Cumartesi Anneleri 1069'uncu haftasında: Hakikat Komisyonları ertelenemez bir zorunluluk
Cumartesi Anneleri/İnsanları, 1069'uncu hafta eyleminde 1994'te Batman'da Hizbullah tarafından kaybedilen İbrahim Çelik ve oğlu Edip Çelik için adalet istedi. İHD İstanbul Şube Başkanı Jiyan Tosun, hakikat komisyonlarının kurulmasının ertelenemez bir zorunluluk olduğunu vurguladı.

Artı Gerçek- Cumartesi Anneleri, gözaltında kaybedilen ve katledilen yakınlarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle 1069’uncu kez Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi. umartesi Gözaltında kaybedilen yakınlarının fotoğrafları ve karanfilleri taşıyan Cumartesi Anneleri, bu hafta 31 yıl önce Batman’da kaybedilen İbrahim ve Edip Çelik için adalet istedi.
'HAKİKAT ORTAYA ÇIKMADAN ADALET SAĞLANAMAZ'
Cumartesi Anneleri adına basın açıklamasını okuyan İHD İstanbul Şubesi Başkanı avukat Jiyan Tosun, gözaltında kaybedilen yakınlarının akıbetini öğrenmek için hala etkili bir başvuru mekanizmasının olmadığını vurguladı. Tosun, "Bugün bir kez daha hatırlatıyoruz. Hakikat ortaya çıkmadan adalet sağlanamaz. Yalnız kayıp yakınlarının değil, toplumun da gözaltında kaybedilenlere ne olduğunu ve geride kalan bizlerin neler yaşadıklarını bilmesi gerekir. Bunun için geniş yetkilerle donatılmış Hakikat Komisyonlarının kurulması artık ertelenemez bir zorunluluktur” diye konuştu.
'90'LARDA BATMAN HİZBULLAH'IN MERKEZİ HALİNE GETİRİLDİ'
Hizbullah'ın Batman'da evlerinden alarak kaybettiği İbrahim Çelik ve oğlu Edip Çelik’in akıbetlerini öğrenmek için bir araya geldiklerini belirten Jiyan Tosun, "90’lı yıllarda Batman, özel harp stratejisi doğrultusunda faaliyet gösteren Hizbullah’ın merkezi haline getirilmişti. Hizbullah, yüzlerce kişiyi gündüz vakti, herkesin gözleri önünde infaz etti. Evlerinden aldığı ya da sokak ortasında kaçırdığı insanları işkence merkezlerinde sorgulayıp katletti, kaybetti. Tüm bunlar yaşanırken güvenlik ve idari bürokrasinin desteği, göz yumması ve koruması nedeniyle hiçbir engelle karşılaşmadı. Nitekim dönemin OHAL Bölge Valisi Ünal Erkan, 17 Şubat 1993 tarihli Milliyet gazetesine verdiği röportajda, 'Hizbullah tipi örgütleri çözmeye niyetlerinin olmadığını' açıkça söylemişti" dedi.
'İBRAHİM ÇELİK VE OĞLU EDİP BİR DAHA EVLERİNE DÖNEMEDİ'
Maskeli ve silahlı dört kişi evine gelerek İbrahim Çelik'i 'yer gösterme' bahanesiyle zorla yanlarında götürdüğünü ve durumdan şüphelenen 19 yaşındaki oğlu Edip Çelik'in, babasını yalnız bırakmamak için peşlerinden gittiğini aktaran Jiyan Tosun sözlerine şöyle devam etti:
"Baba ve oğul bir daha evlerine dönmedi. Endişelenen aile, Jandarma ve Emniyet’e başvurdu. Ardından olayla ilgili Hizbullahçılar hakkında savcılığa suç duyurusunda bulundu. Fakat tüm başvurular sonuçsuz kaldı. İbrahim Çelik ve Edip Çelik’ten bir daha haber alınamadı. O günden bu yana tam 31 yıl geçti. Tüm başvurulara rağmen etkin bir soruşturma yürütülmedi, failler korunarak cezasızlık zinciri sürdürüldü. Kaç yıl geçerse geçsin İbrahim Çelik ve Edip Çelik için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğiz."
'ADALET İSTEMEKTEN VAZGEÇMEYECEĞİZ'
Açıklamanın ardından aile adına İbrahim Çelik'in torunu Berfin Çelik konuştu. Berfin Çelik, "Gençlerin acıların izini sürmediği, hayatın güzelliklerini yaşadığı bir ülke özlemiyle buradayız. Dedem, dayım ve tüm kayıplarımız bulunana kadar burada olacağız. Adalet istemekten vazgeçmeyeceğiz” dedi.
Eylem, abluka altındaki Galatasaray Meydanı'na karanfillerin atılmasıyla son buldu. (MA)