Susurluk'un üzerinden 27 yıl geçti: Siyaset-mafya-devlet ilişkilerinin sembolü

Susurluk'ta 3 Kasım 1996 tarihinde meydana gelen kaza ile siyaset-mafya-devlet ağı ortaya dökülmüştü. Karanlık ilişkiler hala tam olarak aydınlatılmış değil.

Susurluk'un üzerinden 27 yıl geçti: Siyaset-mafya-devlet ilişkilerinin sembolü

Artı Gerçek - Türkiye'de son dönemde mafya ile siyaset ve devlet yetkilileri arasındaki ilişkilere dair çok sayıda iddia ortaya atılırken, bugün Susurluk'taki kaza nedeniyle bu isimle sembolleşmiş bir skandalın yıl dönümü. 27 sene önce Balıkesir'in Susurluk ilçesinde yaşanan kazada devlet görevlisi, suç örgütü lideri ve milletvekili aynı araç içinde bulunmuştu.

Susurluk Kazası veya Susurluk Skandalı olarak kayıtlara geçen kaza, 3 Kasım 1996'da, saat 19.25 sularında Susurluk'un Çatalceviz mevkisinde meydana geldi.

ARANAN ABDULLAH ÇATLI SAHTE KİMLİKLE ARABADAYDI

Bucak aşireti lideri ve DYP Milletvekili Sedat Bucak, Emniyet Müdürü Hüseyin Kocadağ, Interpol tarafından aranın ülkücü mafya lideri Abdullah Çatlı'nın içinde bulunduğu lüks otomobil, bir kamyona çarptı. Sahte kimlikli Abdullah Çatlı ve Hüseyin Kocadağ öldü, DYP Şanlıurfa milletvekili Sedat Bucak ise kazadan yaralı kurtuldu. Kazada ayrıcı Melahat Özbay sahte kimlikli Gonca Us da öldü.

Araçta çok sayıda silah, sahte kimlik ve belgeler bulundu.

Suç örgütü lideri, milletvekili ve emniyet müdürünün aynı arabada olduğunun ortaya çıkması, derin devlet konusunu gündemin merkezine oturturken, kamuoyunda da geniş çaplı sorgulama başladı.

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller, olayın devletle ilişkilendirilmesine karşı çıksa da, muhalifler ve toplumun geniş kesimleri devlet-mafya-siyaset ilişkilerinin aydınlatılması için eylemler yaptı.

ÇATLI, KIRCI, ŞAHİN, HOŞTAN...

Abdullah Çatlı, Bahçelievler katliamında yedi Türkiye İşçi Partisi üyesi genci katletmekten hüküm giyen Haluk Kırcı, eski Özel Harekat Daire başkanı, Susurluk Davası mahkûmu, faili meçhul cinayetler davası sanığı İbrahim Şahin, Susurluk Davası hükümlüsü Sami Hoştan gibi Türkiye siyasi tarihinin karanlık dönemiyle anılan isimlerin bir arada olduğu sünnet düğününün video kaydı da ortaya çıktı.

ÜÇ SUSURLUK RAPORU

Olay sonrası çeşitli zamanlarda üç farklı rapor hazırlandı. Bu raporların ilkini MİT, ikincisini Başbakanlık Müsteşarlığı, üçüncüsünü ise TBMM Susurluk Komisyonu hazırladı. 1. Susurluk Raporu'nun olayı kapatmaya yönelik olunca Türkiye çapında akşamları ışık kapatma eylemleri düzenlendi.

Sanatçıların da katıldığı 'Karanlıktan çıkmak için bir dakika karanlık' eylemleri tüm Türkiye'ye yayıldı. Refah Partili Adalet Bakanı Şevket Kazan'ın 'Mum söndü oynuyorlar", Necmettin Erbakan'ın ise "Glu glu dansı yapıyorlar" sözleri tepkileri daha da büyüdü.

Devlet Güvenlik Mahkemesi konuya ilişkin bir fezleke düzenledi.

TBMM'de kurulan komisyon 61 farklı kişiyi dinledi ama hazırlanan rapor da yeterli olmadı.

İlişkilerin binlerce faili meçhul cinayet işleyen JİTEM'e kadar uzandığı ortaya çıktı.

İstanbul 6 No'lu DGM'de görülen Susurluk davasında, aralarında İbrahim Şahin, Mehmet Korkut Eken Ayhan Çarkın, Yaşar Öz, Haluk Kırcı, Ziya Bandırmacıoğlu ve Ayhan Akça'nın arasında bulunduğu 13 sanıklar birlikte "Halk arasında korku, endişe ve panik yaratacak şekilde, ammenin selameti aleyhine kasten adam öldürme, adam kaldırma, yağma cürümlerini işlemek üzere silahlı teşekkül oluşturdukları, teşekkül mensuplarının dağlarda, kırlarda, genel yollarda, meskûn yerlerde silahlı olarak dolaştıkları" gerekçesiyle 12 Şubat 2001'de 4'er yıl hapis cezasına çarptırıldı. Susurluk davasında verilen cezalar, 15 Ocak 2002'de Yargıtay tarafından onanarak kesinleşti.

MEHMET AĞAR'A 5 YIL HAPİS

Susurluk Kazası, uzun yıllar sonra Ergenekon iddianamesi kapsamına alındı. İçişleri Bakanı Mehmet Ağar, yıllar süren dava sonunda Susurluk Çetesi'nin lideri olduğu gerekçesiyle 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. (HABER MERKEZİ)