İlk seçilmiş kadın Bakan Aykut: Bu asgari ücret sürünerek yaşamaya bile yetmez, öldürür

Eski Çalışma Bakanı, asgari ücretten vergi alınmaması gerektiğini söyledi.

İlk seçilmiş kadın Bakan Aykut: Bu asgari ücret sürünerek yaşamaya bile yetmez, öldürür

Türkiye’nin seçilmiş ilk bakanı olan ve Çalışma Bakanlığı görevini yürütmüş İmren Aykut, gıda fiyatlarının pahalılığından yakınarak, "Bu asgari ücret sürünerek yaşamaya bile yetmez, öldürür" dedi.

Turgut Özal döneminde çalışma yürüten Aykut, asgari ücret görüşmelerine de giren kişi olarak, enflasyonun Türkiye’de her zaman olduğunu fakat bugünkü kadar hayat pahalılığının bulunmadığını söyledi.

Sözcü’den Emin Özgönül’e konuşan Aykut, "Asgari ücret her dönem vatandaşlarımız için yetersizdi ama bugünkü gibi hayat pahalılığı karşısında belirlenen 2 bin 825 liralık asgari ücret, artık fakirlik sınırının da altında kaldı. Bu asgari ücret sürünerek yaşamaya bile yetmez, öldürür. 1987-1991 yılları arasında Çalışma Bakanlığı yaptım ve asgari ücret komisyonlarında bu ücretin mümkün olduğunca arttırılması için gayret ettim. 1987'de o günün parası ile 74 bin 250 lira olan asgari ücreti 126 bin liraya çıkardık. 1989'da 225 bin liraydı bir yıl sonra 474 bin lira yaptık. 1991'de ise neredeyse yüzde 100 artış ile 801 bin liraya yükselttik" dedi.

‘VERGİ ALINMAMALI’

Asgari ücretten vergi alınmaması gerektiğini savunan Aykut, "İlk kez benim Bakanlığım döneminde asgari ücrete gelen artış sonrası vatandaşların bütçesi o kadar rahatladı ki, asgari ücretlilere yönelik taksitle çamaşır makinesi, buzdolabı kampanyaları başladı. Şimdi iktidar asgari ücrete yüzde 20 zam yaptık diye övünüyor. Bugünkü asgari ücret ile iki kişilik bir aile bile geçinemez.

Öteden beri asgari ücretten vergi alınmamasını savundum ama bizim iktidarımız döneminde bunu başaramadık. Bugünde aynı fikirdeyim ve tümü olmuyorsa bile, asgari ücretin en az yüzde 50'si vergiden muaf tutulmalı" ifadelerini kullandı.

‘KASAYA GİDİNCE BİR HESAP ÇIKIYOR, HAYRET EDİYORUM’

Lüks harcamalarının olmadığını söyleyen Aykut market kasasına ulaştığında yaşadığı şaşkınlığı, "Türkiye'de her zaman hayat pahalılığı enflasyon vardı ama bugünkü gibi özellikle son dönemdeki gibi korkunç boyutta hiç olmadı. Ben alışverişimi kendim yaparım. Marketten sadece zorunlu şeyleri alıyorum, et yemem, tatlıyla aram yok. Lüks bir şey almam. Sadece sebze meyve, peynir, zeytin, tavuk ya da balık… Kasaya gidince bir hesap çıkıyor, hayret ediyorum. ‘Ben ne aldım bu kadar' diye düşünüyorum. Bir haftada hatta bir günde etiketler değişiyor" şeklinde anlattı.

İthalat politikaların da eleştiren Aykut, pahalılığın en büyük nedeni olarak çiftçilerin bu yolla bitirilmesi olduğunu savunarak, "Ben tek kişiyim, çoluğu çocuğu olanlar, kirada oturanlar ne yapsın? Hele asgari ücretliyse geçinmesi mümkün değil. Elektrik, su, doğalgaz faturaları insanlar için yıkım oldu. TRT payı, kayıp kaçak payı, sayaç okuma gibi olmadık kalemler var. 50 liralık elektrik kullanıyorsan 100 lira da diğer kalemler faturayı şişiriyor. Pahalılığın en büyük nedenlerinde biri de çiftçinin yok edilmesi. Her şey ithal…

Bu ülke mercimek deposu ama Kanada'dan mercimek, Şili'den elma, Çin'den çekirdek geliyor. Niğde, Amasya elma yatağı. Trakyamız ayçiçeği tarlaları ile kaplı, biz ay çekirdeği ithal ediyoruz. Tarımı bitirirseniz gıda enflasyonu da yenemezsiniz" dedi.

Enflasyon vergi asgari ücret