Buldan: AKP gittiğinde adalet de gelir, barış da

HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin haftalık meclis grubunda açıklamalarda bulundu.

Buldan: AKP gittiğinde adalet de gelir, barış da

ARTI GERÇEK - HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan partisinin haftalık grup toplantısında konuştu.

"AKP siyaseten bittiğinde, yoksulluk da biter, işsizlik de. AKP gittiğinde, adalet de gelir, barış da gelir" diyen Buldan'ın konuşmasından satır başları şöyle:

'FELAKETLER ÖNCESİNDE YETERLİ TEDBİRLER ALINMADI'

Doğal afetler, zamanında gerekli tedbirlerin allınmaması nedeniyle gerek Elazığ depreminde, gerek Van'daki çığ felaketinde, gerek uçak kazasında olduğu gibi bir faciaya dönüşerek can almaya devam ediyor. Bahçesarayda onlarca insanımızın hayatını kaybetmesinin nedeni çığ değil, çığa karşı gerekli önlemlerin alınmamış olmasıdır. Neredeyse her kış aynı yerde çığ düşüyor ama buna rağmen gerekli tedbirler zamanında alınmıyor. Bu yüzden de insanlarımız hayatını kaybediyor.

O bölgede en az on kar tüneli yapılması gerekirken, bunlar yapılmıyor. Ancak her seçim döneminde siyasetçiler oraya gidip bunu vaad ediyor.
Bahçesaray'da yalnız bir kar tüneli var o da en az riskin olduğu ve çığ düşmediği yerde. Heryere kalkeol ve güvenlik barajı yapan AKP iktidarı, vatandaşlarımızn hayatı sözkonusu olunca kılını kıpırdatmıyor.

Özellikle ikinci çığın yaşanmasına neden olan ihmaller zincirinin, müdahale biçiminin iktidarın 'kurtarma sürecini' bir şova dönüştürmesinin ciddi bir biçimde araştırılması, soruşturulması ve sorumlularının mutlaka açığa çıkarılması gerekmektedir.

Bahçesaray'da insanlar ölümle pençeleşirken AKP Genel Başkanı Kırıkkale'de insanlara çay dağıtıp TOKİ pazarlaması yapıyor. İnsan biraz utanır. Bahçesaray halkı bunu hak etmedi.

Şov peşinde, rant peşinde,, algı peşinde koşan bu iktidarın politikaları insanı yaşatmaz, insanı öldürür. Bütün bu kaza ve felaketlerle görülmüştür ki bu iktidarla yol yürünmez. Bu iktidarla hayatta kalınmaz.

CİZRE VAHŞETİ İKTİDARIN SİYASİ İRADESİYLE GERÇEKLEŞTİ

7 Şubat 2016'da Cizre'nin 3 bodrumunda tam 177 insanın vahşice yakıldığı katledildiği bir tarihtir. Ablukalar sürecinde bu ilçe yerle bir edilmiş ve toplam 282 insan hayatını kaybetmişti. Buradan Mehmet Tunç ve Asya Yüksel başta olmak üzere bodrum vahşetlerinde yaşamını yitiren tüm insanları saygı ve minnetle anıyorum. Orada yaşananlar iktidarın siyasi iradesi ve sorumluluğuyla gerçekleşti. "Gerekirse askerlere havyar gönderin" Kaymakamlarla yaptığı toplantıda da "mevzuata takılmayın, ne gerekiyorsa yapın" diyen AKP iktidarıdır. İnsanlık suçu işleyen askeri yetkilleri yargıdan kurtarmak için yasa çıkaran da AKP iktidarıdır.

Cizre vahşetinin sorumlularıyla, Roboski'de 34 köylüyü uçaklarla katledenler aynı kişilerdir. Bunlar Ankara'nın karanlık dehlizlerinde iş tutanlar Kürt düşmanlığıyla bireşenlerdirler.

'ÇÖPLÜĞÜ YARATAN SİZİN TROLLERİNİZ'

Erdoğan dün "Sosyal medya tam bir çöplük, gerçek hayatta suç olan herşeyin internet ortamında aynı karşılığı bulması şarttır" diyor. Sosyal medya çöplük değildir. Kirlilikten söz edilecekse AKP ve Saray trollerinin yarattığı çöplüklerden bahsedilmedildir. Çöplüğü yaratan sizin trollerinizdir. Tabii bir yandan suç olmalı diyerek sosyal medya kullanıcılarını tehdit etmekten geri kalmadığını da görüyoruz. Muhalif özgür basını susturdular, şimdi de sosyal medyayı susturmaya çalışıyorlar. Tivitler bunları fena halde korkutuyor. Farkındayız.

Ne yaparlarsa yapsınlar ne Gezi'nin ne de Cizre'nin ortak mücadele ruhunu, dayanışmasını asla bitiremeyecekler.

Herkesi 18 Şubat'taki Gezi davasına katılmaya, destek olmaya ve dayanışmaya çağırıyorum.

Selçuk Mızraklı'yı yargılamaya asla güçleri yetmeyecektir. Tüm halkımız Mızraklı'nın yanında olmaya devam edecektir. İçeride olan her arkadaşımız, rehin olan her arkadışımız bu zihniyeti tek tek yargılayacaklar.

'FETÖ'NÜN SİYASİ AYAĞI AKP'DİR'

Son günlerde 15 Temmuz darbe girişiminin, 'FETÖ'nün siyasi ayağı bir kez daha tartışılmaya başlandı. İktidar ayak oyunlarıyla bunu gizlemeye çalışmakta. İstedikleri kadar reddetsinler. FETÖ'nün siyasi ayağı da, siyasi kolu da, siyasi beyni de AKP'dir, AKP iktidarıdır. Bunların hepsi dava arkadaşlarıdır. Dava arkadaşlıkları, Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ davasında devam ediyor.

Darbenin, Cemaatin siyasi ayağının araştırılması için mecliste grubumuz defalarca araştırma önergesi vermesine rağmen AKP-MHP oylarıyla reddedildi. Siyasi ayak ortaya çıkmasın istiyorlar. Bunların hepsi suç ortakları ve birbirinin suçlarını biliyorlar. Aralarında bazen çıkar çatışması olabilir ama hepsi birdir.

FETÖ'nün siyasi ayağı değilseniz, Ergenekon davalarını bir bir düşürürken, KCK davalarını neden düşürmediğinizi buradan size sormak istiyoruz. Arkadaşlarımız FETÖ-AKP ortak kumpasıyla cezaevlerinde tutulmaktadır.

Herşeyi birlikte yaptınız, Cemaatin işlediği her suçta sizin de mzanız var. Hep söyledik; Paralel yürüdünüz bu yollarda, paralel ıslandınız yağan yağmurlarda.

'SURİYE'DE KAYIPLARIN SORUMLUSU TEZKEREYE 'EVET DİYENLERDİR'

AKP-MHP ittifakının iktidar hesapları nedeniyle Suriye'den cenazelerin gelmeye devam etmesi hepimizi derinden üzmüş, hepimizi derinden yaralamıştır. İdlib'te hayatını kaybeden askerlere allahtan rahmet diliyor, ailelerine başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Biz Suriye tezkeresine karşı çıkarken bu sonuçları öngörmüştük. Bizi dinlemediler. Bu bataklığın içine girmekte ısrar ettiler. Kayıpların sorumlusu tezkereye "evet" diyenlerdir.

Suriye, Suriye halklarının iradesine teslim edilmelidir. Çözümsüzlüğün tüm bu coğrafyaya bedeller ödettiği görülmesine rağmen devlet aklı tecritte ısrar etmektedir. Sadece İmralı değil, tüm Türkiye tecrit altındadır.

Eğer İmralı'nın kapatılmasaydı, barışın ve demokrasinin kapısı açık kalacaktı. Ortadoğu'da yaşananlar, Suriye'de yaşananlar, can kayıpları, ölümler, göz yaşı asla olmayacaktı. Uluslararası güçler bundan rahatsır oldu. İktidar aklı da koltuklarının bekasını çözümsüzlükte gördü. Tekçi rejimi kurmak için çözüm masasını devirdiler.

Kürt sorununu ve demokrasi sornunu çözemeyen, çözülür ve çözülecektir. Demokratik toplumu tasfiye etmek isteyenlerin kendileri tasfiye olacaklardır.

'HALK AÇKEN, DİYANET İŞLERİ CENNETTE EV VAADEDİYOR'

İşsizlik için kaynak ayıracaklarına gidip halkların parasını Suriye savaşına, çetelere harcıyorlar. Bu Türkiye halklarının gözünden kaçmıyor. Ekonomik kalkınma için kullanılması gereken kaynakları aile ve yandaşlarına dağıtmak için devletin bütün kurumlarına hortum bağladılar. Bunu hepimiz görüyoruz. Halk yoksullukla mücadele ediyor. Bunlar açlık nedir, işsizlik nedir, çaresizlik nedir, gerçekten bilmiyor. Bunlar dışarıya Saray'ın penceresinden bakıyorlar.

Halk açken Diyanet İşleri Başkanı çıkmış insanlarla alay eder gibi, cennet ev vaadediyor. Kuran kurslarına bir tuğla bağışlayana cennette bir ev verilecekmiş, böylesine bir şarlatanlığın içerisine girdiler. İnsanların inancını nasıl da sömürdüklerini görüyoruz. Bugün Diyanet İşleri Başkanı'nın "Yolsuzluk haramdır" dediğini hiçbir yerde görmedik.

AKP siyaseten bittiğinde, yoksulluk da biter, işsizlik de. AKP gittiğinde, adalet de gelir, barış da gelir. O zaman gidecek olana yol verelim ki gelecek olan güzel günleri hep birlikte coşkuyla karşılayalım.

HDP Pervin Buldan