Kürt, Ermeni ve Arap yazarlar anadili gününde konuştu: ‘Sadece anadiller değil, halkların tüm değerleri tekleştiriliyor'
Van'da düzenlenen anadili panelinde Kürt, Ermeni ve Arap yazarlar, Türkiye’deki dillerin uğradığı asimilasyon süreçleri değerlendirdi. Artı Gerçek'e konuşan yazarlar, sadece anadillerin değil, halkların tüm değerleri tekleştirildiğine dikkat çekti.
Şenol BALI
VAN - Eğitim-Sen Van Şubesi, İnsan Hakları Derneği (İHD) Van Şubesi, Van Barosu ile İl Kültür Sanat Araştırmaları Merkezi (ARSİSA) ortaklığıyla 21 Şubat Dünya Anadili Günü nedeniyle 'Türkiye'de Yaşatılmayan Diller’ isimli panel düzenlendi. Panelde bir araya gelen Arap, Ermeni ve Kürt halkından yazar ve aydınlar, Türkiye’deki dillerin uğradığı asimilasyon süreçleri hakkında Artı Gerçek’e konuştu. Arap halkından eğitimci Turgay Dabakoğlu, Siirt civarındaki Arap halkının gönüllü bir asimilasyonu kabul ettiğini söyledi. Ermeni yazar ve mimar Zakariya Mildanoğlu, cumhuriyetle beraber birçok dilin üstünün örtüldüğüne dikkat çekerken Kürt yazar Nezir Ocak ise asimilasyon politikalarından büyük ölçüde sonuç elde edildiğini, Kürtçenin kan kaybettiğini kaydetti.
Van Barosu Tahir Elçi Salonu’nda düzenlenen panele DEM Parti Van milletvekili Gülcan Kaçmaz Sayyiğit, Van Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkan adayları Neslihan Şedal ve Abdullah Zeydan, siyasi parti ve STK temsilcileri ile çok sayıda yurttaş katıldı.
KÜRTÇE, ERMENİCE VE ARAPÇANIN DİLLERİ ANLATILDI
Mehmet Sena Sönmez'in moderatörlüğünü yaptığı panele ilgi yüksek oldu. Panelde, Kürt yazar Nezir Öcek Kürtçe ve Kürt kültürü, mimar ve yazar Zakariya Mildanoğlu Ermenice dili ve kültürü üzerine ve eğitimci Turgay Dabakoğlu ise Arap dili be kültürü üzerine birer sunum yaptı.
İlk olarak söz alan Zakariya Mildanoğlu, anadili Ermenice selamlama yaptıktan sonra Ermen Alfabesi, Ermeni halkı, kültürel değerleri ve tarihi hakkında konuştu. Ardından Nezir Öcek söz aldı ve Kürtçenin tarihi ve güncel durumunu anlattı. Turgay Dabakoğlu da Arap halkı ve Arapça üzerine benzer bir hatta konuştu ve diller üzerinde devam eden asimilasyon politikalarına değindi.
DABAKOĞLU: ‘TÜRKÇE DIŞINDA BAŞKA DİLLERİN VAR OLABİLECEĞİ LUGATLARINDA YOK’
Programın ardından Artı Gerçek'in sorularını yanıtlayan eğitimci Turgay Dabakoğlu, anadil ile beraber diğer ulusal değerlerin de tekleştirildiğini söyledi. Dabakoğlu,
“Türkiye’deki sorun sadece dil ile ilgili değil. Demokrasi ve temel insan hakları ile ilgili bir şey. Hayatın her alanına da yansıyor. Türkiye’deki diğer dillere karşı yapılanlar bilinçli yapıldı. Kurulan paradigma bunu esas görüyordu ve yaklaşık yüz yıldır her şeye rağmen devam ediliyor. Sadece anadil değil Türkiye’de yaşayan uluslara ait bütün değerlerin tekleştirildiği bir durum var. Çok muhalif görünenler de söz konusu bu paradigma olduğunda bu çerçevenin dışına çıkmıyor. Muhalefet, demokrasi diyor ancak konu anadil olunca hizaya geliyorlar. Ortaklaşmış tarihsel bir bilinç var. Türkçe dışında başka dillerin var olabileceği lugatlarında yok. Yaşadığınız trajedinin kaynağı bu.”
‘MAALESEF KÜRTLER DIŞINDAN DİĞER HALKLARIN ANADİL TALEBİ YOK'
Mensubu olduğu Siirt ve çevresinde yaşayan Arap halkının gönüllü asimilasyonu kabul ettiğini belirten Dabakoğlu, bununla ilgili olarak dile dönük bir talebin gelişmediğini kaydetti. Arap Z kuşağının Arapça bilmediğini söyleyen Dabakoğlu, şu şekilde devam etti;
“Maalesef şu an Kürtler dışında diğer halkların anadil talebi yok. Gönüllü bir teslimiyet söz konusu. Mesela Arap toplumunun büyük çoğunluğu gönüllü asimilasyonu kabul etmiş. Nicel boyutu da var bunun, geçmişteki travmaların da etkisi var. Kürtler kırsal kesimlerde yaşıyorlar ve daha direngen bir halk. Ama Siirt çevresindeki Araplar, Türkleşmeyi seçtiler. Anadil talepleri de yok. Arap aydınları bile entelektüel üretimlerini Türkçe yapıyor. Siirt Araplarında 56-60 yaş kuşağında bir Arapça alt yapı var. Ama yeni jenerasyon bilmiyor. Bizler okullarda travmayla başladık. Aileler bunu gördüklerinde ‘ Biz zaten kendimizi Türk olarak görüyoruz, çocuklarımıza Türkçe öğretelim’ dediler.”
‘ARAPLARIN Z KUŞAĞI ARAPÇA BİLMİYOR’
Arap halkının dil ile ilgili yaşadığı süreçleri Kürtler üzerinden örnekleyen Dabakoğlu şöyle konuştu:
"Annem okula gitmemiş ya da babam Türkçe bilmeden askerliğe gitmiş. Yani Kürtlerin yaşadıklarını bizden önceki kuşaklar da yaşanmış. Kimlik dertleri yok. E niye Arapça ’da ısrar etsinler. Ulusal bilinç ile dil arasında doğrudan bir bağ var. Bu nedenle Arapçayı folklorik bir öğe olarak görüyorlar. Bu zamanla aşınmayı getirdi. Z Kuşağında Arapça bilen yok mesela. Siirt’te kopanlar zaten Arapça bilmiyor, kentte kalanların öyle bir kaygısı yok. Dilin üzerinde ölü toprağı var. Talep yok, direnç yok. Mardin’de, Midyat’ta da durum bu."
‘BİZ ARABIZ VE ULUSAL TALEPLERİMİZ VAR DEMELERİ LAZIM’
Dabakoğlu, Arapların ulusal olarak kendilerini Arap olarak tanımlamadıklarını söyledi ve şunları ekledi:
“Toplumsal bir talep olmayınca sürdürülebilirlik olmuyor. Sonra da unutulmaya yüz tutuyor. Bunun talep edilmesi için biz Arap’ız bizim ulusal taleplerimiz var demeleri lazım. Ama ailem dahil hepsi biz Türk’üz diyorlar. Hal böyle olunca dil ile ilgili bir ihtiyaç hissederler mi? Hatay’daki Araplarda durum biraz farklı. Etnik olarak kendilerini hala Arap ve Alevi olarak tanımlarlar."
MİLDANOĞLU: ‘CUMHURİYETLE BERABER DİLLERİN ÜSTÜ ÖRTÜLDÜ’
Artı Gerçek’e konuşan bir diğer isim Zakariya Mildanoğlu oldu. Cumhuriyetin kuruluşundan bu yana dillere siyaseten yaklaşıldığını belirten Mildanoğlu şunları şöyle konuştu:
“Cumhuriyetin kuruluş dönemiyle beraber sadece dil alanında değil gelenek göreneklerden tarihe, coğrafyadan etnografyaya bütün bunların hepsi ya üstü örtüldü ya da kapatıldı. Buna karşı cesaret takınanlar cezalandırıldı. Tüm diller kardeştir ve bu bana göre büyük bir zenginliktir. Geçmişte cumhuriyet sınırlarında var olan birçok dil şu an sönümlenmiş durumda. Cumhuriyetle beraber tek dil, tek millet ve tek devlet diye tek tek tek şeklinde devam edince geriye bir şey kalmadı. Bütün alanlarda bu böyle sadece dil değil için değil. Dillere siyaseten yaklaşıldı."
‘ERMENİ OKULLARINA DEVLETİN BİR KATKISI YOK’
Mildanoğlu, İstanbul’da bulunan Ermeni okullara ve ibadethaneleri hatırlattı ve Ermenicenin diğer azınlık dillerine göre nispeten avantajlı olduğunu kaydetti. İstanbul dışında yaşayabilen Ermeni’nin kalmadığını söyleyen Mildanoğlu, devam eden göçe dikkat çekti:
“Kürtlere, Süryanilere veya Araplara göre Ermence biraz daha avantajlı durumda. Ancak bu avantaj sadece İstanbul ile sınırlı. İstanbul’da 35 tane Ermeni okulu var. Azınlık okulu statüsünde anaokulları, liseler var. Anadilinde eğitim alıyorlar. Yine dilin yaşayacağı 30-35 ayrı kilise var. Buralara devletin en küçük maddi bir katkısı yok. Tamamen Ermeni yurttaşların imkanları üzerinden faaliyetlerini sürdürüyor. Bugün okullarda doğalgaz ya ücretsiz ya da sembolik ücretler alınıyor. Ama Ermeni okulları için bu yok. Yine üç tane Ermence gazete var İstanbul’da. Okulların çıkardığı dergiler, tiyatro grupları, koroları falan da var. Ancak bunlar İstanbul ile sınırlı. İstanbul dışındaki bölgelerde ne Ermeni kalmış ne de Ermence kalmamış. Bir kısmı Müslümanlarmış, bir kısmı Türkleşmiş veya Kürtleşmiş. Dış göç çok fazla. Gençler gitmeye devam ediyor. Türk veya Kürt gençler gibi gelecek görmüyorlar.”
‘ANNE ÇOCUĞUNU ‘BANA DIŞARDA MAMA (ANNE) DEME ‘DİYE TEMBİHLİYOR’
Türkiye’de yaşayan Ermeni yeni jenerasyonun anadilini bilmediğini belirten Mildanoğlu, “Türkiye’deki Ermeniler İstanbul’da kitlesel olarak Feriköy, Samatya, Bakırköy gibi semtlerde yoğunlaşmış. Buradaki aileler kendi içinde Ermence konuşuyor ama herkes yapmıyor bunu. Yeni jenerasyon pek bilmiyor çünkü. Sokakta ise siyasal atmosfere göre değişiyor. 1950’lilerde Ermence konuşmak mümkün değildi tabi. Diğer diller için de bu durum söz konusu. Ermeni bir anne çocuğunu alıp okula götürecek ama sokakta tembihliyor ‘Bana dışarda mama (anne) deme ‘diye. Trajik bir durum bu." dedi.
ÖCEK: ‘KÜRTÇENİN TAŞIYICISI ÇOCUKLAR, TÜRKÇE KONUŞUYOR’
Nezir Öcek ise Kürtçenin yazılı olarak geliştiğini ancak günlük kullanımda gerilediğini ifade etti. Öcek, “Kürtçe yazılı olarak son dönemlerde iyi bir hale geldi. Standart bir hal almaya başladı, yazar ve kitap sayısı arttı. Ancak konuşma açısında son yıllarda gerileme var. Dilin taşıyıcıları olan çocuklar bugün sokaklarda Türkçe konuşuyor. Köylere kadar varmış bu durum. Asimilasyon politikalarının sonuç aldığını gösteriyor. TV’den tutun okullara kadar çocuklar her yerde Türkçe ile yüz yüze kalıyor. Kürtçe şu an kan kaybediyor. Maalesef konuşma açısından ölüme doğru gidiyor, bu büyük bir trajedi. Anne babaların hassas olması lazım. Kürtçe için çaba göstermeleri lazım. “dedi.
‘AYDINLAR VE SİYASETÇİLER DİL KONUSUNDA MİSYONUNU YETERLİ OYNAMIYOR’
Kürt siyasetçi ve aydınlarının dil konusundaki tutumuna değinen Öcek, “Aydınların bir kısmı dil konusunda hassas ama halkta bu yönlü büyük bir kaygı yok. Dil ve ulusal değerler yavaş yavaş öteleniyor. Sadece aydınlarla da bu yeterli olmaz. Asli olan halktır. Bütün toplumsal değişimler halkla olur. Aydınların bir kısmı ve siyasetçiler, misyonunu yeterli oynamıyor. Bir vekil, bir belediye başkanının derdi Kürtçe olmalı. Kürtçe bu arkadaşlar için olmazsa olmaz olmalı. “ diye konuştu.
‘ULUSAL BİLİNÇ AZALMIŞ, DİLE DAİR KAYDI DA AZALIYOR’
Öcek, Kürt çocuklarının Kürtçeden uzaklaştığına dikkat çekti, bunun ulusal bilinçle dorudan ilgili olduğunu kaydetti ve şöyle konuştu:
“Ulusal bilinç azalmış bu nedenle dile dair kaygı da azalıyor. Gaziantep, Erzincan Adıyaman gibi asimilasyonun tamamlandığı yerlerde ulusal duygular da azalmış. Diğer kentlerde de Kürtçenin kullanım oranları düşüyor. Bu büyük bir tehlike. 100 yıldır devam eden asimilasyon politikaları büyük oranda sonuç aldı. Kürtçe konuşulmuyor. Kürtçe, anadili değil babaanne dili gibi olmuş. Anne Kürtçeyi kullanmıyor ve çocuğuna öğretmiyor. Çocuk Kürtçe öğrenmediğinde bu dilin yok oluş sürecine girdiğini gösterir. Her canlı kendi sesiyle tanımlanır çünkü. Hangi dili konuşursan sen osun. Tersi çok mümkün değil."
Diyarbakır'da anadili yürüyüşü: 'Kürt dilinin özgürlüğü için mücadele edelim'
Dünya Anadili Günü kapsamında düzenlenen Metin ve Kemal Kahraman konserine yasak
21 Şubat Dünya Anadili Günü'nde 'Çerkes Ninenin Ninnileri' albümü yayında
Bitmeyen zulüm: Anadilinde eğitim yasağı
21 Şubat Dünya Anadili Günü: 'Kürtçe resmi dil statüsüne kavuşmalı'