Hayata Dönüş operasyonu: Sadettin Tantan 23 yıl sonra kişiye özel duruşma ile dinlendi

Hayata Dönüş operasyonu: Sadettin Tantan 23 yıl sonra kişiye özel duruşma ile dinlendi
Cezaevlerindeki 'Hayata Dönüş' operasyonları sırasında İçişleri Bakanı olan Sadettin Tantan, tarafların alınmadığı bir özel duruşma açılarak tanık olarak dinlendi. Avukatlar tepki gösterirken, "Tanık değil sanık olması gerekirdi" dedi.

Hicran CENGİZ


İSTANBUL - 'Hayata Dönüş Operasyonu' adı verilen 20 ayrı cezaevinde 28 siyasi tutuklunun katledildiği, onlarcasının da yaralandığı 19-22 Aralık 2000 tarihli operasyona dair davada eski İçişleri Bakanı Sadettin Tantan, özel bir duruşma yapılarak tanık olarak ilk kez dinlendi.

Bayrampaşa Cezaevi'nde gerçekleşen operasyona ilişkin 194 askerin yargılandığı davanın 50. duruşmasında, Tantan'ın tanık olarak ifadesinin alınması kararı verilmişti. Tantan, bu duruşmanın üzerinden geçen 2 buçuk yılın ardından konuştu.

Mahkeme, duruşma tarihini müdahil tarafa bildirmedi. Tantan, 26 Şubat 2024 tarihinde Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde tanık olarak hakim karşısında ifadesini verdi.

BAZI SORULARA 'HATIRLAMIYORUM' DEDİ

Mahkeme Heyeti, Tantan’a müdahil avukatların hazırladığı 60 soruyu sordu. Tantan soruların birçoğunu yanıtsız bırakırken, bir kısmına ise "Hatırlamıyorum" cevabını verdi. Tantan’ın verdiği cevaplar kadar dinlenme biçimi de dikkat çekti.

AVUKAT SEVİMLİ: HUKUKA AYKIRI ŞEKİLDE DİNLEDİ

Davanın avukatı Güçlü Sevimli, Tantan’ın dinlenmesine ilişkin şunları söyledi:

"Tantan’ın, tarafların yokluğunda, yani davanın yargılamanın müdahil tarafı olan bizlerin ve sanık müdafilerinin yokluğunda sadece mahkeme heyetinin hazır olduğu bir duruşmada, tabiri caizse özel bir duruşma açarak dinlenmesine karar verildi. İtiraz ettik ama bu itirazlarımızdan bir sonuç çıkmadı. Mahkeme heyeti bizlere (müdahil taraf olarak) Tantan’a sormak istediğimiz soruları bir ay içerisinde yazılı olarak sunmamızı istedi. Tantan’ın tanık olarak dinlendiği bu özel duruşmada soruların kendisine sorulacağı söylendi. Bu hukuka aykırı bir dinleme yöntemi hatta kanuna aykırı bir yöntem. Kişiye özel duruşma açıp tanık dinlenmesinin karşılığı Ceza Muhakemesi Kanunu’nda yok."

'İSTEDİĞİ GİBİ RAHAT BİR İFADE SÜRECİ GEÇİRMİŞ'

"Soruların büyük bir kısmına ‘hatırlamıyorum’, ‘bilmiyorum’ diye cevap vermiş. Bir kısmına da normal cevap vermiş ama mümkün olduğu kadar kendisini hukuken zor duruma sokmayacak hukuki sorumluluk doğurmayacak şekilde cevaplar verdiğini görüyoruz. Bizler olmadığımız için tarafların yokluğunda Tantan, istediği gibi rahat bir ifade verme süreci geçirmiş.”

‘MAHKEME EHYETİ TEK BİR SORU BİLE SORMAMIŞ’

Avukat Sevimli, hazırlanan sorular dışında mahkeme heyetinin soru sormadığına da dikkat çekti:

"Maddi gerçeği ortaya çıkarmak adına kendisine zorlayıcı sorular soran ve durumu ortaya çıkartmaya çalışan hiçbir taraf olmadığını görüyoruz. Mahkeme heyeti, Tantan’a tek bir soru bile sormamış, sadece bizim sorularımızı sormuş yani bu da aslında ilginç. Yargılamayı yapan bir mahkeme heyetisiniz, dosyayı biliyorsunuz, sizin de soracağınız sorular olmalı. Tantan da Hayata Dönüş operasyonlarındaki hukuki sorumluluğunu çok iyi bildiği için kendisi açısından hukuken bir sıkıntı yaratmayacak, hatta çok net söyleyelim kendisini sanık durumuna getirmeyecek şekilde sorulara cevap vermiş. Ancak müdahil taraf olarak orada olsaydık duruşmaya katılabilseydik, bu duruşma bu şekilde olmazdı. Tantan bu kadar rahat şekilde cevaplar veremez, maddi gerçeği ortaya çıkarma noktasında çok daha fazla bilgi Tantan'dan elde edebilirdik ama maalesef olmadı."

‘HAREKAT PLANINDA İMZASI VAR

Avukat Sevimli, Tantan’ın yanıtlarının itiraf niteliğinde olduğunu belirterek davadaki hukuki sorumluluğuna da şu ifadelerle dikkat çekti:

"Tantan’ın normal şartlarda bu yargılamada tanık değil sanık olması gerekir. Yargılamadaki ve Hayata Dönüş Operasyonları’ndaki hukuki sorumluluğu çok net. Dinlendiği duruşma zaptına da baktığımızda verdiği cevaplarda net bir şekilde görüyoruz. Dosyaya gelen ve bu operasyonu başlatan talimatı veren harekat planın altında kendisinin imzası var. Kendisi dönemin İçişleri Bakanı, jandarmanın bağlı olduğu bakanlığın başında bulunan kişi. Verdiği cevaplarda operasyonlara ilişkin kararın kendisinin de katıldığı Milli Güvenlik Kurulu'nda alındığını söylüyor."

TANTAN HAKKINDA SUÇ DUYURUSUNDA BULUNULACAK

Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davanın seyrine ilişkin değerlendirmede bulunan Sevimli, “2010 yılından beri süren davada artık son aşamaya gelindi. Bizim tüm taleplerimiz öyle veya böyle mahkeme tarafından yerine getirildi. Kalan çok az sayıda birkaç beklenen yazı kaldı. Onlar da geldikten sonra artık dosya esası ilişkin mütalaanın açıklaması için savcıya tebliğ olacak. Ondan sonra artık karar aşamasına geleceğiz. Tantan, maalesef dönemin İçişleri Bakanı olduğu için soruşturma ve yargılama makamlarınca farklı bir muameleye tabi tutuluyor ve maalesef sanık sandalyesine bugüne kadar oturmadı" dedi.

Avukat Sevimli, Sadettin Tantan hakkından tekrar suç duyurusunda bulunacaklarını ve mahkemeden de suç duyurusunda bulunmalarını talep edeceklerini belirtti.

NE OLMUŞTU?

'Tabutluk' adı verilen cezaevlerindeki F tipi hücre sistemine ve tecride karşı tutukluların 20 Ekim 2000'de başlattıkları ölüm orucuna devlet silahla karşılık verdi. 19-22 Aralık 2000 tarihleri arasında aynı anda 20 ayrı hapishanedeki siyasi tutuklu ve hükümlülerin kaldığı bloklara operasyon düzenlendi. Zehirli gazlar da kullanılan operasyon sonucunda 28 tutuklu ve 2 asker olmak üzere toplam 30 kişi öldü. Operasyona “Hayata Dönüş” ismi verildi. Açlık grevleri süresince de 122 kişi öldü, yüzlerce eylemci grevlerin ve operasyonların yarattığı tahribatları hayatları boyunca taşımak zorunda kaldı. İktidarda DSP-MHP-ANAP koalisyonu bulunuyordu. Dönemin Başbakanı Bülent Ecevit operasyonu, “Teröristleri kendi terörlerinden kurtarma” diye tanımladı.

Katliam sonrasında açılmak istenen davalar sürekli engellendi. 2010 yılında açılan davada, operasyonu gerçekleştiren Jandarma Özel Asayiş Komutanlığı (JÖAK) birliğinin sayısı ve kimlik bilgileri istenmesine rağmen bilgi gönderilmedi, bilgi göndermeyenler hakkında herhangi bir işlem yapılmadı. Operasyon sırasında kullanılan kimyasalların niteliğinin araştırılması talepleri de sonuçsuz kaldı.

Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden dava kapsamında ifade veren emekli bir uzman çavuş, Bayrampaşa Cezaevi’ndeki operasyonda jandarmanın envanterinde bulunmayan değişik gaz bombaları kullanıldığını, kadın mahkûmların teslim olmak isteyip jandarmadan kapıyı açmalarını istemesine rağmen kapıların açılmadığını ve rütbeli jandarmaların yanmakta olan koğuşlara atılan battaniyelere su yerine benzin döktüklerini anlatmıştı.

Tüm bu yaşananların üzerine, operasyonlardan sağ kurtulan mahkumlara 'kasten adam öldürme', 'cezaevi yönetimine karşı silahlı isyan' gibi suçlardan çeşitli davalar açıldı.

F tipi cezaevlerinin mimarlarından olan ve 'Hayata Dönüş Operasyonu' sırasında Cezaevleri Genel Müdürlüğü görevinde bulunan Ali Suat Ertosun'a 2004 senesinde hükümet kararıyla 'Devlet Üstün Hizmet Madalyası' verildi. Ertosun, madalyasını dönemin Adalet Bakanı AKP’li Cemil Çiçek'in elinden aldı.

Öne Çıkanlar