IŞİD'liler tahliye edilmişti: Yargıtay'ın gerekçeli kararı çıktı
Artı Gerçek - IŞİD'in Atatürk Havalimanı Katliamı davasında 46'şar kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası alan altı sanığın tahliye edilmesine ilişkin tepkiler sürerken, Yargıtay'ın gerekçeli kararı ortaya çıktı.
Habertürk'ün haberine göre Yargıtay 21 sayfalık gerekçeli kararında, tahliye edilen sanıklar için şu ifadeleri kullandı: “Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer aldığına ilişkin her türlü şüpheden uzak mahkumiyete yeterli kesin ve inandırıcı delil yok.”
İSİM İSİM TAHLİYE GEREKÇELERİ
İsim isim tahliye gerekçeleri de yazıldı. İşte o bölüm:
"SANIK RIZA COŞKUN: (Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu yönünden) Sanık Rıza Coşkun’un Pendik İlçesinde ankesörlü telefondan 27.06.2016 ve 28.06.2016 tarihlerinde toplamda 3 defa olmak üzere İstanbul Atatürk Havalimanı saldırısını gerçekleştiren faillerden Rakhim Bulgarov’u arayarak iletişime geçtiği, kullandığı ankesörlü telefon kartının sanığın aracından ele geçirildiği, silahlı ve bombalı saldırı eylemini gerçekleştiren saldırgan ile neden görüştüğüne ilişkin hayatın olağan akışına uygun bir savunma yapamayan ve ele geçen dijital materyalleri üzerinde yapılan incelemelerde DAEŞ terör örgütü ile ilgili bazı fotoğraflar, marşlar ve dökümanlar bulunduğunun anlaşılması karşısında; 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer almayan ve vahim eylem niteliğindeki araç suçlar olan nitelikli kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme suçlarına yardım etme şeklinde şerik olduğu konusunda da mahkumiyetine yeterli şüpheden uzak, kesin bir delil bulunmayan sanığın dosya kapsamına yansıyan eyleminin TCK'nın 314/2. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturacağı, örgüt içerisindeki faaliyeti ve yarattığı tehlike de dikkate alındığında hakkaniyete uygun makul oranda alt sınırdan uzaklaşılarak cezalandırılmasına karar verilmesi gerekirken suç vasfında düşülen yanılgı ve yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi,
(Nitelikli kasten öldürme, nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme, nitelikli mala zarar verme ve nitelikli kamu malına zarar verme suçları yönünden) Sanık hakkında 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer aldığına ve araç suçlara katıldığına ilişkin her türlü şüpheden uzak mahkumiyete yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından sanığın atılı suçlardan beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi bozma nedeni sayılmıştır. (1 üye bu karara muhalefet etti.)
SANIKLAR LEVENT UYSAL VE HALİL DURSUN: (Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu yönünden) Sanıklar Levent Uysal ve Halil Dursun’un 17.06.2016-19.06.2016 tarihleri arasında bir araç öncü, diğer araç artçı olacak şekilde iki ayrı araç ile İstanbul’dan olay tarihinde DAEŞ’in etkin olduğu Şanlıurfa ili Akçakale ilçesine tespit edilemeyen bir neden ile gidip geldikleri ve sanıkların bu yolculukları sırasında günlük hayatta kullandıkları GSM hatlarını yanlarında götürmedikleri, sanıkların dijital materyalleri üzerinde yapılan incelemelerde DAEŞ terör örgütü ile ilgili bazı fotoğraflar, ses kayıtları ve dökümanlar bulunduğunun anlaşılması karşısında; 28/06/2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer almayan ve vahim eylem niteliğindeki araç suçlar olan nitelikli kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme suçlarına yardım etme şeklinde şerik oldukları konusunda da mahkumiyetlerine yeterli şüpheden uzak, kesin bir delil bulunmayan sanıkların dosya kapsamına yansıyan eylemlerinin TCK'nın 314/2. maddesinde düzenlenen silahlı terör örgütüne üye olma suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında düşülen yanılgı ve yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi…
(Nitelikli kasten öldürme, nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme, nitelikli mala zarar verme ve nitelikli kamu malına zarar verme suçları yönünden) Sanıklar hakkında 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer aldıklarına ve araç suçlara katıldıklarına ilişkin her türlü şüpheden uzak mahkumiyetlerine yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından sanıkların atılı suçlardan beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyetlerine karar verilmesi bozma nedeni sayılmıştır.
SANIK AHMET DİZLEK: Sanık Ahmet Dizlek’in kendisine ait GSM hattının yanı sıra Mohammed Khalıfeh adına kayıtlı olan 0505 (...) (..) (..) numaralı GSM hattını da kullandığı, bu hattın 27.06.2016 tarihinde eylemin faillerinden Rakhim Bulgarov’un kullandığı 0551 (...) (..) (..) numaralı cep telefonu ile birlikte İstanbul Sultançiftliği ilçesinden sinyal verdiği, sanığın ikametinde yapılan aramalarda, yaşadığı binanın ortak alanında ucunda susturucu dişli yuvası bulunan bir adet silah ve çok sayıda merminin ele geçirildiği, sanığın savunmalarında üzerine atılı suçları işlemediğini beyan etmesi karşısında; 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminden haberdar olup, hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer aldığına, araç suçlara katıldığına ve örgütle organik bağ içine girip sürekli şekilde, çeşitlilik ve yoğunluk gösteren eylemlerde bulunduğuna ilişkin her türlü şüpheden uzak mahkumiyete yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmayan sanığın üzerine atılı tüm suçlardan beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi bozma nedeni sayılmıştır.
SANIK EYYÜP DEMİR: (Anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etme suçu yönünden) 27.06.2016 tarihinde sanık Eyyüp Demir'in kuzeni olan sanık Ahmet Kaplan'ın işyerine gittiği, telefonunun şarjının bittiğini söyleyerek sanık Ahmet Kaplan'ın telefonundan eylemci Rakhim Bulgarov’u aradığı ve Arapça konuştukları, görüşme sonrasında Eyyüp Demir’in birisine para vermesi gerektiğini söylemesi üzerine birlikte İstanbul Kağıthane İETT garajı yakınlarındaki BİM market yakınlarına araçla gittikleri, sanık Eyyüp Demir’in arabada kaldığı ve verdiği bir miktar paranın sanık Ahmet Kaplan tarafından daha önce hiç görmediği eylemci Rakhim Bulgarov'a verildiği olayda; 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminden haberdar olduğuna ilişkin somut bir delil bulunmayan, eylemin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer almayan, eylemin gerçekleşmesi sırasında ise gerçekleşmeyi engelleyebilecek bir konumda olmayan ve vahim eylem niteliğindeki araç suçlar olan nitelikli kasten öldürme ve nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme suçlarına yardım etme şeklinde şerik olduğu konusunda da mahkumiyetine yeterli şüpheden uzak, kesin bir delil bulunmayan sanığın örgütün hiyerarşik yapısına girerek örgüt üyeliği suçunu işlediğine ilişkin çeşitlilik, süreklilik ve yoğunluk arz eden örgütsel eylem ve faaliyetleri de tespit edilemediği ancak, örgüt mensubu şahıslar ile iletişim kurarken şahsi cep telefonu yerine kuzeni sanık Ahmet Kaplan’a ait telefonu kullandığı, bu kişilerle olan görüşmelerini Arapça konuşarak gerçekleştirdiği, buna ilişkin savunmasında Suriye’ye giden ismini Ömer olarak bildiği ancak soyadını bilmediği işçisinin söz konusu parayı borç olarak istediğini, parayı buluştuğu şahıslara Ömer’e iletmeleri amacıyla verdiğini beyan etmiş ise de; soyadını dahi bilmediği birine tanımadığı bir kişi ile para yollamasının hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve sanığın bu yöndeki savunmalarının inandırıcı bulunmadığı, tüm bu açıklamalar ışığında Rakhim Bulgarov’a örgüt mensubu olduğunu bilerek 1500 dolar karşılığı para verdiği anlaşılan sanığın eyleminin 6415 sayılı Kanun'da düzenlenen terör örgütlerine veya üyelerine fon sağlamak suretiyle terörizmin finansmanı suçunu oluşturacağı gözetilmeden suç vasfında düşülen yanılgı ve yerinde olmayan gerekçeyle yazılı şekilde karar verilmesi, (Nitelikli kasten öldürme, nitelikli kasten öldürmeye teşebbüs etme, nitelikli mala zarar verme ve nitelikli kamu malına zarar verme suçları yönünden) Sanık hakkında 28.06.2016 tarihinde Atatürk Havalimanı'nda düzenlenen silahlı ve bombalı saldırı eyleminin hazırlık, planlama, organizasyon ve icrası aşamalarında yer aldığına ve araç suçlara katıldığına ilişkin her türlü şüpheden uzak mahkumiyete yeterli kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı anlaşıldığından sanığın atılı suçlardan beraati yerine delillerin değerlendirilmesinde düşülen yanılgı sonucu yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi bozma nedeni sayılmıştır.
SANIK SEYHUN ALİ AKÇAY: Sanık ve müdafinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak Anayasanın 138/1. maddesi hükmü, TCK'nın 61. maddesinde düzenlenen cezanın belirlenmesi ve bireyselleştirilmesine ilişkin ölçütlerle 3/1. maddesinde düzenlenen orantılılık ilkesi çerçevesinde, suçun işleniş biçimi ve kasta dayalı kusurunun ağırlığı bağlamında, sanığın örgüt içindeki konumu, kaldığı süre, faaliyetlerinin nitelik süreklilik ve çeşitliliği ile faaliyet alanı gözetilerek, dosya kapsamına ve hakkaniyete uygun adil bir cezaya hükmedilmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ile teşdidin derecesinde hataya düşülerek fazla ceza tayin edilmesi bozma nedeni sayılmıştır."
NE OLMUŞTU?
Üç IŞİD'li, Atatürk Havalimanı'na 28 Haziran 2016'da uzun namlulu silahlarla saldırı düzenlenmişti. Saldırganlar daha sonra üzerlerindeki bombaları patlamıştı. Saldırıda 45 kişi hayatını ölmüş, 236 kişi de yaralanmıştı.
İstanbul 13'üncü Ağır Ceza Mahkemesi, 16 Kasım 2018'deki duruşmada tutuklu sanıklar Rıza Coşkun, Levent Uysal, Ahmet Kaplan, Eyüp Demir, Ahmet Dizlek ve Djamel Slimani'yi 'anayasayı ihlal' suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası vermişti. Mahkeme, aynı sanıklara, 45 kişiyi 'tasarlayarak kasten öldürme' suçundan 46 kez ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası da vermişti.
Ancak Sanıklar, Yargıtay'ın 'hakkaniyete uygun ceza verilmediği' kararı üzerine 12 Aralık Perşembe günü tahliye edilmişti. (KAYNAK)