Mikail Kırbayır gözaltında öldürülen kardeşinin öyküsünü anlattı: Cemil’in okuduğu okul katledildiği yer oldu
Ezgi YILDIZ
İSTANBUL – 28 yıldır her cumartesi günü Taksim’deki Galatasaray Meydanı'nda barışçıl eylemler yapan Cumartesi Anneleri/İnsanları gözaltında kaybedilen ve faili meçhul siyasi saiklerle öldürülen yakınlarının akıbetini soruyor, faillerini arıyor.
Mikail Kırbayır, 12 Eylül 1980 yılında yapılan askeri darbenin ertesi günü gözaltına alınan kardeşi Cemil Kırbayır’ın öldürülmesine ilişkin süreci anlattı. Kırbayır, kardeşi Cemil’in, Kars Dede Korkut Eğitim Enstitüsü'nde emniyet personelince sorgulama esnasında 8 Ekim 1980'de işkenceyle öldürüldüğünü söyledi.
‘SON GÖRÜŞTE ‘İYİYİM BENİ MERAK ETMEYİN’ DEDİ’
7 Ekim 1980 yılında son görüşüne gittiğini belirten Mikail Kırbayır, o dönem askerlerin getirdikleri ihtiyaç pusulasıyla iletişim kurabildiklerini ve kardeşinin pusulaya “Ben iyiyim. Beni merak etmeyin” yazdığını belirtti. Ertesi gün babasının Ardahan’daki iş yerine geldiğini söyleyen Kırbayır babasıyla arasında geçen sohbeti şöyle aktardı:
‘FİRAR ETTİ’ DEDİKLERİNDE BEN BUNU ÖLÜM HABERİ OLARAK ALDIM’
“O zaman Göle Mal Müdürlüğü’nde vergi memuruydum. 8 Ekim 1980'de rahmetli babam daireye geldi, dedi ki ‘Cemil firar etmiş’. Ben de babama ‘Ne diyorsun baba sen? Ben dün oradaydım. Cemil’in olduğu yer kuş uçmaz kervan geçmez bir yer. Baba anlıyorum, babasın sen ağır gelecek ama desene sen ‘Cemil'i öldürmüşler.’ Cemil’in olduğu yer. Ben bunu bir ölüm haberi olarak alıyorum, dedim.”
CEMİL, BAŞÇAVUŞUN ZİMMET DEFTERİNDE: GETİRİLMEDİ
Mikail Kırbayır, zaman kaybetmeden kardeşinin akıbetini sorgulamak için hemen Kars’a gittiğini, ilk olarak evlerinden alan 247’inci piyade alayına gittiğini ve buradaki görevlinin “bizde yok” dediğini anlattı. Kırbayır, bu esnada tartıştıklarını ve tartışmalarını duyan bir başçavuşun gelip zimmet defterini kontrol edip kardeşinin isminin karşısına ‘getirilmedi’ yazdığını ve Kırbayır’a ‘anladın mı?’ diye sorduğunu ifade etti.
SİYASİ ŞUBE: CEMİL FİRAR ETTİ
Bütün bunların üzerine tekrar siyasi şubeye gittiğini oradaki görevlinin ise kardeşi Cemil’in 'firar ettiğini’ söylediklerini aktaran Kırbayır, "Nerede firar ettiğini sorduğumda Dede Korkut Eğitim Enstitüsü’nde sorgu esnasında kaçtığını söylediler. Cemil orada okul okumuştu. Yani Cemil’in okuduğu okul katledildiği yer oldu” dedi.
‘SORGU SIRASINDA ‘BOM’ SESİ GELDİ, O CEMİL’İN SESİYDİ’
Mikail Kırbayır kardeşi Cemil ile aynı yerde gözaltında olup dışarı çıkan biriyle karşılaştıklarını ve yine kardeşiyle beraber işkenceye tabi tutulduklarını ifade ettiği kişinin Cemil’in sorgusundan anlattıklarını aktardı:
“Evet, bizi işkenceye tabi tuttular. Çıplaktık, gözlerimiz bağlıydı. Cemil’e sorular soruyorlardı. Cemil de karşılık veriyordu. Ardından ‘bom’ diye bir ses duymuşlar. Sonra ses kesildi aralarında bir telaş başladı. Bekledik Cemil dönmedi.”
Kırbayır, o anları yorumlarken “Duvara mı vuruyorlar? Bilmiyorum… Ama o ‘bom’ sesi Cemil’in sesiydi” dedi.
DOLMABAHÇE’DE AĞIRLANMA SÜRECİ VE TBMM RAPORUNDA YER ALAN ÖLÜM
Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan, 4 Şubat 2011 tarihinde Dolmabahçe’de Cumartesi Anneleri'nden 12 kişilik heyeti ağırladı.
İçlerinde Cemil Kırbayır’ın annesin de yer aldığı heyetteki 103 yaşında olan Berfo Kırbayır’a Erdoğan, oğlunun akıbetini öğrenme sözü verdi. Bunun üzerine komisyon kuruldu. Mikail Kırbayır incelemenin titizlikle yapıldığını; tanıkların, katillerin ve hatta söz konusu okulda üç günlüğüne çaycılık yapan kişinin de dinlenilmesiyle oluşturulduğunu ifade etti. Kırbayır inceleme sonucunu, “Bize, ‘Cemil Kırbayır, 8 Ekim 1980’de sorgulama esnasında öldürülmüştür ve cenazesi de bu kişiler tarafından yok edilmiştir’ denildi. Bu devletin itirafıdır” diye anlattı.
BERFO ANANIN SÜRECİ: 33 YIL AÇIK TUTULAN KAPI, GÖZLERİ AÇIK GİDEN ANNENİN YANINDAKİ AÇIK MEZAR
Mikail Kırbayır, annesinin sürecini anlatırken annesi Berfo Kırbayır’a kardeşinin öldüğünü anlatmadıklarını söyleyerek yaşanılanları şöyle özetledi:
“Bu anlatılar içinde en çok acıyı çeken doğurandı. Cemil’i annem doğurdu yani Berfo ana… 33 yıl evinin kapısını kapatmadı Cemil bir gün gelir diye... Boya badana da yaptırmadı gelir de tanıyamaz diye. Berfo ananın gözleri de açık gitti. Vasiyeti vardı; Cemil’in kemiklerini bulmadan beni gömmeyin dedi. Annem öldüğünde vasiyetini yerine getirmek için yanına kucağı niyetine bir mezar açtık. O mezar Cemil’in mezarıdır. Annemin kucağı da ölürken açık kalan gözleri gibi hala daha açıktır.”
NEDEN GALATASARAY MEYDANI?: ‘YAKINLARIMIZDAN HELALLİK İSTEDİĞİMİZ MUSALLA TAŞIDIR’
Mücadelelerinden vazgeçmeyeceklerini ifade eden Kırbayır, Galatasaray Meydanı’nın Cumartesi Anneleri/İnsanları için önemini ise şöyle anlatıyor:
“Bize diyorlar ki ‘başka yer mi yok. Gidin başka yerde yapın. Neden Galatasaray Meydanı?’ Galatasaray Meydanı bizler için adalet arayışının mihenk taşıdır. 1995 yılında Baba Ocak’ın başlattığı adalet arayışının bize mirasıdır. Yakınlarımızla ve aramızdan ayrılanları uğurladığımız ve uğurlarken helalleştiğimiz musalla taşıdır. Adaleti bizler yok ettirmeyeceğiz.”
‘İŞİN UCUNDA ÖLÜM BİLE OLSA VAZGEÇMEYECEĞİZ’
Anayasa Mahkemesi kararına rağmen Galatasaray Meydanı’na çıkmaları engellenen Kırbayır ve beraberindeki kayıp yakınları adına konuşurken son olarak şunları söyledi:
“Hukuk bile tanınmıyor. İşin ucunda ölüm de olsa biz adaleti aramaktan, kayıplarımızın akıbetini ortaya çıkarmadan mücadelemizden vazgeçmeyeceğiz”
NE OLMUŞTU?
TBMM İnsan Hakları İnceleme Alt Komisyonu, darbeden bir gün sonra, 13 Eylül 1980'de evinden alınan Cemil Kırbayır’ın "gözaltında öldürülmüş olduğunu" açıkladı. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın kayıp aileleriyle yaptığı görüşmeye katılmış olan 103 yaşındaki Berfo Kırbayır, oğlunu 31 yıldır arıyordu. Erdoğan bu süreçleri grup toplantısında anlatırken AKP heyetinden kişiler ise ağlayarak dinliyordu.
Bütün bu görüşmelerin ardından harekete geçen TBMM İnsan Haklarını İnceleme Alt Komisyonu, "Cemil Kırbayır'ın öldürülmüş olabileceği izlenimi edindiklerini" ifade etti. 12 Eylül darbesinin ardından gözaltına alınan Cemil Kırbayır’ın işkence sonucu öldüğünü Meclis İnsan Hakları İnceleme Alt Komisyonu raporu ortaya koydu. Ancak raporun üzerinden geçen bunca zamanda olayla ilgili açılan soruşturma davaya dönüşmedi, sorumlular yargı önüne çıkarılmadı.
Anayasa Mahkemesi (AYM), Cumartesi Anneleri’nin 700’üncü hafta eylemine yönelik polis saldırısına ilişkin iki ayrı hak ihlali kararı verdi. İlk olarak Hasan Ocak’ın kız kardeşi Maside Ocak’ın AYM’ye yaptığı başvuruda hak ihlali kararı çıktı. Ardından, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri'nin başvurusunda da yüksek mahkeme toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkının ihlal edildiğine oybirliğiyle hükmetti.
AYM, kötü muamele yasağının ihlal edildiğine ilişkin iddianın ise 'açıkça dayanaktan yoksun olması' nedeniyle kabul edilemez buldu.
AYM kararına rağmen bu hafta da gözaltına alınan Cumartesi Anneleri serbest bırakıldı
Gözaltına alınan Cumartesi Anneleri/İnsanları serbest: Sesimiz, zorbalığa itirazdır