Faruk Bildirici: Basılı haberler için 'ömrü kelebek kadar' derdik, dijital ondan da kısa
Emre CAKA
ARTI GERÇEK- İnternet haberciliği elbette gazetecilere yeni yaklaşımlar, yeni araç-gereçler, yeni iş tanımları ve belki de en önemlisi yeni okuyucu kitleleri ve alışkanlıkları ile tanışmanın kaçınılmaz olduğunu gösterdi.
Twitter kullanıcılarının son dönemde dikkatini çeken "Bunu okudunuz mu?" sorusunun ne anlama geldiğini, sosyal medya kullanıcılarının paylaştıkları bilgiyi okumadan mı dolaşıma soktuklarını ve genel hatlarıyla 'sosyal medya ve internet gazeteciliği'ni dün Gazeteci ve İletişim Uzmanı Mehmet Şafak Sarı’yla konuşmuştuk.
Bugün ise internet haberciliğinin, geçmiş yıllardaki gazete okuyucusunun alışkanlıklarını nasıl değiştirdiğini, internet ve basılı yayının farklılıklarını ve 'eski-yeni' sorusuna Medya Ombudsmanı Faruk Bildirici ile yanıt arayacağız.
'KELEBEĞİN ÖMRÜNDEN DE KISA'
"İnternet haberciliği ve konvansiyonel haberciliği somut ve soyut diye ayıramam. Zira ikisinin de dayandığı temel aynı, habercilik" şeklinde konuşan Bildirici, "Gerçeğe dayalı bilginin aktarılması işlevi yerine getiriliyor. Habercilik sanal alemde de olsa, basılı medyada da olsa, görsel ve işitsel kanallardan da yapılsa özünde yine haberciliktir. Sadece kullanılan zemin, araçlar, iletim yöntemleri farklı" diye ekliyor.
Dijital mecraların basılı medyadan en önemli farkının hızı olduğunu söyleyen Bildirici, eskiden gazetelerde haberler için kelebek ömürlü dendiğini, şimdi ise anlık haberlerden söz edildiğini belirtti. Medya Ombudsmanı Bildirici, "Sürekli yenilenen, yeni gelen haberin birkaç dakika önceki haberi kovaladığı bir süreç söz konusu. Ama bu hız, haberlerin yeterince araştırılmadan okura sunulmasını, başka yerlerden aynen kopyalanan içeriklerin hiç sorgulanmadan yinelenmesini, yanlış olduğu ortaya çıkan haberlerin düzeltilmeden yola devam edilmesine de yol açıyor" değerlendirmesinde bulundu.
'İNTERNET HABERCİLİĞİ ARAKLAMAKTAN VAZGEÇECEK'
Bu durumu internet haberciliğinin çocukluk hastalığı olarak değerlendiren Bildirici, "Şu anda mevcut internet sitelerinin büyük bölümü içerik üretmekten çok, başka sitelerden, konvansiyonel medyadan içerik aktarımıyla hayatını sürdürüyor. Fakat eminim zamanla hem kendi gelir kaynaklarını yaratacaklar hem de içerik üretmeye başlayacaklar. O zaman sözünü ettiğim çocukluk hastalığından kurtulup, başka mecraların, başka internet sitelerinin içeriklerini aynen araklamaktan, yeterince sorgulanmamış haberler yayımlamaktan ve tabii tık avcılığından vazgeçecekler. Eninde sonunda olacak bu. Olmak zorunda. Zira bir yandan geleneksel medya ile yarış içine girip ona ölümcül darbeler indirip, bir yandan da kalitesiz ve içerik üretimine dayanmayan bir habercilik yapılamaz. Yapılsa da ilelebet sürdürülemez" diyerek, internet haberciliğinin özgün içerikler konusunda zayıf olduğuna dikkat çekti.
'OKUR MAĞAZANIN HER YANINI GÖREBİLİYOR'
"İnternet haberciliğinin eskiye oranla büyük bir avantajı da var, o da haber kaynaklarının çeşitlenmesi ve bilgiye ulaşmanın, araştırmanın kolaylaşması. Artık internet sayesinde dünyanın hemen her köşesine anında ulaşıp bir bilgiyi sorgulamak, yeni verilere ulaşmak mümkün. Bu da gazetecilik olanaklarının artması demek" diyen Bildirici şunları söyledi:
"Kuşkusuz okur açısından bakıldığında da farklılıklar söz konusu. Gazete sayfaları mağazaların vitrinleri gibiydi, gazetenin yazı işleri okura istediğini vitrinde sunuyordu. Okur da vitrinde sunulanlar arasından seçim yaparak okuyordu. Gazetelerin vitrini birinci sayfalarıydı. Şimdi ise elbette yine manşetler bir tür vitrin gibi ama okur, mağazanın her yanını aynı anda görerek seçim yapabiliyor, dahası sitelerin haberlerini kendine göre özelleştirebiliyor. Bu anlamda bakıldığında medyanın içerik sunumunun daha demokratikleştiği söylenebilir."
'OKUR İÇİN EŞİTSİZLİK KALKTI'
İnternet haberciliği sayesinde okurların habere ulaşmadaki eşitsizliklerinin ortadan kalktığına değinen Bildirici, "Zira Türkiye’de gazeteler İstanbul’da basılıyor; örneğin Trabzon ya da Erzurum veya Mersin’de oturan bir okur gazeteye aynı ücreti ödüyor ama aynı gazeteyi okuyamıyordu. Çünkü Anadolu’ya taşra baskıları gönderiliyor, İstanbul ve Ankara’da son baskılar dağıtılıyordu" ifadelerini kullandı.
'DİJİTAL GAZETECİLİK GÜNÜMÜZ KOŞULLARININ GEREĞİ'
Basılı medya kuruluşlarının reklam gelirlerinin azalması ve tirajlarının büyük oranda düşmesi sorunlarıyla karşı karşıya kaldığını söyleyen Bildirici, "Ayrıca siyasi iktidarın baskısı nedeniyle özgür ve eleştirel habercilik reflekslerini de sergileyemiyor çoğu. Böyle bir durumda kadrolarını giderek daraltıyorlar. Yurt dışındaki temsilciliklerini geri çekiyorlar, büroları azaltıyorlar, bazı servisleri kapatıyorlar. Böylesi bir kadro daraltması yaşarken yeni elemanlar almaları, gençlere olanak tanımaları çok zor, çok sınırlı" dedi.
Genç gazetecilerin dijital mecraları seçmelerini bu nedenlerden doğal karşılayan Bildirici, "Hem gelecek vadeden alan orası, hem de yeni kadrolar alabiliyor o kuruluşlar. Kısacası gençlerin seçimi gibi gözükse de dijital gazeteciliğe yönelmek aslında günümüz koşullarının gereği. Hayat o yana doğru akıyor" değerlendirmesinde bulundu.
'ESKİ-YENİ' TARTIŞMASI: KUŞAKLAR ARASI DENEYİM AKTARIMI MÜCEVHER DEĞERİNDE
Dijital gazete sayfaları ve yıllarca basılı yayında çalıştıktan sonra internet gazeteciliğine adapte olmakta zorlananlar arasındaki "eski-yeni" tartışmalarını da değerlendiren Bildirici, şunları söyledi:
"Ben gazeteciliğe başladığımda alaylı-mektepli kavgası vardı. Sonunda benim de aralarında bulunduğum okullular, yani üniversite mezunları kazandı bu kavgayı. Tersi söz konusu bile olamazdı, gazetecilik giderek daha iyi eğitimli, daha iyi donanımlı insanların yapabileceği bir meslek haline geliyordu.
"Şimdi gazeteciliğe atılacak gençlerin sadece daha yetenekli olmaları da yeterli değil; dijital mecraları, oralardaki gazeteciliği daha iyi bilmeleri gerekiyor. Benim gibi basılı medya geleneğinden gelen insanların avantajı, gazetecilik birikimleri, dijital alemde başlayan gençlerin avantajı ise yeni gazeteciliğin kurallarını, koşullarını daha iyi bilmeleri.
"Bu da bir kavga nedeni değil, işbirliğini zorunlu kılan bir ortam. O nedenle günümüzde bir kavgadan çok, eski ve yeni kuşak gazeteciler arasında yararlı bir ortaklaşmadan, birbirini beslemelerinden söz edilebilir. Eskiler deneyimlerini, gençler yeni medya ile ilgili bilgilerini birleştirerek ilerleyecekler. Nitekim öyle de oluyor; iki taraf da birbirini yok saymadan, birbirinden yararlanarak mesleğimiz adına olumlu bir gelecek üretiyor. Gazetecilikte sanıldığının aksine kuşaklar arası deneyim aktarımı, mücevher değerindedir."