Beşinci kez tutuklanan gazeteci Barış Pehlivan'ın tahliye talebi reddedildi

Yaptığı haberler gerekçe gösterilerek hakkında dava açılan Gazeteci Barış Pehlivan beşinci kez tutuklanmasının ardından bugün hakim karşısına çıktı. Pehlivan'ın tahliye talebi reddedilirken duruşma 16 Kasım'a ertelendi.

Ezgi YILDIZ


İSTANBUL - Gazeteci Barış Pehlivan hakkında Libya’da öldürülen MİT mensubuna ilişkin yaptığı haber gerekçe gösterilerek açılan davanın duruşması 16 Kasım'a ertelendi. Hakim Pehlivan'ın tahliye talebini reddetti.

Pehlivan’ın ilgili davada beşinci kez tutuklanmasının ardından bugün Çağlayan’da bulunan İstanbul Adliyesi’nde ilk duruşması görüldü.

Barış Pehlivan’ın dün sosyal medya hesabından “Çağlayan Adliyesi’ndeki İstanbul 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nde buluşalım” sözleriyle yaptığı dayanışma çağrısına birçok gazeteci ve avukat yanıt vererek duruşma salonunun önünde hazır bulundu.

CHP eski Milletvekilleri Ali Şeker ve Gürsel Tekin, TİP Milletvekili Ahmet Şık da duruşmayı takip etmek için adliyeye geldi.

PEHLİVAN: ÜÇ AYDIR HUKUKSUZ BİR SÜRECİN İÇİNDEYİM

Açık cezaevinden aldığı yasal izinle duruşmaya katılan Pehlivan adliye önünde yaptığı açıklamada şunları söyledi:

"Ben Maltepe Açık Cezaevi'nde hükümlüyüm. Açık cezaevinden yasal iznimle çıkıp bu duruşma için geldim buraya. Üç aydır hukuksuz bir sürecin içindeyim. Umarım o sürecin bittiğine tanık olacağız."

​​​​​​

PEHLİVAN’DAN MAHKEMEYE: HANGİ KELİMEMLE AYDINER’E HAKARET ETMİŞİM?

Saat 13.30'da başlaması gereken duruşma saat 17.00 civarında başladı. Barış Pehlivan’ın kimlik bilgileri yüzüne okunduktan sonra savunmasına geçildi. Pehlivan, Ö.F.A.'nın kendisi hakkında Başsavcılığa verdiği şikâyet dilekçesinden “Yazmış olduğu köşe yazısında, müvekkilime hakaret etmiş, iftirada bulunmuş ve müvekkilimin işlememiş olduğu suçları işlediği yönünde suç uydurmak suretiyle kasti olarak suç işlemiştir” sözlerinden alıntı yaparak, şunları söyledi:

“Şimdi bu salonda ve adliye içinde onlarca gazeteci var. Bu davayı takip ediyorlar, haliyle haberini de yapacaklar. O haberlerinde Ö.F.A.'nın benim hakkımdaki şikâyet dilekçesini de yazabilirler. Öyle ya, işleri bu ve dava hakkında gizlilik kararı yok. Eğer şu an sanık olduğum bu davanın iddianamesine değer verirsem, benim şu an yargılandığım bu davayı haber yapacak olan tüm meslektaşlarım hakkında suç duyurusunda bulunmam gerekiyor. Hatta bu suç duyurusunun iddianameye dönüştürülüp, hepsinin sizin karşınızda sanık olması gerekiyor. Lütfen bana söyleyin, hangi harfim hangi kelimemle ben Ö.F.A.'ya hakaret ettim? Bunu sizden rica ediyorum. Zira, savcılık iddianamede bu sorunun yanıtını yazmamış.”

‘BİR YARGISAL SÜRECİ YAZMAK SUÇ MUDUR?’

Pehlivan şikayete konu olan yazısını savcılığın yeterince incelemediğini belirterek, mahkeme heyetine “Şu şikâyete konu olan yazımı inceleyelim” dedi. Pehlivan, bir iş kadınının suç duyurusunu kendi haberinden okuyarak burada giriş cümlesinde dahi ‘iddia’ olarak verdiğini ifade etti. Pehlivan sonra yazdığı haberin de doğru olduğunu dile getirdi. Gazeteci Pehlivan savunmasına devam ederken mahkeme başkanına “Bu yargısal süreci tamamen yasal belgelere dayanarak köşeye taşımak suç mudur değil midir?” sorusunu yöneltti.

Barış Pehlivan Ö.F.A.’nın kendisi hakkında 3 suçlamada bulunduğuna dikkat çekerek bunların, İftira, suç uydurma ve kamu görevlisine karşı görevinden dolayı hakaret olduğunu söyledi, Pehlivan iki suçlamanın da düştüğünü ifade etti.

Pehlivan’ın savunmasından öne çıkanlar şöyle:

“20 yıldır gazetecilik yapıyorum. Yazdığım 5 kitapta ve yüzlerce haberde yargıdaki sorunları Türkiye’ye anlattım. Kimse yazmaya cesaret edemiyorken, belgeleriyle ortaya koydum. Bedelini cezaevine atılarak ödedim. Gün geldi, beraat ettim.

‘20 YILLIK GAZETECİLİK HAYATIMDA BU İKTİDAR BEŞİNCİ KEZ CEZA EVİ YÜZÜ GÖRMEMEMİ İSTEDİ’

Biliyorsunuz ki, bu davanın benim açımdan bir başka önemli yönü daha var. Zira, bir gram dahi suçun olmadığı bu dava yüzünden özgürlüğümden mahrum bırakılıyorum. Yıllarca denetimli serbestlikte kalacak ağır suçluları her gün cezaevinden uğurlayan ben, 8 ay kalan denetimli serbestliğimi hapiste geçiriyorum. Meclisten geçen yaz çıkan bir yasa beni özgürlüğüme kavuşturması gerekirken, bu dava gerekçe gösterilerek içeride tutuluyorum. Acı ama 20 yıllık gazetecilik hayatımda, bu iktidar bana beşinci kez cezaevi yüzü görmemi sağladı.

‘BENİM ŞAHSIMDA TÜM GAZETECİLER HİZAYA GETİRİLMEYE ÇALIŞILIYOR’

Ben aslında neden sanık sandalyesinde olduğumu ve aslında neden böylesine bir dava yüzünden özgürlüğümden mahrum bırakıldığımı anlayabilecek deneyimdeyim. Benim şahsımda, aslında tüm gazetecilerin hizaya getirilmeye çalışıldığını ve böylece tüm Türkiye’nin gerçekleri bilme hakkına tecavüz edilmek istendiğini biliyorum.”

Hakim, Pehlivan’a “söz konusu haber hem internet sitesinde hem de basılı gazetede çıktı mı?” diye sordu. Pehlivan ‘İkisinde de yer aldı’ dedi.

DAVA AVUKATI ERMANER, BERAAT İSTEDİ

Dava avukatlarından Hikmet Ermaner savunma yapmak için söz aldı. Savunmasına, davaya sebebiyet veren iddianameden bahsederek başlayan Ermaner, “Müvekkilimin de bahsettiği gibi hangi kelimenin hakaret olduğunu anlayamadık. Maalesef ki niyet okumak zorunda kaldık. İddianamede ‘Şüpheli tarafından asılsız iddialar ortaya atıldı diyor’ bu söz konusu değildir. Bir diğeri ise ‘üç buçuk yıl önceki haberin tekrar hatırlatılmasından söz ederek burada kamu yararı yoktur’ diyor. Müvekkilim yeni yazısında haberin öncesini hatırlatmak zorundaydı. Nasıl bir suç unsuru vardır tarafımızca anlaşılmamaktadır. Kamu yararı bakımından haber yapan biri suçlanmaktan keyif almıyordur. Müşteki hakkında kötü düşüncesi de yok. Müvekkilimin ne hakaret ettiğini anlamadığımız ve suç unsuru görmediğimizden beraat istiyoruz” dedi.

SAVCININ CEZA İSTEMESİNİN ARDINDAN PEHLİVAN SÖZ ALDI: GAZETECİLER NEYİ YAZABİLİR AÇIKLAYIN

Ö.F.A’nın avukatı söz alarak “şikayetimize devam ediyor ve gereken cezanın verilmesini istiyoruz” dedi. Ardından mahkeme savcısı, Barış Pehlivan için ceza istedi.

Pehlivan tekrar söz alarak, “Biz gazeteciler hangi konuları yazabilir hangilerini yazamayız açıklayın. Çünkü buradaki bütün gazetecilerin görevi bu adliye koridorlarında da olanları yazmaktır. Diyecek başka bir şey bulamıyorum” ifadelerini kullandı.

ERSÖZ: BU DAVADA GAZETECİLERE MESAJLAR GİZLİDİR

Pehlivan’ın avukatlarından bir diğeri olan Hüseyin Ersöz söz aldı. Ersöz, şunları söyledi:

“Gazeteci haber verme yükümlülüğünü yerine getirmiştir. Söz konusu haber ifade ve basın özgürlüğü kapsamındadır. Müvekkilimin yazdığı yazıdaki bir gazetecinin eline böyle bir haber gelmiş, bu haberdeki özne bir yargıç diye müvekkilim bunun kamusal faydası yok diyerek bir kenara atmasını mı beklemeliyiz.

Biz buna biz ‘otosansür’ deriz ve şu an bu davaya sebep olan ‘basın mensupları üzerinde baskı oluşturmak’ deriz. Ben Barış’ın yerinde bir gazeteci olsaydım ismini de açık açık yazardım. Ama Barış bunu yapmamış masumiyet karidesinden ötürü. Yargıç alınganlık ederek bu haberdeki kişi benim diyerek suç duyurusunda bulunmuş. Gerçeklik kapsamında haber oluşturan bir gazetecinin burada olması bir hukuk garabetidir. Bu davada gazetecilere elinizde bilgi belge varken haber yapmayın mesajı gizlidir. Bir gazeteci sırf gazetecilik yaptığı için cezalandırılamaz. Beraat talep ediyoruz.”

ARA KARAR VERİLDİ

Duruşma 16 Kasım'a ertelendi. Salonda bulunanlar hakime tepki gösterdi.

PEHLİVAN: GEREKİRSE CEZA VERİN

Pehlivan karar sonrasında söz alarak, “Bana gerekirse ceza verin ama attık lütfen karar verin. Ben bugün belirsizlikle o cezaevine girmek istemiyorum. Siz şu an karar vermiyorsunuz diye ben yarın cezaevine gireceğim. Beş satır yazıda bir hakaret olup olmadığını saatlerdir çözemiyor musunuz?” dedi.

Pehlivan kararın ardından gazetecilere verdiği demeçte şu ifadeleri kullandı.

“Yazılan iddianame, aylar öncesinde UYAP sistemine konulan belgeler, aylardır tartışılan dava ve bir hakim sadece bahaneyle UYAP’ta olan dosyaları okumadığı için beni yarın hapise göndermeye karar veriyor. Bomboş bir dava, beş paragraf, bir buçuk dakikada okunacak bir yazıda hakaret olup olmadığını incelemeye bile cesareti olmadığı için ben yarın tekrar cezaevine döneceğim. Bunun adı hukuk değildir. Bunun adı adalet değildir. Bunun adı vicdan değildir. Teşekkür ediyorum.”

NE OLMUŞTU?

Gazeteci Barış Pehlivan’a, 2020 yılında Libya'da görev yaparken ölen MİT mensubunun kimliğini deşifre ettiği gerekçesiyle hakkında soruşturma açılmıştı. Mahkeme, Pehlivan’a 3 yıl 9 ay hapis cezası verilmişti.

İlk olarak 6 Mart 2020’de tutuklanan Pehlivan, cezaevinde altı ay kaldıktan sonra başka bir davaya konu olmamak kaydıyla 9 Eylül 2020 tarihinde denetimli serbestlikle salıverilmişti.

Pehlivan hakkında 30 Mart 2023'te yaptığı başka bir haber yüzünden yeni bir dava daha açılmış, mahkeme bu yeni davanın denetimli serbestliğini bozduğuna hükmederek Pehlivan’ın tekrar cezaevine girmesine karar vermişti.

Pehlivan, bu nedenle 17 Mayıs 2023’te de cezaevine çağrılmış, açık cezaevinde birkaç saat kaldıktan sonra Covid-19 izni nedeniyle dışarı çıkmıştı.

Hakkında beşinci kez tutuklama kararı çıkarılan Pehlivan’ın 16 Ağustos 2023 tarihinde denetimli serbestlikten yararlanmak için yaptığı başvuruya yanıt verilmemişti. Pehlivan, infazını tamamlamak üzere gittiği Silivri’deki Marmara Cezaevi’nde üç aydır tutuklu bulunuyor.

Öne Çıkanlar