Cumartesi Anneleri ve kayıp yakınları kaybettirilenlerin akıbetini sordu: 'Depremde kaybolanlar nerede?'

Cumartesi Anneleri/İnsanları, depremlerde birçok kişiden haber alınamadığını belirtti. Kayıp yakınları ve İHD, habere giderken Hizbullah tarafından katledilen gazeteci Cengiz Altun'un faillerini, gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar’ın akıbetini sordu.

Artı Gerçek - Cumartesi Anneleri/ İnsanları kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemi 935'inci haftasında online gerçekleştirdi. İnsan Hakları Derneği (İHD) Batman Şubesi ile kayıp yakınları ise, her hafta yaptıkları eylemlerinin 569’uncusunu Gülistan Caddesi üzerinde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde yaptı. İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp Yakınları da, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eyleminin 733’üncüsünü deprem dolayısıyla online yaptı.

İHD Batman Şubesi Kayıplar Komisyonu üyesi Akif Akın, 24 Şubat 1992'de habere giderken Hizbullah tarafından katledilen Yeni Ülke gazetesi muhabiri Cengiz Altun’un hikayesini anlattı. Cumartesi Anneleri de açıklamasında, Maraş merkezli depremlerde enkaz altından çıkarıldıktan sonra kaybolanların akıbetini sordu.

CUMARTESİ ANNELERİ: DEPREMDE KAYBOLANLAR NEREDE?

Cumartesi Anneleri, "Sevdiklerine ulaşamayanlar; tüm kalbimizle yanınızdayız! Sevdiklerinize kavuşuncaya kadar biz de sormaya devam edeceğiz: Enkazda ya da enkazdan çıkarıldıktan sonra kaybolanlar nerede?” denildi.

Deprem bölgesine ait görüntülerin yer aldığı videoyu paylaşan Cumartesi Anneleri’nin açıklamasını İHD İstanbul Şubesi Gözaltında Kayıplara Karşı Komisyon üyesi Gamze Elvan'ın okudu. Elvan’ın yaptığı açıklamanın tamamı şöyle:

"6 Şubat'ta yaşanan deprem sonrası hakkında arama ilanı verilen kişiler kamuoyunun gündemine geldi. Yakınları bu kişilerin enkazdan çıkarıldıktan sonra izlerine ulaşamadıklarını açıklıyorlar. Tanık beyanlarına göre, ambulansa bindirilmiş veya hastaneye götürülmüş olan yakınlarına ait bir kayda rastlamadıklarını, tüm çabalarına rağmen onlara ulaşamadıklarını söylüyorlar.

‘ÇARESİZLİK DUYGUSU İLE BAŞ BAŞA BIRAKILIYORLAR’

Ağır bir felaket yaşamış bu insanlar; yaralarını sarmaya fırsat bulamadan, sevdiklerine ulaşamamanın ağır travmasını yaşıyorlar. Kayıpların izini sürebilecek sağlıklı bir koordinasyon kurulmadığı için çaresizlik duygusu ile baş başa bırakılıyorlar.

935. haftamızda sevdiğine ulaşamamanın kahreden acısını yaşayanlar ve bu acıya tanıklık edenler olarak; acilen ilgili bakanlıklar koordinasyonunda kayıpların izini sürmeyi mümkün kılacak bir sistem kurulmasını talep ediyoruz.

‘KAMUOYUNU TATMİN EDECEK AÇIKLAMALAR YAPMAYA ÇAĞIRIYORUZ’

TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nu deprem sonrası kayıp ihbarı yapılanlar ile ilgili harekete geçmeye çağırıyoruz.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Derya Yanık ve Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’yı, depremden sonra haklarında kayıp ihbarı yapılmış kişilerle ilgili kamuoyunu tatmin edecek açıklamalar yapmaya çağırıyoruz.

Deprem sonrası sevdiklerine ulaşamayanlar; tüm kalbimizle yanınızdayız! Sevdiklerinize kavuşuncaya kadar biz de sormaya devam edeceğiz: enkazda ya da enkazdan çıkarıldıktan sonra kaybolanlar nerede?"

KAYIP YAKINLARI BATMAN'DA BİR ARAYA GELDİ

İHD Batman Şubesi Kayıplar Komisyonu üyesi Akif Akın, Cengiz Altun ve Cüneyt Aydınlar’ın hikayesini anlattı. Altun’un 9 Temmuz 1968’de Batman’ın Kercews ilçesinde doğduğunu belirten Akın, şunları söyledi:

“İlk, orta ve lise öğrenimini Gercüş’te tamamladıktan sonra 1990 yılında Batman Meslek Yüksek Okulu Motor Bölümü’ne kayıt yaptırdı. Gazeteciliğe, 1991 yılında öğrencilik döneminde haftalık Yeni Ülke gazetesinde başlayan Altun, bölgede o yıllarda yaygınlık gösteren kontrgerilla saldırılarının yoğun şekilde yaşandığı merkezlerden biri olan Batman’da muhabirlik yaptı. Bu nedenle sürekli tehditler alan Cengiz Altun, Batman Cumhuriyet Savcılığı’na bu yönde dilekçeler verse de, başvuruları dikkate alınmadı. Kendisine yönelik tehditler artan Cengiz Altun, Kasım 1991’de savcılığa bir kez daha dilekçe ile başvurdu. Bu başvurusundan üç ay sonra, 24 Şubat 1992 günü sabah saat 08.15 sıralarında gazete bürosuna gitmek üzere Mehtap Caddesi’nde yürürken çapraz ateşe tutuldu, failler ellerini kollarını sallayarak olay yerinden uzaklaştı.”

‘CİNAYETTİ HİZBULLAH İŞLEDİ’

Cinayetten yaklaşık bir yıl sonra Diyarbakır-Mardin karayolu Ovabağ Kavşağı’nda kimlik kontrolü yapan polislerin İsmail Emsen adlı bir kişiyi, üzerinde 9 milimetre çapında ruhsatsız bir tabancayla yakaladığını hatırlatan Akın, “Yapılan balistik incelemede Cengiz Altun’u öldüren kurşunlardan bazılarının bu silahtan çıktığı belirlendi. İfadesi alınan İsmail Emsen ‘Hizbullah taraftarı olduğunu ve tabancayı kendisini korumak için kardeşi Metin Emsen’den aldığını’ dedi.

Altun’un katledilmesinden dört yıl sonra Susurluk’ta meydana gelen kazayla birlikte belirginleşen kontrgerilla gerçeği konusunda dönemin Başbakanlık Teftiş Kurulu Başkanı Kutlu Savaş tarafından hazırlanan ‘Susurluk Raporu’nda, bölgede öldürülen diğer gazetecilerle birlikte Altun cinayeti de yer aldı” diye belirtti.

DİYARBAKIR’DA CÜNEYT AYDINLAR’IN AKIBETİ SORULDU

İHD Diyarbakır Şubesi ve Kayıp Yakınları, "Kayıplar bulunsun failler yargılansın" eyleminin 733’üncüsünü deprem dolayısıyla online yaptı.

Bu hafta, İstanbul'da üniversite öğrencisiyken 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltında kaybedilen Cüneyt Aydınlar'ın akıbeti soruldu. Cüneyt Aydınlar'ın 90’ların başında Diyarbakır’daki ailesinin yanından üniversite eğitimi için İstanbul’a geldiğinin hatırlatıldığı açıklamada şunlar kaydedildi:

"İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi 3. sınıf öğrencisiydi. 20 Şubat 1994 tarihinde bir arkadaşı ile buluşmak için Bakırköy/İncirli’de bulunan Ömür durağına gitti. Burada terörle mücadele polisleri tarafından bir operasyon kapsamında gözaltına alındı. Bu operasyonda gözaltına alınan 14 kişi gibi Cüneyt de Gayrettepe’deki İstanbul Emniyet Müdürlüğü’ne götürüldü. 7 gün kayıt dışı gözaltında tutulduktan sonra 27 Şubat 1994 tarihinde gözaltı kaydı yapıldı.

‘MAHALLE SAKİNLERİ 'YÜRÜYEMEZ HALDE' OLDUĞUNU SÖYLEDİ’

28 Şubat 1994 günü akşam saatlerinde, terörle mücadele şubesinde görevli polisler, Cüneyt’i Beyoğlu Çukurcuma Kadirler Yokuşu’na getirdi. Mahalle sakinleri 30 kadar polis eşliğinde elleri kelepçeli olarak getirilen Cüneyt’in kanlar içinde olduğunu, bir bacağının kırık olduğunu ve ayakta duramadığını gördüler. Mahalle sakinlerinin 'yürüyemez halde' olduğunu söyledikleri Cüneyt’in yer gösterme esnasında 'dur' ihtarına uymayarak kaçtığına ve arkasından koşmalarına rağmen yakalanamayıp firar ettiğine dair bir tutanak düzenlendi."

14 KİŞİ TUTUKLANDI

Aydınlar ile birlikte gözaltında tutulan 14 kişinin tutuklanıp cezaevine gönderildiği bilgisinin paylaşıldığı açıklamada, şunlar ifade edildi:

"Bu kişiler 17 Mart 1994 tarihinde avukatları aracılığıyla kamuoyuna yaptıkları açıklamada Cüneyt Aydınlar’ın 20 Şubat 1994 tarihinde gözaltına alındığını ve onu 2 Mart 1994 tarihine kadar gözaltında gördüklerini söylediler.

Ağır işkence gören Cüneyt’in 2 Mart 1994 tarihinde, kendisine 'Ölmeye hazır mısın? Ölmeye gidiyorsun!' diyen altı polis tarafından sürüklenerek bulunduğu hücreden götürüldüğünü ve kendisini bir daha görmediklerini açıkladılar.

Cumhuriyet Savcısı, olayı soruşturmak yerine polisin firar senaryosunu esas alarak Cüneyt hakkında yakalama kararı çıkardı. Hâkim, polislerin ifadelerini esas alarak haklarında beraat kararı verdi.

Zamanaşımını gerekçe gösterip şüpheliler hakkında kovuşturma yapılmasına yer olmadığına kararı verildi.”(HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar