Sedat Peker'in iddia ettiği gibi Hürriyet'in satışında 2015'teki saldırıların etkisi oldu mu?
Hürriyet gazetesine 2015 yılında düzenlenen iki saldırı, organize suç örgütü kurmak suçlamasıyla aranan ve yurtdışında bulunan Sedat Peker'in iddialarıyla yeniden gündeme geldi.
Eylül 2015'te iki gün arayla düzenlenen taşlı ve sopalı iki saldırıda Hürriyet binasında hasar meydana geldi. Açılan davada 26 kişi yargılandı. Bir kişi para cezasına çarptırıldı. Bir kişiye hapis cezası verilirken, bu ceza ertelendi.
Bu saldırıdan yaklaşık 2,5 yıl sonra da aralarında Doğan Medya Grubu, aralarında Hürriyet'in de olduğu çok sayıda medya kuruluşunu Demirören Holding'e satarak, basından büyük oranda çekildi.
Doğan Grubu çevrelerinde yapılan değerlendirmelerde, satışın tek nedeninin bu saldırı olmadığı, iktidar tarafından 2009 yılında o dönemki kurla 4,5 milyar doları bulan rekor vergi cezasıyla başlayan ve satışa kadar devam eden bir sürecin sonunda Doğan'ın medyadan çıkma kararı aldığı görüşü öne çıkıyor.
Peker'in açıklamaları ve iddialarıyla ilgili Demirören Holding ve Doğan Grubu açıklama yapmadı.
SALDIRILARDA NELER YAŞANDI?
Hürriyet gazetesinin Bağcılar'da bulunan binasına Eylül 2015'te iki saldırı düzenlendi.
İlk saldırı, 6 Eylül 2015 Pazar gecesi oldu. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın o dönem ATV kanalında yayınlanan söyleşisindeki bazı ifadelerin hurriyet.com.tr'de verilme biçimine önce sosyal medyada Adalet ve Kalkınma Partisi yanlısı trol hesaplar tepki gösterdi.
Daha sonra da binanın önünde yaklaşık 200 kişilik bir kalabalık toplandı ve taşlı, sopalı saldırı düzenledi. Binanın dış güvenlik kapısından içeri giren kalabalığın binaya girmeye çalıştı ve girişteki döner kapıyla giriş bölümüne hasar verdi. Saldırganlar polis ve Hürriyet'in güvenlik görevlileri tarafından uzaklaştırıldı.
İkinci saldırı ise bundan iki gün sonra oldu. Hürriyet'te yer alan habere göre, bu kez ikisi hafriyat, üç kamyon ve minibüslerle gelen yaklaşık 100 kişi bina önünde toplandı ve kısa sürede bu sayıda 350-400 kişiye yükseldi.
Tekbir getiren ve hükümet lehine sloganlar atan kalabalık taş ve sopalarla binaya girmeye çalıştı. Bu esnada dönemin Hürriyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Sedat Ergin, gazete binasının hemen yanındaki CNNTürk'e geçti.
CNNTürk'te katıldığı yayında olayları anlatan Ergin, iki gün önceki saldırı sonrası alınan önlemlerin yetersiz kaldığını belirterek, hükümet ve İçişleri Bakanlığı'nın "son derece kusurlu olduğunu" söyledi.
Ergin, "Polis onları tutabilir derken binaya doğru gelmeye başladılar. İtiraf edeyim kaçmak zorunda kaldık. 40 yıllık gazeteciyim, ilk kez can güvenliğimin olmadığını hissettim ve ilk kez korkup kaçtım" dedi.
İkinci saldırıdan iki gün sonra o dönem Hürriyet Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı olan Vuslat Doğan Sabancı, kız kardeşleri Arzuhan Doğan Yalçındağ, Hanzade Doğan Boyner ve Begümhan Doğan Faralyalı'nın yanı sıra gazete yöneticileri, köşe yazarları, editörleri, muhabirleri ve diğer çalışanlarıyla birlikte bina önünde bir açıklama yaptı.
Sabancı, "Bu mesele üç camın, bir kapının kırılması, bir binaya saldırılması meselesi hiç değildir. Bu halkın haber alma özgürlüğünün ve bunun için çalışan gazetecilerin susturulmaya çalışılması meselesidir. Saldırılar bizi korkutmaz, korkutamayacak" dedi.
SATIŞ SÜRECİNİ ETKİLEDİ Mİ?
Bu saldırılardan yaklaşık 2,5 yıl sonra, Mart 2018'de Doğan Grubu aralarında Hürriyet, Kanal D ve Doğan Haber Ajansı'nın da olduğu medya varlıklarının neredeyse tamamını 916 milyon dolar karşılığında Demirören Grubu'na satarak, basından da büyük oranda çekildi.
Organize suç örgütü kurmak suçlamasıyla aranan ve yurtdışında bulunan Sedat Peker, Hürriyet saldırısında kendisine yakın kişilerin katıldığını belirtti ve satış sürecinde bu saldırının etkili olduğunu öne sürdü.
Ancak o dönem Doğan Grubu'na yakın olan bazı kaynaklar, satışın Eylül 2015'teki saldırıların doğrudan bir sonucu olmadığı görüşünde.
O dönemde bu saldırının başta Aydın Doğan olmak üzere, grubun üst düzey yönetiminin moralini ve psikolojisini olumsuz etkilediği belirtiliyor.
Hürriyet gazetesinin eski Okur Temsilcisi Faruk Bildirici, BBC Türkçe'nin "satışın nedeninin 2015'teki saldırı olup olmadığı" yönündeki sorusuna, "Sanmıyorum" yanıtını verdi.
Bildirici, "Tek başına değil ama nedenlerden biri bu olabilir. Bu saldırı da satış sürecine giden yollardan birisi olabilir. Ama tek başına bu olay olduğuna inanmıyorum" dedi.
Bununla birlikte, özellikle 2009'daki vergi cezasıyla başlayan ve yıllar içerisinde giderek artan hükümet baskısının yanı sıra özellikle Aydın Doğan hakkında çeşitli suçlamalarla açılan farklı davaların sonunda satış kararını beraberinde getirdiğine dikkat çekiliyor.
Vuslat Doğan Sabancı'nın da saldırı sonrası yaptığı açıklamada bu sürecin altını çizdiği vurgulanıyor.
Sabancı 2015'teki açıklamasında, son sekiz senedir büyük bir mücadele verdiklerini söyledi.
Sabancı, "Önce emsali hiç görülmemiş bir vergi cezası kumpası ile karşılaştık. Yargı önünde kazanmış olduğumuz davalar, tekrar tekrar açılmak için zorlanıyor. Bizi mahkum ettirmek için özel bir çaba gösteriliyor. Bu ülkenin yıllardır en üst seviyede vergi rekortmeni olmuş ve sayısız ödüller almış bir aileyi 'Petrol kaçakçısı', 'Vergi kaçakçısı' ve 'terörist' gibi yalan ve uydurma suçlamaların hedefi haline getirmek, ne aklın ne de vicdanın kabul edeceği bir şeydir" dedi.
Sabancı, tüm bu süreci o dönemde "sistematik saldırı" olarak nitelendirdi.
Doğan Grubu Onursal Başkanı Aydın Doğan da, 2018 yılında satışla ilgili yaptığı yazılı açıklamada, "Kendi isteğimle, yayıncılık mesleğime nokta koymaya karar verdim" demişti.
2015'TEKİ SEÇİM ARASINDA NELER YAŞANDI?
Hürriyet'e yapılan saldırıdan üç ay önce, 7 Haziran 2015'te Türkiye'de genel seçimler yapılmış ve Adalet ve Kalkınma Partisi'nin ilk kez girdiği bir seçimde tek başına hükümet kuracak çoğunluğa ulaşamamıştı.
Yapılan koalisyon görüşmelerinden sonuç çıkmaması ve hükümet kurulaması üzerine 1 Kasım 2015'te yeniden seçim yapıldı. Ancak iki seçim arası, Türkiye'de şiddet olayların arttığı ve çok sayıda saldırının yaşandığı bir dönem olarak tarihe geçti.
İki seçim arasındaki dönemde, başta Hürriyet olmak üzere Doğan Grubu'na ait medya kuruluşlarının "biraz daha rahat ve cesur yayın yapacak bir alan" buldukları ifade ediliyor.
Ancak, 1 Kasım 2015'teki genel seçimlerden Adalet ve Kalkınma Partisi'nin oyların yüzde 49,5'ini alarak yeniden tek başına iktidar olarak çıkmasının Hürriyet ve Doğan Medya Grubu için önemli bir kırılma olarak görülüyor.
O dönem gruba yakın kaynaklar, seçimle birlikte ortamın "bahardan kışa döndüğünü" söylüyor.
Faruk Bildirici de, bundan sonra satışa kadar geçen süreç içerisinde "iktidara teslim olunmuş gibi bir durumun" ortaya çıktığını belirtti.
Bildirici, o dönem bu saldırıyı yaşayan ve halen Hürriyet'te meslek hayatına devam eden gazeteciler olduğunu da hatırlatarak, "Gönül ister ki, bu saldırıyı birlikte yaşadığımız arkadaşlar yarın bununla ilgili yazı yazabilsinler" dedi.
SALDIRGANARA NE OLDU?
Saldırıların ardından gözaltına alınanlar oldu ancak serbest bırakıldılar. Yaklaşık 30 şüpheli hakkında takipsizlik kararı verilirken, 26 sanık hakkında da mala zarar verme ve nitelikli olarak konut dokunulmazlığını ihlal etme suçlarından iddianame hazırlandı.
Yargılama yaklaşık üç yıl sürdü ve bir sanık 2 bin TL para cezasına çarptırıldı, bir kişi hakkında da 1 yıl 8 ay hapis cezası verildi ancak bu ceza ertelendi.
Bildirici, "Medyanın Ombudsmanı Saray'ın Medyası, Hürriyet'teki Etik Kavgasının Bilinmeyenleri" adlı kitabında açılan soruşturmayla ilgili, "Kısacası siyasi iktidar temsilcilerinin de karıştığı bu saldırılar cezasız kalacak, hatta saldırganların elebaşıları zamanla yine iktidar tarafından ödüllendirilecekti" ifadesini kullanıyor.
O dönemde, hakkında takipsizlik verilen isimler arasında Adalet ve Kalkınma Partisi'nin eski Milletvekili ve Gençlik Kolları Başkanı Abdurrahim Boynukalın da vardı.
İlk saldırı gecesinde çekilen görüntülerde Boynukalın'ın da Hürriyet binasının önünde olduğu ve bir aracın üzerine çıkarak kalabalığa bir konuşma yaptığı görülüyor.
Boynukalın, "Sizler bugün buraya gelerek, sadece AK Parti Gençlik Kolları'nın bireyleri değil, AK Parti İstanbul'un bireyleri değil, bütün mazlum insanların tamamının kardeşi olduğunuzu söylüyorsunuz" dedi.
Şu anda Londra'da bir düşünce kuruluşunun direktörlüğünü yürüten Boynukalın, Peker'in videosunun ardından Twitter üzerinden açıklamalar yaptı. Daha sonra bu mesajların bazılarını sildi ancak silmediği tek mesajda, "O gün 'partimiz eylem geleneğinde asla taşlı sopalı eylem olmaz' dediğimizde bize inanmamayı tercih edenler (ana muhalefet partisi lideri buna dahil) bakalım ne diyecekler. Tekrar ediyorum biz o dönemki iftira yayınlarından dolayı o gazete önünde sadece basın açıklaması yaptık" dedi. (BBC Türkçe)