Erdal Doğan: Marks’ı bile sarsan gerçeklik!

Erdal Doğan Gazate Karınca'da yer alan köşe yazısında, her gün fiyatları artan temel ihtiyaçlara ulaşımın zorlaşmasıyla halkın sürüklendiği çaresizliğe dikkat çekti.

Erdal Doğan: Marks’ı bile sarsan gerçeklik!

Erdal Doğan, Gazete Karınca'da yayımlanan köşe yazısında yurttaşın içtiği suyun dahi günden güne fiyatının artmasının yarattığı sarsıntının yol açtığı yabancılaşmayı, Karl Marx'ın yabancılaşma teoremi üzerinden ele aldı.

Doğan'ın yazısının tamamını sunuyoruz:

"Karl Marx'ın ilk çalışmalarından 1844 Elyazmaları ve Alman İdeolojisi’ndeki yabancılaşma teoremi günümüzde tüm yakıcılığıyla önemini devam ettiriyor. Marx'ın insanın doğadan koparak kültürel-toplumsal alanda kendine kurduğu dünyasında ayrıca doğaya hükmetme çabasının varoluşuna ve doğaya karşı hızla yabancılaşmasını muazzam anlatmaktadır. Kendine yarattığı o yeni dünya kapitalist pazarın ve kapitalist toplumsal sistemin nesnesine dönüştükçe insan, kendi doğasına yabancılaşması da o oranda hızla devam ediyor. Kendine, emeğine, ilişkilerine, dünyaya yani topyekün yaşama yabancılaşması. Çünkü insan kapitalist pazarın bir unsuru olarak işleyen çarklardan biri haline gelmiştir. Karl Marx ömrü el verdikçe özellikle Kapital’de para ve paranın yaratığı derin sınıfsal sömürü düzenin anatomisini sergilerken bu meta fetişizmi ile insanın doğasına yabancılaşmasını da anlatmaya devam ederek dünya emekçilerine ayna tutmaya çalışır.

Bu kısa girizgahla genel olarak şunu söylemek mümkün; kişiler, aileler, toplumlar kapitalist düzende kendi değer sorgulamalarında en sık başvurdukları kıstas; üretilen metalara sahipliği olduğu sürece bugün gelinen gerçeklik de o denli vahim olmaktadır.

Feodal dönemin en temel sınıfsal karakteristiği toprak sahipliği iken sahibinin yalnızca kendi olabileceği daha büyük bir finans kapitale evrilen sistemde insanın, günümüzde para ile ilişkisi geçmiş yüzyıldan daha trajiktir ve daha bir simülasyon boyuta varmıştır. Özellikle sınırları daha rahat aşabilen elektronik para ile..

Ülkemizde yüksek enflasyonla yaşanan yabancılaşma ise belki dünya ölçeğinde en şiddetlisidir.

Ülke para birimi TL, dünya finans kapital düzeninde hızla değer kaybedişi yaşamak için en temel ihtiyaçlara ulaşıma gerekli asgari parasal gelir limiti de gün geçtikçe artırmaktadır. Sabit kalan gelire karşın her gün fiyatları artan temel ihtiyaçlara erişimin zorlaşması halkın tüm kesimlerinin içine sürüklendiği çaresizliği de aynı oranda büyütüyor.

Her bir geçen gün yiyecek, içecek, barınma, ulaşım, ısınma gibi temel ihtiyaçlardaki artan fiyatların, TL ile ülke insanın kurduğu maddi ve manevi ilişkisini şizofrenik bir boyuta taşımaktadır! Elindeki, cüzdanındaki para ile kendine atfettiği değer karşısında her geç gün raflardaki artarak değişen ürün etiketi arasında koreasyon kişileri hiç bu kadar değersizleştirmemiş, manasızlaştırmamış ve belirsizliğe sürüklememişti!

Yani mevcut kapitalist sistemde "değer varlığını" kazandığı gelire göre yapmış olanların karşısında hiç sabit durmayan harcama kalemlerinin kendisini hiç bu denli gerilim ve çaresizliğe sokmamıştı!

Evelsi gün aldığı suyun ve yiyeceğin bir iki gün sonra sürekli artarak değişen fiyatı kişilerin kurulu düzendeki yabancılaşma ile bile olsa yarattığı o varoluşunu bile sarsmaktadır. Yalnızca işçilerin değil hemen hemen tüm kesimlerin..

Bu gerçeği öngörerek ülkedeki enflasyonu gerçek boyutuyla yansıtmamaya çalışan iktidar, şimdi de hazırladığı yasa taslağı ile TÜİK’ten izinsiz istatistik açıklayanlara 3 yıla kadar hapis cezası vermeyi düşünüyor..

Mesela TÜİK, tüketici enflasyonunu geçen mart ayında yüzde 61,14 ile Mart 2002’den bu yana en yüksek seviyede açıklarken aslında bu oranı Bağımsız Enflasyon Araştırma Grubu (ENAG) yüzde 142,63 olarak duyurmuştur.Daha önce TÜİK söz konusu grup hakkında güvenirliklerini zedelediği gerekçesiyle suç duyurusunda bulunmuş olduğunu da belirtmek gerek. Şimdiki tasarıda ise kullanılacak metodolojiyi TÜİK’e onaylatmadan resmi istatistiklere alternatif olacak şekilde istatistik üreterek bunları yayımlayanlara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis cezası öngörülmekte!

Yani iktidar TÜİK aracılığıyla vatandaştan gerçek enflasyonu sakladığını sanarak vatandaşın çaresizliğine ilaç olacak!"

Karl Marx ERDAL DOĞAN