Ermeni cemaatinde seçimlere doğru: Cemaat Ateşyan'ı istemiyor mu?
Melike ÇAPAN
ARTI GERÇEK - Ermeni cemaati seçimler için gün sayıyor. Episkoposlar seçim için İstanbul Valiliği'ne bildirimde bulunurken adaylar da kesinleşmeye başlıyor. Patrik Genel Vekili Aram Ateşyan adaylar arasında yer alırken, seçim havası da oldukça gergin. Ruhaniler adaylıklarını açıklıyor ancak halk patriklik makamında kimi görmek istiyor? Ermeni Düşünce Platformu üyesi Tatyos Bebek ile cemaat içindeki seçim sürecini değerlendirdik. Bebek, "Halkın kimi istediği belli değil ancak kimi istemediği belli. Halk Ateşyan'ı istemiyor" dedi.
- Patrik Mutafyan'ın ölümü aslında bir dönemi sonlandırırken başka bir krizin de kapısını mı açtı?
Gerçekten krizin kapısını açtı. Krizin kapısı 10 yıl önce patriğin rahatsızlığının öğrenildiği gün aralanmıştı, şimdi sonuna kadar açıldı. Çok kaotik bir süreçten geçiyor aslında Türkiye Ermeni Toplumu. Patrik Mutafyan'ın, onulmaz hastalığının belli olmasıyla normal şartlarda patrik seçilmesi lazımdı. Fakat devlet, patrik ölmediği için toplumumuzda ve geleneklerimizde olmayan yeni bir patrik genel vekili görevi ihdas etti. Ateşyan'ın patrik genel vekili olmasını sağladı. O da tıkadı her şeyi. Seçim yapılamadı.
'ATEŞYAN ADAYLARA HABER VERMEDEN KENDİNİ GENEL VEKİL SEÇTİRDİ'
- Patrik Mutafyan'ın rahatsızlığı anlaşıldığı andan itibaren ilk sıradaki isim Ateşyan mıydı?
Bizde sıra diye bir şey yok. Türkiye Ermeni toplumunda şöyle bir durum var; patrikleri, çoğunluğu siviller tarafından oluşan ve din adamlarının da içinde olduğu bir kurul seçiyor. Yani biz de demokratik bir seçim sistemi var. Bu seçim sistemine göre de şu anda babası Türkiye doğumlu 11 patrik adayı var. Oysa Ateşyan ne yaptı o zaman? Devletten genel vekillik ihdası gelir gelmez, diğer olası adaylara hiç haber vermeden kendini patrik genel vekili seçtirdi Ruhani Kurul'da. Bu bir oldu bittiydi, bir atamaydı adeta ve hiç kimse de buna ses çıkarmadı. Biz Ermeni Düşünce Platformu ve bazı aydınlar sürekli ses verdi ama ne yazık ki sesimiz duyulmadı.
Daha sürecin başlarında imza kampanyası yaptık. O zaman sayın cumhurbaşkanımız, başbakanken kendisine 6 bin imzalı dilekçe gönderdik. Ne yazık ki sesimizi duyan olmadı. Şunu da belirtmeliyim ki vakıflar da, yönetim kademesinde bulunanlar da, erki elinde bulundurduğunu iddia edenler de ses çıkarmadılar. Yani bir kabulleniş içerisine girdiler.
- Patrik seçimlerinin başlaması için süreç nasıl işleyecek?
Patrik seçimlerinin başlamasıyla önce değebah yani patrik kaymakamı denilen yüksek seçim kurulu başkanına tekabül eden birinin seçilmesi lazım. 2017 Mart ayında böyle bir seçim yapıldı. Bu seçimde Ateşyan çok az oy aldı ve Bekçiyan Değabah seçildi. Bu seçim sonuçları devlete de bildirildi. Ancak bu süreçte devletten bir ses çıkmadı. Daha sonra müteşebbis heyet denilen ve yüksek seçim kuruluna tekabül eden kurul seçildi. Normal bir seçim süreci başladı böylece. Aradan aylar geçip 2018'in 5 Şubat'ına geldiğimizde İçişleri Bakanlığı'ndan bir yazıyla "...hiç nir şey yapamazsınız, başa dönün" mealinde bir yazı geldi. Ne değebah seçimi ne müteşebbis kurul seçimi dikkate alınmadı. Ruhani Kurul da verdiği kararı geri alıp süreci en başa döndürdü.
'GENEL VEKİLLİK DİYE BİR MAKAM İCAT EDİLDİ'
- Değebah seçilmesi lazım dediniz ama 29 Nisan'da Ruhani Kurul, Patrik seçimine Patrik Genel Vekili Ateşyan'la gitmeye karar verdi. Bu kararı nasıl değerlendiriyorsunuz?
Külliyen karşı çıkıyorum. Bu Türkiye Ermeni Kilisesi'nin kilise hukukuna, geleneklerine ve şimdiye kadarki uygulamalarına ters düşen bir şey. Genel vekillik diye bir makam yok zaten. Böyle bir makam icat edildi. Ayrıca Patrik Mutafyan vefat ettiğine göre, yaşamayan birinin vekili mi olur? Noterden aldığınız vekâletin bile sahibi ölünce geçerli değil. Bakanlar Kurulu böyle bir karar almıştı, bunu Mutafyan öldüğünde değiştirmesi lazım önce. Sonra Ruhani Kurul da teslim oldu Ateşyan'a ve bu kararı aldı. Bu karar külliyen yanlış bir karar. Ruhani Kurul'un aldığı karar da kanunen geçerli değil. Kurulda yanlış uygulamlar var; seçilmeyip atanan oy kullanma hakkı olmayan üyeler var. Kısaca hukuken çok açmazlar var. Bunlara rağmen 2 gün önce (Bu görüşme 2 mayıs tarihinde gerçekleşti) valiliğe gidilmiş ve seçimle ilgili başvuru yapılmış. Ancak Türkiye Ermeni toplumunda seçimle ilgili kararları ruhanilerle birlikte siviller verir. Oysa valiliğe giden ekipte sadece 2 ruhani vardı; Ateşyan ve Maşalyan. Birisi Ruhani Kurul'un başkanı diğeri patrik genel vekili.
'KİLİSE HUKUKUNU KİLİSE ADAMLARI ÇİĞNEDİ'
- Peki neden Ruhani Kurul böyle bir karar aldı?
Açık konuşmak gerekirse demek ki insanların tedirginlikleri var. Başka türlü izah edemiyorum. Normal şartlarda Ruhani Kurul'un Ermeni Kilisesi hukukuna göre davranması lazım. Bu durum kilise hukukunu ayaklar altına alan bir şey. Biz onları, sosyal medyadaki yazılarımızla uyardık. Onların ne düşündüğünü bilemem. Biz bu karara karşı çıkıyor ve Kilise hukukunu kilise adamları çiğnedi diyoruz.
- Peki bu durumun çözüm bakanlığın kararını değiştirip değiştirmemesine mi bağlı?
Türkiye laik bir devlet. Bu aşamada ben Türkiye devletinin içişlerimize karışacağını zannetmiyorum. Öyle bir şey yapmaz. Büyük bir ihtimalle bu, bizim cemaatte erki elinde bulundurduğunu iddia edenlerin ve Ateşyan'ın girişimleriyle olan bir gelişme. Toplumda statülerini güçlerini kaybetmek istemeyen insanlar var. Bunlar kendilerine göre bir oyun sergiliyorlar. Ancak bu oyunu sergilerken Türkiye Ermeni kilisesinin onurunu, hukukunu ayaklar altında çiğnediklerinin farkında değiller ya da bile bile yapıyorlar. Bu kadar açık konuşuyorum.
Bizim kendi içimizde haklarımıza sahip çıkmamız lazım. Bütün bu süreç yaşanırken ne yazık ki vakıflar ses çıkarmadılar. Din adamları ses çıkaramadılar, gittiler Ruhani Kurul'da, Ateşyan'ın durumunu legalleştiren kararlar çıkardılar. Ateşyan ne yapıp, yapacak belki kendini patrik seçtirecek. Bu arada olası patrik adaylardan da ses çıkmıyor. Bu kadar duyarsız ve umarsız bir haldeyiz.
'10 KİŞİDEN 9'U ATEŞYAN'DAN ŞİKAYETÇİ'
- Ateşyan'ı neden istemiyorsunuz?
Biz de patrik seçilecek insan toplumun da lideri sayılıyor. O pozisyonun bir önemi, ağırlığı var. Böyle insanların bazı özellikleri olması lazım. Dürüst ve ahlaklı, ayrıştırıcı değil birleştirici olmalı, komisyonculuk vs. gibi ticari kaygıları olmamalı. Yani dünyevi işlerle iştigal etmeden din adamı gibi yaşamalı. Türkiye toplumundaki Ermenilerle konuşun, 10 kişiden 9'u Ateşyan'dan şikayet edecektir. Ateşyan şimdiye kadar kişisel yanlışları dışında ruhani olarak da toparlayıcı olamadı, böldü toplumu. Böyle birisinin toplum lideri olması bana garip geliyor.
'BEKÇİYAN'A SAHİP ÇIKMADIK'
- Kadük olan bir seçiminiz var. Değebah seçilen Bekçiyan'dan adaylık için bir talepte bulunacak mısınız?
Bekçiyan küs gitti. Hem müteşebbis heyet üyesiydim o zaman hem de Bekçiyan'ın danışmanıydım. Ona yakışmayacak bir şekilde gitti Türkiye'den. Çok da değerli bir insandı. Keşke Türkiye Ermeni toplumunda böyle bir patrik olsaydı. Çok insancıl, batı kültürü almış, demokrat, kültürlü ve derinlikli bir insandı. O olsaydı toplumda, bir çok şeyin pozitif olarak değişeceğine inanıyordum. Toplum olarak ayıp ettik Bekçiyan'a. Ona sahip çıkmadık. Bu din adamlarının da ayıbıdır, Türkiye Ermeni toplumunun da ayıbıdır.
Bekçiyan hâlâ isitfa etmedi görevinden ve kilise hukukuna göre şu an bizim değebahımız hukuken. Ancak meşru olmayabilir tabii. Bekçiyan'a ne düşündüğünün sorulması gerekiyor. Belki de istifa edecektir. Zaten yapacağı iki şey var; ya süreci götürür seçime kadar, ya da istifa eder yeni bir sayfa açılır ve yeniden değebah seçimi yapılır.
'SEÇME HAKKIMIZIN İADE EDİLMESİNİ İSTİYORUZ'
- Bir patrik adayınız da Sahak Maşalyan oldu. Ermeni Cemaati ne düşünüyor Maşalyan hakkında?
Ermeni cemaati değil ama kendim adına konuşabilirim. Bizim derdimiz kimin patrik olacağı değil, hakkımız olan patrik seçiminin yapılmasıdır. Ateşyan'da olabilir, Maşalyan da olabilir. Ben Ateşyan'ın olmaması için elimden gelen çabayı gösteririm. Ancak kim patrik seçilirse o Ermeni toplumunun patriği olur. İsterim ki orada toplumu temsil eden düzgün bir insan olsun. Maşalyan bilgisi ve kültürüyle patrik olabilmek için yeterli bir din adamı. Maşalyan'ın kişiliğine söz söyleyemem. Bizim derdimiz, seçme hakkımız. Seçme hakkımızın iade edilmesini istiyoruz. Hem patriğimizi seçebilmek istiyoruz hem de vakıf seçimlerimizi yapabilmek istiyoruz.
'10 YILDAN BERİ PATRİK SEÇİMİ YAPAMIYORUZ'
- Seçim hakkımızı istiyoruz dediniz, böyle bir durum mu söz konusu?
Bu seçimi 2009 yılıda yapabilirdik. Çünkü 2008'de rahmetli Patrik Mutafyan'ın sağlık durumu belli oldu. On yıl içinde de durumda değişen bir şey olmadı. O zaman sağlık raporu sümen altına konarak iş çıkmaza sürülmüştü. İki yıl önce açtığımız vasi davasıyla durum netleşti. 10 yıldan beri hakkımız olan patrik seçimini yapamıyoruz. Seçimi, başta Ateşyan engelliyor. Hiç devlet demiyorum dikkatinizi çekerim. Biz üzerimizi düşeni yaptıktan sonra devlete görev düşüyor. Devleti kullanıp bizi bunu söyletmesinler. Şu anda biz görevimizi yapmıyoruz. Evet, Devletin 5 Şubat'taki yazısı yanlıştı ama buna rağmen biz o yazının yanlışlığını bile ileri sürmedik. Bunu da yapmadık.
- Ermeni cemaatinde seçim nasıl gerçekleşiyor?
Patrik seçimi iki aşamada gerçekleşiyor. Değebah ve müteşebbis heyet seçildikten sonra seçim süreci onlar tarafından organize ediliyor. Sonra, siviller ve ruhanilerden oluşan bir heyet devlete seçim yapılacağını bildiriyor.
Her kilise bölgesinde sivil delegeler seçildikten sonra ruhaniler de yedide biri oranında ruhani delege seçiyorlar. Bunun sonucunda bir genel kurul oluşuyor ve orada patrik seçiliyor.
Seçilen patrik devlete bildirilir. Devlet uygun görürse seçilen patriğin kisve giymesi ve asa kullanmasına izin verir. Böylece Patrik resmiyet kazanmış olur.
- Ermeni cemaati kimi istiyor?
Geçen sene bir anket yapmıştık, o anketin sonucunda büyük oranda Bekçiyan çıkmıştı. Ancak şu anda somut olarak kimin istendiğine dair bir şey söyleyemem. Güncel olarak 5 adayın ismi geçiyor. Bunlar arasında Ateşyan'ın kesinlikle kazanacağını düşünmüyorum. Hajak Srpazan, Maşalyan, Bekçiyan, Çulciyan'dan biri olur diye düşünüyorum. Toplumun kimi istediği belli değil ama kimi istemediği belli. Toplum Ateşyan'ı istemiyor artık. Ateşyan yaşam biçimiyle ve davranışlarıyla toplum tarafından sempati duyulmayan bir isim artık.