Erdal Doğan: Hukuk ve ekonomi gölgesinde kaybolan muhalefet
'Muhalefetin tüm kesimleri demokratik bir seçimin yapılabilmesi için ne meclisi terk edecek ne de kürsüleri.. Ne yazık ki iktidar çevresine laf yetiştirmeye devam edecek.'
![Erdal Doğan: Hukuk ve ekonomi gölgesinde kaybolan muhalefet](https://i.artigercek.com/2/1280/720/storage/old/news/167170.jpg)
Yazar Erdal Doğan, Türkiye’de sadece dün yaşanan hukuki ve ekonomik gelişmelerin, ülkenin sürüklendiği karanlık tablonun işareti olduğunu ifade etti.
20 Aralık 2021’de başta döviz kurlarındaki rekor yükseliş olmak üzere ekonomideki krize ve toplumsal davalara dikkat çeken Doğan, "Yalnızca dünün basın özetleri hukuk -ekonomik ilişkisini özetlemekle kalmamakta demokrasi – hukuk ve ekonominin bugünü ve gelecek ilişkisini özetlemeye fazlasıyla yetmekte" ifadelerini kullandı.
İktidarın ise yaşananlara ilişkin ‘ekonomik Kurtuluş Savaşı’ diye ‘lakırdı etmeye’ devam edeceğini ifade eden Doğan, muhalefetin ise bu politika karşısında iktidara ‘laf yetiştirmekle’ uğraşmayı sürdüreceğini kaydetti.
Doğan’ın Gazete Karınca’da yayınlanan "Hukuk ve ekonomi gölgesinde kaybolan muhalefet" başlıklı yazısı şöyle:
"20 Aralık 2021 tarihinden ülke kamuoyuna yansıyan bir kaç haber:
Hakkari’nin Şemdinli ilçesinde Umut Kitapevi’ne 9 Kasım 2005’te yapılan bombalı saldırıyla ilgili sanık astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz ile itirafçı Veysel Ateş’in yeniden yargılanması sonrası haklarında beraat kararı verildi. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Yaşar Büyükanıt’ın, bombayı atan astsubaylar Ali Kaya ve Özcan İldeniz için "Tanıyorum, iyi çocuklardır" dediği sanıkların katılmadığı duruşmada avukatı Yurdakan Yıldız; "Yapılan yargılamanın tamamen mizansen olduğunu, savcının beraat talebiyle sunduğu mütalaanın çok yerinde ve isabetli bir mütalaa olduğunu, Şemdinli davasının bir kumpas davası olduğunu, bu davayla tüm askerlerin hedef alındığını, Şemdinli patlamasının asıl sorumlusunun Seferi Yılmaz olduğunu, tüm delillere rağmen bombayı oraya PKK’nin koyduğunu" ileri sürmüş ve savunmuş.
Mağdur Umut Kitapevi Sahibi Seferi Yılmaz: "Bombalama olayında 3 kişi kitapevinde bulunuyorduk. Bilirkişi bombalamadan sonra kimsenin yaşama şansı olmadığı belirtiliyor ama yaralı kurtulanlar var. Benim kulaklarımda bombanın etkisiyle halen hasar var. Ben patlamadan sonra Veysel Ateş’i kovaladım ve 60 metre ötede park eden araca sığındı. Biz orada bu kişileri suçüstü yakaladık. Ali Kaya aracın bagajını açarak kalaşnikofu alarak halka ateş açmak istedi, ama halk buna engel oldu. Bu olay suçüstü yapılmıştır ve bu suçlular devlete teslim edilmişlerdir. Patlamada kullanılan bombalarla sanıkların kullandığı araçta kullanılan bombaların aynıdır, tanıkların ifadesine ve somut delillere rağmen sanıklar için beraat istenmesi, iddia makamının da taraf olduğunun kanıtıdır."
Bloomberg HT’de Fokus programına konuşan Türk Girişim ve İş Dünyası Konfederasyonu (TÜRKONFED) Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ise: "İş dünyasının 2022 bütçesi yapmakta zorlandığını, Kur yükselişi hemen hemen tüm sektörleri ilgilendirdiğini, hammadde fiyat artışları ve arz sıkıntısı da söz konusudur. Yıl sonuna geldik ama iş dünyası halen 2022 bütçesi yapamıyor. Faiz kur enflasyon sarmalına takılı kaldığımız süre boyunca bu öyle devam edecek. Bu olanları, üretim ve yatırımda iştahsızlığın başlangıcı olarak görüyorum."
Yine 20 Aralık 2021 tarihinde Yargıtay 1. Ceza Dairesi,
Diyarbakır’ın Cizre ilçesinde 1993-1995 yılları arasında yasa dışı şekilde gözaltına alınarak katledilen 21 kişiye ilişkin açılan JİTEM davasında dönemin Cizre İlçe Jandarma Komutanı, emekli Albay Cemal Temizöz’ün arasında bulunduğu sekiz sanığa verilen beraat kararını onadı. Dava 2009’dan beri sürüyordu. İlk olarak Diyarbakır’da başlayan davada, emekli Albay Cemal Temizöz’ün yanı sıra eski Cizre Belediye Başkanı Kamil Atağ, Kukel Atağ, Temer Atağ, Adem Yakin, Fırat Altın (Abdulhakim Güven), Hıdır Altuğ ve Burhanettin Kıyak; "cürüm işlemek için teşekkül oluşturmak ve bu teşekküle katılarak mensubu olmak, insan öldürmeye azmettirmek ve insan öldürmek" suçlarından yargılanıyordu.
Temyiz incelemesini tamamlayan Yargıtay 1. Ceza Dairesi 25 Kasım 2021 tarihinde müdahil yanın temyiz itirazlarını reddederek, ikiye karşı üç oyla beraat kararını onamıştır.
Sanıkların cezalandırılması gerektiğini belirten iki Yargıtay üyesi Turgay Ateş ve İbrahim İlhan ise bu karara muhalefet etmiş. Yargıç İbrahim İlhan karşı oy yazısında: "Cemal Temizöz’ün terörle mücadele adına hukuk dışına çıkarak bir örgüt kurduğunu, yasa dışı şekilde kişileri gözaltına aldığını, işkenceler yaparak öldürdüğünü, olay tarihlerinde Cizre Jandarma Komutanı olarak görev yaptığı, PKK terör örgütü ile ilgili terör olaylarının yoğun olarak yaşandığı bölgede sanığın terörle mücadele adına hukuk dışına çıkarak bir örgüt kurduğunu,
Sanığın, örgüte daha önce terör örgütünde bulunup sonradan itirafçı olarak serbest kalan kişiler ile güvendiği bazı uzman çavuş rütbesindeki görevlileri üye olarak aldığını, Kendisinin de örgütün lideri olmuş." Tanıkların merkez karakol komutanı Ahmet Öznalbant ile karakol komutanı Mehmet Aksoy’un savcılık sırasında örgütün varlığını ve yapısı hakkında özetle: "Cemal Temizöz itirafçılardan ve uzmanlardan oluşan 6-7 kişilik bir sorgu ekibi kurmuştu. Bu ekip terör örgütü mensubu olduklarını düşündükleri kişileri gözaltına alıp komando birliğine götürerek sorguluyordu. Nezaret defteri, gözaltı defteri onlarda idi. Araç olarak beyaz Toros kullanıyorlardı. Yanlarında tabanca ve keleş taşıyorlardı. Kullanılan araçlar ve silahlar envantere kayıtlı değildi. Terör ile ilgili tüm işlemleri onlar yapıyordu. Gözaltına alma ve serbest bırakma işlemlerinden haber vermiyorlardı. Tüm talimatları Cemal Temizöz’den alıyorlardı."
Tanık Mehmet Nuri Binzet’in "PKK, kardeşimi şehit edince Hasan Kundakçı Paşa bize arama ve gözaltı yetkisi verdi. Abim Kamil Atağ’ın evinin altındaki bodrumu gözaltı odası yaptık. PKK’lıları getirip burada sorguluyorduk" şeklinde beyanda bulunduğunu belirtmiş. Örgüt üyelerinin sivil dolaştıklarını, gerçek kimlikleri yerine kod adı kullandıklarını ve tutanaklara da kod adlarını yazdıklarını, böylece örgütün gizlilik içinde hareket ettiğini aktaran İlhan, sanıklar gizlilik içinde hareket etse de bir süre sonra örgütün halk arasında duyulduğunu ve faaliyetlerinden dolayı halk arasında büyük bir korkuya sebebiyet verdiğini vurgulamıştır.
Mahkemenin beraat gerekçesindeki, "müştekilerin bu kadar uzun süre neden bekledikleri ve şikayetçi olmadıkları"nı dair vurguyu da değinerek eleştiren İlhan, olay tarihlerinde bölgede olağanüstü hal yasalarının mevcut olduğunu ve
Cemal Temizöz liderliğinde kurulan örgütün bölgede oluşturduğu korku iklimi nedeniyle mağdurların ve maktul yakınlarının başlarına daha kötü olaylar gelmemesi için adli veya mülki makamlara başvuramadıklarını, sanıkların örgüte yardım ettiğini düşündükleri pek çok kişiyi mevzuata aykırı bir şekilde gözaltına alarak türlü işkenceler ettiklerini ve kimisini kasten öldürdüklerini" ifade etmiştir.
Bu haberlerin ardından geceye doğru Cumhurbaşkanı Erdoğan yeni ekonomik bir programla aylardır kıymet kaybeden TL’yi korumak için bankalarda TL’si mevduat faizinde bulunanlara vadesi geldiğinde döviz kuru garantili yeni bir "faiz" formülüyle uygulamaya geçileceğini muştuladı. Yani TL mevduat faizleri döviz kuruna göre koruma altına alındı! Korunan TL’den çok TL hesap sahiplerinin mağduriyetlerini kamusal banka kaynaklarından ya da fazladan belki Merkez Bankası’ndan TL basılacak TL "korunacak" . Hem de nasıl? Döviz endeksiyle… Çokça kişinin tahmini enflasyonun artış olasılığı yanında değer kaybeden TL karşısında dövizin önlenemez gücü…
Yalnızca dünün basın özetleri hukuk -ekonomik ilişkisini özetlemekle kalmamakta demokrasi – hukuk ve ekonominin bugünü ve gelecek ilişkisini özetlemeye fazlasıyla yetmekte.
Bu tabloya rağmen iktidar çeperlerinden şunlara benzer lakırdıları duymaya devam edeceğiz.. "Bu dış ve iç ekonomik saldırılar bu iktidarın yaptığı bu otobanlar, köprüler, havalimanları ve Marmaray’a karşıdır.. Bizim dolarla işimiz olmaz! Ekonomik kurtuluş savaşı vermeye devam edeceğiz!"
Bunlar söylenmeye devam edilecek, naslar ileri sürülerek faizler indirilip sonra döviz garantili faiz güvencesi de verilecek. Hukuk ve yargı geçmişin tüm karanlığını örtmeye devam ederek geleceğe yeni karanlık dehlizler sunacak.. Muhalefetin tüm kesimleri ise demokratik bir seçimin yapılabilmesi için ne meclisi terk edecek ne de kürsüleri.. Ne yazık ki iktidar çevresine laf yetiştirmeye devam edecek…"