Emek ve Demokrasi Platformu'ndan ÇEDES tepkisi: Kutuplaşmayı derinleştirecek

Emek ve Demokrasi Platformu'ndan ÇEDES tepkisi: Kutuplaşmayı derinleştirecek
Emek ve Demokrasi Platformu bileşenleri, Diyarbakır'da bir araya gelerek okullara imam atayan ÇEDES uygulamasının okuldan kopuşlara yol açabileceğini vurguladı. Açıklamada, "Okullar öğrencilerin ayrımcılığa uğramadıkları kurumlar olmak zorundadır" denildi

Rojhat ABİ


DİYARBAKIR - Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum (ÇEDES)” projesi kapsamında “manevi danışman” olarak görevlendirilen imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur'an kursu hocaları, MEB okullarındaki öğrencilere "değerler eğitimi" vermeye başladı. Konuya ilişkin basın açıklaması düzenleyen Emek ve Demokrasi Platformu, Ofis caddesinde bulunan Hazal Park'ta bir araya geldi.

Basın açıklamasına başlamadan önce bugün Bismil’de meydana gelen olaylarda vefat edenlerin yakınlarına başsağlığı dileyerek, sözü açıklamaya katılan Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Diyarbakır şubesi başkanı Aydın Atlı’ ya verdi. Ardından basın açıklamasını okumak üzere söz alan Eğitim Sen Diyarbakır Şube eş başkanı Emine Akşahin, ÇEDES Projesinin amacına dikkat çekerek, “Dini ve manevi değerleri merkeze alan ÇEDES Projesi, etkin bileşeni din referanslı kurumlar olması nedeniyle laik-bilimsel eğitim anlayışına ve eğitim bilimlerine aykırı bir çerçevede hazırlanmış ve uygulanmaya başlamıştır. Bu proje kapsamında, Milli Eğitim Bakanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı hem programa katkı sağlayan hem de “temsilci öğretmen” kanalıyla öğrencileri bulan ve kamu mekânlarını kullandıran kurumlar olarak işlev görmektedir” şeklinde konuştu.

Pir Sultan Abdal Kültür Derneği (PSAKD), Diyarbakır Şubesi Başkanı Aydın Atlı

PSİKOLOJİK DANIŞMANLAR YILLARDIR BU GÖREVDE

Bu proje ile öğrencilere, birtakım ‘değerlerin’ aktarılması amacıyla yapılan görevlendirmeleri, pedagojik açıdan psikolojik danışmanlar ile halihazırda sürdürüldüğünü hatırlatan Akşahin, şunları söyledi:

“Öğrencilere milli, manevi, ahlaki, insani ve kültürel değerlerimizin benimsetilmesi amacıyla tüm lise, ortaokul, ilkokul ve anaokulları ile il merkezi ve ilçelerde bulunan tüm cami ve Kur’an kurslarını kapsayan proje, Milli Eğitim Müdürlükleri ve Diyanet İşleri Başkanlığı’na bağlı il müftülükleri aracılığıyla okullara öğrencilerin sözde ‘manevi gelişimini desteklemek’ amacıyla ‘manevi danışman’ görevlendirmelerinin önünü açmaktadır. Bu bağlamda pedagojik eğitimi bulunmayan vaiz, imam hatip, Kur’an kursu öğreticileri, İzmir ve Eskişehir başta olmak üzere çeşitli illerde görevlendirilmeye başlanmıştır. Protokolde ifade edildiği biçimiyle, “öğrencilerin moral ve motivasyonlarını artırıcı rehberlik hizmetlerinde bulunan” ‘manevi danışman’lara atfedilen kimi işlevler dört yıllık eğitim fakültesi mezunu psikolojik danışmanlarla, zaten yıllardır sürdürülmektedir.”

ÇEDES İKTİDARIN DİNİ-KÜLTÜREL İHTİYAÇLARININ SON ÖRNEĞİDİR

Kız öğrencilere toplumsal cinsiyet kodları aşılanarak okullardan, kamusal alanlardan, sosyal yaşamdan tecrit edildiğini söyleyen Akşahin, şöyle devam etti:

"Bu projenin öğrencilerde okuldan kopuşlara neden olunacağına işaret ederek, bu projenin iktidarın ihtiyaçları amacıyla, siyasi çizgisinin bir örneği olduğunu dile getirerek “Çocukların özgür ve sağlıklı bireyler olarak büyümesi için eğitimin ilk kademesinden başlanarak toplumsal cinsiyet eşitliğine dayalı, çocukların hak ve özgürlüklerini bir bütünen yaşayacakları, düşünce ve inançlarını özgürce ifade edecekleri, eğitim alanları oluşturmak adına somut adımlar atılmalıdır. Eğitim kurumlarında ayrımcı ve cinsiyetçi anlayışla tek cinse dayalı eğitim uygulamalarını kabul etmediğimizi ifade ederek, karma eğitim-öğretimde aynı ortamda, aynı sınıf ve sıralarda, cinsiyet eşitliği esas alan anlayışla yaşama hazırlanmalarını sağlayan koşullar sağlanmalıdır. Manevi değerler eğitimi altında kız öğrencilere toplumsal cinsiyet kodları aşılanarak okullardan, kamusal alanlardan, sosyal yaşamdan tecrit ederek okuldan kopuşlara neden olunacağı kaygısını taşıdığımızı belirtmek isteriz. Bütün bu kaygılarımız ve ön görümüzle, ÇEDES Projesinin de, iktidarın eğitim sistemini siyasal-ideolojik çizgisi ve dini-kültürel ihtiyaçları doğrultusunda biçimlendirme hedefinin son örneği olarak karşımıza çıkarıldığını görüyoruz.”

Eğitim Sen Diyarbakır Şube Eş Başkanı Emine Akşahin

ÖĞRENCİLERİ ÖTEKİLEŞTİRİCİ UYGULAMALARA DERHAL SON VERİLMELİ

Açıklamanın devamında, Hiçbir toplum birbirinin aynı ve tamamen aynı düşünen, aynı inancı paylaşan, aynı ‘manevi değerleri’ benimsemiş insanlardan oluşmadığını söyleyen Akşahin, “ Laiklik anlayışı gereği farklı, inanç, düşünce ve değerler karşısında tarafsız olması gereken bir devletin, sadece bir dinin ve mezhebin öğretilerini, sadece belli bir inancın benimsediği manevi değerleri tüm okullarda ‘tek doğru’ olarak öğretmeye çalışması doğru bir uygulama olmadığı gibi, farklı inançtan öğrencilere yönelik açık bir dayatma ve ayrımcılıktır. Eğitim kurumlarının herhangi bir şekilde dini içerikli proje ve etkinliklerin mekânı haline getirilmesinin okullara ve eğitim sistemine olumlu anlamda en küçük bir katkısının olmadığı açıktır. Okullarımız, farklı inanç gruplarının her birinin eşit değerde görülmesi gereken, hiçbir öğrencinin inancı ya da felsefi düşüncesi nedeniyle ayrımcılığa uğramadığı kurumlar olmak zorundadır. Öğrencilerin inancı ya da kimliği nedeniyle ötekileştirilmesine ve ayrımcı uygulamalarla karşı karşıya kalmasına neden olacak her türlü girişime son verilmelidir” çağrısında bulundu.

ÇEDES PROJESİ LAİK EĞİTİM ANLAYIŞINA AYKIRIDIR

Laikliğe de değinen Akşahin, her farklı kimliğin aynı çatı altında birleşmesi açısından önemli olduğunu vurgulayarak farklı kimliklerin eşit yurttaş olarak kabulünün gerektiğini söyleyerek, şunları ekledi:

“Laikliğin varlığı, din ve mezhep farklılıkları üzerinden farklı inançtan ve mezhepten insanların birbiriyle çatışmalarına son vermek, her inancın kendisiyle ve diğer inançlarla eşit haklar temelinde ilişki kurmasını güvence altına almak açısından önemlidir. Değişik din, mezhep, inanç ve dünya görüşünden insanların gerçek anlamda “eşit yurttaş” olarak kabul edilmesi, devletin bütün inançlara eşit mesafede ve tarafsız yaklaşmasına, günlük yaşamın her alanında okulda, üniversitede, işyerinde, sokakta, farklı kimlik, inanç ve dünya görüşleri arasında ayırım yapılmamasına bağlıdır. ÇEDES projesi bu yönüyle hem laikliğe hem de laik eğitim anlayışına temelden aykırılıklar içeren bir düzenlemedir” dedi.

‘MANEVİ DEĞERLER EĞİTİMİ’ KUTUPLAŞTIRMAYI DERİNLEŞTİRECEK

Akşahin, var olan politikaların milliyetçilik ve önyargıyı besleyerek derinleştirdiğini, bu uygulamaların ise özgür ve bilimsel düşünmenin önünde engel olduğuna değinerek, “Türkiye’de eğitim politikalarının merkezinde yer alan “tek din, tek mezhep” anlayışının, farklı kimlik ve inançlara karşı önyargıları diri tutan ve milliyetçilik temelinde yükselen resmî ideolojiyi besleyen ‘manevi değerler eğitimi’ uygulamasının okullardan başlayarak ülkede yaratılan kutuplaştırmayı derinleştirmesi kaçınılmazdır. Böylesi bir uygulama hem çocukların sağlıklı gelişiminin hem de eğitim sisteminde eşit, özgür ve bilimsel düşüncenin ilerlemesinin önünde önemli bir engeldir” ifadelerini kullandı.

'ÇOCUKLAR SİYASAL-İDEOLOJİK HEDEFLERİN PARÇASI HALİNE GETİRİLEMEZ'

Açıklamanın sonunda çocukların siyasal-ideolojik hedeflerinin parçası haline getirilemeyeceğini, bu tür uygulamaların son bulması gerektiğini ifade ederek, “Milli Eğitim bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı, bizzat iktidar eliyle hayata geçirilen ve birbirinden ayrı olması gereken eğitim alanı ile inanç alanlarının birbirine karıştırılmasına yönelik ÇEDES ve benzeri uygulamalardan derhal vazgeçmelidir. Çocuklarımız, ÇEDES ve benzeri projelerle siyasi iktidarın siyasal-ideolojik hedeflerinin parçası haline getirilemez! Bu konuda eğitim emekçileri başta olmak üzere, öğrencilerimizi, velilerimizi ve demokratik kamuoyunu birlikte tavır almaya ve ortak mücadeleye davet ediyoruz” şeklinde çağrıda bulundu.

ÇEDES PROJESİ NEDİR?

Millî Eğitim Bakanlığı (MEB), Diyanet İşleri Başkanlığı ve Gençlik ve Spor Bakanlığı arasında imzalanan “Çevreme Duyarlıyım, Değerlerime Sahip Çıkıyorum” projesi, son dönemin en çok konuşulan konularından biri. Kısaca “ÇEDES” olarak isimlendirilen projede, Millî Eğitim Bakanlığının okullardaki öğrencilere; “manevi danışman” olarak atadığı imam, vaiz, din hizmetleri uzmanı ve Kur’an kursu öğretmenlerinin “değerler eğitimi” vermesi hedefleniyor.

Bununla birlikte il ve ilçe millî eğitim müdürlüklerinin onay vermesi durumunda, ilgili yerlerin dışında kalan mekânlarda da proje kapsamında çeşitli faaliyetler düzenlenebiliyor. Hazırlanan protokolde, ÇEDES projesi kapsamındaki faaliyetlerin gerçekleştirileceği bu mekânlar, “ÇEDES Uygulama Mekânları” şeklinde isimlendiriliyor.

Ancak proje, kamuoyunda önemli tartışmaların odağında yer alıyor. Proje, başta eğitimciler olmak üzere farklı çevreler tarafından eleştiriliyor.

Öne Çıkanlar