Fincancı'ya 1 ayda iddianame hazırlayan savcı IŞİD emirinin dosyasını 9 ay bekletti
Artı Gerçek - Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkındaki iddianameyi bir ayda hazırlayan Ankara Cumhuriyet Savcısı M.Y.'nin, IŞİD’in ‘canlı bomba emiri’ olduğu iddia edilen Muhammed Cengiz Dayan hakkında 10 Ekim davası avukatlarının yaptığı suç duyurusunu 9 ay beklettiği, sonra da soruşturma için gizlilik kararı aldırdığı belirtildi. Avukat Erkan Ünüvar, "Şu anda yargı makamları, bir doktoru bir IŞİD yöneticisinden daha tehlikeli gören bir anlayışa sahip” dedi.
IŞİD’in Ankara Tren Garı’nda 10 Ekim 2015 tarihinde düzenlediği canlı bomba saldırılarına ilişkin Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davada, IŞİD’in ‘canlı bomba emiri’ olduğu ileri sürülen ve Suriye’deyken örgüt içinde kadılık yaptığı dönemde en fazla idam kararını verdiği dile getirilen Muhammed Cengiz Dayan hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmişti. 10 Ekim davası avukatları, Dayan’ın kritik sanıklardan biri olduğunu bildirerek savcılığa, 10 Ekim davasıyla birleştirilmek üzere suç duyurusunda bulunmuştu. Ankara Cumhuriyet Savcısı M.Y., Dayan hakkındaki suç duyurusunu ise 9 ay bekletti ve daha sonra 10 Ekim davasında kimlikleri tespit edilemediği için X-Y olarak kodlanan şüphelilerle ilgili açılan dosyayla birleştirdi. Ancak bu sefer de bu soruşturma için gizlilik kararı alındı ve avukatlara Dayan’ın akıbeti hakkında bilgi verilmiyor.
FİNCANCI İDDİANAMESİNİ 1 AYDA TAMAMLAMIŞTI
Dayan hakkındaki dosyayı 9 ay beklettikten sonra açtığı soruşturmaya da gizlilik kararı veren Savcı M.Y., TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı hakkında bir basın kuruluşuna verdiği demeç nedeniyle ‘terör örgütü propagandası yapmak’ iddiasıyla bir ay içinde iddianame hazırlamış, Fincancı’nın 7 yıl 6 aya kadar hapsini istemişti. 10 Ekim davası avukatları, şimdi savcının Dayan hakkında da harekete geçmesini ve gizlilik kararının kaldırılmasını istiyor.
10 Ekim davası avukatlarından Erkan Ünüvar, “7 yıldır, devletin tüm kurumlarının ve yargının IŞİD’lileri koruyup kolladıklarını, sürekli müsamaha gösterdiklerini; tutuklamamak, yakalamamak için ne gerekiyorsa yaptıklarını ve hatta delilleri bile saklamaktan çekinmediklerini, kısaca bir cezasızlık politikasının uygulandığını söylüyoruz. Bu sadece bizim iddiamız değildir. 10 Ekim dosyasına gelen bilgi ve belgelere bakan herkes bu durumu açıkça görebilir. Öte yandan IŞİD’lilere son derece toleranslı davranan, adeta ‘kandırılmış iyi çocuklar’ muamelesi yapan devlet kurumları ve yargı makamları, 10 Ekim aileleri ya da hak savunucuları söz konusu olduğunda çok farklı davranıyorlar, en hızlı ve en ağır şekilde cezalandırılmaları için uğraşılıyor. Bu durumun çok fazla örneği var” diye konuştu.
'ÇİFTE STANDART'
“Nitekim bu son yaşanan olay, yargının çifte standardını o kadar açık biçimde gösteriyor ki o kadar göstere göstere yapılıyor ki insan söyleyecek söz bulamıyor gerçekten” diyen Ünüvar, Dayan’ın kaçma şüphesi olan tehlikeli bir IŞİD’li olduğuna dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:
“Düşünün, üzerinde silahlarla polisten kaçarken yakalanan, 10 Ekim katliamı faili ve IŞİD yöneticisi olduğuna dair hakkında ciddi deliller bulunan halen tutuklu bir IŞİD’li hakkında 10 Ekim’le ilgili soruşturma yapılmasını istiyoruz ve neredeyse bir yıldır hiçbir işlem yapılmıyor. Kaçma tehlikesi var, tehlikeli bir militan, tahliye olabilir ve kaçabilir diye savcıya anlatmaya çalışıyoruz, savcı bizimle görüşmüyor bile. Bu defa dilekçe üzerine dilekçe veriyoruz, buna rağmen soruşturmada hiçbir işlem yapılmıyor. 9 aydır bu IŞİD’linin ifadesi dahi alınmıyor. Yaklaşık bir yıldır bekliyoruz, dosyada yapılan hiçbir şey yok.
'HİÇBİR ŞEY YAPMADIĞI DOSYADA GİZLİLİK KARARI ALDIRMIŞ'
Üstelik şimdi de savcılık, gizlilik kararı aldırmış soruşturma dosyasına. Artık ne olduğunu da göremiyoruz. Yani dosyada yapılan bir işlem yok ama nedense savcılık, hiçbir şey yapmadığı dosyada gizlilik kararı aldırmış. Oysa dosyada gizliliği gerektiren hiçbir durum yok ki. Çünkü dosyada bulunan tek evrak, bizim suç duyurusu dilekçelerimiz ve ekindeki deliller. Ki o deliller de 10 Ekim dava dosyasında hiçbir gizliliği bulunmayan, kamuya açık bilgi ve belgeler. Savcılık başka bir işlem de yapmadığı için bunun dışında gizlilik uygulanması gereken hiçbir şey yok dosyada. Böylesine açık bir konuda gizlilik kararı aldırıyorsanız, yargının bu konudaki uygulamalarını çok iyi bildiğimiz için soruşturmada yine bir şeyler gizlenmeye mi çalışılıyor diye düşünmeye başlıyoruz elbette.
'BİR DOKTORU IŞİD YÖNETİCİSİNDEN TEHLİKELİ GÖREN BİR ANLAYIŞ'
Tuhaflık burada da bitmiyor. 10 Ekim katliamının faillerinden ve IŞİD yöneticisi olduğu hakkında ciddi deliller bulunan IŞİD’li hakkında neredeyse bir yıldır işlem yapmayan aynı savcı, 10 Ekim katliamının müdahil kurumlarından olan TTB Başkanı Şebnem Korur Fincancı söz konusu olunca yıldırım hızıyla bir ay içerisinde iddianame hazırlayıp, sadece Şebnem Hoca uzman olduğu bir konuda görüş bildirdiği için terörist olduğunu iddia ediyor. Dolayısıyla ortaya şöyle çarpıcı bir sonuç çıkıyor. Şu anda yargı makamları, bir doktoru bir IŞİD yöneticisinden daha tehlikeli gören bir anlayışa sahip. Bizim yıllardır anlatmaya çalıştığımız bu çarpıklığı en net gösteren olay budur sanırım.” (ANKA)
Fincancı’dan mektup: Adli tıp uzmanı olarak değerlendirme yaptım
Fincancı’nın avukatı Eyüpoğlu: İddianame sevk yazısıyla birebir aynı, süreç uzatılmak isteniyor
İddianame hazırlandı: Şebnem Korur Fincancı hakkında yedi yıl altı aya kadar hapis istemi