Erdoğan 'Bunlar iyi günler', Bahçeli 'Bunlara müsamaha gösteremeyiz' demişti
HDP İzmir İl Binası'na silahlı saldıran ve binayı ateşe veren O.G., isimli şahıs, parti binasındaki Deniz Poyraz'ı öldürdü. Saldırının HDP'nin kapatılması istemiyle ikinci kez iddianame hazırlandığı ve Kobane davasının görüldüğü bir dönemde gerçekleşmesi dikkat çekti.
HDP'ye dönük ilk olmayan bu saldırı, aynı zamanda AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ve iktidar ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin muhalefeti tehdit eden ifadelerinin hemen ardından geldi. Erdoğan, 26 Mayıs'ta partisinin Grup toplantısında yaptığı konuşmada İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener üzerinden muhalefeti açıkça tehdit etmişti. Akşener'in Rize'de uğradığı prvokoasyonu hatırlatan Erdoğan, "Daha neler olacak, neler. Bunlar iyi günler" tehdidinde bulundu.
Bu ifadeler muhalefet tarafından açık bir tehdit olarak değerlendirilmiş, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 'mafya ağzı' göndermesinde bulunmuştu. Kılıçdaroğlu, "Mafya ağzı ile 'bunlar daha iyi günler' demiş. Geç bunları kardeşim geç. Er meydanına gel, milletten korkulmaz" demişti. Akşener, "İşte biz, tam olarak da bu nedenle, İYİleştirilmiş ve Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem diyoruz" yanıtını vermişti.
'BUNLARA MÜSAMAHA GÖSTEREMEYİZ'
Erdoğan'ın bu tehdidinden yaklaşık 10 gün sonra ittifak ortağı MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli Türkiye İşçi Partisi (TİP) milletvekili Ahmet Şık'ı ve HDP'hi hedef göstermişti. Konuşmasında Şık'a yönelik "hain", "alçak", "soysuz", "suçlu", "aşağılık" hakaretlerinde bulunan MHP lideri Bahçeli, "HDP'lilerin fütursuzluğundan cesaret alan bu suçlu bilmelidir ki Türkiye Cumhuriyeti Devleti katil olsaydı, bugün bulunduğun yer TBMM değil mezarlık olurdu. Bunlara müsamaha gösteremeyiz, bu aşağılık tiplere tahammül edemeyiz" ifadelerini kullanmıştı. Şık, Bahçeli'nin ölüm tehdidi hakkında suç duyurusunda bulunmuştu.
HDP'Lİ VEKİLLERİ HEDEF GÖSTERDİ
HDP’ye yönelik kapatma davası ile ilgili olarak da Anayasa Mahkemesi’ni işaret eden Bahçeli, HDP’yi ve HDP’li vekilleri hedef almıştı:
"Bundan sonra bütün gözler AYM’ye çevrilecektir. Bu mahkemenin iddianameyi ikinci kez iade seçeneği de kalmamıştır. Türkiye vatan topraklarında ve sınır ötesinde terör örgütlerine karşı kazanmış olduğu muazzam üstünlüğü TBMM’de kaybedemez hiç kimse de bu kayba hizmet edemez. Bölücü milletvekillerinin dokunulmazlık dosyalarının TBMM’de görüşülüp karara bağlanması neden gecikmektedir. Suçu teşvik edilmiş PKK’lı milletvekilleri adaletin önüne ne zaman çıkarılacaktır? Daha neyi bekliyoruz? Bölücülüğün hesabını soracaksak şayet, hukuk devletinin varlığını göstereceksek gün bu gündür."
HDP'ye yönelik 'kapatma' çağrısını yineleyen MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'ye yanıt veren HDP Eş Genel Başnaı Mithat Sancar, "Bizi kapatma çabası onları daha da küçültecek bizleri daha da büyütecektir. Korkmaya devam etsinler. HDP umutla, inançla, kararlılıkla yürüyor. Büyüyerek bu yolu yürümeye devam edecek. Ve eninde sonunda çok geç olmadan bu ülkenin yönetimine ortak olacak. Bunu böyle bilsinler" demişti.
KOBANE DAVASINDA PROVOKASYON
Dün ise IŞİD'in Kobanê’ye yönelik saldırılarına karşı 6-8 Ekim 2014’te gerçekleştirilen eylemler gerekçesiyle HDP'li siyasetçilerin yargılandığı Kobane davasının üçüncü duruşmasında bir grup HDP'li milletvekillerine dönük saldırı girişiminde bulunmuş, polis yalnızca izlemekle yetinmişti.
7 HAZİRAN- 1 KASIM
Cumhur ittifakının peş peşe yaptığı bu tehditler ve sonucunda HDP binasının saldırıya uğraması akıllara 7 Haziran-1 Kasım dönemini getirdi. AKP'nin tek başına iktidar olamadığı 7 Haziran 2015 seçimlerinin öncesinde Erdoğan, "400 milletvekilini verin ve bu iş huzur içinde çözülsün" tehdidinin hemen ardından Türkiye tarihinin en kanlı saldırıları peş peşe yaşanmıştı.
7 Haziran seçimlerinden iki gün önce 5 Haziran’da Diyarbakır’da gerçekleştirilen HDP mitingine yönelik bombalı saldırıda 5 kişi yaşamını yitirmişti.
20 Temmuz’da, Suruç’ta Kobane'deki çocuklara oyuncak taşıyan Sosyalist Gençlik Dernekleri Fedarasyonu üyelerine yönelik IŞİD'in canlı bomba saldırısında 34 kişi yaşamını yitirmişti.
24 Temmuz'da Başbakan Davutoğlu'nun imzasıyla PKK'ye yönelik başlatılan operasyonlarla 'çözüm süreci' sona erdirilmişti.
10 Ekim’de Ankara’daki barış mitingine IŞİD iki canlı bombayla saldırı düzenlemişti. Cumhuriyet tarihinin en büyük saldırılarından biri olan katliam sonrası dönemin başbakanı 'oylarımız arttı' açıklamasında bulunmuştu.
7 Haziran-1 Kasım arası sürece ilişkin davalarda hiçbir kamu görevlisi yargılanmazken, duruşmalar faillerin salonda dahi olmadığı şekillerde gerçekleştirilmişti.