İzmir Mülteci Dayanışma Platformu’ndan hak ihlalleri raporu

İzmir Mülteci Dayanışma Platformu’ndan hak ihlalleri raporu
İzmir Mülteci Dayanışma Platformu, 75 mülteci ile görüşerek hak ihlallerini raporlaştırdı. Raporda anlatımlarına yer verilen mülteciler, kamu görevlilerince darbedildiklerini, ters kelepçe takıldığını, kötü muamele gördüklerini anlattı.

İZMİR - Mülteci hakları alanında çalışan kuruluşların oluşturduğu İzmir Mülteci Dayanışma Platformu seçim sürecindeki mülteci karşıtı kampanyanın kamu kurumlarındaki etkilerini araştırmak ve hak ihlallerini raporlaştırmak için mültecilerle bir anket çalışması yaptı.

Haziran ve temmuz aylarında kolluk veya resmi kurumlarda görevli devlet memurlar muhatap olmuş 18 yaşın üstündeki 44'ü erkek, 31'i kadın 75 mülteciye 13 soru yöneltildi. Ankete katılanlara gözaltı sırasında tercüme desteği sağlanıp sağlanmadığı, zorla evrak imzalatılıp imzalatılmadığı, fiziki ve sözlü bir şiddete maruz kalıp kalmadıkları soruldu.

'HAKLARI KONUSUNDA BİLGİLENDİRİLMEDİLER'

Katılımcıların 72’si jandarma veya polis tarafından yakalama veya gözaltı işlemine maruz kaldığını aktarırken, dördü polisin evlerine girdiğini, eve girerken herhangi bir arama izni veya evrak göstermeden işlem yaptığını, 59’u yakalama, gözaltı, göç idaresi veya geri gönderme merkezinde bulundukları aşamaların hiç birisinde tercüme desteği sağlanmadığını, 68’i yakalama, gözaltı, göç idaresi ve Geri Gönderme Merkezinde kendilerine herhangi bir açıklama/bilgilendirme yapılmadığını, 35’i kendilerine zorla boş veya anlaşılamayan bir evrak imzalatıldığını ve 49’u, bağırma, itme, vurma, ters kelepçe takılması veya şiddet eylemlerinden biri veya birden fazlasına maruz kaldığını dile getirdi.

'JANDARMALAR KÜFÜR ETTİ, BENZİN PARASI İSTEDİ'

Farsça dil grubundan 27 yaşındaki mülteci bir kadın çocuğuyla yaşadıklarını şöyle aktardı:

"Çok küfür ettiler ve bizi ülkelerindeki sorunlar için suçladılar. Geri Gönderme Merkezine götürmek için 400- 500 TL para aldılar, benzin parası. Ve ailemize, anne ve babamıza küfür ettiler. Ben kadınım biraz iyi davrandılar yine de küfür ettiler ama erkeklere çok vurdular. Sopayla hep vuruyorlardı ve özellikle jandarmalar benzin parası istiyorlardı. 400 TL. Kamptan çıkarmak için para aldılar, arabaya bindirdiler ve birkaç dakika sonra yol ortasında bıraktılar."

'SOPAYLA VURDULAR, TERS KELEPÇE TAKTILAR'

Farsça dil grubundan 19 yaşındaki erkek mülteci yaşadıklarını şöyle anlattı:

"Ters kelepçe vardı. İzmir’den İstanbul’a götürülürken yaklaşık 200 kişiye ters kelepçe taktılar. Üç otobüstü ve İstanbul’a kadar kelepçeler takılıydı. Çok kötü davrandılar yedi gün İstanbul Geri Gönderme Merkezi'nde kaldık ve hep sopayla vuruyorlardı."
Fransızca dil grubundan 22 yaşında erkek mülteci şöyle dedi: "Kayseri’ye giderken kelepçe taktılar. Tüm yol boyunca karanlıkta kelepçeyi iki kişiye takıyorlardı."

'YÜZÜME SİGARA ÜFLEDİLER, TOKATLADILAR'

Somalice dil grubundan 24 yaşında erkek mülteci ise şunları anlattı: "Yüzüme sigara üflediler. Boğazımda sıkışma olduğunu sigara kokusu geldiğinde nefesimin kesildiğini söylemeye çalıştım, tokatladılar."

'MÜLTECİLERE YÖNELİK İHLALLER HIRS ALMA HALİNİ ALDI'

Raporda, mültecilere ve yabancılara yönelik yapılan ihlallerin kişisel bir hırs alma halini aldığına, bazı görevlilerin mülteci ve yabancılardan hukuka aykırı olarak para aldıklarına dikkat çekildi.

'SİYASİLERİN SÖYLEMLERİ OLUMSUZLUKLARI ARTIRDI'

Raporda, 14 ve 28 Mayıs'taki cumhurbaşkanı ve parlamento seçimlerinde, siyasi partilerin çoğunluğunun ülkedeki ekonomik, siyasi, adli sorunların temel sebebi olarak mültecileri gösterdiğine dikkat çekilerek, seçimin bitmesinin ardından haziran ve temmuz aylarında siyasi atmosferin mültecilere yönelik olumsuz yansımalarının daha açık bir şekilde ortaya çıkmaya çıkmaya başladığı vurgulandı.

'SOSYAL MEDYADA NEFRET SÖYLEMLERİ ARTTI'

Bu süreçte yerel yönetimlerin Arapça tabelaları sosyal medya kampanyaları eşliğinde indirmeye başladığı, sosyal medyada nefret söylemlerinin arttığı, ülkede yaşanan neredeyse her sorunun sorumlusunun mülteciler ve yabancılar olduğuna dair bir algı oluşturulmaya çalışıldığı belirtildi.

'RESMİ MAKAMLARDA HAK İHLALLERİ ARTTI'

Mültecilere ve yabancılara yönelik bu olumsuz havanın yansımalarının resmi makamların tutumlarında da kendini arttırmaya başladığına dikkat çekilerek, "Resmi makamlara bağlı görevliler, mülteciler ve yabancıların insan olmaktan doğan anayasadaki ve uluslararası sözleşmelerdeki haklarına yönelik saldırılarını en üst düzeye çıkarmışlardır” denildi.

'KURBAN BAYRAMINDA MÜLTECİ AVINA ÇIKILDI'

Kurban Bayramı tatilinin dokuz güne çıkarılmasıyla resmi makamların adete 'mülteci/yabancı avına' çıktığına dikkat çekilen raporda şöyle denildi:

"Kurban Bayramı tatilinin dokuz güne çıkarılması 26-27 Haziran'ın tam gün idari izin olması sebebiyle dava süreleri ve itiraz sürelerinin devam etmesi resmi makamlar tarafından sığınmacılar ve yabancılara yönelik saldırılar için adeta bir fırsat olarak kullanılmıştır. 24-25 Haziran tarihlerinde, İstanbul ve İzmir başta olmak üzere birçok büyük şehirde kolluk marifeti ile 'sığınmacı ve yabancı avına' çıkılmıştır. Bu tarihlerde yapılan yakalamalar sebebiyle birçok sığınmacı ve yabancı anayasal hak arama hürriyeti ile hukuka ve avukata erişim haklarını kullanamamış, haklarında verilen kararlara karşı başvuru yollarına erişememiştir. Bu tarihler önemli bir örnek teşkil etmekle birlikte hak ihlalleri 2023 yılı haziran ve temmuz aylarının tamamına sirayet etmiş olup hâlâ aynı hızla devam etmektedir.”

'İŞKENCE VE KÖTÜ MUAMELE YASAĞI İHLAL EDİLİYOR'

Raporun değerlendirme kısmında ise şu tespitlere ve çözüm önerilere yer verildi:

* Zulüm tehlikesi altındaki kişilerin sığınma ve mülteciliğe ilişkin başvuruları değerlendirilmeden adeta ülkedeki tüm sorunların sorumlusuymuş gibi gösterilip kamu görevlileri marifetiyle işkence ve kötü muameleye maruz bırakılması evrensel hukuka aykırıdır.
*Kamu görevlilerinin sığınmacı ve yabancılara yönelik işlemlerinin anayasaya ve uluslararası sözleşmelere aykırı olarak, işkence ve kötü muamale yasağını sistematik olarak ihlal ettikleri öğrenilmiştir.
* Ceza Muhakemesi Kanununa aykırı şekilde elde bir hakimlik veya arama kararı olmadan yabancıların evlerine girerek arama yapıldığı öğrenilmiştir. Yakalama gözaltı ve devam işlemlerde yabancının hukuka erişim hakkı kapsamında, tercüman ve avukata erişimin engellendiği öğrenilmiştir.
*Tüm bu ihlallere rağmen, dil sorunu yaşayan ve önceliği hayatta kalmak olan sığınmacı ve yabancıların bu ihlallere ilişkin hukuki başvuru yollarını kullanmaktan sınırdışı edilme ihtimali sebebiyle çekindikleri görülmüştür. Tüm bu iş ve işlemler insan haklarına aykırı olup, kamu barışını tehdit eder hale gelmiştir.
*Hukuka aykırı bu iş ve işlemlerin kamu görevlileri tarafından sistematik olarak uygulanması ve normalleştirilmesi takibata ve ceza davalarına konu olmalıdır.
*Yapılan işlemler anayasa, uluslararası sözleşmeler ve kanunlara aykırıdır. Kolluğun işkence yapması veya keyfi olarak cezalandırma işlemi yapmasının önlenmesi gerekmektedir.
*Toplum barışının sağlanabilmesi ve sığınmacılar ve yabancılara yönelik nefret suçlarının önüne geçilmesi için her türlü yasa yolunun etkin bir şekilde kullanılması gerekmektedir. (ARTI GERÇEK)

Öne Çıkanlar