Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisi ve sorunlar

Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisi ve sorunlar
Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisi bir süredir aktif olduğu halde kapasitesindeki artış nedeniyle yeniden açıldı. Tesisin yeniden açılışıysa pek çok soruyu beraberinde getirdi.

Mühdan SAĞLAM


Artı Gerçek - İran’ın geçen yıl aldığı gaz kesintisi kararıyla beraber, Türkiye’de organize sanayi bölgelerine elektrik ve gaz kesintili olarak verilmeye başlamıştı. Bu durum aynı zamanda Türkiye’nin zor koşullara karşı depoladığı gazın miktarının sorgulanmasını da beraberinde getirmişti. Nihayetinde iktidar gelen eleştirileri de gözeterek var olan çalışmaları hızlandırdı ve bu konuda adım attı.

Bu çerçevede Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan 16 Aralık’ta Silivri Doğal gaz Depolama Tesisi’nin açılışını yaptı. "Var olan tesisin nesi açılıyor?" sorusunu sorulmadan yanıtlayalım: Mevcut tesisin kapasitesinde artış yapıldığı için yeni bir açılış organize edildi.

Açılan tesis beraberinde hem bir uyarı getirdi hem de yeni bir tartışma başlattı. İlk olarak kapasite artışının karşılık bulup bulamayacağı merak ediliyor. İkincisi, alanın sismik özellikleri dikkate alındığında akıllara, en başından dikkate alınması gereken bir, deprem riskini getiriyor.

DEPOLAMA TESİSLERİNDE KAPASİTE ARTIRIMI ÇABASI

Türkiye’nin ilk doğalgaz depolama girişimi, Silivri Depolama Tesisinin ilk fazı 2007’de 3,6 milyar metreküp (bcm) kapasiteyle açılmıştı. Benzer biçimde 2015’te açılışı yapılan Tuz Gölü Doğal Gaz Depolama Tesisi ile Türkiye’nin depolayabildiği gaz miktarı yaklaşık 4,8 bcm, LNG depolarıyla beraber bu 4,9 bcm’e kadar çıkabiliyordu.

Hem küresel enerji piyasalarında yaşanan çalkantılı iklim ve seyir hem de geçtiğimiz yıl olduğu gibi bazen hava şartları, bazen tedarik kaynaklı teknik veya ekonomik sorunlar istenen gazın belirlenen adrese ulaşmasına engel oluşturabiliyordu. Geçtiğimiz yıl İran’ın Türkiye’ye yönelik gaz akışını 10-15 gün süreyle askıya alması ve bunun ocak gibi Türkiye’nin neredeyse tamamının kara kışa teslim olduğu bir döneme denk gelmesi hükümete dönük eleştirileri katmerlendirmişti.

Eleştiri oklarının hedefinde Enerji Bakanlığı ve Boru Hatları İle Petrol Taşımacılık A.Ş.(BOTAŞ) vardı. BOTAŞ söz konusu dönemde yaptığı açıklamada depoların doluluk oranlarının yanında kapasitelerini de paylaşmış ve depolarda kapasite artırım çalışmalarının yapıldığını duyurmuştu.

BOTAŞ’ın söylediği üretim kapasitesi artırma çalışmalarının odaklandığı merkezlerin ilki Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisi. Burada kurulan ikinci etapla beraber nihayetinde 3,6 bcm olan kapasite 4,6 bcm’e çıkarıldı. Ayrıca günlük 28 milyon metreküp olan üretim de 78’e yükseldi. Türkiye’nin enerji güvenliği açısından ve özellikle belirsiz doğal gaz ikliminde olası bir kesintiye hazırlıklı yakalanma istediği uyarınca bu çaba önemli. Nitekim Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Fatih Dönmez, hali hazırda 1,2 bcm kapasitesi olan Tuz Gölü Tesisi’nin kapasitesinin iki yıl içinde 5,4 bcm çıkarılacağını, böylece toplam depolama kapasitesinin 10 bcm olacağını söyledi. Bu açıklama da anlaşılır ve önemli, ancak Silivri konusunda iki sorun var.

KAPASİTE ARTIŞININ KARŞILIĞI VAR MI?

Tesisin hızla açılması akıllarda açılışı yapıldığına göre kapasite artışı hayata geçecektir fikri oluşturuyor, ancak bu konuda bir itiraz var. Nitekim bu itirazın haklı bir yanı da var. Eski Botaş Genel Müdürü Gökhan Yardım, açılış haberinin ardından BOTAŞ’ın sitesinde tesisin günlük enjeksiyon gerçekleşmesi ve geri üretim gerçekleşmesi verilerine baktı. Yardım’ın sosyal medya hesabından yaptığı açıklamaya göre ve paylaştığı ekran görüntüsü uyarınca bu iki kalemdeki gerçekleşme sıfır olarak görülüyor. Yani burada bir artış gerçekleşmemiş. Yardım’ın da belirttiği gibi şayet bu iki alanda artış olmamışsa kapasite artışında bir sıkıntı var demektir. Yani aslında ifade edilen artış olmamıştır. Büyük ihtimalle bu iki kalemdeki artış da yapılacak bir süre sonra. Öyleyse Yardım’ın da sorduğu gibi neden açılış için acele edildi, neden bu iki kalemdeki artış sağlandıktan sonra açılış yapılmadı? Bu sorulara yanıt vermek güç, ancak Türkiye’de bitmeyen hastanelerin, yolların açılışının yapıldığı dikkate alındığında, hele yılda bir Akkuyu Nükleer Santrali’nin açılışı için toplanıldığı dikkate alındığında önemli olan imaj, sorunun cevabı değil çıkarımına ulaşmak mümkün. Umuyoruz kısa sürede tesisin bir bütün olarak 4,6 bcm kapasitede ve 75 milyon metreküp üretim kapasitesiyle çalışması sağlanır.

DEPOLAMA ALANININ DEPREM RİSKİ UNUTULUYOR MU?

Rusya ile doğal gaz hub görüşmelerinde de son olarak açılışı yapılan Silivri tesisi açılışında da dikkat çekici olan her iki adresinde (Trakya) bir başka büyük Türkiye gerçeğiyle kesişmesi: Deprem. Deprem konusunda kamuoyuna sık sık bilgi veren ve uyarılarda bulunan Prof. Dr. Naci Görür, açılışın ardından tehlikeye dikkat çeken bir uyarıda bulundu. Görür, twitter hesabından konuya dönük şunları paylaştı:

“Doğal gaz buralardaki eski gözenekli gaz veya petrol rezervuarlarına basılarak (enjeksiyon) depo anıyor ve istendiğinde de kullanılıyor. Bu işlemler eski ve yeni sondaj kuyuları vasıtasıyla gerçekleştiriliyor. Hem enjeksiyon hem de çıkarma aşamasında belirli büyüklükte (4,0) depremlerin oluşması mümkün. Zaten şu anda da Batı Marmara’da gaz çıkışlarına bağlı çok sayıda depremler oluşuyor. Bu depremler iki nedene bağlı olarak gelişiyor: Gözenek ortamındaki basınç değişimi ve gözenek elastik (porelastik) stres değişimi. Onun için Trakya’yı gaz deposu haline getirirken gaz depolama alanlarının Marmara Denizi içerisindeki Kuzey Anadolu Fay Zonunda depremler oluşturabileceği, depremleri tetikleyebileceği unutulmamalı ve bu açıdan Trakya’nın sismik özellikleri ve Marmara Denizi tüm ayrıntılı ile incelenmelidir.”

Görür’ün uyarısı yabana atılır cinsten değil, fay hattının yakın bölgesinde hem de kendisinin depreme neden olabileceği depremlerin varlığı kesin olan bir tesisi kurmak içinde riskler barındırıyor. Dahası hep akıllara gelen ve zamana yayıldığı için riski unutulan İstanbul depremi başta olmak üzere korkulan senaryolara karşı dikkat diyor.

Sonuç olarak Türkiye’nin doğal gaz depolama kapasitesini artırması enerji güvenliği ve olası bir aksilikte ciddi mağduriyet ve sorunların yaşanmaması açısından önemli. Bununla beraber hızla yapılan açılışların akıllarda yarattığı muamma ve soru işaretleri de giderilmeli, özellik şu iki soru: İlk olarak Silivri Doğal Gaz Depolama Tesisi’nin hali hazırda üretim kapasitesi ne kadardır, enjeksiyon ve geri üretim verisi nedir? İkincisi Kuzey Anadolu Fay Hattı’na yakın kurulan ve kendisinin de depremlere neden olabildiği bu tesisin yeri seçilirken nasıl bir fizibilite çalışması yapılmıştır, bu kapasite artırımının olası depremler ve fay hattına etkisi nedir?

Öne Çıkanlar