'Ölenin yasını tutma hakkının teslim edilmesi sağlayalım'

'Ölenin yasını tutma hakkının teslim edilmesi sağlayalım'
İnsan hakları savunucusu Şebnem Korur Fincancı, 'BM kayıpların korunmasına dair sözleşme en kısa sürede Türkiye tarafından imzalansın ve devlet arşivleri açılsın' dedi.

ARTI GERÇEK - İnsan hakları savunucusu Şebnem Korur Fincancı, Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası nedeniyle Türkiye'de gözaltında kaybedilen ve yakınlarının bir türlü kendilerinden haber alamadığı kişilerin akıbetini bir kez daha gündeme getirdi.

ARTI TV'de yayınlanan Söz Sırası programına konuşan Fincancı, "Birleşmiş Milletler kayıpların korunmasına dair sözleşme en kısa sürede Türkiye tarafından imzalansın ve sorumluluklar yerine getirilsin, devlet arşivleri açılsın" dedi.

"Bu hafta Uluslararası Gözaltında Kayıplar Haftası. Bizler de gözaltındaki kayıplar için ses olmaya çalışıyoruz. Bilmeyenler için söylemekte yarar var: Birleşmiş Milletler'in bütün kişilerin zorla kaybedilmeden korunmasına dair bir sözleşmesi var. Bu uluslararası sözleşme Türkiye tarafından imzalanmış değil ne yazık ki. Oysa Türkiye ciddi anlamda gözaltında kayıplar ile anılan bir ülke.

Şebnem Korur Fincancı özetle şöyle konuştu: "İnsan Hakları Derneği ve Türkiye İnsan hakları Vakfı'nın 1990-2011 yılları arasında yaptığı bir çalışma var. 21 yıl boyunca 2.872 faili meçhul kayıplarla karşı karşıyayız ve bunların içinde de özellikle İnsan Hakları Derneği'nin ulaşabildiği kayıp sayısı 940'tır. Biz bazı toplu mezarlarda birden fazla insanın gömülü olduğunu, bu toplu mezarların zaman zaman kamuoyunun gündemine gelmesi ve duyarlılığın oluşmasıyla birlikte açıldığını ve çıkarılan cenazelerin kemiklerin adli tıp kurumunda kimliklendirme için incelen incelemeye alındığını biliyoruz. Ancak ne yazık ki bu mezar açmalar usulüne uygun ve özenli bir şekilde yapılmadığı için kemikler ciddi biçimde zarar görüyor ve kemikler kırıldığı için kemiklerden DNA elde edilebilme olanağı ortadan kalkıyor.

O yüzden pek çok insan yakınına ulaşamamış, yakınının bir mezarı dahi olamamıştır. Aslında biz mezarlara ilişkin yeni bir bakış geliştirdik... Deniz Gezmiş ve arkadaşlarının idam sonrası sabaha karşı gömüldükleri biliyoruz. Ve bu anlayış Türkiye'de her zaman var olan bir anlayıştır. Bir milletvekilinin annesinin ölümünün ardından ortaya çıkan olaylar ve cenazenin mecburen alınarak başka bir yere gömülmek zorunda bırakılması. Bir cenazenin başında annesinin babasının nöbet tutmak zorunda kalması, yakmakla tehdit eden kalabalıklara herhangi bir işlem yapılmamış olması hepimiz için büyük bir acı.

Gözaltında Kayıplar Haftasında bir kez daha hakikat dillendirmek bu 940 kaybın bulunmasını sağlamak gerekiyor. Aslında biliyoruz ki 9 aydan beri kayıp olan ve hakkında hiçbir bir insan var Yusuf Bilge Tunç. Ve bunu da anımsatmak gerekiyor çünkü benzer şekilde siyah Transporterlarla alınıp götürülen insanlar aylar sonra bir anda ortaya çıktılar. Bunlar terörle mücadele şubesinde bir gözaltı işlemi sonrasında tutuklandılar. Avukatları ile görüşmeleri olanaksız kılındı ve kendileri tanımadıkları ailelerinin hiç bilmediği avukatlarla savunmalarını gerçekleştirmek durumunda kaldılar; ama en azından ortaya çıktılar fakat biliyoruz ki hiç ortaya çıkmayan, mezar yeri bilinmeyen pek çok çok ölen insan var.

Hasan Ocak ile başlayan ve gözaltında kaybedilen çocuklarını arayan annelere Galatasaray Meydanı hakikat arayışının meydanı olmuştu. Şimdi ise bu hakikat arayışı meydanını kapatmış durumdalar. İnsan Hakları Derneği'nin önündeki daracık sokağı sıkıştırılmış durumdalar başka illerde yapılan anmalar ise binaların içine kapatılmış durumda. Bizim hakikati ortaya koymamız en büyük adım olacaktır. Devlet arşivlerinin açılması gözaltında kayıplara ilişkin bilgilerin kamuoyu ile paylaşılması çok değerlidir: Bu hem gözaltındaki kayıpların yakınlarını arayanların yaz sürecini tamamlanmasını hem de yeniden toplum olma bilincinin kazanılmasını sağlayacak bir adım. O nedenle diyoruz ki Birleşmiş Milletler (BM) kayıpların korunmasına dair sözleşme en kısa sürede Türkiye tarafından imzalansın ve sorumluluklar yerine getirilsin, devlet arşivleri açılsın, yakınları çocuklarına kavuşabilsinler, biz yeniden bir toplum olarak birbirimiz ile barışabilelim. Ölenlerin kim olduğundan bağımsız olarak ölenin yasını tutma hakkının teslim edilmesi sağlayalım."

Öne Çıkanlar