Bir asırlık muhasebe - 4|Cumhuriyet ve dindarlar: Laiklik, irtica, siyasal İslam…

Osmanlı’nın dindar toplumundan Cumhuriyet’in seküler topluma geçişte biri dizi yenilik hayata geçirilirken buna karşı direnç gösterenler de vardı elbet. Berrin Sönmez, "Seküler yaşamı arzulayan dindar bir kitle gümbür gümbür geliyor" dedi.

Çimen CAN


Artı Gerçek - Modernleşme hareketlerine rağmen, hilafetin varlığı, tekke ve zaviyeler ile medreseler, Osmanlı Devlet sisteminde ve toplumsal hayatında dinin etkisinin çöküşe kadar sürmesini sağladı. Cumhuriyetin kurulması ile toplumu akıl ve bilimle şekillendirmek hedeflendi. Laiklik yeni rejimin temel taşlarından biri oldu. Dindarların Cumhuriyet’i nasıl okuduğunu ve nasıl bir cumhuriyet istediklerini yazar Berrin Sönmez ile konuştuk.

'CUMHURİYET TARİHİ DİNDARLAR TARAFINDAN ÇARPIK ALGILANIYOR'

Osmanlı Devleti’nin son yılları savaşlarla geçmiş, savaşların ekonomik yükü arttıkça toplumda da huzursuzluk artmıştı. Kötü gidişe dur demek isteyen toplumda bir takım arayışlar baş göstermişti. Berrin Sönmez, böyle bir süreçte dindarlar arasında da bu arayışın olduğunu söylüyor:

“Cumhuriyet tarihi dindarlar tarafından çok çarpık şekilde algılanıyor. Osmanlı toplum hayatına baktığımızda savaşların egemen olduğu bu ortamda dindarlar farklı farklı ekoller etrafında toplanmışlardı. Bir tarafta dinde yenileşme isteyenler, diğer tarafta ise eski dönemin dini uygulamalarına yani selefi yaklaşımlara varacak uygulamalara gitmek gerektiğini söyleyenler vardı. Farklı ekollerin her biri dergilerde, gazetelerde kamuya açık tartışmalar yapıyorlardı.“

'TEKKE VE ZAVİYELERİN KAPATILMASI DİNDARLARDA TRAVMA YARATTI'

Cumhuriyetin kurulması ile laikliğin ayak sesi olacak düzenlemeler de hayata geçirildi. Sönmez, tekke ve zaviyelerin kapatılmasıyla dindar kesim ile Cumhuriyet arasındaki kırılmanın başladığını söylüyor:

“Cumhuriyet’in getirdiği laiklik ilkesiyle birlikte tekke ve zaviyelerin kapatılması dindarlar arasında büyük bir travma yarattı. Osmanlı’nın son dönemlerinde hepten çıkar yuvası haline dönüşmüş olan bu yerlerin kapatılması ile bazı insanların çıkarları bozuldu. Medreselerde elde ettikleri statülerini kaybeden pek çok kişi ve grup laiklik aleyhtarı söylemleri sesli sessiz halk arasında tabandan tabana yaydı. Laiklik aleyhtarı görüş bugüne kadar keskin bir damar olarak devam etti.”

'LAİKLİK TOPLUMA NET BİR ŞEKİLDE ANLATILAMADI'

Atatürk döneminde başlayan laiklik inşası 1950’li yıllarda Demokrat Parti’nin iktidara gelişi ile tersi yönde uygulamalar ile sekteye uğradı. Sönmez laikliğin topluma tam olarak anlatılamadığı görüşünde:

“Laiklik topluma çok net bir şekilde anlatılamadı. Laiklik uygulamalarında da laiklik için önemli olan özgürlük ve eşitlik kavramı geriye atıldı. Eşitlik ve özgürlük olmadan laiklik olmaz ama Türkiye'de laiklik İslami görünümün en aza indirildiği, müslüman toplum görüntüsü vermemek üzere uygulandığı için büyük tepki gördü.”

'BAŞÖRTÜSÜ EYLEMLERİ LAİK TOPLUMDA YAŞAMA İSTEĞİNİN GÖSTERGESİYDİ'

Demokrat Parti ile başlayan laiklik tavizleri ilerleyen yıllarda daha da arttı. Darbeler ile demokrasi tarihi kesintiye uğrarken, yükselen sola karşı siyasal İslam’ın önü açıldı. Özellikle 1980 darbesi sonrası siyasal İslamcılar örgütlenmelerini hızlandırdı. 90’lı yıllara gelindiğinde başörtüsü eylemleri başladı. Berrin Sönmez, bu eylemlerin bilinenin aksine bir anlam taşıdığını ifade ediyor:

"90’lar da yapılan başörtüsü eylemleri seküler bir toplumda yaşamak için yapılan eylemlerdi. Bunun kıymeti bilinmeyince bu sefer AKP ile toplumu dincileştirme, laiklik karşıtlığı iktidara taşınmış oldu."

'SEKÜLER YAŞAMI ARZULAYAN DİNDAR BİR KİTLE GÜMBÜR GÜMBÜR GELİYOR'

Başörtüsü meselesinin iktidara taşıdığı AKP’nin 22 yıllık icraatları kendi kitlesinde de dönüşüme yol açtı elbet. Sönmez yaşanan değişimi şu sözler ile anlatıyor:

“Gelinen süreçte dindarların çok büyük bir kısmı Cumhuriyet değerlerini benimseyen insanlar oldular. AKP’nin iktidara gelmesinin belki tek iyi yönü, bu ülkenin dindar kesiminin mevcut siyasal sisteme entegrasyonunu kolaylaştırması oldu. Siyasal sisteme ve toplumsal düzene entegre olan dindarlar, günümüzde sahip oldukları statüden vazgeçmek istemiyorlar. Dindar kesim artık tek başına AKP iktidarının destekçisi değil. AKP iktidarının yapmak istediği toplumu ve devleti dincileştime politikalarına itiraz edenler hayli fazla. Derinden, tabandan çok güçlü bir şekilde seküler yaşamı arzulayan dindar bir kitle gümbür gümbür geliyor.”

'LAİKLİK ŞART'

Berrin Sönmez, yeni bir asrın eşiğinde dindarlar açısından da laikliğin şart olduğunu söylüyor:

"100 yıl boyunca yaşanan laik dindar çatışmasının aşılabilmesi için gerekli olan şey, dini yorumların özgürce yapılabildiği, başka dinlerin mensuplarının yorumlarını ve ibadetlerini özgürce yapabildiği, hiçbir dine inanmayan insanların inanmadıklarını da rahatlıkla söyleyebildiği, dini düşünce, ibadet ve felsefi düşüncelerin her açıdan özgür olacağı bir toplum. Bu nedenle laiklik şart. Hukukta ve yönetimde laiklik ilkesinin etkin ve içerdiği değerler doğrultusunda uygulanması mümkün olduğu takdirde toplum demokratik bir arada yaşama kültürünü geliştirebilecektir."

Öne Çıkanlar