'Soylu'nun açıklaması son KHK ile paralel'

Artı Gerçek'e konuşan Anayasa profesörü İbrahim Kaboğlu 'Anayasaya göre İçişleri Bakanı suç işlemiştir. Böyle bir emir verilemez. Bu emri yerine getiren de suç işlemiş olur' dedi.

'Soylu'nun açıklaması son KHK ile paralel'

Erdal İMREK

ARTI GERÇEK - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun Genel Güvenlik ve Uyuşturucuyla Mücadele Toplantısı'nda polislere yönelik sarf ettiği "Uyuşturucu satıcılarına, teröristlere nasıl davranıyorsak, aynı, acımasızca davranmak zorundayız. Bir uyuşturucu satıcısını gördükleri zaman, ayağını kırmayan polis görevini yapmamış demektir" sözlerinin yankısı sürüyor. Soylu hakkında suç duyuruları yapılırken, siyaset ve hukuk çevrelerinden de ciddi tepkiler geldi.

Soylu'nun sözlerinin hukuksal açıdan ne anlama geldiğini Türkiye'nin en önemli Anayasa uzmanlarından Prof. Dr. İbrahim Kaboğlu'na sorduk. Marmara Üniversitesi'nde, Anayasa Hukuku Anabilim Dalı Başkanı'yken KHK ile ihraç edilen Prof. Dr. Kaboğlu, Anayasa'nın 137. Maddesi'nin 'kanunsuz emir' dediğini hatırlatarak, "Anayasaya göre İçişleri Bakanı suç işlemiştir. Böyle bir emir verilemez. Bu emri yerine getiren de suç işlemiş olur" dedi. Kaboğlu, 2017'nin son haftası çıkan ve sivillere yargı muafiyeti getiren KHK'den bir hafta sonra İçişleri Bakanı'nın kolluk güçlerine 'ayak kırma' talimatı vermesi arasında bir paralellik olduğunu da belirtti. Polislere ileride yargılanmaları durumunda 'Bakan talimat verdi' diyerek işkence suçundan kurtulamayacakları uyarısında bulunan Kaboğlu, "Soyadınız Soylu da olsa bunlar bir gün hukuk karşısında hesabının sorulacağı sözler şeklinde yüzleşme vesilesine dönüşebilir" dedi.

İLGİLİ HABER: 'GÖRDÜĞÜNÜZ YERDE KIRIN AYAĞINI, SUÇU BANA ATIN'

GÖREV, YETKİ VE SORUMLULUK ÜÇLÜSÜ

Kolluk güçlerinin yetki ve görevlerinin Anayasa doğrultusunda PVSK yani Polis Vazife ve Selahiyetleri Kanunu'nda tanımlanmış olduğunu söyleyen Kaboğlu, "Bu kanun onlara hangi görevleri ve yetkileri nasıl kullanacaklarına, nasıl yerine getireceklerine dair belirli kayıtlar koyuyor. Tüm devlet görevlilerinde olduğu gibi kolluk güçlerinde de haydi haydi görev yetki ve sorumluluk üçlüsü geçerlidir" dedi. Bir kolluk gücünün yasanın kendisine verdiği yetkileri kullanırken görevini yerine getirirken, yetki ve görev alanının tanımı çerçevesinde hareket etmesi gerektiğini belirten Kaboğlu, "Onun dışına çıkması sorumluluğunu gerekli kılar" dedi.

'ZOR KULLANMA YETKİSİ, POLİSE KÖTÜ MUAMELE HAKKI VERMEZ'

'Zor kullanma yetkisinin' sınırlarını da anlatan Kaboğlu, "Zor kullanma tekeli, zor kullanma yetkisi dediğimiz yetki devlete aittir demek; polisin şiddet kullanması, birini yaralaması, birine vurması, birini dövmesi anlamına gelmiyor. Ne anlama geliyor; devletin yürürlükte olan hukuk kuralları çerçevesinde yaptırım uygulama mekanizmasını harekete geçirmesi ve onun gereklerini yerine getirebilmesi için icabında iradeleri dışında insanları davranışa zorlamak, örneğin mahkemeye getirmek gibi. Yoksa şiddet tekelinin devlete ait olması kesinlikle kolluk güçlerine insanların fiziğine yönelik herhangi bir kötü muamelede, edimde bulunma hakkı ve yetkisini vermez. Bu nedenlerdir ki zaten kötü muamele ve işkence, insanlık suçu olarak görülmekte ve zaman aşımına uğramayan bir suç olarak kabul edilmektedir" dedi.

'BAKAN TALİMAT VERDİ DEMEK POLİSİ KURTARMAZ'

Kolluk güçlerinin silah kullanabilecekleri alanların PVSK'da son derece sınırlı, kayıtlı, zorunluluk hali ve meşru savunma olduğunu dile getiren Kaboğlu, "Onlar dışında kalan alanlar, onların sorumluluğunu beraberinde getirir. Dolaysıyla bir kişi hırsızlık bile yapıyor olsa, uyuşturucu da satıyor olsa, bir başka yüz kızartıcı suç içerisinde olsa bile bu polise, o kişiye onun içinde bulunduğu davranışa benzer bir davranışta bulunma hakkı vermez" dedi. Kaboğlu, ileride bir gözaltı sırasında kötü muameleden dolayı yargı önüne çıkacak bir polisin, 'İçişleri Balanı böyle talimat verdi' demesinin kesinlikle kendisini kurtarmayacağını, belki bir mahkemenin indirim yapabileceğini, ancak azmettirici sıfatıyla suçun İçişleri Bakanı'na da yöneleceğini dile getirdi.

'KANUNSUZ EMİR VERMEK DE O EMRİ UYGULAMAK DA SUÇTUR'

Bu konuda iki önemli hususun altını çizen Kaboğlu, "Birinci nokta; Anayasa'nın 137. Maddesi. 'Kanunsuz emir' diyor. Kanunsuz emir; Amirin verdiği emir yerine getirilir ama konusu suç teşkil ediyorsa hiçbir biçimde yerine getirilmez, yerine getiren de sorumlu olur. Eğer İçişleri Bakanı böyle bir emir verdiyse Anayasaya göre İçişleri Bakanı suç işlemiştir. Böyle bir emir verilemez. Bu emri yerine getiren de suç işlemiş olur" dedi.

'SİVİLLERE YARGI MUAFİYETİ' İLE PARALEL

Kaboğlu, "İkinci nokta ise belki biraz daha genel çerçevede, yıl biterken çıkarılan 696 sayılı KHK ile şiddet kullanan yurttaşın sorumsuz tutulmasına dair düzenleme. Onunla bunun arasında sanki bir paralellik var gibi. Orada o vesileyle olan tartışmalar için 'hayır biz bunu 15-16 Temmuz günleriyle sınırlı tuttuk' biçiminde açıklamalar ısrarla vurgulanıyor iken hemen yılın ilk günlerinde ise İçişleri Bakanının kolluk kuvvetlerine 'siz vurabilirsiniz, kırabilirsiniz, dökebilirsiniz' demesi kolluk güçlerine bir asimetrik paralellik arz ediyor" şeklinde konuştu.

'BU SADECE MAFYA BABALARININ SÖYLEYEBİLECEĞİ BİR SÖZ'

Kaboğlu sözlerini şöyle sürdürdü; "Yöneticilerimiz açısından ve bu sözler esasen bir devletin en üst görevlisi bakanın bu sözleri söyleyebilmiş olması bırakın Anayasası'nda 'hukuk devleti' yazan bir devleti, böyle bir kaydın yer almadığı devlet adı verilen örgütlenmede dahi düşünülemez. Bu sadece mafya babalarının söyleyebileceği bir sözdür. Hani birkaç ay önce en zirvedeki bayın kullandığı 'racon kesme' gibi bir şey ama bu tür racon kesmeler sorumluluktan kurtaramaz. Her ne kadar soyadınız Soylu da olsa bunlar bir gün hukuk karşısında hesabının sorulacağı sözler şeklinde yüzleşme vesilesine dönüşebilir."

İLGİLİ HABER: SOYLU HAKKINDA SUÇ DUYURUSU

İLGİLİ HABER: 'DİKKAT ÇEKMEK' İSTEMİŞ

anayasa polis Süleyman Soylu