Selman Yeşilgöz: Asimilasyon Diyanet ve vakıflar ortaklığıyla yürütülüyor
Remzi BUDANCİR
+GERÇEK-Alevilerin inanç özgürlüğü talebi, buna karşı devletin antidemokratik uygulamaları ve tartışmalar sürüyor. Alevi nüfusunun yoğun olduğu Dersim Munzur Üniversitesi’nde bazı tarikatların örgütlenmeye çalıştığı yönünde iddialar gündemdeki yerini korurken, bu defa üniversite kampüsünde müftülüğe bağlı "Hz Ali Diyanet Gençlik Merkezi" açılışı yapıldı. Dersimlilerin müftülüğün bu girişimini eleştirdiği bu günlerde, Pertek ilçesine bağlı Kırmızıköprü (Pırdasûr) nahiyesinde günde beş defa azan dinletilmeye başlandı. Alevi olan köyde ne caminin cemaati var ne de imamı.
KÖYDEKİ CAMİ 12 EYLÜL ESERİ
Kırmızıköprü’de bulunan atıl durumdaki cami, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin ardından Dersim’e Vali olarak atanan Kenan Güven’in eseri. Vali Güven döneminde kentte 80’den fazla cami yaptırılmış, çok sayıda Dersimli Alevi çocuk ise İmam Hatip okullarına gönderilmişti. Son günlerde 5 vakit ezan sesinin yükseldiği cemaatsiz, imamsız camii ise 12 Eylül askeri darbe eseri olan ve şu anda atıl durumda olan o cami.
ALEVİ KÖYÜNDE 5 VAKİT EZAN SESİ DİNLETİLİYOR
Kırmızıköy’den olan İsmail Aslan, köydeyken bu durumla karşılaşınca yaşananları sosyal medya hesabından paylaşarak, tepkisini dile getirdi. +Gerçek’in ulaştığı Aslan, atıl durumda olan camiden yükselen ezan sesini cep telefonu ile kayıt altına aldı. Görüntülerde ezan sesinin yükseldiği camiinin kapısının kilitli ve kullanılmadığı görülüyor. Bu caminin önce mescit olarak yapıldığını anlatan Aslan, "12 Eylül'de Kenan Güven buraya mescit gibi bir şey yapmıştı. İmam’da vardı. O dönemin baskıcı koşullarında 3-4 kişi o mescide gidiyordu ama bir süre sonra o insanlar da vazgeçti. O tarihten bu güne atıl durumdaydı. Bu defa köye geldiğimde baktım günde 5 defa ezan okunuyor. ‘Buraya imam mı atandı’ diye sordum. ‘Yok. Pülümür merkezden, merkezi sistemle oradan okutuluyor’ dediler. İmamı, camisi olmayan köyde günde 5 vakit ezan okutuluyor. Alevi topluluğuna saygısızlık değil mi? Biliyorum hemen şu basmakalıp ‘Ne yani siz ezana karşımı sınız?’ cümlesi kurulur. Bu cümle kurulurken hedeflenen, Sünni mahalle baskısıdır. İnançları gereği Aleviler her inanca ve sembollerine saygı gösterir. Aynı saygıyı da başkalarından bekler" sözleri ile tepkisini dile getirdi.
Selman Yeşilgöz (@selman_yesilgoz): Asimilasyon diyanet ve vakıflar ortaklığı ile yürütülüyor
— +GERÇEK (@artigercek) May 21, 2022
Dersim'de 12 Eylül döneminde yapılan ve kullanılmayan camiden merkezi sistemle günde 5 defa ezan sesi verilmeye başlandı@R_Budancir’in haberi…https://t.co/sbM05UpVev pic.twitter.com/2DAigQXbNj
ALEVİ KÖYÜN İMAM KADROSU VAR
Aslan, boş olan Cami’nin aynı zamanda imam kadrolu olduğunu aktardı. Atıl durumda olan bu mekanın Cemevi’ne çevirme girişimleri olduğu sırada buranın imam kadrosu olduğunu öğrendiklerini belirten Aslan, "O zaman buranın Cemevi’ne dönüştürülmesi için bir girişim yapılmıştı. Görüşülen müftülük oranın imam kadrosunun olduğunu söylemişti. Ama gelen giden yoktu. Bir imam lojmanı var. Onu da vatandaşa vermişler. Hayvan besliyor yanında. Ama imamı orada yok. Cemaati yok, kapısı kilitli, giden yok, dinleyen yok ama dinletiyorlar. Görebildiğim kadarıyla buraya özgü bir durum" dedi.
"ALEVİ SEMBOLLERİ KULLANILIYOR"
Sadece bu değil, Dersim’de Alevi inancına yönelik asimilasyon politikasının uygulandığını ifade eden Aslan, daha önce bunu cemaat üzerinden yapmaya çalıştıklarını hatırlattı. Bunu başaramayınca bu defa Munzur Üniversitesi üzerinden sürdürüldüğünü ifade eden Aslan, şunları söyledi: "Alevi inancını asimile etmeye çalışıyorlar. Öteden beri burada cemaat örgütlenmeleri olmuştu. Bu defa da Munzur Üniversitesi üzerinden kadrolaşma var. Alevi sembollerini kullanılıyor. Ya ‘Hz. Ali’, ya da ‘Ana Fatma’ ismi üzerinden yapılıyor. Diyanet öncülüğünde, Munzur Üniversitesinin de akıl hocalığı yaptığı bir asimilasyon politikası var. Yerelde insanlar bunlardan rahatsız. Ama korkularından kimsenin sesi çıkmıyor. Korku iklimi hâkim. Bu korku iklimi de asimilasyonu hızlandırır. Böyle bir sıkıntı var. Bu bir zulümdür. Bu oradaki inanç grubuna yapılan bir zulümdür."
"ASİMİLASYON DİYANET VE VAKIFLAR ORTAKLIĞI İLE YÜRÜTÜLÜYOR"
Munzur Üniversitesine yönelik eleştiriler, üniversite kampüsünde müftülüğe bağlı "Hz Ali Diyanet Gençlik Merkezi" açılışı yapılması ile ilgiliydi. Buna yönelik eleştiriler ve tartışmalar sürüyor. Dersim Araştırmaları Merkezi (DAM) Başkanı Selman Yeşilgöz, bu tür girişimleri uzun yıllardır devam eden Dersim’e yönelik asimilasyonun bir parçası olarak gördüklerini ifade etti. Daha önce de Munzur Üniversitesinde tarikat yapılanmaları ile ilgili rapor hazırladıklarını, buna ilişkin tespitlerde bulunduklarını hatırlatan Yeşilgöz, "Bir ölçüde tarikatların deşifre olması ile beraber bu defa Diyanet üzerinden bir politika sürdürülüyor. Diyanet ve vakıflar ortaklığı ile yürütüldüğünü düşünüyorum. Elimde somut bilgi olmayabilir ama neticede geçmişte tarikatlarında Munzur Üniversitesinde örgütlenmesinin önünü siyasal iktidar açmıştı. Bu gün bir adım daha ileri götürerek Diyanet İşleri Müdürlüğü, buradaki müftülüğünde öncülüğünde bu işi geliştirmeye yönelik bir çaba olarak görüyorum" diye konuştu.
"OCAK SİSTEMİNE GERİ DÖNÜLMELİ"
Dersim'de Kızılbaş-Alevi inancına yönelik uygulanan asimilasyon politikalarının sürdüğünü belirten Yeşilgöz, Dersim özelinde insanların inançlarını özgürce yaşayabilmeleri için Dersim’de ki ocak sisteminin açığa çıkarılması gerektiğini söyledi. Ocak sisteminin asimile edilmiş haliyle değil, geçmişten bugüne kendi kültürünü koruyarak gelen ocak sisteminin doğru bir şekilde irdelenmesi ile getirilmesini isteyen Yeşilgöz, "Burada dediğimiz gibi geçmişimizden bu güne bizi getiren ocak sistemimizin eski özüne dönüştürülerek Alevi-Kızılbaş inancı yönünde, yada Anadolu Aleviliği dediğimiz inanç sistemine geri dönmesi gerekiyor. Analık, Dedelik, Babalık sisteminin getirilmesi gerekiyor. Cemevleri'nde başlatılan bu baskıların, bu inancın ana merkezi olan ocaklarda da asimilasyon sürecini sürdüren çabalar da mevcuttur" dedi.
"DERSİM CEMEVİ'NDE SÜNNİ GÖREVLİLER HİZMET VERİYOR"
Asimilasyon politikalarının her alanda sürdüğüne dikkat çeken Yeşilgöz, Dersim Cemevi’ni örnek gösterdi. Cemevinde görev yapanlardan ikisinin Alevilik ile ilgisi olmadığını hatırlatan Yeşilgöz, "Dersim Cemevi’nde görevli olan yaklaşık 5- 7 kişiden 2’si Sünni kökenli. Biri Cumhuriyet Mahallesi imamlarından, diğeri ise Elazığlı, Dersim Devlet Hastanesinden emekli olan birisi. Bunlar üzerinden Dersim Cemevi’nden Sünni hocalar Alevi insanların cenazelerinde hizmet sunmaktadır. Burada Alevi kurumlarının her şeyden önce kendi özüne dönmeleri gerekiyor. Dersim Cemevi’nde eğer hizmet sunabilecek dedeler bulunmuyor ve Sünni inanca ait kişilerden medet umuyorsa, Dersim Cemevi kendini lağvetmelidir, kapatmalıdır. Böyle bir şey olmaz. Şöyle bir şey olabilir mi? Düşünün. A camisinde imam yok. Bir dedenin gidip orada hizmet sunması ne kadar abesse, bu da o kadar abestir. Alevilerin de, Alevi kurumlarının da bunu gözden geçirmeleri, bu asimilasyonun önüne geçmek için ortak bir çaba sarf etmeleri gerekiyor" sözleri ile kurumların inisiyatif almalarını istedi.
"KIZILBAŞ ALEVİ İNANCININ ASİMİLE EDİLMESİNE YÖNELİK BİR POLİTİKA"
Pülümür Kırmızıköprü’de halka rağmen verilen azan sesine de değinen Yeşilgöz, bunun ilk olmadığını hatırlattı. Geçen sene karakollar üzerinden bunun yapıldığını ifade eden Yeşilgöz, "Geçen sene çeşitli karakollarda kurulan mescitler üzerinden köylere ezan okutulması bir ölçüde baskıyı görünür kılmayı, baskı unsuru olarak kullanarak Dersim’de var olan Kızılbaş Alevi inancını asimile edilmesine yönelik bir politika. Kültürle, dinle sürdürülen bu asimilasyonda inancı da asimile ederek orayı tamamen sisteme bağlı hale getirme politikası uygulanıyor" dedi.