Tabip Odası Başkanı Yılmaz son durumu Artı Gerçek'e anlattı: Hataylılar depremin ardından hastalıklarla karşı karşıya

Depremin üzerinde dokuz ay geçmesine rağmen Hatay'da sorunlar bitmiyor. Hatay Tabip Odası Başkanı, hijyen eksikliği, asbest, molozlardan çıkan tozlar nedeniyle halkın deri enfeksiyonlardan kanser türlerine birçok riskle karşı karşıya olduğunu anlattı.

ADANA - Maraş'ta 6 Şubat'ta meydana gelen 7.8 ve 7.6 büyüklüğündeki depremlerde en çok can kaybı ve yıkımın yaşandığı Hatay'da depremin üzerinden dokuz ay geçmesine rağmen sorunlar bitmiyor.

Enkaz kaldırma çalışmalarının halen sürdüğü kentte molozlardan çıkan toz asbest sorununu beraberinde getiriyor. Ağır metallere maruz kalan Hataylılar başta solunum yolu ve deri hastalıkları olmak üzere birçok hastalıkla karşı karşıya.

'HİJYEN EKSİKLİĞİ NEDENİYLE DERİ ENFEKSİYONLARI VE UYUZ VAKALARI YAŞANDI'

Kentteki son durumu Artı Gerçek'e değerlendiren Hatay Tabip Odası Başkanı Sevdar Yılmaz, "Yazın salgın hastalıklardan korktuk. Vatandaşlara ciddi şekilde eğitim yapıldı sağlık makamları tarafından. O salgın önlendi aslında bir bakıma. Yazın ortasında haşere sorun yaşadık. Fare, kemirgen, yılan sorunu yaşadık. Onlar bitti, yağmur yağdı, su basmaları oldu.

Toplu yaşam alanlarında insanlar bir arada kalınca uzun süre, bulaşıcı hastalıklar, özellikle bu deri enfeksiyonlarına çok sık rastlandı. Hem hijyen eksikliği hem de suyla ilgili problemler tam bitmiş de değil. Hijyen eksikliği nedeniyle deri enfeksiyonlarını çok görüyoruz. Okullarda ayrı olarak uyuz vakaları yaşandı" dedi.

'AĞIR METALLER BÖBREK VE KARACİĞER YETMEZLİĞİ İLE KANSERE NEDEN OLABİLİR'

Yıkımların neden olduğu asbest ve ağır metallerin yarattığı sağlık sorunlarına dikkat çeken Yılmaz, "Yıkımlar hâlâ bitmedi. Halen ortalık toz duman oluyor zaman zaman. Bir de yıkılan binaların molozları şehirden tamamen kaldırılmadı. Neredeyse yarısından fazlası şehrin ortasında.

Yani en ufak bir rüzgâr çıktığında zaten her tarafta bembeyaz oluyor. İstanbul Teknik Üniversitesi, İstanbul Çevre Mühendisleri Odası, Ankara Çevre Mühendisleri Odası birçok noktadan numuneler alarak tetkik yaptılar ve önemli bir kısmında da asbest çıktı. Ama asbest dışında da konuşulmayan şeyler var. Ağır metaller var, kurşun var. Boya sektöründe kullanılan kurşun var. Onların da kan zehirlenmesinden tutun böbrek, karaciğer yetmezliklerine kansere kadar birçok sıkıntılar yaratabilir. Bu kurşundan mesela kimse bahsetmiyor” diye konuştu.

'HAVA KİRLİLİĞİ SINIR DEĞERLERİN ÜZERİNDE'

Kentteki havanın hastalık yapacak seviyede kirli olduğunu dile getiren Yılmaz, "Şu an aşırı bir hava kirliliği var. Bütün dünyada hava ölçümü yapılırken bakılan bir madde var. Buna 'PM 2.5' diyoruz. Partikül madde Türkçesi. Metreküpte iki buçuk mikronun altında bulunan madde miktarı. Ölçümü biz de yaptık. Normalde Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) maksimum sınırının üç günlük ortalaması 15 olarak belirlemiş. Yani buna maksimum üç gün maruz kalabilirsiniz.

Ama yaptığımız ölçümlerde bazen 180’leri gördük burada. DSÖ tarafından birinci kategori kanserojen madde olarak kabul görmüştür. Bunun yanında bir de PM10 dediğimiz, büyüklüğü on mikron olan parçacıklardan bahsediyorum. Akciğer kanseri, akciğer zarı kanseri, bağırsak zarı kanseri, ağız, boğaz, gırtlak kanseri, burun kanseri, mide kanseri yapabiliyor" dedi.

'ASBEST SUYA VE TOPRAĞA DA KARIŞIYOR'

Asbestin su ve toprağa da karıştığını dile getiren Yılmaz, "Suyla da alınabiliyor asbest. Tarım arazilerine yakın yerlere, zeytinliklere de molozlar döküldü. Oradan çıkarılan zeytinlere, birçok tarım ürününe karışacak. Şu an akut dönemde zaten deri enfeksiyonlarını çok sık görüyoruz. Öksürük, nefes darlığını çok sık görüyoruz. Boğaz ağrısını çok sık görüyoruz. Bunlar kısa vadede de hemen anında olan etkiler. Bu maddeler vücuda girdikten sonra atılamadığı için günün birinde mutlaka hastalık yapıyor. Kanser yapmasa bile asbestozis dediğimiz, pnömokonyoz dediğimiz hastalıklar var. Akciğerin o esnek dokusuna sızıyor ve onun esnekliğini kaybettiriyor. Astım ilaç verirsiniz düzelir ama bu düzelmez. Kronik hastalığı olanlarda kalp krizine de sebep oluyor. Çünkü solunum sıkıntısına sebep oluyor" diye konuştu.

'OKULLARIN ETRAFINDA YIKIMLARDA ÇOCUKLAR ÇIĞLIK ATIP DIŞARI KOŞUYOR'

Hatay’da yaşananların psikolojik boyutuna da değinen Yılmaz, "Okulların etrafında yıkımlar devam ediyor. Çocuklar içeride ders yaparken dışarıda yıkım yapılıyor, bina devriliyor. Çocuklar çığlık atıyor, dışarı koşuyorlar" dedi.

'BEŞİ DOKTOR 210 KİŞİ KAYIP'

Enkaz kaldırma çalışmalarının sürdüğü Hatay'da 8 ve 9 Kasım'da iki cenaze bulunmuştu.

Beşi doktor 210 kişinin halen kayıp olduğunu vurgulayan Yılmaz, "Depremin üzerinden dokuz aydan fazla bir süre geçti. Valiliğin resmi kayıtlarına göre 210 kayıp vatandaş var. Bunlardan beşi de doktor. Beş arkadaşımıza da ulaşamadık. Son olarak enkaz altından ölü olarak çıkan iki kişinin baba oğul olduğu rivayet ediliyor. Adli Tıp raporu çıktıktan sonra bunlar netleşecek" diye konuştu.

Öne Çıkanlar