Cumartesi Anneleri 1021'inci haftada: Fehmi Tosun'a ne yaptınız?

Cumartesi Anneleri 1021'inci haftada: Fehmi Tosun'a ne yaptınız?
Cumartesi Anneleri/İnsanları, 1021'inci haftasında da Galatasaray Meydanı’ndaydı. Bu hafta, 29 yıl önce gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un akıbetini soruldu

Artı Gerçek - Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle her hafta düzenledikleri eylemlerinin 1021'incisini gerçekleştirdi.

Galatasaray Meydanı’nda yapılan bu haftaki eylemde 29 yıl önce gözaltında kaybedilen Fehmi Tosun’un akıbetini soruldu. Açıklamayı Sebla Arcan okudu.

'GERÇEKLERİ AYDINLATMA YERİNE İNKAR EDİYOR'

Açıklamada şu ifadeler yer aldı:

"Geçmişte işlenen insanlığa karşı suçlara ilişkin hakikati bilme, her toplumun vazgeçilemez hakkıdır. Bu bağlamda, devletlerin bu tür suçları aydınlatma ve sorumluları cezalandırma yükümlülüğü vardır. Devletler, bu yükümlülüklerini yerine getirdiği kadar ceza adalet sistemlerinin caydırıcılık kapasitesini güçlendir ve suçun tekrarını önlerler.

Ancak, 1021 haftadır söylediğimiz gibi, Türkiye’de devlet, zorla kaybetmeler söz konusu olduğunda gerçekleri aydınlatma yerine inkar ediyor. Ağır insan hakları ihlallerin faillerini cezalandırmıyor, aksine koruyor. Bu nedenle, ceza adalet sistemi caydırıcı ve suç önleyici etkisini kaybediyor, adalet, yalnızca mahkeme duvarlarında yazılı bir ifadeden ibaret kalıyor.

FEHMİ TOSUN'UN HİKAYESİ

1021. haftamızda, inkar ve cezasızlık politikalarına karşı üç kuşaktır hakikat ve adalet mücadelesi yürüten Tosun Ailesi’ne eşlik ediyoruz.

35 yaşındaki 5 çocuk babası Fehmi Tosun, Lice’nin Licok köyünde yaşıyordu.Köylerinde yaşama olanakları yok edilen Tosun Ailesi İstanbul’a göç etmek zorunda kaldı.

Fehmi Tosun, 19 Ekim 1995 sabahı yakın arkadaşı Hüseyin Aydemir ile birlikte Avcılar’daki evinde kahvaltı etti. Kahvaltı sonrası, iki arkadaş birlikte evden ayrıldı ve bir daha geri dönemedi.

'BENİ ÖLDÜRECEKLER' DİYE BAĞIRDI

Fehmi Tosun, aynı günün akşamında, silahlı, telsizli, sivil giysili üç kiş tarafından 34 UD 597 plakalı beyaz Renault marka bir araçla evinin önüne getirildi. Bu kişilerle birlikte evin bahçesine doğru ilerlerken, kendisini gören eşi ve çocuklarına “Beni öldürecekler!” diye bağırdı. Onlar yanına koşunca Fehmi Tosun zorla araca bindirilerek götürüldü.

Hanım Tosun, hemen Avcılar Karakolu’na giderek eşinin kaçırıldığını bildirdi. Eşini kaçıran aracın plakasını verdi ve duruma müdahale edilmesini istedi. Ancak, polisler, plakayı kontrol ettikten ve bazı telefon görüşmeleri yaptıktan sonra “Bizim yapacağımız bir şey yok” diyerek olaya müdahale etmediler.

GÖZALTINA ALINDIĞI İNKAR EDİLDİ

Hanım Tosun ve İnsan Hakları Derneği, tüm yasal yollara başvurarak, olayı hükümetin ilgili birimlerine ve kamuoyunun gündemine taşıdı. Ancak, Fehmi Tosun’un gözaltına alındığı inkar edildi ve kendisinden bir daha haber alınamadı.

AİLENİN HUKUK MÜCADELESİ

İç hukuk yollarından sonuç alamayan aile, AİHM’e başvurdu. 2003 yılında sonuçlanan davada, hükümet AİHM’e verdiği savunmada “Hükümetimiz, Fehmi Tosun'un kaybolması olayının meydana gelmesinden dolayı üzgündür. Bir kimsenin kaybolması olayı hakkındaki soruşturmanın eksik yapılmasının, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 2. maddesinin ihlalini oluşturduğu kabul edilmektedir.” dedi.

AİHM’de Fehmi Tosun’un yaşam hakkı ihlali ile ilgili devletin sorumluluğunu kabul eden AKP iktidarı Fehmi Tosun dosyasında etkin bir soruşturma yapılmasını sağlama yükümlülüğünü yerine getirmedi. Zamanaşımı gerekçesiyle takipsizlik kararı verilen dosya kapatıldı. Takipsizlik kararlarına yapılan itirazlar reddedildi. İdari ve yargısal yollarının tamamını tüketen aile, Anayasa Mahkemesine yaptığı bireysel başvurudan da sonuç alamadı.

'ZAMANAŞIMININ ARKASINA SAKLANMAYIN'

Fehmi Tosun’un gözaltında kaybedilişinin 29.yılında, adli ve siyasi makamlara sesleniyoruz: Zamanaşımının arkasına saklanmayın, Fehmi Tosun’un akıbetiyle ilgili etkin bir soruşturma ve kovuşturma yapma yükümlülüğünüzü yerine getirin.

Kaç yıl geçerse geçsin; Fehmi Tosun için, tüm kayıplarımız için, adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz." (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar