Diyarbakır'da ağır hasarlı binalarda hâlâ aileler yaşıyor
Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği (DMS) Eşbaşkanı Şerefhan Aydın, 6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümünde Diyarbakır'da sorunların çözülemediğini, birçok ailenin hâlâ ağır hasarlı binalarda yaşamaya devam ettiğini söyledi.
Rojhat ABİ
DİYARBAKIR- Maraş merkezli 6 Şubat depremlerinin üzerinden iki yıl geçmesine rağmen yaralar sarılamadı. Resmi verilere göre depremlerde 411 kişinin öldüğü Diyarbakır'da 22 bina yıkıldı, 3 bin 252 bina ağır, 2 bin 828 bina orta, 32 bin 652 bina ise hafif hasar aldı.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı'nın açıklamasına göre kente bugüne kadar 7 bin 665 konut ve 255 köy evi olmak üzere toplam 7 bin 920 yapı teslim edildi. Konteyner kentlerde ise yaşam sürüyor.
Afet Yönetimi ve Dayanışma Derneği (DMS) Eşbaşkanı Şerefhan Aydın, depremin ardından Diyarbakır'daki son durumu Artı Gerçek'e anlattı.
'GEREKLİ MÜDAHALELER YAPILAMAYINCA FELAKET YAŞANDI'
Deprem gerçeğinin unutulmaya başladığını belirten Aydın, "Yetkililer tarafından gerekli müdahalelerin yapılmaması sonucu bir felaket yaşandı. Dolayısıyla ciddi bir yıkım çıktı ve bu yıkımla birlikte can kaybı, doğal tahribatlar oluştu. Bu da temelinde insanların doğayla ne kadar zayıf bir ilişki kurduğunu, ne kadar zararlı bir ilişki kurduğunu bize gösterdi. Ki sonucu çok ağır oldu ve etkisi halen sürüyor. İki yıllık bir zaman geçti üzerinden, canını yitiren halen o acıyı yaşıyor ama maalesef toplum bütünlüğüne baktığımızda sanki unutulduğunu görüyoruz. Depremin sonucunu maalesef halen yaşıyoruz. Oluşabilecek, yaşanabilecek yeni depremlere dair yaklaşımımızı da bu şekilde okuyabiliriz” diye konuştu.
'YAPI ANALİZLERİ YENİDEN YAPILMALI'
Hasarlı binaların durumuna dikkat çeken Aydın, "Diyarbakır’da onlarca can maalesef yaşamını yitirdi ama onunla beraber aynı şekilde binlerce yapı da ağır hasar aldı. Hasar almayan yapılar da elbette ki zemini yorulan yapılar olarak kaldı. Özellikle yerel yönetimler ve bakanlığın sağlıklı bir biçimde yapı analizi ve yapı stoğunu çıkarması gerekiyor. Depremden hemen sonra kentin tamamında bir araştırma yapıldı, yapı incelemesi yapıldı ancak hemen sonrasında tekrar bir deprem yaşandı. Yapılar yine depremden etkilendi. Dolayısıyla o süreye kadar incelenen yapılara dair yapılan tespitler bir nevi boşa çıktı. Statik boyutuyla, taşıyıcı boyutuyla yeniden inceleme yapılması gerekiyor. Buna göre bir tedbir planlaması yapılması gerekiyor. Güçlendirme yapılması gerekenlerin güçlendirmesi, yıkılması gerekenlerin de yıkılması gerekiyor” dedi.
'AĞIR HASARLI BİNALARDA HÂLÂ AİLELER YAŞIYOR'
Diyarbakır’ın Sur ilçesinde İskenderpaşa İlköğretim Okulu'nun yanında ağır hasarlı binada onlarca ailenin yaşamaya devam ettiğine dikkat çeken Aydın, "Hemen yanı başımıza duran bu bina ağır hasarlı olmasına rağmen halen insanlar çaresizlikten bu yapılarda yaşamak zorunda kalıyor. Dolayısıyla bu ekonomik gücünün el vermemesinden kaynaklı yaşamı riske eden bir durum. Ama kimsenin onlarını canını korumak noktasında bir yaklaşımı yok. Bunu da bir bütünen toplumsal duyarsızlık olarak tanımlamak mümkün. Basit ölümlerin artık önüne geçmemiz gerekiyor. Sistemin, yöneticilerin yaklaşımı maalesef çok zayıf. Bunlara dair o tedbirlerin alınması, yapıların incelenmesi, gerekli müdahalelerin yapılması gerekiyor" diye konuştu.
'YASALAR GÜÇLÜ, UYGULAMA VE DENETİMDE PROBLEMLER VAR'
Yasa ve yönetmeliklerin yeterli olduğunu, uygulama ve denetimde sorun yaşandığını anlatan Aydın, şöyle dedi:
"Yönetmenliklere göre gerçek anlamda yapılara yaklaşılırsa depremin etkisi minimize edilebilir. Elbette ki yapılar hasar alacak, en azından denetimlerle yeni yapılacak yapıların bu noktada kontrol edilmesi gerekiyor. Dolayısıyla önümüzdeki temel görevlerden birisi Diyarbakır için özetlersek; deprem sonrası hasar alan yapıların tekrardan gözden geçirilmesi, hasar almayan yapıların bütünen tekrardan incelenmesi, gerekli tedbirlerin alınması ve yeni yapılacak yapıların da yönetmeliklere göre kontrol edilmesi. Çok güçlü yasalar var ama uygulama ve denetiminde problem çıkıyor ki sonucunu gördük. Evet, yeni yapılarda denetimler var, bunu görmezden gelemeyiz ama mevcut yapılara yaklaşım noktasında ne yerel yönetimlerin ne de merkezi yönetimin herhangi bir hazırlığının olduğu söyleyemeyiz. Sanki deprem hızlı bir biçimde unutulma etkisi olan bir olaya dönüşmüş. Dolayısıyla bu yetersiz yaklaşımı gerçekten gözden geçirmek gerekiyor ki bir daha bu kadar can kaybetmeyelim."