Hak savunucularından sağduyu çağrısı: 'Savaşın nedeni Museviler değil, İsrail devletinin politikaları'

İsrail ve Filistin arasındaki savaşa dair insan hakları savunucuları Türkiye’deki Yahudi toplumuna dönük ırkçı saldırılara karşı sağduyu çağrısında bulundu: "Tüm Yahudiler İsrail devletinin ve başındaki Netanyahu’nun eylemlerinden sorumlu değildir."

Ezgi YILDIZ


İSTANBUL - İsrail’in Gazze’deki el-Ehli Baptist Hastanesi’ne yaptığı katliamın ardından Türkiye’nin birçok ilinde İsrail devleti protesto edildi. İsrail Ulusal Güvenlik Konseyi Türkiye'deki İsrail vatandaşlarına ülkeyi terk etmeleri yönünde çağrı yaparken birçok Yahudi bu çağrıya uydu. İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Başkanı Eren Keskin, İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ve İnsan Hakları Okulu’ndan Dr. Elçin Aktoprak Türkiye’de yaşayan Yahudi toplumuna yönelik gelişebilecek ırkçı saldırılara yönelik sağduyu çağrısında bulundu.

İnsan hakları savunucuları Yahudi halkının ve İsraillilerin savaşı kınayan açıklamalarına dikkat çekerek İsrail devleti politikalarıyla ayrı düşünülmesi gerektiğine vurgu yaptı.

EREN KESKİN: TÜM SİVİLLERİN YAŞAM HAKKI KORUNMALI

İHD Genel Başkanı Avukat Eren Keskin, insan hakları savunucularının İsrail ile Filistin arasında süren savaşa siyasetçilerle benzer yaklaşımlar içinde bulunmadıklarını ifade etti. İnsan hakları savunucularının tüm sivillerin yaşam haklarının korunması üzerine çalışmalar yürüttüğünü söyledi. Keskin, bu konuda çağrılar yaptıklarına vurgu yaparak Yahudi halkının geçmişte büyük zararlar gördüklerini hatırlattı.

Keskin, “Bizim coğrafyamızda yaşayan bir Yahudi halkımız var. Hatta çok sevdiğimiz Yahudi Yazar Rıfat Vali’nin bir söylemi vardı ‘biz Türkiye’deki Yahudiler olarak görünmezliği seçtik’ bu çok ağır bir şey, kendilerini göstermeden yaşıyorlar. Sadece bugünlerde değil daha önce de öyle yaşıyorlardı. Yani 6-7 Eylül’de unutmuyoruz hiçbirimiz” dedi.

'TÜM HALKLARIN IRKÇI SALDIRILARA UĞRAMAMASI İÇİN ÇALIŞIYORUZ'

Keskin, İsrail devletinin Filistin politikasına sonuna kadar karşı çıkılması gerektiğini belirterek önemli hususlara dikkat çekti. Keskin, “Filistin halkının haklarını sonuna kadar savunalım fakat antisemit söylemlerle yapmak çok yanlış. Çünkü bizim coğrafyamızda yaşayan Yahudiler ve İsrail’de yaşayan Araplar var ve bunları unutmadan davranmak gerekiyor. Bu nedenle biz insan hakları savunucuları olarak sürekli bu konuyu dile getirmekten yanayız. Coğrafyamızda yaşayan tüm halkların ırkçı saldırılara uğramamaları yönünde çalışıyoruz” ifadelerini kullandı.

İSRAİL DEVLETİNİN POLİTİKALARI İLE İSRAİL HALKININ BARIŞ HAREKETİ

Avukat Eren Keskin İsrail devletinin eylemlerine karşı İsrail halkının bir kısmının barış talebiyle hareket ettiklerini belirtirken devlet politikası ve halk tabanından gördüğü tepkinin medyada eşit bir biçimde görünürlüğe sahip olmadığını söyledi. Keskin, şöyle devam etti:

"Şunu belirtmek gerekir, İsrail’de çok güçlü bir barış hareketi var. Kendi devletlerinin politikalarına karşı binlerce insan aylardır sokaklardaydı. Şu anda da İsrail politikasını protesto eden binlerce insan yürüyor İsrail’de ama maalesef Türk medyası bunları asla vermiyor. İkisinin de gösterilmesi gerekir. Biz hem İsrail’deki barış yanlılarıyla birlikte olabilmeliyiz hem de sivil Filistin halkıyla birlikte olabilmeliyiz. Bu sebepten tüm çabamız bu nedenle buradaki Yahudi arkadaşlarımız herhangi bir zarar görmemeleri gerektiğini sürekli dile getiriyoruz."

YOLERİ: TÜRKİYE’DE MUSEVİLERE YÖNELİK IRKÇILIK DALGASI YÜKSELEBİLİR

İHD İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri savaş dönemlerinde halkların birbirlerine karşı düşmanlaştırıldığını belirterek Filistin’de yaşananlara yönelik değerlendirmelerde bulundu. Yoleri, Hamas’ın İsrailli sivillere yönelik yaptığı saldırılarla birlikte savaşın farklı bir çerçeveye büründüğünü ve İHD’nin bu saldırıları anında kınadığını söyledi:

"İsrail devleti daha önce de yaptığı gibi Gazze’de soykırıma varan bir savaşa gitti ve bu hâlâ sürüyor. Öncelikle savaşı kınadığımızı, lanetlediğimizi belirtmemiz gerekir. Savaşa ve soykırıma yönelik bu tür eylemlerin uluslararası alanda yeterince tepki görmemesinden kaynaklı tekrar dile getirmekte fayda var. Tabii ki bugün Türkiye’de Musevilere yönelik bir ırkçılık dalgasının yükselmesi mümkün. Buna ilişkin çeşitli işaretler alıyoruz. Avrupa’daki İslamofobi gibi burada da Musevi karşıtlığının nefret ve saldırılara dönüşme ihtimali var. Bundan duyduğumuz kaygıyı daha önce de paylaştık bir kere daha paylaşmak istiyoruz. Tüm toplumun savaşın nedeninin Museviler olmadığını, İsrail devletinin politikalarını diğer tüm devletlerin politikaları gibi eleştirebileceğimizi fakat halkların karşılaşacağı muamelelerle bir tutmamak gerektiğinin altını çizip tüm topluma duyarlılık çağrısı yapıyoruz.”

AKTOPRAK: İNSANLAR, KİMLİĞE DAYALI SAVAŞLARDA TARAF TUTMAYA ZORLANIYOR

İnsan Hakları Okulu’ndan Dr. Elçin Aktoprak İsrail ve Filistin arasındaki savaşı kimliğe dayalı olduğuna dikkat çekerek değerlendirmelerde bulundu. Dr. Aktoprak, devlet politikalarının ve halkların birebir aynı refleks ve yaklaşımlarda olmadıklarına dikkat çekerek, “Bu tarz savaşlarda insanlar taraf tutmaya zorlanırken aynı zamanda insanların devletleri ve halkları hatta örgütleri birbirine karıştırıyorlar. Burada tek tek Yahudiler ya da Filistinliler ile ilgili bir durumun olmadığının altını çizmek gerekir” dedi.

Dr. Elçin Aktoprak toplumun Hamas’ın ve İsrail devletinin eylemlerine karşı olabileceklerini ifade ederken ayrı düşünülmesi gereken hususlar olduğunu vurguladı. Aktoprak, şunları söyledi:

"Tüm Yahudiler İsrail devletinin ve başındaki Netanyahu’nun eylemlerinden sorumlu değildir. Nasıl ki tüm Filistinliler Hamas tarafından temsil edilmiyorsa ve sorumlu değillerse. Dolayısıyla bu tip durumlara karşı tabii ki hepimiz öncelikle herkesin insan olduğu eşitliği üzerinden hareketle itidalli yaklaşmalı ve buna göre bir tavır sergilemeliyiz. Türkiye bağlamında da elbette ki Türkiyeli Yahudiler bu işin bizzat sorumlusu değil kendilerini de tehdit altında hissediyorlar.

Bunların önemli bir kısmı da eylemlere karşı olduklarına dair açıklamalar yaptı. Dolayısıyla burada söyleyebileceğimiz en önemli şey zaten çok basit olan kimse kendilerini temsil ettiğini söyleyen örgütlerin ve devletlerin yaptığı eylemlerden sorumlu değil. Devletlerin ve örgütlerin tek başına onların kendi sorumlulukları var. Uluslararası anlamda ceza hukuku da insanlığa dair işlenen suçları buna göre şekillendiriliyorlar. Bu sebepten dikkatli ve sağduyulu olmak gerekir."

Öne Çıkanlar