Beşiktaş yangını sonrası akademisyen Odman uyardı: Potansiyel bomba teşkil eden işyerlerinin üzerinde oturuyoruz

Beşiktaş yangını sonrası akademisyen Odman uyardı: Potansiyel bomba teşkil eden işyerlerinin üzerinde oturuyoruz
29 kişinin öldüğü Beşiktaş’taki yangında iş güvenliği eksikliklerinin açığa çıktığına dikkat çeken akademisyen Aslı Odman uyardı: Potansiyel bomba teşkil eden işyerleri üzerinde oturduğumuzu gösterdi. Önlem almazsak yaşayacaklarımızın ön sahnesi olacak.

Müzeyyen YÜCE


İSTANBUL - Beşiktaş'ta çoğu işçi 29 kişiye mezar olan Beşiktaş’taki gece kulübünde çıkan yangını, işçi sağlığı ve iş güvenliği konuşlarındaki eksiklikleri de gündeme getirdi. Artı Gerçek'e konuşan akademisyen Aslı Odman, “Bu olay kentlerde potansiyel bomba teşkil eden işyerlerinin üzerinde oturduğumuzu gösterdi." dedi ve "mnlem almazsak bu yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın bir ön sahnesi olacak” uyarısında bulundu.

Türkiye’de iş hukukuna dair düzenlemelerin tarihi eskiye dayansa da iş kazaları ve buna bağlı olarak işçi ölümlerinin sayısı her geçen gün artıyor. 2013 tarihinde yürürlüğe giren iş sağlığı ve güvenliği ile ilgili en kapsamlı düzenleme olan 6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu, işyerlerini tehlikelerine göre sınıflandırarak işverene ve çalışanlara farklı yükümlülükler yüklüyor. Ayrıca kanun işverene iş kazaları ve meslek hastalıklarını Sosyal Güvenlik Kurumu’na bildirme zorunluğu getiriyor. Ancak tüm bunlara rağmen iş yerleri ve yerel yönetimler kanuna yeterince uymuyor ve denetimler sıkı bir şekilde gerçekleştirilmiyor.

İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi (İSİG) verilerine göre Türkiye’de 2023 yılında toplam bin 932 işçi, 2024 yılının ilk üç ayında ise en az 425 işçi öldü.

İŞ CİNAYETLERİNİN SON ÖRNEĞİ: 29 KİŞİNİN ÖLDÜĞÜ BEŞİKTAŞ YANGINI

Meydana gelen iş kazalarının son örneği ise İstanbul’un Beşiktaş ilçesindeki Masquerade adlı gece kulübünde yaşandı. 2 Nisan’da gece kulübünde tadilat sırasında çıkan yangında çoğu işçi 29 kişi öldü. Olaya ilişkin İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında gözaltına alınan 11 kişiden sekizi tutuklandı.

Yangınla ilgili hazırlanan ön bilirkişi raporunda çeşitli ihmal ve kusurlara dikkat çekilerek, “yanıcı malzemelerin iş yerinde depo edildiği, açık kaynak yapıldığı ve kaynak çapaklarının etrafa sıçradığı, yangın çıkış kapılarının kapalı olduğu, yangın söndürme sisteminin çalışmadığı, ayrıca ifadelere göre yangın söndürme tüplerinin bir kısmının çalışmadığı” gibi ifadelerine yer verildi.

Yangına dair itfaiye raporunda da acil durum aydınlatmalarının çalışmadığı, yönlendirme levhalarının olmadığı, söndürme sistemi ve yangın dolaplarının çalışmadığı vurgulandı. İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi Gönüllüsü, akademisyen Aslı Odman ile Türkiye’deki iş kazalarını, işçi sağlığı ve güvenliğini Beşiktaş yangını üzerinden konuştuk.

‘BEŞİKTAŞ YANGINI BOMBA ÜZERİNDEKİ KENTLERDE OTURDUĞUMUZU GÖSTERDİ’

29 işçiye mezar olan Beşiktaş yangınını, “Bu olay işçi sağlığı ve güvenliği yatırımları yapılmadıkça kentlerde birer potansiyel bomba teşkil eden işyerlerinin üzerinde yaşadığımızı gösterdi” sözleri ile açıklayan Odman, “Beşiktaş’ta işçileri yutan bu yangın tuzağını anlayabilmek için biraz geriye gitmek gerekiyor” dedi ve şöyle ekledi:

"2008 yılında Davutpaşa’daki kaçak bir havai fişek atölyesinde gerçekleşen patlamada 21 kişi hayatını kaybetmişti. 2012 yılına gelindiğinde Esenyurt’taki Marmara park AVM’nin inşaatında kaldıkları çadırın yanması sonucu da 11 işçi ölmüştü. Bu iki örneğin, İstanbul özelindeki iş cinayetlerinin kentteki kamu güvenliği ile ilişkisinin anlaşılması açısından viraj teşkil eden örnekler olduğuna inanıyorum. Çünkü bu iki iş cinayetinde yakınlarını kaybeden aileler, yaslarını ortak bir adalet arayışı içinde ceza davalarına yansıtarak, sonuna kadar kolektif olarak sahip çıktılar. Davutpaşa davasında mesela Zeytinburnu Belediye Başkanı, İmar ve İskân Müdürlüğü, Zabıta Müdürlüğü, İSKİ birimlerindeki memurlar, görevi kötüye kullanmak ve taksirle insan öldürmek suç isnatları ile sanık sandalyesinde oturtabildiler. Kamu görevlileri, kayıpların derinliğini karşılamayacak derecede bir ceza almasalar bile, iş cinayetlerindeki kamu sorumluluğunun göründüğü çok önemli bir davaydı. Ancak bu davaları kamuoyunun, siyasi partilerin, kurumsal sendikaların ve basının ilgisizliği üzerinden okursak; iş cinayetleri etrafında örgütlenmenin, kolektif mücadelenin yetersizliği bu İstanbul'un çeperindeki iş cinayetlerini, Beşiktaş yangını ile şehrin merkezine taşıdı.”

’20 YILDA METROPOLLEŞEN KENTLERDE PEK ÇOK RİSK VAR’

Son 20 yılda metropolleşen, büyükşehirleşen kentlerin her birinde böyle pek çok risk olduğuna vurgu yapan Odman, “Eğer önümüze bakmazsak, önlem almazsak bu yaşadıklarımız yaşayacaklarımızın bir ön sahnesi olacaktır. Bir de bunun üzerine beklenen büyük depremler geliyor. İstanbul için bu tür tehlike oluşturabilecek pek çok sanayi alanı var, meskûn alanlarla dip dibe. Bu sanayi alanlarına ve bir sanayi felaketi ölçeğinde can alabilecek Beşiktaş'taki gece kulübü gibi büyük ölçekli işyerlerine ait bilgilerin çok şeffaf bir şekilde İstanbullularla paylaşılması gerekiyor. Örneğin, Avcılar’da oturan bir kişi Ambarlı Dolum Tesisinde bir patlama olursa nasıl bir maddenin yayılacağını, ne yapmaması gerektiğini bugünden bilmeli. Tabi ki bilmekten önce, önlemek, denetlemek, riskli üretimleri daha az riskli hale getirecek şekilde kamu otoritesi kullanmak gerekiyor” şeklinde konuştu.

‘BÜYÜK AKTÖRLER MASA BAŞINDA ‘İŞİ BAĞLARKEN’ DENETİM SÜRECİ İŞLEMİYOR’

Odman, Beşiktaş’ta gerçekleşen yangındaki ihmallere ilişkin denetim yetersizliğine ve işçi sağlığı ve güvenliği konusundaki eksikliklere de dikkat çekerek, şöyle konuştu:

“Bu soruya, bahsettiğim iki viraj davanın gönüllü ve alandaki en deneyimli avukatlardan Berrin Demir'i zikrederek cevap vermek isterim. Yerel ilçe belediyesinin ruhsat ve uygunluk denetimi açısından çift hükümlüğü var. Burada zabıta müdürlüğünün de çok açık bir sorumluluğu var. Orada bir garip işportacı tezgahında iki limon satmak istese, zabıta tepesine biner. Ancak bin 500 kişiye kadar ziyaretçi ağırlayabildiğini öğrendiğimiz, apartman altına açılmış bir mega gece kulübünde zabıta, görevini uygulayamıyor. Çünkü çoğunlukla kamu sağlığını ve güvenliğini sağlayan kişiler kamusal korumadan, özerklikten, sorumluluklarının gerektirdiği iş güvencesinden yoksunlar. Kamu yok. Çok daha büyük aktörler masa başında tabiri caiz ise, "işi bağlarken", sınıfsal yatkınlıklarını yatırımların denetimsiz, yoğun, hızlı süreç ve çalışma saatleri ile gerçekleşmesini sağlamakta kullanırken, iş güvenliği uzmanı, itfaiye çalışanı veya zabıta gibi görevlilere iş güvencesi, koruma ve yetki vermeden sorumluluk yüklediğinizde süreç işlemiyor. Ayrıca işverenin önce tadilat izni alması, akabinde de ana iş için bir risk denetimi analizi yaptırması gerekiyordu. İşçilerin tadilat sırasında çalıştığı farklı firmaların her birinin de ayrı ayrı iş sağlığı ve güvenliği için risk analizi yaptırması, işçilere kişisel koruyucu donanımlarını sağlaması gerekiyordu. Tüm bunlar olmayınca orada bir yangın tuzağı kurulmuş oldu.”

‘YEREL YÖNETİMLER GÜNDE 20-30 İŞ CİNAYETİNİ ÖNLEYECEK GÜÇ, YETKİ VE YÜKÜMLÜLÜĞE SAHİP’

Türkiye’de belediyelerin işçi sağlığı ve güvenliği konusunda sağlıklı bir sistem kurmadığına, bu konuyu bir politika alanı olarak tanımlamadığına vurgu yapan Odman’a göre; günde, 20 ila 30 insanın hayatını alan, çalışma kaynaklı iş cinayetlerinin yerel bazdaki yetkiler kullanılarak, yükümlülükler gerçekten yerine getirilerek azaltılması mümkün.

Bu noktada İstanbul Büyükşehir Belediyesi’ne özellikle (İBB) dikkat çeken Odman şunları söyledi:

“Türkiye’deki cirosu en yüksek, iştirakleri ve taşeronlarını da eklersek 200bine yakın insan istihdam eden devasa bir kurum İBB. Burada fiili bir sorumluluğu var. İtfaiyesi, çöpçüsü, metrocusu, şoförü, yeniden dönüşüm işçisi, arıtma tesisleri ile kendi alanında birçok çalışan memuru var. Her şeyden önce işçi statüsünde çalışanlara yönelik bir işveren olarak işçi sağlığı güvenliği alanındaki yükümlülüklerini bir model teşkil edecek şekilde üstlenmeli. Yani yatırımlarını yapmalı. İşte metro şoförlerinden vatmanlara kadar otobüs şoförlerine kadar çalışma süreleri, meslek hastalıkları, emek rejiminin parçası olarak kullanılan mobbing ve cinsel tacize karşı bir politikası olmalı. Bütün bunlar da dâhil olmak üzere her bütünsel anlamda ruhla bedenin aynı anda, kazayla hastalığı aynı anda ele alan bir işçi sağlığı güvenliği modeli geliştiren örnek bir işveren olarak olmak ve böyle de gözükmek durumunda."

‘YEREL YÖNETİMLERİN ELİNDE ÇOK BÜYÜK İMKANLAR VAR’

Odman ayrıca belediyelerin iştiraklerinde ihale açtığını, ihaleyi alan müteahhitten de sorumluğu olduğunu ve ihaleleri alan şirketlerin sistemlerinin denetlenmesi gerektiğinin de altını çizdi. "Belediyeler bir kamu kurumu olarak bütün ihaleyi alan taşeron şirketlerinde şantiyelerin işçi sağlığı güvenlik standartlarını tek elden ana işveren olarak hak edişler ödenmeden, kendi de denetlemeli” diyen Odman, şunları söyledi:

“Sömürü ortamında üretilen işçi sağlığı ve güvenliği tedbirleri almadığı bilinen iş cinayetleriyle öne çıkmış yüklenici şirketlerle ilişkisini kesebilir. Aynı zamanda da denetleyici olarak özel ve diğer kamu sektörü iş yerlerinde ve halk sağlığı alanında pozitif eylem yükümlülükleri var. Bu yalnızca zabıta denetimi değil. Merdiven altı atölyeler, merdiven altı diskolar da örnek gösterilebilir. Bu veri tabanı belediyede hayli hayli var. Bu veri sadece imar, gayrimenkul, seçim ve vergi amacı ile değil, halk sağlığı için kullanılmalı. Beşiktaş yangını bunların örneklerinden biriydi. Bunun için belediyelerin, büyükşehir belediyelerin, büyükşehir belediyelerle ilişki olan ilçe belediyelerin elinde çok büyük imkânlar var.”

Öne Çıkanlar