Erdal Doğan: Yeni seçim yeni bir hüsran olmasın

'Mutabakat metni'ni değerlendiren Doğan, 'Genç seçmenlere demokratik işleyecek bir parlamenter sistemi samimice, inanarak çok iyi anlatmaları gerekir' uyarısında bulundu.

Erdal Doğan: Yeni seçim yeni bir hüsran olmasın

CHP, İYİ Parti, Saadet Partisi, Demokrat Parti, Gelecek Partisi ve Demokrasi ve Atılım Partisi temsilcilerinin Meclis’te yaptığı görüşmelerin ardından üzerinde uzlaşılan "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni" 6 siyasi partinin genel başkanının katılımıyla kamuoyuna açıklandı.

Gazete Karınca’da yazarı Erdal Doğan, 48 sayfalık "Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem Mutabakat Metni"nde güçlendirilmiş parlamenter sistemden ne anlaşılması ne anlaşılmaması gerektiğinin detaylarını yorumlayan bir yazı kaleme aldı.

Doğan’ın "Yeni seçim yeni bir hüsran olmasın" Gazete Karınca’da yayınlanan yazısı şöyle:

Birçok eksiğine rağmen bardağın boş değil dolu kısmına bakarak bu da bir şeydir hatta önemli bir şeydir yaklaşımı içindeyim. Birinci olarak artık bu noktadan sonra sorun bu mutabakat metninin bir aş, iş ve adalet metni olduğunu muhalefet partilerinin halka nasıl anlatılacağı noktasında düğümleniyor! Çünkü sonbaharda erken seçim olmazsa zaten seçime şurada yaklaşık bir yıl kalmış durumda.

‘HER PARTİ KENDİ ANLADIĞI GİBİ Mİ ANLATACAK?’

Bu önümüzdeki bir yıl içinde Meclis’te grubu olanlar haftalık grup toplantıları ile mi anlatacaklar bu metni yoksa halka semt semt, mahalle mahalle, sokak sokak, ev ev ulaşarak mı anlatacaklar? İlki ile yetinilirse boşa bir çaba olur. Öte yandan metin eksiklerine rağmen açık ve net yazılmış. Buna rağmen mutabakat imzası olan her parti kendi anladığı gibi mi anlatacak? Yoksa bu konuda ortak bir eylem ve dil paydası oluşturuldu mu? Çünkü oluşturulmamışsa bu acil ihtiyacın giderilmesi de metin kadar önemli!

İkinci olarak muhalefetin anket rehavetine kapılarak bazı gerçekleri kaçırma riskine kapılacağını düşünüyorum. Öncelikle seçim güvenliği her seçim olduğu gibi yine önemini çok ciddiyetle koruyor ve seçimi ajansların ve manipülasyonun değil güvenli seçim sandığı sonuçlarının ve sahadaki hukuki çabanın belirlemesi gerekiyor.

Bunun kadar önemli bir noktada özellikle önümüzdeki seçimlerde seçmen sayısının ve kabaca yeni seçmenlerin yönelimlerine dikkat edilmesi gerektiğine dikkat çekmek istiyorum.

Yine Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi (ADNKS) sonuçlarına göre; 2018 yıl sonu itibariyle, Türkiye nüfusu 82 milyon 3 bin 882 iken bunun 22 milyon 920 bin 422’sini çocuk nüfus oluşturmuş yani nüfusun yüzde 28’ini oluşturuyor. Bu yüzdelik oranın 2023 seçim dönemine kadar kısmı bir düşüşle değiştiğini görüyoruz. Yani çocuk nüfusun dikkate değer bir kısmının yeni seçmen sayısına katıldıklarını ve genç nüfusun yüzdelik olarak az daha azaldığını. Bunu da T.C. İç İşleri Bakanlığının Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü’nün 11 Temmuz Dünya Nüfus Günü dolayısıyla 10 Temmuz 2021 tarihinde çıkardığı Türkiye nüfus haritasındaki 0-17 yaş aralığının bölgelere dağılımından görüyoruz. Şöyle ki bölgelere göre ayrılmış sayıma göre en yüksek genç nüfusun 6 milyon 76 bin 943 ile Marmara’da olduğu, Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 3 milyon 300 bin 970, İç Anadolu Bölgesi’nde 3 milyon 194 bin 725, Akdeniz Bölgesi’nde 2 milyon 921 bin, Ege Bölgesi’nde 2 milyon 322 bin 319, Doğu Anadolu Bölgesi’nde 2 milyon 169 bin 800, Karadeniz’de ise 1 milyon 659 bin 409 kişinin olduğu görülmekte.

‘PARLAMENTER SİSTEMİ SAMİMİCE, İNANARAK ÇOK İYİ ANLATMALARI GEREKİR’

Tablo bu iken; öncelikle gelecek seçimde oy kullanacak gençlerin tümünün bu iktidar döneminde doğduklarını ve seçmen hakkını kazandıklarını unutmamak lazım. Bu muhalefet için hem avantaj hem de dezavantaj. Dezavantaj kısmından bakılacak olursa şöyle; Bu gençler ne eski parlamenter sistemi yaşamışlar ne de daha demokratik bir parlamenter sistemi biliyorlar ya da öngörmeleri daha zor diyelim. 1990’ların "devlet için kurşun atan da yiyen de şerefli" diyen dönemin "anası, bacısı" başbakanı Çiller -muhtemelen İYİ Parti’ye karşı sahne aldırtılarak- ilk hamlesini parlamenter sistemi savunanları hainlikle suçlayarak başladı! Tabii ki bu saldırı tek oradan olmayacak. Cumhur İttifakı da bu sisteme sistematik biçimde tüm gücüyle saldırıp duracak. Bu durumda muhalefet partilerinin yeni seçmen olacak genç seçmenlere demokratik işleyecek bir parlamenter sistemi samimice, inanarak çok iyi anlatmaları gerekir.

Bunun kadar daha önemli bir nokta ise; 24 Haziran 2018-2023 Haziran dönemine kadar geçecek 5 yıllık sürede dünyada en kolay vatandaşlık hakkı kazanımı olan ülkelerden biri olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığına geçen kişi sayısının ne kadar olduğunu bilmiyoruz. Bence çok önemsenmesi gereken bir oran ve bu oranı ne seçim anketleri yapanlar biliyorlar ne de muhalefet kesimi. Oranı bilmemekle birlikte sığınmacı olarak ya da düşük bir bedel karşılığında Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığını kazananların ağırlıklı kesiminin seçimde tercihlerinin muhalefet partileri olmayacağı da kesin gibi görünüyor. Özellikle de muhalefetin önemli bir kesiminin sığınmacılara yönelik kullandığı ayrımcı ve nefret söylemleri dikkate alındığında.

Şimdi bu gerçekler tüm haşmetiyle ortada dururken seçim anketlerinin eski verileriyle yapılmış olan sonuçlarına güvenerek hatta gazına gelerek önümüzdeki seçimin muhalefet cephesi için yeni bir hüsran olmaması için bu noktalara özel eğilim göstermesi ve çalışması gerekiyor.

seçim muhalefet ERDAL DOĞAN