İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı: 'Rakamlar iyiye gidiyor’ açıklamaları gevşemeye neden oldu
Hükümetin "normalleşme" adımları kapsamında koronavirüs salgınına karşı alınan tedbirleri adım adım gevşetmesine ilişkin konuşan İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek, tehlike geçmemiş olmasına rağmen rehavet oluşmasına sitem etti. Prof. Dr. Tükek, "2 gün eve kapanınca ‘Ben üzerime düşeni yaptım, sorumluluğum bitti’ gibi bir algı oluştu sanırım. Buna bir de ‘Rakamlar iyiye gidiyor’ açıklamaları eklenince insanlar kuralları gevşetmeye başladı. Oysa virüs dışarıda ve tehlikeli" dedi.
‘BU KONTROLSÜZ KALABALIK DEVAM EDERSE…’
Hürriyet köşe yazarı Fulya Soybaş’a konuşan Prof. Dr. Tükek, birkaç gündür hiç ummadığı yerlerden, birçok insanın korona pozitif olduğuna dair yeni haberler aldığını belirtirken "Benim çevremden gözlemlediğim, yeniden artmaya başladı. İnşallah yanılıyorumdur. Bir yerde 8 kişide birden çıktı. Normalleşme denilince insanlar eski normal sanıyor. Bunda tabii ki ramazan ayında olmamızın da etkisi var. Marketlerde çok büyük kalabalıklar oluşuyor. Herkes evde, ihtiyaçlar fazla. Bu kontrolsüz kalabalık devam ederse ‘normalleşme’ yarım kalacak gibi" dedi.
‘VAKA SAYISI 100 OLMADAN NORMALLEŞME OLMAZ’
"Günlük vaka sayısı 100’ün altına inmedikçe virüsü bitti kabul edemeyiz. Binin altına düşmedikçe ise bir normalleşmeden söz edilmemeli" diyen Tükek’in 2 günlük hafta sonu yasağına alternatif bir de önerisi var: "Belki kontrollü yasağa dönüştürülürse daha iyi olur. Mesela öğlen 2’ye kadar. Komple yasak olunca ertesi gün insanların dışarı çıkma özlemi ve ihtiyaç listesi kabarıklaşıyor."
‘GÜVENLİ TEK YER EVİNİZDİR’
Bilim Kurulu üyesi Prof. Tr. Tevfik Özlü, 2 günlük de olsa sokağa çıkma yasaklarının hayli etkili olduğu görüşünde. Özlü "Rakamlar daha iyiye gidiyor. Ama ne zaman bunu söylesek, neden bilmiyorum, yanlış anlaşılıyor. Bu söylediğimizden ‘Her şey normale döndü’ gibi bir anlam çıkarılması çok yanlış. Trafik mesela, Covid-19 öncesi duruma dönmüş durumda. Evet, dışarıya çıkacağız ama ihtiyaç halindeyse çıkılacak. İnsanlar yasaktan çıkınca ‘ışığı görmüşçesine’ kendilerini sokağa atıp, rahatlamak istiyorlar sanırım. Bu sosyalleşme isteğini minimum düzeyde tutmak lazım. Güvenli olan tek yer evdir" diyor.
‘VİRÜS HEP BİR YERLERDE VE BİZİ TEHDİT EDİYOR’
Virüsün toplum sağlığını tehdit etmeye devam ettiğinin altını çizen Prof. Dr. Özlü şöyle devam etti: "Birkaç gün önceki rakamlara bakın. 2 bine yakın vatandaşımız yeni hasta oldu. Yani, virüs hasta etmeye ve öldürmeye devam ediyor. Bunu görmezden gelemeyiz. Rakamlar iyi. Başarıya yakınız ama bu sorun bitti demek değil. Dikkat etmez, tedbirlere uymazsak tekrar istemediğimiz bir noktaya evirilebiliriz. Virüs hep bir yerlerde ve bizi tehdit ediyor olacak. Biz ise tedbir alarak virüsten hayatımızı geri alacağız. Yalnız bunu yaparken eski rutin ve ezberleri artık bir rafa kaldırmak gerekli. Kontrollü sosyal hayatımız olacak. Mesela markete mi gideceksiniz? Çok acil değilse en tenha saatlerde gitmeye çalışın. Pazartesi değil de salı gidin."
Sokağa sadece işi olanın çıkması gerektiğinin altını çizen Prof. Dr. Özlü, "Hava alayım, arkadaşımı göreyim, biraz eğleneyim diyerek sokağa çıkmak yanlış" dedi.
‘MASKEYİ AKSESUVARMIŞ GİBİ TAKIYORLAR’
Özlü maske takmayanları da uyararak şunları söyledi: "Bir de görüyorum ki maske takmayanlar var. Büyük hata. Kim hasta kim değil nereden bilip, kendinizi nasıl koruyacaksınız bu görünmez virüse karşı. Bazı takanlar da sanki aksesuvarmış gibi takıyor. Ağzımızı, burnumuzu, çenemizi kapamadan o maske hiçbir işe yaramaz. Tabii bir de sosyal mesafe kuralımız var. En az 2 metre. Yanı sıra el hijyenini de asla ihmal etmemek gerekli. Bir de pek dikkate alınmıyor ama ortam havalandırması önemli. Kapalı yerlerde yeterli temiz hava sirkülasyonu olması çok önemli" diyor.
ENFEKSİYON UZMANI PROFESÖR: YANGIN SÖNMÜŞ GİBİ DAVRANMAYIN
Sağlık Bilimleri Üniversitesi Enfeksiyon Hastalıkları Ana Bilim Dalı Başkanı Prof. Dr. İlyas Dökmetaş ise "Şu an yangın sönmedi, soğutma çalışmaları yapıyoruz. O nedenle sanki yangın sönmüş gibi davranmayın. Sadece sokağa çıkma meselesi değil, maalesef görüyoruz ki aynı apartmanda oturan aileler, baba-oğul-kızlar birbirlerine rahatça iftara, sahura gidip geliyorlar. Aman yapmayın! Kendinizi ve sevdiklerinizi tehlikeye atmayın. Hastalığın ‘sessiz’ taşıyıcıları yani asemptomatik kişilerin aramızda, yakınımızda olduğunu unutmayın."
‘YEREL YÖNETİMLER CİDDİ CEZALAR VERMELİ’
Prof. Dr. Dökmetaş şöyle devam ediyor: "Yerel yönetimlerle valiliklerin pandemi kurulları maske takılması ve sosyal mesafe kurallarına uyulması konusunda bana kalırsa ciddi cezalar getirmeli. Özellikle de hastalığın yoğun olarak görüldüğü şehirlerde. Zira bazı insanlarımız maalesef sözle ikna olmuyor. Bugün iş gereği dışarıya çıktım. Baktım iki hanım dip dibe oturuyor. Hemen gittim yanlarına, uyardım. Ama artık uyarıya bile gerek olmaması lazım. Biz biliyoruz ki bu virüs görünmez. Sen arkadaşını temiz-sağlıklı sanıyor olabilirsin ama öyle olduğu anlamına gelmez. Bu süreci sağlıkla atlatabilmek için herkes taşın altına elini koymalı. Bir süre daha üzerine düşeni yapmalı."