Prof. Dr. Salih Zoroğlu'na dava açıldı

Prof. Dr. Salih Zoroğlu'na dava açıldı
Çocuklara ketamin verip ailelerinin 'cinsel istismarına' maruz bırakıldıklarına inandırdığı iddia edilen Prof. Dr. Salih Zoroğlu hakkında dava açıldı. İddianamede, Zoroğlu'nun 21 çocuğa vitamin diye uyuşturucu madde verdiği belirtildi.

Artı Gerçek - Çocuk hastalara ketamin enjekte ederek "Çoklu Kişilik Bozukluğu" teşhisi koyan, babaları tarafından cinsel istismara maruz kaldıklarına inandırdığı öne sürülen Prof. Dr. Süleyman Salih Zoroğlu hakkında soruşturma tamamlandı.

Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı Aile İçi ve Kadına Yönelik Suçları Soruşturma bürosu tarafından hazırlanan iddianamede Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama, eziyet, iftira, kişiyi hürriyetinden yoksun kılma, şantaj, uyuşturucu madde kullanımına özendirme, kişisel verileri hukuka aykırı ele geçirme ve özel hayatın gizliliğini ihlal suçlarından dava açıldı.

İDDİANAMEDEN

İddianamede yaşları 7 ile 18 arasında değişen altısı erkek 21 çocuk mağdur olarak yer aldı. İkisi kardeş olan çocukların aileleri toplam 20 aile de müşteki sıfatıyla yer aldı. 151 sayfalık iddianame 5 bölümden oluşuyor. İddianamenin ilk bölümünde 21 mağdur çocuğun ve ebeveynlerinin Çocuk İzlem Merkezi (ÇİM) ve Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığı’nda alınan beyanlarına, Süleyman Salih Zoroğlu’nun çocuklarla yaptığı seans kayıtlarına, ailelere gönderilen mesaj içeriklerine yer veriliyor.

Mağdur çocuklar ifadelerinde Süleyman Salih Zoroğlu’nun seans sırasında kendilerine cinsel içerikli sorular yönelttiğini ve ailelerini suçlamaya yönlendirdiğini iddia ediyor.

ÇOCUKLARI KENDİ TUTACAĞI EVLERE YERLEŞTİRMEYE ÇALIŞTI

Çocukların ebeveynleri ise suç duyurularında Süleyman Salih Zoroğlu’nun çocuklarına tanısı çok zor olan çoklu kişilik bozukluğu teşhisini hızlıca koyduğunu anlatarak; çocuklarına seans esnasında ketamin maddesi verdiğini anlatıyor. Ebevynlerin iddiasına göre bu maddenin etkisi altında kalan çocuklar Zoroğlu’nun yönlendirmesiyle ailelerini suçluyor. Öte yandan Zoroğlu da çocukların aile bireylerini istismarla suçlayarak maddi talepler içeren tehditvari girişimlerde bulunuyor. İddianameye göre Prof. Dr. Zoroğlu’nun yaptıkları bununla da sınırlı değil; İddiaya göre ünlü psikiyatrist, çocukları kendi tutacağı bir eve yerleştirmeye ve yurt dışına göndermeye de çalışmış.

ADLİ TIP KURUMU: UYUŞTURUCU MADDE TİCARETİNDEN YARGILANABİLİR

İddianamenin 2. Bölümü ise savcının uygulamadaki tedavileri anlayabilmek açısından Adli Tıp Kurumu’ndan (ATK) aldığı rapor ve Bilimsel Tespit ve Mütalaalardan oluşuyor. ATK 5 İhtisas Dairesinin raporuna göre; ağrı kesici anestezik bir madde olan Ketamin'in, suiistimalinin tespit edilmesi halinde “Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti” suçu kapsamında yargılanabileceği belirtildi. Şüphelinin klinik ve ev adreslerinde ele geçirilen maddeler üzerinde ATK Kimya İhtisas Dairesi tarafından yapılan inceleme ve analizler neticesinde "ketamin" ve "ketamin bulaşıklı" madde ve materyaller tespit edildiği de kaydediliyor.

ABD İLAÇ DAİRESİ: TEDAVİDE KULLANDIĞI MADDE DOĞRU DEĞİL

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu ketamin içerikli ilaçların kırmızı ve yeşil reçete sistemine tabi olduğunu ve genelde anestezi de kullanılan bir madde olarak belirttiği de iddianamede yer alıyor. Ketaminin çocuk ve ergen psikiyatrisinde yasal olarak kullanılmadığı kaydedildilirken, bu maddeyi içeren ürünlerin psikiyatri alanında çocuklar için güvenlilik ve etkililiğinin bilinmediği de anlatıldı. ABD İlaç ve Gıda Dairesi’nin 10 Ekim’de yaptığı açıklamaya da yer verilen iddianamede, Ketaminin, herhangi bir psikiyatrik bozukluğun tedavisi için kendileri tarafından onaylanmadığının altı çiziliyor ve bu alandaki risklere de dikkat çektiği belirtiliyor.

BİLİRKİŞİ: ÇOCUKLARI İNTİHARA YÖNLENDİRDİ

İddianamede yer alan 1 nolu Bilirkişi Heyet Raporunda; Ketamin'in çocuk ve ergenlerde ruhsal hastalıklarda kullanım ruhsatının olmadığı belirtildi. Çoklu Kişilik Bozukluğu tedavisinde ise ne çocuklarda ne de erişkinlerde endikasyonu ve ruhsatının bulunmadığı kaydedildi. Aksine ketamin maddesinin, çoklu kişilik bozukluğu tanısı konmuş kişilerde uygulanması hastalığın doğası gereği kişilerde bu hastalığın etkilerinin artmasına neden olacağı kaydedildi. 2 nolu Bilirkişi Heyet Raporunda ise; Prof. DR. Zoroğlu’nun mağdur çocuklara yönelttiği kapalı uçlu sorular, hasta mahremiyetini ihlal edici uygulamaları, ebeveynlere yönelik düşmanca ifadeleri, intihar girişimlerine ilişkin yönlendirmeleri ise temel mesleki ve etik ilkelere aykırı olduğunun altı çizildi. Zoroğlu’nun tüm bu eylemlerinin çocuğun duygusal istismarı olduğu kaydedildi.

İddianamenin 3. Bölümünde is şüphelilerin savunmaları, 4. Bölümünde ise alanında uzman ve olaylar hakkında bilgi sahibi 5 tanığın beyanlarına yer verildi. İddianamenin sonuncu bölümü ise savcılığın değerlendirmesinden oluştu.

AİLELER ÇOCUKLARI SINAV STRESİ GİBİ NEDENLER İÇİN DOKTORA GÖTÜRDÜ

Savcının kanaatine göre; aileler dikkat dağınıklığı, sınav stresi gibi yaşlarına bağlı olarak sık karşılaşılabilecek şikayetlerle ilgili çocuklarını Süleyman Salih Zoroğlu’na götürdü. Hiçbir çocuk kliniğe cinsel istismar iddiası, şüphesi nedeniyle ya da buna bağlı bir travma sebebiyle gitmedi. Çocukları için şehir dışından gelip otelde kalarak, çocuklarını yüksek seans ücretlerine rağmen Prof doktor zoroğluna getirerek 1001 fedakarlık yapan aile bireyleri arasında kimi zaman çocuklar şifa bulsun diye tavsiye üzerine bir süre evlerinden ayrılarak başka bir yerde yaşayanlar dahi oldu.

ÇOCUKLARA ÇOKLU KİLİŞİK BOZUKLUĞU TEŞHİSLERİ KOYDU

Öykülerinde hiçbir cinsel istismar olayı olmamasına karşın şüpheli Süleyman Salih Zoroğlu, tüm vakalara ilk seansta ve kısa bir süre görüşmenin hemen sonunda çoklu kişilik bozukluğu teşhisi koydu. Süleyman Salih Zoroğlu’nun teşhis yönteminin kendine has olduğu belirtilen iddianamede teşhise yönelik ölçeklendirme içinde bizzat kendisini referans gösterdi.

Doktor Zoroğlu’nun çoklu kişilik bozukluğu hususunda sadece Türkiye’de değil tüm dünyada en başarılı en yetkin isim olarak sürekli kendini lanse ettiği kaydedildi. İddianameye göre Zoroğlu, çoklu kişilik bozukluğu hastalığının %99,5 gibi yüksek bir oranda net bir sebep-sonuç ilişkisi kurarak küçük yaşta yaşanmış cinsel istismara bağlıyor. Bu rahatsızlığın Türkiye’de %18 civarında olduğunu iddia ediyor. Ancak iddianamede yer alan 2 nolu bilirkişi heyet raporuna göre bu oran Türkiye’de %1,1.

ÇOCUKLAR İSTİSMAR İDDİASINI KABUL ETMEDİ

Ayrıca dosyada yer alan uzmanların da tanık olarak verdiği ifadelerde bu tanım bu kadar yaygın olmayacağını kaydettikleri dikkat çekiyor. Savcı değerlendirmesinde söz konusu teşhislerin doğru olduğu kabul edilse dahi bütünüyle iç içe geçmiş hukuka aykırılıklarla örülü bir biçimde tedavi ilerlettiği belirtiliyor. Savcı her şeyden önce başlangıçta çocukların direnç göstererek istismara uğramadıklarını, müracaat sebeplerinin de bulunmadığını doktora anlatmaya çalışsalar da doktorun ensesti Allah’ın kendisine verdiği özel Yeteneklerle manevi bir gözle baktığı çocuklarda hemen anladığını iddia ettiği kaydediliyor. (DHA)

Öne Çıkanlar