Merdan Yanardağ: İktidarın İmralı silahını elinden aldım

Merdan Yanardağ: İktidarın İmralı silahını elinden aldım
Abdullah Öcalan'a uygulanan tecrit hakkındaki sözleri nedeniyle tutuklanan gazeteci Merdan Yanardağ: İktidarın elinden, ihtiyaç duyduğunda kullandığı İmralı silahını aldım. İnfaz hukukunun herkese adil şekilde uygulanmasını istemek nasıl suç olabilir?

Artı Gerçek - Abdullah Öcalan'a tecrit uygulanmasına karşı ifadeleri nedeniyle tutuklanan TELE 1 Genel Yayın Yönetmeni Merdan Yanardağ, “İktidarın elinden, ihtiyaç duyduğunda kullandığı İmralı silahını aldım" dedi. "Devletin infaz hukukunu/kanununu herkese adil şekilde uygulanmasını istemek nasıl suç olabilir?" diye soran Yanardağ, "Tutuklanmam seçimlerin kaybedilmesinin ilk siyasal sonucudur” yorumunu yaptı.

Silivri Cezaevi'nden Cumhuriyet gazetesinin sorularını yanıtlayan Yanardağ, tutuklanmasına giden süreçte AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu'nun Gazete Duvar'la söyleşisindeki açıklamalarına dair yorumlarının çarpıtıldığını anlattı:

"Duvar adlı sitedeki röportajında Kürt sorununun büyük ölçüde çözüldüğünü iddia ederek çözüm sürecini tam olarak başarıya ulaşmamasının Selahattin Demirtaş ve Kandil’den kaynaklandığını söylüyordu. Önemli bir AKP’li politikacı olan Ensarioğlu, Kürt sorunu ne zaman gündeme gelse ciddi bir rol oynamaya başlar. Ensarioğlu devamlı, İmralı’da Öcalan’a kendilerinin “tecrit” uygulamadığını, bu durumun da Demirtaş’ın tutumundan kaynaklandığını belirtiyordu. Dahası, gerekirse devletin yeni bir “açılım süreci” başlatabileceğini de belirtiyor ve Öcalan’ın çözüm sürecinde iyi niyetli ve “anlayışlı” olduğunu ileri sürüyordu."

'ÖCALAN'IN İNFAZ HUKUKU GEREĞİ AVUKATLARI VE YAKINLARI İLE GÖRÜŞMESİ GEREKİR'

Kendisinin de TELE1 ekranında 20 Haziran günü Ensarioğlu'nun bu açıklamalarını değerlendirdiğini belirten Yanardağ, "AKP’nin ikiyüzlü bir Kürt siyaseti izlediğini belirterek “ev hapsinden ve aftan” söz eden bu partinin, seçim öncesinde muhalefeti teröristlerle işbirliği yapmakla suçladığını hatırlattım. İktidarın İmralı’yı sürekli olarak siyasal bir araç olarak kullanmaya çalıştığını belirterek, iktidarın siyasette de tartışılan “tecrit” sorununu çözerek Öcalan’ın infaz hukuku gereği avukatları ve yakınlarıyla görüştürülmesi gerektiğini söyledim" dedi.

'TARTIŞMAYI AKP'Lİ ENSARİOĞLU BAŞLATTI'

"Kıyamet de bundan koptu" diyen Yanardağ, "Biraz da ironiyle söylediğim diğer sözleri, deyim uygunsa, olayın magazin yanıdır. AKP’liler ve yandaş basının daha önce söylediklerine gönderme ile söylenmiştir. Önemi yoktur. Devletin infaz hukukunu/kanununu herkese adil şekilde uygulanmasını istemek nasıl suç olabilir?" ifadelerini kullanarak şöyle devam etti:

"Ortada tam bir saçmalık var. AKP Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu’nun kendisi zaten bu tartışmayı söz konusu söyleşide başlatıyor. Ancak belli ki hem bu konuda oluşan fiili ve sessiz bir mutabakatı bozmuş oldum hem de iktidarın elinden, ihtiyaç duyduğunda kullandığı İmralı silahını aldım ya da almaya kalkıştım. Çünkü “Siz kamuoyunu İmralı üzerinden tehdit edip ayar vermekten vazgeçin. Ailesi ve avukatlarıyla görüşsün, ne dediğini kamuoyu da bilsin” dedim. Sorun budur. Değilse, “Çok kitap okuyarak filozof olduğu, siyaseti iyi takip ettiği, zeki olduğu” gibi, daha önce iktidar yanlılarınca ve mensuplarınca söylenmiş sözler, yukarıda da belirttiğim gibi olayın magazinidir."

'BASIN VE İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ KAPSAMINDA DEĞERLENDİRİLMELİ'

Yanardağ, "Olayın bamteli “tecrit” tartışmasıdır. Şu anda Meclis’te bazı yayın organlarında açıkça yapılan, dahası basın ve ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gereken bu tartışmanın, etkili ve izlenen bir televizyon kanalından gündeme getirilmesiydi. Bahaneye bakıyorlardı. Seçimlerden sonra fırsat kolladıkları belliydi" dedi.

'TAM BİR TEZGAH KURULDU'

Sözlerinin çarpıtıldığını belirten Yanardağ, "Söz konusu programdan sonra üzerinde tam 5 gün çalışarak 11-12 dakikalık bir konuşmadan 62 saniyelik bir montaj video hazırladılar. Cımbızlayarak hazırladıkları bu videodan, konuşma ve yorumun, bağlamından tamamen koparılarak kurgulanmıştı. 25 Haziran günü sosyal medyaya koyarak bir linç kampanyası başlattılar. ardından da savcılık resen soruşturma başlattı. Tam bir tezgâh kurulmuştu. Güya halk galeyana gelmiş, iyi mi! Bunun için de halkımız 5 gün beklemiş, sonra karar vermiş! Tam bir komedi. Kimsenin aldırdığı yoktu" ifadelerini kullandı.

'BÜYÜK MUHALEFET POTANSİYELİNİ ETKİSİZLEŞTİRME GİRİŞİMİ'

Yanardağ, tutuklanmasının bir nedenini de "bağımsız ve muhalif medyaya gözdağı vererek geri çekilmeye zorlamak ve topluma korku salarak sindirmeye çalışmak" olarak niteledi. TELE1 Genel Yayın Yönetmeni, "Seçimlerde ortaya çıkan ve fakat muhalefetin içine sürüklendiği derinliksiz “değişim” tartışması nedeniyle değersizleştirilen büyük muhalefet potansiyelini etkisizleştirme girişimidir" . Benim tutuklanmam seçimlerin kaybedilmesinin ilk siyasal sonucudur" diye konuştu.

'HUKUK KOMEDİSİ'

"Ortada tutuklanmayı gerektirecek bir suç yok, yorum ve varsayıma dayalı bir iddia, bağlamından koparılmış bir montaj video tertibi var. Bunu hazırlanan iddianamede de açıkça görüyoruz" diyen Yanardağ, "Ben, tutuklama için gerekçe yapılan programda, AKP iktidarının iki yüzlü ve siyasal sahtekârlık kokan Kürt sorununa yaklaşımını tartışarak eleştirdim. Bir anlamda eleştirdiğim konuyla suçlanarak tutuklandım. Ortada tam anlamıyla bir hukuk komedisi bulunuyor. Düşünce ve ifade özgürlüğünün, mevcut anayasanın ağır bir ihlali söz konusu" ifadelerini kullandı.

'İYİ PARTİNİN TAVRI TARİHE KARA BİR LEKE OLARAK GEÇECEK'

Tutuklanması sürecinde bazı İYİ Partili isimlerin kendisini hedef göstermesine de değinen Yanardağ, "İYİ Parti de benim hakkımda açılan soruşturmayı ülkenin demokrasi cephesinden kopmak ve iktidar havzasına kapağı atmak için bir fırsat olarak kullanmaya çalıştı" diyerek şöyle devam etti:" O nedenle utanç verici şekilde iktidarın ahlaksız trollerine katıldılar. Yüz kızartıcı şekilde trollük yaptılar. Bu olay kendi tarihinde de siyasal tarihe de medya tarihine de kara bir leke olarak geçecektir. Bunu unutmayacağız. Açık şekilde özür dilenmesi gerekiyor ama bunu beklemiyorum ve artık bir öneminin olduğunu sanmıyorum. Asıl dertleri 6’lı masayı devirmeye kalktıkları için eleştirmemizdi." (Kaynak)

Öne Çıkanlar