'İhraç edilen 50 kişi yaşamına son verdi'
CHP'li Sezgin Tanrıkulu, 2017 yılının ilk 8 ayına ait hak ihlallerini raporlaştırdı. İlk sırada iş cinayetleri ve KHK mağdurları var.
HABER MERKEZİ - CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu, 1 Ocak-31 Ağustos tarihlerini kapsayan insan hakları ihlalleri raporlaştırdı.
2017 yılı başından beri yaşanan hak ihlallerinde, ilk sırada 1.119 kişinin öldüğü iş cinayetleri yer alıyor.
Hak ihlallerinde ilk sekiz ayda en az 1.924 kişi hayatını kaybetti. Cezaevlerinde artan hak ihlallerine dikkat çeken Tanrıkulu, "OHAL Türkiye’sinin cezaevlerinden çığlıklar yükselmektedir" dedi.
Tanrıkulu, İnsan Hakları İhlal Raporu'nda 2015 yılı Ağustos ayından itibaren tekrar başlayan çatışmaların Türkiye tarihinde eşi az görülmüş bir yıkıma, sayısız can kaybına, toplu zorunlu göçlere ve her alandaki hak ihlaline sebep olduğunu belirtti.
'15 TEMMUZ'DA SONRASI DA SİVİLLERİ HEDEF ALIYOR'
15 Temmuz 2016 darbe girişimi sırasında da darbecilerin sivilleri hedef alan korkunç saldırıları sonucu yüzlerce sivil yurttaş ve kamu görevlisinin hayatını kaybettiğini belirten raporda, sayısız yurttaşın yaralandığını ifade edildi.
Raporda ayrıca "Darbeciler, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk defa halkın iradesi olan Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni dahi bombalamış ve demokrasiye, temel insan haklarına yönelik hunharca saldırılar gerçekleştirmiştir" dedinildi.
'TÜM TEMEL HAKLAR ASKIDA'
15 Temmuz darbe girişiminden beş gün sonra Türkiye genelinde ilan edilen OHAL’le birlikte tüm temel hakların askıya alındığını ifade eden CHP'li Tanrıkulu, raporunda şu görüşlere yer verdi:
"Başta yaşam hakkı, kişi güvenliği, ifade ve örgütlenme özgürlüğü olmak üzere temel haklara yönelik sistematik ihlaller bugün de aynı hızla devam etmektedir. Türkiye’de gelinen noktada temel insan haklarının sistematik ihlalini aşan, saldırı boyutuna varan uygulamalar söz konusudur."
'İHRAÇ EDİLEN 50 KİŞİ YAŞAMINA SON VERDİ'
"Başta cezaevleri olmak üzere yaşamın her alanında ağır saldırı altında olan insan hakları, insanlık onurunun temel kazanımlarıdır. Siyasi iktidar bugün insanlık onuruna kastetmektedir. Özellikle OHAL’le birlikte yüzbinlerce kamu emekçisinin ihraç edilmesi, eğitimciler Nuriye Gülmen ve Semih Özakça’nın başlattığı açlık greviyle tüm dünyada duyulmuş ve yoğun bir kamuoyu tepkisi yaratmıştır. Ancak buna rağmen TBMM bünyesinde oluşturulan OHAL komisyonunun etkin bir mekanizma olarak çalıştırılması söz konusu olmamıştır. Haksız bir biçimde kamudan ihraç edilen yüzbinlerce kişi 'sivil ölüme' mahkum edilirken, uğradığı haksızlığa tahammül edemeyen 50’ye yakın kişi de intihar ederek yaşamına son vermiştir. Türkiye’de son iki yılda gerek çatışmalar gerekse yargısız infazlar ve iş cinayetleri, kadına yönelik şiddet sonucu binlerce yurttaşımız hayatını kaybetmiştir. Bu kayıplar maalesef 2017 yılında da aynı hızla, dramatik bir artış göstermektedir."
İŞ CİNAYETLERİ ACİL ÖNLEM BEKLİYOR
CHP'li Tanrıkulu, 2017 yılının ilk 8 ayında en az 1.924 kişinin hayatını kaybettiğini, bu ölümler içinde iş cinayetlerinin 1.119 kişiyle en yüksek oranı teşkil ettiğini bildirdi. Tanrıkulu, "İş güvenliği konusunda caydırcı tedbirler alınmaması ve denetimsizlik, iş cinayetlerinin başat sebebi olduğu halde ne yazık ki iktidar ve ilgili kurumlar duyarsızlığını sürdürmektedir" dedi.
Silahlı çatışmaların sivillerin de yaşam hakkını tehdit ettiğini vurgulayan Tanrıkulu, 2017’nin ilk sekiz ayında en az 404 kişi (118 asker, 5 polis, 269 yasadışı örgüt üyesi, 11 korucu ve 1 sivil) yaşamını yitirdiğini belirtti. Tanrıkulu, yasadışı örgütlerin saldırıları sonucu da 1’i çocuk olmak üzere 74 kişinin hayatını kaybettiğini kaydetti.
'CEZAEVLERİNDEN ÇIĞLIKLAR YÜKSELİYOR'
"OHAL Türkiye’sinin cezaevlerinden çığlıklar yükselmektedir" diyen Tanrıkulu, cezaevlerinde 'sistematik, ağır işkenceler' yapıldığını, 'insanlık onurunun ayaklar altına alındığını' savundu. Hasta tutuklu ve hükümlülerin tedavilerinin aksatıldığını, mahkumların yasalardan kaynaklı haklarından dahi yararlandırılmadığını öne süren CHP'li Tanrıkulu, raporunda şu bilgilere yer verdi:
"Son 8 aylık süreçte cezaevlerinde 8 mahkum hayatını kaybetmiş, en az 367 mahkum işkence ve kötü muameleye maruz kalmış, 605 mahkum bulundukları cezaevlerinden bir başka cezaevine zorla sevk edilmiş, 35 mahkumun da sağlık hakkı ihlal edilmiştir. "İşkence ve kötü muamele gözaltı yerlerinden sokağa taşmıştır. Son 8 ayda en az 480 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kalırken gözaltında bir yurttaş yaşamını yitirmiştir."
'152 GAZETECİ HAPİSHANEDE DEVLETİN RAKAMI 2'
İfade özgürlüğünün kalmadığına dikkat çekilen raporda, "Dünyada en fazla tutuklu gazeteci bulunan ülke sıralamasında Türkiye yine başı çekmiştir. Halihazırda 152 gazeteci tutuklu olduğu halde iktidar bu sayıyı 2 olarak vermektedir! Sınır Tanımayan Gazeteciler örgütü tarafından hazırlanan 2017 Basın Özgürlüğü İndeksi’nde Türkiye 4 sıra geriledi ve 180 ülke arasında 155. sırada, 'gazetecilik yapmanın zor olduğu ülkeler' kategorisinde yer aldı." deniliyor.
Toplu gösteri ve yürüyüş hakkının ihlal edildiği belirtilen raporda, "OHAL dolayısıyla askıya alındığı Türkiye’de insanlar sorunlarını ve tepkilerini sosyal medya aracılığıyla iletirken de yargı kıskacıyla karşı karşıya gelmektedir. Sosyal medya hesaplarındaki paylaşımları dolayısıyla haklarında dava açılan, gözaltına alınan, tutuklanan yurttaşların çetelesini tutmak bile imkansız hale gelmiştir." deniliyor.
‘2017 TÜRKİYESİ NE YAZIK Kİ KARANLIK BİR TÜRKİYE’DİR’
Sivil toplumun tehidt altında olduğuna dikkat çeken rapor şu ifadeler yer aldı: "Kuruluşlarının KHK’larla kapatıldığı, insan hakları savunucularının uydurma gerekçelerle tutuklandığı, basının tek sesli hale getirildiği bir ortamda insan hakları savunuculuğu yapmak ciddi bedelleri göze almayı gerektirir hale gelmiştir."
"2017 Türkiyesi ne yazık ki karanlık bir Türkiye’dir ve bu karanlıktan çıkmanın tek yolu insan haklarına, hukuka, anayasaya, bağlı olunan uluslararası sözleşmelere saygıdır" diyen CHP'li Tanrıkulu, Türkiye'nin bu karanlık günlerde barışın kıymeti kadar anlamını da çok iyi kavradığını belirtti. Tanrıkulu, "Çatışmaların yaşanmadığı, terörün esmediği, cezaevlerinden işkence çığlıklarının yükselmediği, sokaklarda yargısız infazların yapılmadığı bir Türkiye için 1 Eylül Dünya Barış Günü yeni bir başlangıç olabilir. Barış, eşitlik ve adalet için herkesin yapabileceği bir şey vardır" dedi.