Habertürk yazarı: Dertleri İpek'in trajedisi değil, asker karşıtlığı ve ülkücü ideolojiye kin kusmak
Siirt’te uzman çavuş Musa Er’in tecavüzü sonrası intihar eden 18 yaşındaki İpek Er’in hayatını kaybetmesine tepkiler dinmezken, iktidar kanadının asker tecavüzünün bu kadar gündem olmasından rahatsız olduğu görülüyor. Hürriyet gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ahmet Hakan’a konuşan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, askerin tecavüzünün bu kadar gündem edilmesini "PKK yandaşlığıyla" itham ederken, Habertürk gazetesi köşe yazarı Sevilay Yılman ise ilk başta serbest bırakılan Musa Orhan’ın tutuklanmasını sağlayan halkın tepkisini "asker karşıtlığı ve ülkücü ideolojiye kin kusmak" olarak niteledi.
"İpek’in başına gelenler gerçekten korkunç kabul ediyorum" diyen Yılman, bazı çevrelerin İpek Er’in annesinin feryadı üzerinden siyaset devşirme derdinde olduğunu savunarak, "Dertleri İpek’in yaşadığı trajedi ya da anasının yanan yüreği değildi sanki… Asker karşıtlığına, ülkücü ideolojiye kinleri kusmaktı" ifadelerini kullandı.
Yılman’ın yazısındaki ilgili bölümde şöyle yazdı:
‘MESELEYE BÖYLE BAKMIYORLARSA ZİHİNLERİ PROBLEMLİDİR’
"İpek’in başına gelenler gerçekten korkunç kabul ediyorum. Kürtçe bilmiyorum. Ama bilmediğim halde anacığının kendi ana dilinde feryadını izlerken tüylerim diken diken oldu benim de. Eminim azıcık vicdanı olan herkesin de olmuştur. Ama şunu gördüm… Bazıları anasının bu feryadı üzerinden siyaset devşirme derdindeydi yine. Dertleri İpek’in yaşadığı trajedi ya da anasının yanan yüreği değildi sanki… Asker karşıtlığına, ülkücü ideolojiye kinleri kusmaktı. Kardeşim…Musa Orhan üniforma giymiş bir asker olabilir. Ama adamın kanında namussuzluk, şerefsizlik varsa o üniforma ne yapsın! Namussuz namussuzdur! Tecavüzcü tecavüzcüdür. Burada mesele sağcı, solcu, Türk, Kürt, asker, sivil olmak falan değil. İnsan olmaktır insan! Çok açık yazıyorum…Kim ki bu meseleye böyle bakmıyor… Bu insanların zihni ve ruhu problemlidir ve duyarlıkları da sahtedir! NOKTA"
OLAYIN NASIL YAŞANDIĞINI ANLATTI
Sevilay Yılman yazısında ayrıca Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’nın iddianamesine dayanarak, olayın nasıl yaşandığını özetle şöyle anlattı:
"Ben şimdi size elimdeki belgelerden, öğrendiğim detaylardan hareketle tek tek tüm gerçekleri aktaracağım…
Batman’ın Beşiri ilçesinde yaşayan İpek’in Siirt Jandarma’da görevli Uzman Çavuş Musa Orhan ile yolu Facebook denilen mecrada kesişiyor. Hem İpek’in hem de Musa Orhan’ın savcılığa verdiği ifadelerden anladığım kadarıyla Facebook'ta yaklaşık 1 yıl evvel başlayan bu tanışıklık kah yazışarak kah görüntülü konuşarak flörte dönüşüyor. Henüz dış dünyayla pek irtibatı olmayan ve dünyayı sosyal medyadan, internetten, televizyonda, ki o şaşalı magazin programlarından tanımaya anlamaya çalışan İpek’e Musa Orhan’ın anlattıkları ve ruhunu okşayan tüm yazdıkları ilaç gibi geliyor.
İLK GÖRÜŞME KÖYDE GERÇEKLEŞİYOR
Aynen aktarıyorum arada yaşanan o diyaloğu İpek’in ifadesinden; "Bana sürekli benimle evleneceğini, mutlu edeceğini, beni iyi yerlerde yaşatacağını, ailemden isteyeceğini ve aşık olduğunu söylüyordu. Sürekli benimle kaçar mısın? Bana gelir misin? diyordu. Ben de ancak beni ailemden istemesi halinde evlenebileceğimi söylüyordum. 20 Haziran’da ailemle yaşadığım Beşiri ilçesine bağlı Kurukavak Köyü’ne geldi. Benimle gel dedi. Israr etti. Kabul etmedim…"
Ama daha sonra dayanamayıp gidiyor Siirt’e İpek… Kendisine hiç bilmediği ve merak ettiği o dış dünyanın anahtarını sunacak Musa’ya… Ondan sonra ise kabus dolu günler başlıyor.
Alçak, namussuz, şerefsiz Musa kendisine sırılsıklam aşık olan zavallı İpek’i pis emelleri uğruna harcıyor. Ailesinin rızası olmadan bir birlikteliği kabul etmesinin mümkün olmayacağını söyleyen İpek’i birlikte olmaya ikna edemediği için alkol içiriyor. Daha önce belki şişesini bile görmediği alkolün etkisiyle İpek kendinden geçiyor ve o namussuz da alçakça sahip oluyor genç kıza.
(İpek’in Musa ile beraber olmadan önce bakire olduğu ve yapılan muayenesinde de zorla bir cinsel birliktelik yaşadığı Adli Tıp Raporu’yla kanıtlanıyor bu arada)
Şimdi bazıları diyecektir ki… Ki diyorlar. Görüyoruz sosyal medyada bu türden yazılan şeyleri. "Kendi rızası ile adamın evine gitmişse ve gece kalmışsa tecavüz olarak nasıl değerlendirilir böyle bir durum…"
Değerlendirilir. Bal gibi de tecavüz denilir İpek’in yaşadığına.
Onun, o alçağın, namussuzun evine kendi isteği ile gitmiş olması İpek’in rızası dışında bir cinsel birliktelik yaşayacağı manasına gelmez çünkü. İpek o müptezelin, şerefsizin yanına bir hayat kurma, bir evlilik yapabilme hayaliyle gidiyor.
Kendisine alkol içirerek zorla sahip olan Musa’yla sabah olunca yüzleşiyor İpek. Ağlayarak; "Neden bana bunu yaptın?" diyor. Ancak deyyus; "Sevgilim panik yapma… Bak ben devletim… Devletin adamıyım. Bana güven. Zaten karım olacaksın… Evleneceğiz biz… Çocuklarımız olacak. Gidip isteyeceğim senin ailenden…" diyerek kandırmaya devam ediyor.
SON KANDIRIŞ
Ve bu kandırmaca 2 gün daha devam ediyor. 2 gün sonra panikle eve dönen Musa Orhan elinde bir otobüs bileti; "Eşyalarını topla… Burada kalamazsın artık. Seni İzmir’e kuzenimin evine göndereceğim… Sonra da ben geleceğim" diyor. İpek kafasında bin tane soru ile İzmir’e doğru yola çıkıyor. Ancak oraya vardığında ne karşılayan buluyor kendisini ne de şerefsiz Musa’ya ulaşabiliyor bir daha. Aynı otobüs ile evine dönüyor. Umut işte… Bir kez daha yazıyor Musa’ya Facebook üzerinden…Ancak yine cevap alamıyor. İşte o an kandırıldığının, aldatıldığının farkına varıyor ve Siirt Cumhuriyet Başsavcılığı’na giderek şikayetçi oluyor.
‘SİİRT 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ İDDİANAMEYİ NİYE İADE ETTİ?’
Ben başına gelen tüm bu hikayeyi o anlatılanlardan derledim. Siirt Cumhuriyet Başsavcısı Taner Gül’ün iddianamesinden. Aradım ama ulaşamadım… İpek’in yaşadıklarını ona yaşatılanları o kadar güzel kavramış ve içselleştirmiş ki Savcı Gül… Tek tek, saniye saniye dökmüş iddianamesine ve sonunda da o alçak, namussuz, şerefsiz Musa Orhan’ın en üstten cezalandırılması için mahkemeye çağrıda bulunmuş. Ancak Savcı Gül’ün bu vicdan yüklü, adalet çağrısı yapan iddianamesi niyeyse Siirt 1. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından iade edilmiş."
(HABER MERKEZİ)