Cumartesi Anneleri ve Kayıp yakınları kaybettirilenlerin akıbetini sordu

Cumartesi Anneleri ve Kayıp yakınları kaybettirilenlerin akıbetini sordu
Cumartesi Anneleri 29 yıl önce kaybettirilen Ahmet Şayık ve Mehmet Tayboğa’nın, Kayıp yakınları ise Diyarbakır'da Serdar Tanış, Ebubekir Deniz’in ve Batman'da da Mehmet Şirin Maltu’nun akıbetini sormak için bir araya geldi.

Artı Gerçek - Cumartesi Anneleri/ İnsanları kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin yargılanması talebiyle sürdürdükleri eylemi 931’inci haftasında online gerçekleştirdi. Cumartesi Anneleri/İnsanları, 29 yıl önce askerler tarafından alıkonulduktan sonra bir daha kendilerinden haber alınamayan Ahmet Şayık ve Mehmet Tayboğa’nın akıbetini sordu.

İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi ve kayıp yakınları, “Kayıplar bulunsun, failler yargılansın” eylemlerinin 729’uncu haftasına ilişkin Bağlar ilçesinde bulunan Koşuyolu Parkı Yaşam Hakkı Anıtı önünde açıklama yaptı. Kaybettirilenlerin fotoğraflarını açan aileler, 25 Ocak 2001’de gözaltında kaybedilen Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz’in akıbeti soruldu. Batman'da ise 31 Ocak 1995 yılında Batman ili Kozluk ilçesi Zediya mezrasında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Şirin Maltu’nun akıbetini soruldu.

CUMARTESİ ANNELERİ ŞAYIK VE TAYBOĞA’NIN AKIBETİNİ SORDU

Cumartesi Anneleri bu haftaki açıklamada Şırnak’ın Silopi ilçesinde bulunan Habur Gümrük Müdürlüğü’nde çalışan ve 7 Ocak 1994’te iş yerinden ayrıldıktan sonra kendilerinden bir daha haber alınamayan Ahmet Şayık (32) ve Mehmet Tayboğa’nın akıbeti soruldu. Bu haftaki açıklamayı 1993 yılında katledilen Özgür Gündem gazetesi muhabiri Ferhat Tepe’nin kardeşi Ayşe Tepe yaptı.

Şayık ve Tayboğa’nın işten çıktıktan sonra eve gitmemeleri üzerine ailelerinin onları aramaya başladığını aktaran Tepe, ailelerin emniyete başvurduğunu fakat yetkililerin kendilerine, “Olayla ilgili bilgimiz yok” dediğini belirterek, Tayboğa’nın kullandığı aracın o gün Doruklu köyü yakınlarında bulunduğu haberi üzerine, ailelerin olay yerine gittiğini ifade etti. Tayboğa’nın kullandığı aracın yanmış olduğunu ifade eden Tepe, “Kayıpların aracı gümrükten çıktıktan bir süre sonra 34 plakalı siyah bir Tempra ve beyaz bir Renault araç tarafından durduruldu. Siyah arabada bölgede JİTEM olarak bilinen astsubay bulunuyordu. Ancak ailelerinin resmi makamlara yaptığı tüm başvurular sonuçsuz kaldı” İfadelerini kullandı.

‘BUGÜNE KADAR BİR GELİŞME OLMADI’

Tepe, ailelerin kayıplarını aradıkları sırada bir yüzbaşı tarafından, “Acının üzerine fazla gidersen daha büyük acıya rastlarsın” tehdidiyle karşılaştığını aktararak, aynı yüzbaşının ailelere, “Yakınlarımızı PKK veya Hizbullah kaçırdı” diye dilekçe vermeleri şartıyla iki kişiyi serbest bırakacaklarını belirttiğini ifade etti.

Ailelerin yakınlarından haber alabilmek için bu dilekçeyi verdiğini ifade eden Tepe, şunları söyledi:

“Dilekçeyi de verdiler ancak onlardan bir daha haber alınamadı. 2009 tarihinde Silopi Cumhuriyet Başsavcılığı’na başvuran Şayık ve Tayboğa aileleri, yakınlarının kaybedilmesinden JİTEM olarak bilinen Ali Yüzbaşı, Yusuf Üsteğmen ve Bilal Astsubay’ın sorumlu olduğunu belirterek, bulunacak cesetler üzerinde DNA karşılaştırması yapılmasını talep ettiler. Bugüne kadar bir gelişme olmadı.”

DİYARBAKIR’DA TANIŞ VE DENİZ’İN AKIBETİ SORULDU

Kayıp yakınları, Diyarbakır’daki eylemlerinde Silopi’de 2001 yılında kaybedilen HADEP İlçe Başkanı Serdar Tanış ile yöneticisi Ebubekir Deniz’in akıbeti soruldu

Tanış ve Deniz’in kaybediliş öyküsünü İHD Diyarbakır Şube Başkan Yardımcısı Ezgi Sıla Demir, anlattı. Demir, şöyle devam etti:

“25 yaşındaki Serdar Tanış ve arkadaşları HADEP Silopi ilçe teşkilatı açmak üzere çalışmalara başlar. Çalışma yürütenler, Şırnak İl Jandarma Alay Komutanı General Levent Ersöz ve Silopi İlçe Jandarma Karakol Komutanı Yüzbaşı Süleyman Can’ın ‘Benim bulunduğum bölgede HADEP açılmaz, buna asla izin vermem’ şeklindeki ağır tehdit ve baskısı ile karşılaşırlar. Tüm baskılara rağmen 3 Ocak 2001 tarihinde HADEP ilçe teşkilatı açılır ve Serdar Tanış İlçe Başkanı olur. Sonrasında baskılar daha da artar.

SİLOPİ JANDARMA KOMUTANLIĞINA GİTTİLER

25 Ocak 2001 tarihinde Silopi Jandarma Komutanlığından Serdar Tanış telefonla aranıp komutanlığa gelmesi istenilir. Serdar Tanış, ilçe yöneticisi Ebubekir Deniz’i de yanına alarak Silopi İlçe Jandarma Komutanlığı’na gider ve onlardan bir daha haber alınmaz.

26 Ocak 2001 tarihinde Tanış ve Deniz’in yakınlarının İHD Diyarbakır Şubesi’ne başvuruları üzerine, İnsan Hakları Derneği Diyarbakır Şube Başkanı Av. Osman Baydemir durumu yazılı olarak Şırnak Valiliğine, Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığına, Silopi Kaymakamlığına, Olağanüstü Hal Bölge Valiliğine ve Meclis İnsan Hakları Araştırma Komisyonuna bildirerek, gerekli girişimlerde bulunulması ve adı geçenlerin can güvenliğin sağlanmasını talep eder. Baydemir, aynı gün, Olağanüstü Hal Bölge Vali Yardımcılarından biri ile Şırnak Cumhuriyet Başsavcılığıyla birer telefon görüşmesi yapar.

OLAYIN TANIKLARIYLA RESMİ GÖRÜŞMELER YAPILDI

26 Ocak 2001 tarihinde Tanış ve Deniz’in yakınlarının başvuruları üzerine Av. Tahir Elçi, Uluslararası Af Örgütüne başvurarak, adı geçenlerin ‘Gözaltında kaybolma’ ihtimali bulunduğunu ve yaşamlarının tehlikede olduğunu belirterek ‘acil eylem’ çağrısında bulunur. 29 Ocak 2001 tarihinde ise Serdar Tanış’ın babası Şuayip Tanış, Silopi Cumhuriyet savcılığına dilekçe ile başvuru yaparak ‘Serdar’ın daha önce maruz kaldığı uygulamaları, oğluna yapılan ölüm tehditlerini ve gözaltına alınma olayına ilişkin gelişmeleri’ anlatarak şikâyetçi olur.

29 Ocak 2001 günü olayla ilgili araştırmalarda bulunmak üzeri aralarında İHD Diyarbakır Şube Başkanı Av. Osman Baydemir ve TİHV temsilcisi Av. Sezgin Tanrıkulu’nun da bulunduğu bir heyet, Silopi ve Şırnak’ta resmi makamlarla ve olayın tanıklarıyla resmi görüşmelerde bulunur.

ŞIRNAK VALİLİĞİNİN AÇIKLAMASI

Olayın yazılı basın aracılığıyla kamuoyuna yansıması üzerine Şırnak Valiliği 1 Şubat 2001 tarihinde yazılı bir basın açıklaması yapar. Açıklama da iddiaları reddeder ancak yeni ve ilginç bir bilgi verir. Şırnak Valisi Hüseyin Başkaya, Serdar Tanış ve Ebubekir Deniz’in 25 Ocak’ta Silopi İlçe Jandarma Komutanlığı’na geldiklerini ancak yarım saat kaldıktan sonra ayrıldıklarını açıklar. İnsan hakları örgütleri, aydınlar, BM yargısız ve keyfi infazlar komisyonu Tanış ve Deniz’in akıbeti için devreye girer. Ama tüm girişimler sonuçsuz kalır. Dosya etkin bir soruşturma yürütülmeden 2015 yılında takipsizlik ile sonuçlanır. Takipsizlik kararına yapılan itiraz ise Cizre Sulh Ceza Mahkemesi tarafından reddedilir. Bunun üzerine aileler 17 Ağustos 2015 tarihinde anayasa mahkemesine başvuruda bulunur. AYM 18 Temmuz 2019 tarihinde süre aşımından başvuruyu reddeder.

AİHM MAHKUM ETTİ

2001 yılında AİHM’e taşınan dava da mahkeme ‘yerel mahkemeler tarafından ayrıntılı bir adli inceleme veya bağımsız bir soruşturma gerçekleştirilmemiş olmasını üzüntü ile karşılamaktayız’ diyerek Tanış ve Deniz’in kaybedilmesinden devletin sorumlu olduğu sonucuna vararak ve Türkiye’yi oy birliği ile tazminata mahkum eder.

İZMİR'DE DE KAYIP YAKINLARI BİR ARAYA GELDİ

İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi'de iki hafta bir düzenlediği "Kayıplar bulunsun, failler yargılansın" eyleminde Halkın Demokrasi Partisi (HADEP) Silopi İlçe Başkanı Serdar Tanış ve HADEP Silopi İlçe Yöneticisi Ebubekir Deniz’in akıbeti sordu.

MEHMET ŞİRİN MALTU’NUN AKIBETİ SORULDU

Batman’da ise Gülistan Caddesi'nde bulunan İnsan Hakları Anıtı önünde bir araya gelen Kayıp Yakınları, "Kayıplar Bulunsun Failler Yargılansın" pankartını açtı. Kayıpların fotoğraflarının açıldığı eyleme Halkların Demokratik Partisi (HDP) Milletvekili Necdet İpekyüz'ün yanı sıra il örgü üyeleri katılarak destek verdi.

Kayıp yakınları bu hafta 31 Ocak 1995 yılında Batman ili Kozluk ilçesi Zediya mezrasında gözaltına alındıktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan Mehmet Şirin Maltu’nun akıbetini sormak için toplandı

Maltu’nun hikayesini anlatan İHD Batman Şube Yöneticilerinden Gülbahar Kaya, anne Sabriye Maltu'nun geçmişte yaptığı konuşmaları alıntılayarak, "Oğluma ne olduğunu bilmek istiyorum. Başında dua edeceğim bir mezarım olsun istiyorum. Onu kaybedenlerin bize yaşattıkları bu zulmün hesabını vermesini istiyorum. Adalet istiyorum. Barış istiyorum. Hiçbir anne evlat acısı yaşamasın istiyorum” dedi. (HABER MERKEZİ)

Öne Çıkanlar