'Öğrenciler İmam Hatiplere yönlendiriliyor'

Eğitim-Sen Elazığ Şubesi TEOG ile ilgili açıklamasında sürekli değişiklikleri eleştirdi.

'Öğrenciler İmam Hatiplere yönlendiriliyor'

Evren DEMİRDAŞ

Türkiye'deki eğitim sisteminin sınav merkezli bir sistem olduğunu belirten Eğitim-Sen Şube Başkanı Musa Yılmaz,''TEOG’un kaldırılması ile birlikte ortaöğretimde ‘adrese dayalı kayıt’ sistemine geçileceğinin açıklanması, öğrencilerin önemli bir bölümünün imam hatiplere mecbur bırakmasına neden olacaktır'' dedi.

'EĞİTİMDE YAŞANAN BAŞARISIZLIKLARDAKİ PAYLARINI GİZLEMEYE ÇALIŞIYORLAR'

Sınavlara endekslenen eğitim sisteminin kamu eğitimini işlevsiz bırakarak, eğitimi özel kurslara, özel ders ve özel okullar alanına kaydırdığına dikkat çeken Yılmaz,'' Okulların yapması gereken eğitimi özel kurslar yapmakta, bu nedenle her yıl sınav zamanlarında sınıflar boşalmaktadır. Eğitimin niteliğini olumsuz etkileyen bu durumun öncelikle sorgulanması gerekir.Siyasi iktidar eğitimin bütün kademelerinde benimsemiş olduğu dayatmacı tutum ile eğitimde yaşanan sorunları daha da derinleştirmekte, velilerin ve öğrencilerin tercihlerine, öğrencilerin ilgi ve yetenekleri doğrultusunda istedikleri okulda okuma koşullarını sağlamak yerine, sürekli sınav sistemini değiştirerek, attığı her adımda öğrenci ve velileri mağdur etmektedir. Bu durumun son örneği 2017/2018 eğitim öğretim yılında TEOG sınavının kaldırılacağının açıklanması ile görülmüştür. Başta PISA sonuçları olmak üzere, uluslararası alanda öğrenci başarısında yaşanan gerilemeyi TEOG sınavını kaldırmakla çözeceğini sananlar, TEOG yerine başka bir sınav getirerek sorunu çözmekten çok, eğitimde yaşanan başarısızlıklardaki paylarını gizlemeye çalışmaktadırlar'' şeklinde konuştu.

'ÖĞRENCİLER ZORUNLU OLARAK İMAM HATİPLERE YÖNLENDİRİLİYOR'

Milli Eğitim Bakanlığı, yaptığı yönetmelik değişiklikleri bütün okulları imam hatipleştirmek yönünde bir plan olduğunu söyleyen Musa Yılmaz,'' Son olarak geçtiğimiz hafta içinde yapılan yönetmelik değişiklikleri ile imam hatipler dışındaki ortaöğretim kurumlarına açılacak şube sınırı getirilirken, imam hatiplere herhangi bir sınır getirilmemesi dikkat çekicidir. Ortaöğretim kurumları (liseler), tıpkı ilkokul ve ortaokullar gibi mevcut sistemin ekonomik ve siyasal ihtiyaçları doğrultusunda yeniden yapılandırılırken, sorunu TEOG sınavının kaldırılması ile sınırlandırmak mümkün değildir. TEOG’un kaldırılması ile birlikte ortaöğretimde ‘adrese dayalı kayıt’ sistemine geçileceğinin açıklanması, öğrencilerin önemli bir bölümünün imam hatiplere mecbur bırakmasına neden olacaktır. İl ve ilçelerde hangi okulların açılacağının ‘ihtiyaca binaen’ valilik teklifine bırakılması, normal Anadolu liselerine şube açma sınırı getirilirken, Anadolu imam hatiplere yönelik herhangi bir sınırlandırma yapılmamasının ne tür sonuçlar ortaya çıkaracağını tahmin etmek zor değildir. Anadolu liselerinde kontenjanların dolması halinde öğrencilerin zorunlu olarak imam hatiplere ve özel liselere yönlendirilmesi kaçınılmaz olacaktır. Dolayısıyla sorun sadece TEOG sınavının kaldırılması değil, öğrencilerin zorunlu olarak imam hatiplere, imam hatiplere gitmek istemeyenlerin ise özel liselere yönlendirilmesidir.Milli Eğitim Bakanlığı bugüne kadar benimsediği eğitim politikaları ile öğrenci ve velilerin kafasını karıştırmak, eğitim sistemini kendi ihtiyaçları doğrultusunda yap-boz tahtasına çevirmek dışında eğitimde somut ve çözüme dayalı politikalar geliştirmemiştir. Her yıl TEOG sonrası yerleştirmelerde yaşanan sorunlar, bakanlığın asıl amacının sağlıklı, herkesin memnun olacağı bir ortaöğretim sisteminin oluşturulması olmadığını göstermektedir'' ifadelerini kullandı.

'PİYASACI EĞİTİM ANLAYIŞI DERHAL TERK EDİLMELİDİR'

''Sınavlar yoluyla yapılan eleme ve yönlendirmeler, zaten eşit olmayan bir eğitim sistemi içinde yeni eşitsizlikler ve adaletsizlikler yaratmaktadır. Sınavda yüksek puan almayı başarı gibi sunan ve eğitim hizmetinin niteliği ile farklılaşan değerlendirme ölçütleri, özellikle gelir ve eğitim düzeyi düşük ailelerin çocukları, kız çocukları, anadili Türkçe olmayan çocuklar, bedensel ve zihinsel engelliler, kırsal kesimde eğitim görenler ve diğer dezavantajlı kesimler açısından ciddi olumsuzluklar içermektedir. Eğitimin uzun zamana yayılan beklentileri ile sınavların ortaya çıkardığı pratik sonuçların giderek daha fazla ayrışmaya başlaması, sınavların sistem tarafından kendisinden beklenen işlevini bile yeterince yerine getiremediğinin kanıtıdır. Hangi biçim altında olursa olsun, sınavların içeriğinden biçimine, süresinden amacına kadar hemen hiçbir özelliğinin gerçek anlamda aday başarısını ölçmede yeterli olmadığı yaşanan örneklerden yola çıkılarak görmek mümkündür.Sınavlara endekslenmiş bir eğitim sisteminin nitelikli olması nasıl mümkün değildir. İlköğretimden üniversiteye kadar yapılan sınavlarda çocuklarımız ve gençlerimiz resmen yarıştırılmakta, birbirleriyle rekabet etmeleri istenmektedir. Kapitalizmin dayattığı "piyasacı eğitim" anlayışının tipik bir örneği olan bu anlayış derhal terk edilmeli, öğrencileri birbiri ile rekabet eden değil, onları geliştiren, çok yönlü bilgi ve beceri kazandırıcı, nitelikli bir eğitim anlayışı benimsenmelidir. Bunun için öncelikli olarak yapılması gereken, öğrencilerimizi sınav cenderesinden kurtarmak olmalıdır.''

Öğrenciler