'MHP’nin hedefi Kürt oylarını AKP’ye kazandırmak'

Diyarbakır merkezli SAMER ve Rawest Araştırma merkezleri Erdoğan’ın mesajlarını ve Kürt seçmenin eğilimlerini Artı Gerçek’e değerlendirdi.

'MHP’nin hedefi Kürt oylarını AKP’ye kazandırmak'

Remzi BUDANCİR

ARTI GERÇEK - Yerel yönetimlerin belirleneceği 31 Mart 2019 tarihinde yapılacak seçimlere 5 ay gibi kısa bir süre kala siyaset hareketlendi. 24 Haziran seçimlerine ittifak halinde giren AKP-MHP boğuğunun yerel seçimlere ittifak olarak girmesine ilişkin beklenti MHP lideri Devlet Bahçeli’nin partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmayla sona erdi. Bahçeli’nin yerel seçimlerde her ilde aday çıkaracaklarına yönelik açıklamasına AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da grup toplantısında cevap verdi. Erdoğan, "herkes kendi yoluna" diyerek yerel seçimlerde MHP ile ittifak halinde girmeyeceklerini birinci ağızdan açıklamış oldu.

‘Ant’ üzerinden başlayan tartışmaya değinen Erdoğan, "Sizin Türkçülük yapma hakkınız var ama benim Kürt vatandaşımızın Kürtçülük yapmak hakkı doğar" diyerek Danıştay kararına tepki gösterdi. Erdoğan ve Bahçeli arasında yaşanan bu tartışma ‘Cumhur ittifakında çatlak’ yorumlarına neden oldu. Ancak Erdoğan’ın bu tartışma üzerinden yerel seçimlerde Kürt oylarını almayı hedeflediğine ilişkin yorumlar da var. Erdoğan’ın açıklamaları Kürt oylarının alınması için yeterli mi? Diyarbakır merkezli Siyasal ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (SAMER) Koordinatörü Yüksel Genç ve Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Esir Girasun, Erdoğan’ın açıklamalarının Kürt illerinde nasıl karşılık bulduğunu ve Kürt seçmenin eğilimini Artı Gerçek’e değerlendirdi.

"AMAÇ İTTİFAK İÇİNDEKİ POZİSYONU VE KÜRT OYLARI"

Bahçeli’nin açıklaması ardından Erdoğan’ın herkes kendi yoluna ifadesinin ‘ittifakta çatlak’ anlamına gelmediğini belirten Yüksel Genç, bu tartışmanın blöf olduğu görüşünde. Erdoğan ve Bahçeli’nin yeni sistemi birlikte kurduğunu bu sistemi en çok Bahçeli’nin sahiplendiğine dikkat çeken Genç, "(Bahçeli) mevcut cumhur ittifakı içerisindeki pozisyonunu güçlendirme ihtiyacı içinde olduğu anlaşılıyor" tespitinde bulundu. Kürt oylarının AKP’ye kanalize olmasını sadece Erdoğan değil, Bahçeli’nin istediğini hatırlatan Genç, Bahçeli’nin "Büyükşehirler giderse yeni sistem tartışmaya açılır" açıklamasını örnek gösterdi. MHP ile yürüyen AKP’den Kürt seçmenin uzaklaştığını, Bahçeli’nin de bu noktada Kürt oylarının AKP’ye geri dönüşünü sağlamayı amaçlamış olabileceğini belirten Genç, "Tamda bu noktada aslında MHP Erdoğan’ın, cumhur ittifakı içerisinde AKP’nin elini güçlendirerek, Kürt oylarına talipkarlık sürecini güçlendirmeye çalışıyor diye okumak mümkün. MHP bir yandan batıdaki belediyelerini koruma ihtiyacı içerisinde, birde AKP’nin Kürt oylarındaki pozisyonunu güçlendirme arayışı içerisinde. Bir taşla birkaç kuş vurma ihtiyacı içerisinde" dedi. Bu yöntemle Bahçeli’nin yerelde Kürt oylarının AKP’ye dönüşünü sağlayarak cumhur ittifakı sistemini güçlendirmek istediğine dikkat çekti.

"AKP KÜRT SORUNUNU ÇÖZECEK ALGISI YOK"

AKP’nin yerel seçimde MHP ile ittifak yapmaması, ant üzerinden Erdoğan’ın Kürtler ile ilgili söylemlerinin Kürt seçmenin AKP’ye dönmesi için yeterli olmadığını söyleyen Genç, "Bölgede genel olarak AKP’nin Kürt sorununu çözmek istediğine dair algı dibe inmiş durumda. AKP’li Kürt seçmen bile, AKP’ye neden oy veriyorsunuz sorumuzu yanıtlarken, ‘Kürt sorununu çözecek, onun için veriyoruz’ demiyor. ‘İktidar partisi, ekonomik istikrar için, güvenlik için oy veriyoruz’ diyor. Çok az bir kesim Kürt sorununu çözecek, demokratikleşme getirecek diyor. Yani kendisine oy veren seçmeninde aslında Kürt sorununu çözeceğine dair güçlü bir beklentisi yok. Eğer iktidar Kürt oylarını yeniden kazanmak istiyorsa bu çok kolay olmayacak. ‘Kürt kardeşim, Kürtlerde Kürtçülük yapabilir’ söylemleri yetmez. Biz bu sorunu çözmek istiyoruz ‘ama’ demek yetmez" diye anlattı.

"OYUN KAÇIŞINA NEDEN OLAN ŞEY MHP İLE KURDUĞU İTTİFAK DEĞİL"

Kürtlerin AKP’den uzaklaşmasın nedeninin sadece MHP ile seçimde kurduğu ittifaktan kaynaklı olmadığına dikkat çeken Genç, bu kopuşun tamamen AKP’nin kurmuş olduğu politik strateji ile ilgili olduğu görüşünde. Genç, "MHP ile yerel ittifakın bozulmuş olması Kürtlerin derdi değil ki oyu dönsün. Oyun kaçışına neden olan şey MHP ile kurduğu ittifak değil. MHP ile kurduğu ittifakın da gösterdiği biçimde, Kürtler milliyetçi-İslamcı söylem içerisinde yeni Türkiye’de yer bulamıyor. Yeni siyasetin, yeni Türkiye’nin angajmanları, sunulan stratejileri harcını kurarken, ortaya çıkan aktörler içerisinde Kürtler eşit yurttaşlar olarak yer almıyor. Dolayısıyla bu sürecin kurgulanmasına katılmış bir Kürt yurttaşlığından bahsetmemiz mümkün değil. Çünkü Kürt yurttaş ciddi anlamda bir inkar sistemi altında. Kendisine oy vermiş Kürtler dahil, Kürtlerde çok büyük bir dışlanmışlık, yeni Türkiye’de yerinin olmaması duygusunun hakim olduğuna dair birçok veri izliyoruz" diyor.

"TEK YOL EŞİT YURTTAŞLIK"

Saha araştırmalarında eskiye oranla AKP’ye bakışın tamamen değiştiğini gözlemlediklerini belirten Genç, "AKP çözmek istiyor, derin devlet bırakmıyor. AKP çözmek istiyor ama CHP bırakmıyor. AKP çözmek istiyor ama MHP bırakmıyor" gibi, 2007-2008 ve 2011’lerde dile getirilen gerekçelerin artık olmadığına dikkat çekti. Dile getirilen ‘Amalılık halinin kendisinin bir karşılığı yok’ diyen Genç, "AKP Kürt oylarını yeniden kazanmak istiyorsa, yeni Türkiye’nin harcına Kürtleri asli aktörleri olarak katmak ve bunu eşit yurttaşlık üzerinden yapmalı. Yargı kıskacında olan Kürt siyasal temsilcilerini tanımak zorunda. Seçim çalışması bile doğru dürüst yapamıyor siyasetçiler. Siyasal iradeyi gasp edici, kayyım atamaları konusunda bu kadar açık, cüretkar konuşma içinde olan kendisi ile bu iş yürümez. Hani seçim oldu, Kürtlerin iradesidir tanıyorum, kayyım atamıyorum demesi de yetmez.

Samimiyet ve güven kurucu faaliyetler içinde olmalı. Çözüm gücü olabilecek etkinlikler ve program açıklamaları içinde olmalı. Çözüm gücü olduğunu düşündüğü programları doğru muhataplıklar üzerinden samimiyetle güçlü bir şekilde yapmalı. Bununla ilgili en önemli kıstaslardan biride, ‘evet Kürt siyasetçileri serbest bırakılsın, yargı kıskacından kurtulsun, kayyım olayları bitsin, irade gaspları bitsin kucaklayıcı söylem olsun’ tamamda, esastan baktıkları yerlerden biride Rojava. AKP’nin Rojava’ya dönük stratejik politikalarındaki değişim. Dolayısı ile bütün bunlar o programı uygulamaya başlarken, hızlı bir şekilde yapması gerekir. Bunları yapmayan bir siyasal iktidarın kendisi Kürt oylarını ciddi anlamda kazanamaz. Hele hele böyle kırılmış zeminlerde. O yüzden gayet açık bir biçime doğru bir programla muhataplıkları yeniden tanımlanıp tesis edilip, eşit pozisyonlarla konumlandığı bir durum içerisinde süreç yürürse bir ihtimal… Ama şu aşamada kısa vadede, Kürt oylarının AKP’ye dönmesini gerektirebilecek bir girişim yok. Yaptığımız saha araştırmalarında AKP’nin oy oranının yükseldiğini gösteren hiçbir veri yok. Tam aksine AKP’nin oy oranlarının düştüğünü gösteren veriler var elimizde. İki gündür süren ittifak tartışmalarının Kürt oylarını çok büyük oranda mobilize edecek oranda olmadığını gözlemliyoruz. Bundan sonraki politik söylemin ne olacağına, ne yapacaklarına bakmak gerekir. Ama Kürtlerin çok büyük bir kısmının AKP’den kaçtığını görmek gerekiyor" tespitinde bulundu.

"İKİ KERE İKİ HER ZAMAN DÖRT ETMİYOR"

Rawest Araştırma Genel Müdürü Roj Esir Girasun, AKP-MHP ittifakının ilk kez gerçekleşmediğini belirterek, bu ittifakın 16 Nisan referandumu ve 24 Haziran seçimlerinde seçmen karşısına çıktığını hatırlattı. Bu ittifakının aldığı sonuçların ortada olduğunu ifade eden Girasun, "Her ne kadar sonuçlar seçim güvenliği açısından kamuoyunca tartışılsa da ortaya çıkan manzara, siyasette iki kere ikinin her zaman dört etmediğini teyit ediyor. Yani MHP ile AK Parti’nin yakınlaşması, iktidarın Kürt seçmeni kaybetmesi sonucunu beklendiği ölçüde doğurmuyor" dedi.

"'KÜRT KARDEŞİM' MESAJI OY GETİRMEZ"

Kürt siyasal geleneğinden gelen partilerin (HDP) oy artırdığı, AKP’nin ise zayıfladığı dönemin barış görüşmelerinin konuşulduğu dönemler olduğunu hatırlatan Girasun, "7 Haziran seçimlerinden sonra ise ortaya çıkan güvenlikçi politika ve yaşanan mağduriyetler AK Parti'nin güçlenmesini sağladı. Peki AK Parti bir şey kaybetmiyor mu, ediyor. İktidar iki siyaset arasındaki kutuplaşmayı artırdı ve AK Parti içinde siyaset yapan, Kürt sorununa alakadar Kürtleri zorunlu bir suskunluğa mahkum etti. Eski gücünü kazanma umudunu artırırken aynı zamanda bölgede kendisine oy vermeyenlerin en nefret ettiği parti haline geldi. Bölgede iki siyaset arasındaki duvar eskisinden daha yüksek, dolayısıyla Erdoğan'ın ‘Kürt kardeşlerim’ ifadesinin artık neredeyse stabil duruma gelmiş Kürt oylarını kazandıracağını söylemek zor ama belki kendisine hala hiç de içine sinmeyerek oy veren Kürt seçmenin gönlünü hoş edebilir. Ya da AK Parti içindeki Kürt siyasetçilerin daha özgüvenle konuşmalarını sağlayabilir" ifadelerini kullandı.

"KAYYIMLAR TOPLUMSAL MEŞRUİYETİ ELDE EDEMEDİ"

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kürt seçmeni "kardeşim" ifadesiyle kendine çekmesinin mümkün olmadığını belirten Girasun, "Zaten kurmuş oldukları ittifak, bu söylemin rahat rahat kullanılmasına da pek imkan vermiyor. O sebeple belki de AK Parti bölgede ‘Kürtlüğü’ ile bilinenlerden çok ‘dindarlığı’ ile bilinen isimlerle yarışa girmeyi düşünüyor olabilir. Yürüttüğümüz saha araştırmalarında görünen tabloya göre; kayyumların toplumsal meşruiyet elde edememiş olması HDP’nin lehine, yeniden kayyum atanabilir algısı da seçime HDP seçmeninin katılımı düşürebileceği için HDP’nin aleyhine ve AK Parti’nin lehine olabilir" ifadelerini kullandı.

"KÜRT MESELESİNİN ÇÖZÜMÜNE İLİŞKİN ADIMLAR ATILMALI"

İktidarın Kürt sorunun çözümüne ilişkin atması gereken adımlar ile ilgili soruya Girasun, şunları söyledi: "Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. İktidarın bir an önce yapması gereken şey, ülkenin Kürt meselesinin çözümsüzlüğü ile girdiği bu tıkanıklığı Kürt meselesini çözmeye çalışarak açmaktır. Ama en sessiz ve makul eylemlerden Cumartesi Anneleri eyleminin bile yasaklandığı bir atmosferde bunun olabileceğini mümkün görmek kolay değil…"

mhp akp SAMER İttifak rawest