İstanbul Barosu Başkan adayı Turgay Bilge: İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması irade sakatlığının başlangıcı oldu

İstanbul Barosu Başkan adayı Turgay Bilge: İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması irade sakatlığının başlangıcı oldu
İstanbul Barosu Başkan adayı Turgay Bilge, "Değişimin ve adaletin sesi olmak için adayım" dedi. Bilge, artan kadına şiddet ve kadın cinayetleri için de “İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması sorunu derinleştirdi” diye konuştu.

Müzeyyen YÜCE


İSTANBUL - Yaklaşık 63 bin avukatın kayıtlı olduğu İstanbul Barosu, bu hafta sonu yapılacak genel kurulla yeni başkanını belirleyecek. Haliç Kongre Merkezi’nde 19-20 Ekim tarihlerinde yapılacak olan seçimin ikinci gün avukatlar yeni yönetimi seçmek için sandık başına gidecek. 11 aday arasında Avukat Hakları Grubu adına seçimlere Turgay Bilge girecek. Turgay Bilge seçim sürecini, vaatlerini ve yargı sistemine ilişkin sorunları anlattı.

‘DEĞİŞİMİN VE ADALETİN SESİ OLMAK İÇİN ADAYIM’

- İstanbul Barosu’na ilişkin eleştirileriniz nelerdir? Neden aday oldunuz?

"İstanbul Barosu’nun 22 yıldır yönetiminde olan grubun meslektaşlarımızın sorunlarına çözüm üretmede yetersiz kaldığını gözlemliyoruz. Biz, Avukat Hakları Grubu olarak, meslektaşlarımızın ekonomik, sosyal ve mesleki haklarını savunmak adına çok daha etkin ve demokratik bir yönetim anlayışı getireceğiz. ‘Baro Sensin, Baro Senin’ sloganımızla her meslektaşın baro yönetiminde aktif rol alabileceği bir baro hedefliyoruz. Yönetime geldiğimizde İstanbul Barosu’nu sadece meslek örgütü değil, aynı zamanda siyaset ve siyasal iktidar üzerinde de hukukun üstünlüğünü yeniden tesis için etkin bir izleme ve baskı grubu haline getireceğiz. Bunları gerçekleştirmek üzere sorumluluk alan başkan adayı olarak kendimden de bahsetmem gerekirse; meslek hayatım boyunca hukukun üstünlüğüne ve adalete olan inancımı hiçbir zaman kaybetmedim. Baro, Türkiye Barolar Birliği ve akademik alandaki deneyim ve çalışmalarım ve avukatların hakları için yıllardır yürüttüğüm mücadele çerçevesinde, gereken kararlılık ve vizyonu taşıdığıma inanıyorum. Genç avukatların yaşadığı sorunlardan deneyimli meslektaşlarımızın karşılaştığı zorluklara kadar her kesime hitap eden bir yönetim anlayışını benimsiyorum. 8 yıl önce "Avukatların Avukatı" olmak için yola çıkan ve bugüne kadar mesleğimiz ve meslektaşlarımız adına pek çok başarılı mücadeleye imza atan Avukat Hakları Grubu’nun başkan adayı olarak, değişimin ve adaletin sesi olmak için aday oldum."

‘HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNÜ SAVUNACAĞIZ’

"İstanbul Barosu’nu “iktidar üzerinde hukukun üstünlüğünü yeniden tesis için etkin bir izleme ve baskı grubu haline getireceğiz” dediniz. Uzun süredir yargı bağımsızlığı ve adaletin sağlanması noktasında da çok ciddi sorunların yaşandığı şu dönemde nasıl bir yöntem izleyeceksiniz?"

- Yargı bağımsızlığı ve adalete güvenin zedelendiği, hukuk devleti ilkesinin zayıfladığı bir süreçten geçiyoruz. Baroların bu süreçteki görevi, yargının tarafsızlığını ve bağımsızlığını savunmak, yargıya güveni yeniden tesis etmek olmalıdır. Biz, baro olarak hukukun üstünlüğünü savunacak ve insan haklarını koruyacak bir politika izleyerek, meslektaşlarımızın sesini duyuracağız. Bu noktada İstanbul Barosu’nun etkin ve aktif tavrını herkes görecek.

‘MEVCUT ANAYASAYI İHLAL EDEN İRADENİN ANAYASA YAPMA YETKİNLİĞİNE SAHİP OLMADIĞI AÇIKTIR’

- Son dönemde ‘yeni anayasa’ üzerinden ilk dört madde tartışması yapılıyor. Tüm bu tartışmaları nasıl değerlendiriyorsunuz? Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var mı? Varsa nasıl bir yöntem izlenmeli Anayasa yaparken?

"Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı olup olmadığını tartışmaktan çok, anayasa yapım sürecinin nasıl olacağı önemlidir. Devletin temel unsurlarından olan insan, toprak ve egemenlik kavramlarını dışlayan bir anayasa ile ne amaçlandığını sorgulamak gerekir. Laiklik ilkesine sahip çıkarak hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceğiz. Özellikle, mevcut anayasayı dahi defalarca ihlal eden bir siyasi iradenin, adalet ve toplumsal mutabakatla anayasa yapma yetkinliğine sahip olmadığı açıktır. AKP’nin kurucu iktidar statüsü taşımadığı gibi, anayasa yapma sürecine güven verecek bir sağduyu sergileyemediği de ortadadır. Tek taraflı dayatmalarla yapılacak bir anayasa, toplumun geniş kesimlerinde kabul görmeyecek ve meşruiyet kazanamayacaktır."

‘CEZALARIN CAYDIRICI HALE GETİRİLMESİ YETERLİ OLMAYACAK’

- Türkiye'de son dönemde kadın ve kız çocuklarına yönelik şiddet, taciz ve cinayet haberleri gündemin ilk sıralarında yer alıyor. Suçluların cezasız kaldığı eleştirileri sıkça yapılıyor. Hükümet artan şiddet olaylarına karşı ceza infaz sisteminde değişiklik yapmayı planlıyor. Sadece ceza infaz sistemindeki değişim sorunu çözer mi? Kadına şiddet neden önlenemiyor?

"Kadına yönelik şiddetin önlenememesi, toplumsal cinsiyet eşitliğinin tam anlamıyla sağlanamamasından kaynaklanıyor. Cezaların caydırıcı hale getirilmesi yeterli olmayacaktır; aynı zamanda toplumsal bilinçlenme ve önleyici politikalarla bu sorunun kökten çözülmesi gerekiyor. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması bu sorunu daha da derinleştirdi. Biz, kadına yönelik şiddeti önlemek için etkili savunma ve bilinçlendirme çalışmalarına devam edeceğiz."

‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ 6284’ÜN ULUSLARARASI TEMİNATI NİTELİĞİNDEYDİ’

- Yani İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması kadınlar için var olan o kara deliği daha da mı büyüttü?

"İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılması, kadına şiddetle mücadelede büyük bir adım geri atmak anlamına geldi. Sözleşme, şiddeti önleme ve kadınları koruma adına önemli bir mekanizmaydı. Sözleşme aynı zamanda bazen belli çevrelerin hedefi haline getirilen 6284 sayılı Kanunun uluslararası teminatı niteliğindeydi. Sözleşmeden çıkış kararının bu yöndeki irade sakatlığının başlangıcı olduğunu düşünüyoruz. Nitekim çıkışın ardından, şiddet vakalarının arttığını ve cezasızlık algısının güçlendiğini hatta AKP iktidarının politikasının bunlara cesaret verdiğini görüyoruz."

baro.jpg

‘GENÇ AVUKATLAR EKONOMİK, MESLEKİ HAKLARIN KORUNMAMASI GİBİ SORUNLARLA KARŞI KARŞIYA’

- Türkiye’de sayıları 190 binlere ulaşan bir avukat popülasyonu var. Bu sayının büyük bir bölümünü de genç avukatlar oluşturuyor. Avukat Hakları Grubu da yapısı itibariyle genç avukatlara da hitap eden bir grup. Bu noktada özellikle genç avukatların öne çıkan sorunları nelerdir? Avukat sayısındaki bu artış hangi sorunlara gebe?

"Genç avukatlar, ekonomik sıkıntılar, adliyelerdeki altyapı sorunları ve mesleki haklarının yeterince korunamaması gibi sorunlarla karşı karşıya. Stajyer avukatların eğitimi, ruhsat ödemelerindeki yüksek maliyetler ve düşük ücretli çalıştırılmaları en büyük sorunlardan bazıları. Biz, aramıza katılacak meslektaş adaylarımız için nitelikli, kontrollü ve ücretli bir staj sistemi kurmayı, avukatlık mesleğinin itibarını yeniden kazandırmayı hedefliyoruz."

‘100 PROJE VE VAADİMİZ VAR’

- Peki sizin avukatların sorunlarına ilişkin ne gibi çözümleriniz olacak?

"Hepsi gerçekçi 100 proje ve vaadimizi meslektaşlarımıza duyurduk. Mesleğe yeni başlayan meslektaşlarımıza ekonomik kolaylıklar sağlayacak, stajyer avukatların ücretli staj yapabilmeleri ve bağlı çalışan avukatların avukata yaraşır bir ücret alma standartlarını oluşturmak için sistem kuracak ve bankalarla anlaşmalar yapacağız. Ayrıca, adli yardım ücretlerinin peşin ödenmesi, mesleki sorumluluk sigortalarının ücretsiz yapılması gibi projelerle avukatlarımızın yükünü hafifleteceğiz. Meslek içi eğitimleri güçlendirecek ve genç avukatlar için mentor programları düzenleyeceğiz."

‘ÇOK ADAYLI SEÇİM BARO YÖNETİMİNDEKİ MEMNUNİYETSİZLİĞİN GÖSTERGESİ’

- Seçimlere giderken çok adaylı bir süreç yaşıyorsunuz. Bu kadar çok adayın çıkmasını nasıl değerlendiriyorsunuz?

"Çok adaylı seçim süreci, barodaki yönetimle ilgili memnuniyetsizliğin bir göstergesi. Bu, baroya duyulan güvenin zayıfladığını ve değişim talebinin arttığını gösteriyor. Ancak bu talebin gruplar nezdinde bölünmüşlüğü meslektaşlarımızın sorunlarının çözülmesini zorlaştırıyor. Biz, Avukat Hakları Grubu olarak meslektaşlarımızın ortak aklıyız. Baromuzun güçlü ve demokratik bir şekilde yönetilmesi için birliktelik ve dayanışma ile meslektaşlarımızı bir araya getirmeyi hedefliyoruz."

Öne Çıkanlar