivri’ye gidip Can Atalay’ı alıp, hak ettiği yere, onu bekleyenlerin yanına Hatay’a doğru uğurlayacağız."
TİP: CAN ATALAY'A ÖZGÜRLÜK
Türkiye İşçi Partisi (TİP) üyeleri de Çağlayan Adliyesi önünde basın açıklaması yaptı. TİP’in dün yaptığı çağrı sonrası birçok partili bugün ‘Can Atalay’a Özgürlük’ şiarıyla adliye önünde buluştu. Partililer, Anayasa Mahkemesi'nin kararı uyarınca Can Atalay'ın zaman yitirilmeden tahliye edilmesini talep etti.
NE OLMUŞTU?
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, Can Atalay'ın 'Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüse yardım' iddiasıyla 18 yıl hapisle cezalandırılmasına ve tutuklanmasına karar vermişti.
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi, yerel mahkemenin kararını hukuka uygun bulmuştu. Atalay, 14 Mayıs'taki 28. Dönem Milletvekili Genel Seçimi'nde TİP'ten Hatay milletvekili seçilmiş, bunun üzerine avukatları, 'milletvekili seçilmesi nedeniyle hakkındaki yargılamanın durdurulması ve tahliye edilmesi' talebiyle Yargıtay'a başvuru yapmıştı. Yargıtay 3. Ceza Dairesi ise talebin reddine hükmetmişti.
Atalay'ın avukatları da, milletvekili seçilerek yasama dokunulmazlığı kazanan başvurucunun, yargılamada durma kararı verilmesi talebinin reddedilerek yargılamaya devam edilmesi nedeniyle 'seçilme ve siyasi faaliyette bulunma' hakkının, tahliye talebinin reddedilmesi nedeniyle de 'kişi hürriyeti ve güvenliği' hakkının ihlal edildiğini belirterek, Anayasa Mahkemesi'ne bireysel başvuruda bulunmuştu.
Başvurunun ardından süreç devam ederken Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Gezi Parkı davasında Can Atalay'a verilen 18 yıl hapis cezasını onamıştı.
AYM 'YENİDEN YARGILAMA VE TAHLİYE ZORUNLUDUR' DEMİŞTİ
Anayasa Mahkemesi’nin ilk ihlal kararının gerekçesi, 27 Ekim’de Resmî Gazete’de yayınlanmıştı.
Gerekçeli kararda şu değerlendirme yapılmıştı: “Anayasa Mahkemesi’nce başvurucu hakkında tespit edilen hak ihlallerinin sonlandırılmasına ve sonuçlarının ortadan kaldırılmasına yönelik olarak; yeniden yargılamanın başlaması, mahkûmiyet hükmünün infazının durdurulması ve ceza infaz kurumundan tahliyesinin sağlanması, başvurucunun hükümlü statüsünün sona erdirilmesi, yeniden yargılamada durma kararı verilmesi işlerinin yerine getirilmesi zorunludur.”
İSTANBUL 13. AĞIR CEZA MAHKEMESİ DOSYAYI, YARGITAY’A GÖNDERMİŞTİ
İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ise AYM kararına direnerek, dosyayı Yargıtay’a göndermişti. Mahkeme, Yargıtay 3. Ceza Dairesi’ne gönderilmek üzere, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’na yazı yazmıştı. Yazıda, şu ifadeler kullanılmıştı:
“Anayasa Mahkemesince verilen bireysel başvuruya konu ihlal kararı Mahkememizin kararına ilişkin olmayıp, Yargıtay ilgili Ceza Dairesince verilen tahliye talebinin reddi kararına ilişkin olduğu, dosyanın ilgili Daire önünde bulunduğu sırada başvurucunun milletvekili seçildiği ve bireysel başvuruya konu ihlalin bu Dairenin kararından kaynaklandığı, ayrıca bireysel başvuru yapıldıktan sonra ilgili Ceza Dairesince dosyanın esastan incelendiği ve karara bağlandığı, bu sebeple oluşan yeni hukuki durum karşısında Yargıtay 3. Ceza Dairesince yeni bir değerlendirme yapılmasının zorunlu olduğu anlaşıldığından dosya Cumhuriyet Başsavcılığınıza gönderilmiştir."
Yerel mahkemenin dosyayı Yargıtay’a göndermesine tepki gösteren Can Atalay, “25 Ekim günlü Anayasa Mahkemesi kararının yerine getirilmediği her bir dakikanın bu ülkede yaşayan herkesin hak ve özgürlüğünü korumakla yükümlü devletin niteliklerine zarar verdiği açıktır. Ancak ‘ikili devlet’ anlayışını kabul etmiyoruz. Buna alışmayacağız. Anayasa Mahkemesi kararlarına uyulmamasına ilişkin bir ‘irade’ var ise bu iradenin 13. Ağır Ceza Mahkemesi başkanına ait olamayacağı açık olduğundan hukuka bağlı olmayan devlet hayalinin sahipleri kimlerdir?” açıklamasını yapmıştı.
'TAKDİR YÜKSEK DAİRENİNDİR' MÜTALAASI
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı, Anayasa Mahkemesi kararına rağmen tahliye edilmeyen cezaevindeki Hatay Milletvekili Can Atalay’ın durumu ile ilgili mütalaasını, 3 Kasım’da 3. Ceza Dairesi’ne sunmuştu.
Mütalaada şöyle denilmişti: “Hiçbir, devlet varlığına kasteden bir suçu işlemekle suçlanan bir kimsenin dokunulmazlığını kabul etmez. Aksi bir kabul, adalete olan inancı sarsarak kamu vicdanını da rahatsız eder. … Mahkumiyetine esas sevk ve uygulama maddelerinin Türk Ceza Kanunu’nun 312. maddesi kapsamında kalan suça ilişkin olduğu anlaşıldığından, seçimden önce bu madde kapsamında suç işleyen milletvekili, yasama dokunulmazlığından yararlanamayacaktır. Hükümlünün mahkumiyetine konu suç ve eylemleri devlet güvenliğine karşı işlenen suçlardandır ve madde kapsamına girmeyeceğini düşünmek mümkün değildir… Tahliye kararının reddi veya kabulü konusunda takdir Yüksek Daire'nindir.”
AYM ÜYELERİ HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULMUŞTU
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın mütalaasının ardından Yargıtay 3. Ceza Dairesi, Anayasa Mahkemesi'nin TİP Hatay Milletvekili Can Atalay hakkında verdiği 'seçilme hakkı' ve 'kişi hürriyeti ve güvenliği' haklarının ihlal edildiği yönündeki kararına uyulmamasına hükmetmişti.
Daire, 'yargısal aktivizm' yapmakla suçladığı ihlal kararı yönünde oy kullanan AYM üyeleri hakkında suç duyurusunda bulunmuştu. Daire aynı zamanda Atalay'ın milletvekilliğinin de düşürülmesi işlemlerine başlanması için kararı TBMM Başkanlığı'na göndermişti.
Yargıtay'ın AYM üyeleri hakkındaki suç duyurusu kamuoyunda büyük tepki çekmişti.
Anayasa Mahkemesi dün, (7 Aralık) Atalay'a ilişkin verdiği hak ihlali kararının yerine getirilmemesi nedeniyle avukatları tarafından yapılan ikinci başvuruyu 13 Aralık'ta görüşme kararı almıştı.
İKİNCİ KEZ HAK İHLALİ KARARI VERİLDİ
Can Atalay’ın avukatları AYM’nin ihlal kararının uygulanmamasının yani hak ihlallerine sebep olacağı gerekçesiyle dosyayı tekrar AYM’ye taşıdı. Dosya ilk olarak AYM Birinci Bölümü tarafından görüldü. Bölüm, dosyayı karara bağlamayarak AYM Genel Kurulu’na sevk etti. Mahkeme 21 Aralık’ta TİP vekili Atalay için ikinci kez hak ihlali kararı verdi.
AYM GENEL KURULU’NUN ATALAY KARARI: ÜÇ ÜYEDEN KARŞI OY
AYM Genel Kurulu Can Atalay hakkında verdiği ikinci ihlal kararında; TİP Hatay Milletvekili Atalay’ın seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkının, hürriyetinin, güvenliğinin ve bireysel başvuru hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
Kararın kısa özetinde mahkeme, Atalay’ın anayasanın 148’inci maddesince güvence altına alınan ‘bireysel başvuru hakkının’ ihlal edildiğini oy birliğiyle karara bağladı.
Kurul, anayasanın 67’nci maddesinde güvence altına alınan ‘seçilme ve siyasi faaliyette bulunma hakkı’ ile yine anayasanın 19. maddesinde güvence altına alınan ’kişi hürriyeti ve güvenliği hakkının’ ihlal edildiğine oy çokluğuyla karar verdi.
Mahkeme Can Atalay’a 100 bin TL manevi tazminat verilmesine de hükmetti.
Anayasa Mahkemesi Genel Kurulu, Can Atalay hakkında uygulanmamış olan hak ihlali kararı ile bugün verdiği ikinci hak ihlali kararının bir örneğini Atalay’ın tahliye edilme kararını uygulaması gerekçesiyle ilgili mahkeme olan (Gezi davalarının görüldüğü) İstanbul 13’üncü Ağır Ceza Mahkemesi’ne gönderilmesine hükmetti.
Kararın son kısmında mahkeme, hükmün bir diğer örneklerinin ise ‘bilgi için ve ilgileri nedeniyle’ ifadelerine yer vererek; Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne (TBMM), Adalet Bakanlığı ve Hâkimler ve Savcılar Kurulu’na (HSK) gönderilmesine karar verdi.
Anayasa Mahkemesi, Can Atalay için ikinci kez ihlal kararı verdi
MHP'den AYM'nin Can Atalay kararı hakkında ilk değerlendirme: Gerekçesi doğru değil
Erkan Baş, Meclis'te konuştu: Can Atalay derhal tahliye edilmeli
Adalet Bakanı AYM'nin Can Atalay kararı hakkında konuştu: Değerlendirmeyi ilgili mahkeme yapacak