İstanbul'da kentsel dönüşüm için vakit yok: Devlet boş konutlara müdahale etmeli
Osman ÇAKLI
İSTANBUL – 6 Şubat Maraş merkezli depremler sonrasında, büyük deprem bekleyen İstanbul için çeşitli senaryolar tartışılıyor. Marmara Denizi’nde beklenen 7,2 ve 7,6 büyüklüğündeki depremin gerçekleşmesine dair net bir tarih tahmin edilemese de uzmanlar vaktin azaldığı uyarısında bulunuyor. Ancak İstanbul, mevcut yapı stokunun eski ve dayanıksız olması nedeniyle depreme hazır değil. İstanbul için alarm zillerinin çaldığına işaret eden uzmanlara göre artık kentsel dönüşüm ve yapı stokunu yenilemenin dışında, alternatif yöntemlerin konuşulması gerekiyor.
Peki, 20 milyona yakın nüfusu ve riskli yapı stokuyla İstanbul’da ‘kentsel dönüşüm’ projeleri dışında, can ve mal güvenliği için alternatif yöntemler neler? İstanbul’da ne kadar boş konut stoku var? Japonya ve çeşitli deprem ülkelerinde hangi yöntemler denendi ve hangi sonuçlar elde edildi? İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin iştiraki olan Kiptaş’ın Genel Müdürü Ali Kurt ile alternatif yöntemlere dair konuştuk.
‘İSTANBUL’DAKİ BOŞ KONUTLAR KAMU TASARRUFUNA GEÇMELİ’
20 milyona yaklaşan nüfusu ve riskli yapı stokuyla olası bir depremde uzmanların en çok uyardığı kentlerin başında İstanbul geliyor. 6 Şubat Maraş depremlerinden sonra İstanbul’da kentsel dönüşüm projelerine karşı ilgi arttı. Yerel ve genel idarenin yürüttüğü farklı ‘kentsel dönüşüm’ projelerine binlerce başvuru yapıldı. Ancak uzmanlara göre İstanbul’un kaybedecek vakti yok. 6 Şubat’ta Maraş ve diğer 11 ilde yaşananların İstanbul’da çok daha ağır bir şekilde tekrarlanmaması için kentsel dönüşümün yanında yapılabilecek uygulamalar mevcut.
Kiptaş Genel Müdürü Ali Kurt, İstanbul’da bulunan boş konutların kamu tasarrufuna kiralama suretiyle geçirilmesi gerektiğine işaret etti.
‘2 MİLYON İNSAN GÜVENLİ BÖLGELERE BİR GÜNDE GEÇEBİLİR’
Boş konutların alternatif olarak düşünülmesinin can ve mal güvenliği için önemli olduğunu düşünen Kurt, yeniden konut inşa etmenin kolay olmadığına dikkat çekti. Kiptaş'ın ortalama bir inşaatı 18-24 ayda tamamladığını sözlerine ekleyen Kurt, İstanbul’daki boş konut sayısına dair şunları ifade etti:
“‘İstanbul Yenileniyor’ projesine başvuran bağımsız birim sayısı şu an 443 bin 503 civarında. Bu milyonları da geçebilir. Bu kadar konutu İstanbul’da yapmak kolay iş değil. Tek bir yöntem de yok. Yıkıp yapmak en iyi yöntemdir. Ancak, güçlendirme de bir alternatiftir bunun da kullanılmasını istiyoruz. Sayın bakana da arz ettik. Mevzuat ve bürokratik süreçler biraz ağır. İtalya ve Japonya’da örnekler var. Bir diğer yöntem ise boş konutları kullanmak. İstanbul Planlama Ajansı’nın verilerine göre 750 bin boş yapı stoku olduğu söyleniyor. Bunların 550 binin yönetmeliklere uygun olduğunu düşünürsek, teorik olarak bir günde 500 bin bağımsız birime çözüm üretebiliriz. Bu da 2 milyon insan demek. Bu yöntemlerin hepsinin masaya yatırılması gerektiğini düşünüyoruz. Bazı ilçelerde ciddi sayıda boş konut var.”
GEÇİCİ YAŞAM ALANLARI, GÜÇLENDİRME VE BOŞ KONUTLAR
Dönüşüm için Kiptaş’a başvuran binlerce insan olsa da yenilenme çalışmalarının sonuçlandırılması için mevzuata göre uzlaşı esas alınıyor. Yani bir apartmanda 3’te 2 çoğunluk sağlandığında süreç başlayabiliyor. Kurt, Kiptaş’ın uzlaşı sağladığı 11 bin 291 bin bağımsız birim olduğunu belirterek, Kiptaş yönetiminde kendi dönemlerinde yıkılan bağımsız birim sayısının 2 bine yaklaştığını söyledi.
“Bizden önceki yönetimden daha fazla bir tablo var elimizde. 24-25 yılda yapılandan daha fazla bağımsız birim yaptık. Bu yeterli değil elbette. İstanbul yapı stokunun yüzde 70’i 2000 yılı öncesinde yapılmış. Yani yeterince hızlı değiliz. Sorun yeterince hızlı çözülecek gibi de görünmüyor. Uzmanlar her an deprem olabileceğini söylüyor. Biz çeşitli alternatifleri konuşmak zorundayız. Geçici yaşam alanları, güçlendirme, boş konutların değerlendirmesi gerekiyor. En yaygın olan yıkıp yapmak ama en zor süreç de bu. Realite ile teori aynı olmuyor.”
‘İSTANBUL’A KİMSE YARDIM EDEMEZ’
Ali Kurt’a göre bütün bunların olabilmesi için siyasi kaygılardan uzak bir iradenin ortaya çıkması gerekiyor. Yeni bakan göreve gelince yaptıkları ziyareti anlatan Kurt, “Amacımız bütün ilçe belediyeleri, büyükşehir belediyesi ve bakanlığın olduğu bir masada sorunu çözmek. Vatandaş biraz önyargıyla yaklaşıyor, herkes maalesef bir takım tutuyor. Farklı siyasi görüşlerin masanın etrafında olması önemli. Biz İstanbul için deprem konseyi önerisinde bulunduk. Bakanlık söylemsel olarak bizi destekliyor. Depremden sonra şunu yaparız ya da bunu yaparız gibi ifadeleri 6 Şubat’tan sonra anlamlı bulmuyorum. Benzer bir şey burada yaşandığında İstanbul’a kimse yardım edemez” diye konuştu.
‘HER MAHALLE ŞANTİYEYE DÖNÜŞÜR, İŞ GÜCÜ YETMEZ’
Bağcılar’da sıfırdan her şeyiyle kendi yönetimlerinde uzlaşma, tahliye, yıkım, inşa ve teslim sürecinin dahil olduğu bir süreci 28 ayda tamamlandıklarını anlatan Kurt, bu sürenin yalnızca 13 ayının tahliye ile geçtiğini ifade etti. Uzlaşı süreçlerinin uzunluğundan yakınan Ali Kurt, her şeyin hazır olması durumunda 18-24 ay gibi bir sürede konutun tamamlandığını belirtti.
Yenilenme sürecinde en kolay aşamanın inşaat olduğunu kaydeden Kurt’a göre mevcut ekonomik göstergeler artık inşaat yapmayı da zorlaştırdı. İstanbul’a 500 bin bağımsız birimi inşa etmenin teknik olarak zorluğuna dikkati çeken Kurt, her mahalle arasının şantiyeye döneceğini ancak iş gücünün buna yetmeyeceğini söyledi.
‘DEVLET BOŞ KONUTLARA MÜDAHALE EDERSE RİSKLİ YAPILARA STOK ÜRETİR’
Bu nedenle boş yapı stokunun kamu eliyle değerlendirilmesinin elzem olduğunu sözlerine ekleyen Kurt şöyle konuştu:
“Kimsenin evini devlet alsın demiyorum, kiralasın. Olağanüstü kararların alınması gerekiyor ama insan haklarını da ihlal etmemek şartıyla. Devlet bunu yaparsa riskli yapılara bir stok üretmiş olur hem de kira piyasasını regüle etmiş eder. Deprem konusunda farklı siyasi yapıların tek sesliliği elzem. İstanbul’u tek başına değerlendirilmesi gereken bir yer. Sahada sıcak temaslarda bulunan bir mühendis olarak şunu söyleyeyim, istediğiniz kadar yasa çıkarın, irade koymazsanız sonuç alamazsınız. Şu anki yasalar da çok keskin ancak irade yok.”
DÜNYA ALTERNATİF OLARAK NELER YAPTI?
Kentsel dönüşüm ve yenilenme projelerinin yanı sıra alternatif yöntemlere dünyadan örnek veren Kurt, 1995 yılında Japonya’da meydana gelen ve 7,2 büyüklüğünde olan ‘Büyük Hanşin Depremi’ni hatırlattı:
“1981 yılındaki yönetmelikten önce Japonya’da yapılmış binalarda yıkım ve hasarların meydana geldiği gözlemlenmiş. Güçlendirme projesinin yürürlüğe koyulması için Japonya hükümeti karar alıyor. Bunun sonucunda kamu binalarının dayanıklılığı yüzde 90’a çıkarılıyor. Sonra büyük ‘Büyük Doğu Japonya’ depremi oluyor, güçlendirmeye tabi tutulan kamu binalarında çok az hasar olduğu gözlemleniyor.”
İtalya’da güçlendirmeyle ilgili bürokratik süreçlerin çok daha basit olduğunu sözlerine ekleyen Kurt, Türkiye’nin 2007 yılından sonra güçlendirmeyi alternatif olarak mevzuatlara aldığını ancak yapı stokunun çoğunun ruhsatsız ve kaçak olması nedeniyle güçlendirmeyi yasallaştırmanın zorlaştığını kaydetti.
PROF. NACİ GÖRÜR: 2.5 MİLYON İNSAN ÖLÜMLE BURUN BURUNA KALIR
Deprem bilimci Prof. Dr. Naci Görür, 1999 depremi sonrasındaki 30 yıl içerisinde İstanbul depreminin beklendiği ve artık “sona yaklaşıldığı” yönünde sık sık uyarılarda bulunuyor. Görür, 2 buçuk milyon insanın can güvenliğinin risk altında olduğunu belirterek yaptığı açıklamalar ile İstanbul’un mevcut hali ile 6 Şubat’ta Maraş merkezli depremlerde ortaya çıkan tablodan çok daha kötüsünü yaşayacağını ifade etmişti. Görür, deprem riskiyle ortaya çıkacak olası senaryoya dair şunları söylemişti:
“Sokak başında iki ev yıkılırsa orayı unutun. Ne yardım götürebilirsin ne de kurtarabilirsiniz. Bakan belki bazı şeyleri net söyleyemez lakin biz bilim insanıyız net söyleriz. 600 bin konut yani siz isterseniz her konutta 4 kişi düşünün daire gibi düşünün. 4 kişiden 2,5 milyon insan ölümle burun buruna kalır. Vereceğimiz can kaybı inanılmaz boyutta olur. Bir depremde bu kadar insanın ölmesi Türkiye Cumhuriyetine yakışmıyor. Bu işi ciddiye almak lazım.”
İSTANBUL’DA NE KADAR BİNA YIKILACAK?
İstanbul’da ne kadar riskli yapı mevcut? İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin tespitlerine göre olası bir depremde 207 bin binanın hasar alması bekleniyor. Bu binaların yüzde 30’u 1980 öncesinde, yüzde 40’ı 1980-2000 yılları arasında yapıldı. Ayrıca olası bir depremde hasar görmesi beklenen her üç binadan biri 2000 yılı sonrasında yapıldı. Depremle birlikte yaklaşık 90 bin binanın ya çok ağır hasar alması ya da yıkılması bekleniyor. Yine İBB’nin öngörülerine göre yaklaşık 4 buçuk milyon insan barınma ihtiyacı duyacak.
Tavlaşoğlu'ndan Erzurum için deprem uyarısı: Kentsel dönüşüm hızlandırılmalı
İstanbul neden kentsel dönüşemiyor?: Siyaset engelliyor, yargı uzatıyor, maliyet artıyor